15 Temmuz Darbe Girişiminde Kritik Noktalarda Neler Yaşandı?
“Askeri vesayet bitiyor, bağırsaklar temizleniyor.” dediler, “Yapmayın, etmeyin, vesayetin askeri, sivili olmaz, üstelik askerin vesayet döneminden sonra hep demokrasiye geçilmiştir, bunların ne yapacağı belli olmaz.” dedik, anlatamadık.
O kadar yazdık, çizdik.
Balyoz, Ergenekon süreçlerinde, “Bunlar çok tehlikelidir, kendi menfaatleri, çıkarları için her yolu mübah görürler, kendi silah arkadaşlarına kumpas kuruyorlar.” dedik, anlatamadık.
Yetmedi, ele geçirdiklerini sandıkları yargıyla, polisle, eğitimle,siyasi bürokrasi ve medyayla, ne kadar doğru varsa saldırdılar, ne kadar yandaş varsa pohpohladılar.
“İnanmayın.” dedik, anlatamadık.
“Askeri vesayet bitiyor, bağırsaklar temizleniyor.” dediler, “Yapmayın, etmeyin, vesayetin askeri, sivili olmaz, üstelik askerin vesayet döneminden sonra hep demokrasiye geçilmiştir, bunların ne yapacağı belli olmaz.” dedik, anlatamadık.
Bu iş artık tamam zannettikleri, ordu bizimle diye düşündükleri 15 Temmuz kalkışmasında, “Hiyerarşik olmayan ve silahlı kuvvetlerin tamamının katılmadığı hiç bir hareketin başarılı olamayacağını, Atatürkçülüğün TSK’nın damarlarındaki kudret olduğunu” söyledik ve dediğimiz gibi de başaramadılar.
Şimdi;
Şehitlere mi, yaralılara mı, sakat kalanlara mı, ölenlere mi, linç edilenlere mi, onların ailelerine mi ve devletin tankına, topuna, aracına, binasına verilen zarara mı yanayım?
Kendi halkına, Meclis’ine, askerine, polisine ateş eden soysuzlara mı, bu soysuzları devletin her kademesine fütursuzca getirenlere mi, halkla ordusunu karşı karşıya getirenlere mi, her şey göz önündeyken ve kendi şahsi ikbali için gereğini yapmayanlara mı kızayım?
Bu illegal yapılanmanın, askeri, hukuki, ekonomik her türlü ayağı bir bir ortaya çıkarken, siyasi ayağının ortaya çıkarılamamasına mı içerleyeyim?
Bu yapıyı devletin kadrolarından söküp atmak için canhıraş uğraş veren ve zaferin demokrasiye inananların olacağını, daha hemen kalkışma sonrası deklare edenleri mi alkışlayayım?
Bilemedim.