Anadolu Gemisi İzlenimleri ve Barış Harekatı’nın 50’nci Yılı
Savunma Sanayi İcra Komitesi (SSİK) yapım ve kaynak kararını Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nde görevim esnasında o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a imzalatma görevini üstlendiğim TCG Anadolu'nun kâğıt üzerinde başlayan yazılardan bugün ete kemiğe bürünmüş halini görmek ve oradan yayına katılmak şahsım için de ayrı bir heyecan vesilesi oldu.
Barış harekatının 50’nci yılı kutlamalarını Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK)’nun TCG Anadolu gemisinden yaptığı yayının Akademik ve Güvenlik Danışmanı olarak, o gün yapılan deniz geçişi başta olmak üzere Barış Harekatı’nın genel değerlendirmesini yaptık. Dolayısıyla burada hem Anadolu gemisi ile ilgili izlenimleri hem de Barış harekatının 50’nci yılı kutlamaları, bundan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin izleyeceği politikalarla ilgili bazı görüşler paylaşılacaktır. Anadolu gemisine o gün uçuş yasağı olması nedeniyle çok erken saatte gittik.
Gidişimiz Ercan havaalanından S-70 Sea Hawk helikopteri ile oldu. Ercan havaalanının eski bölümünde kutlamalar için gelen askeri uçaklar bulunuyordu. BRTK’dan program moderatörü Aziz Karaaziz Bey ile KKTC’ye hava üssü konusunu konuşarak, aslında Ercan'ın eski bölümünde şu anda küçük bir Hava Üssü kurulduğunu bundan sonra da gerekli olduğu takdirde Türkiye’nin kısa sürede böyle bir gücü KKTC’ye getirebileceğini kendi aramızda konuştuk. Aslında Geçitkale havalimanında zaten İHA ve SİHA’lardan oluşan bir hava üssü zaten bulunmaktadır.
TCG Anadolu’ya helikopter ile intikali müteakip, öncelikle gemideki harekat tarzlarımız ve gemi hakkında bir brifing aldık. Buradan TCG Anadolu Komutanı, İkinci Komutan ve tüm gemi personeline ayrı ayrı teşekkür etmek istiyoruz. Hem bize Anadolu gemisi ile ilgili bilmemiz gereken bilgileri ve bölgeleri gösterdiler, hem de gemide bulunduğumuz yaklaşık 15 saatlik süre zarfında çok güzel misafirperverlik yaptılar. Ayrıca personel ile konuşurken kendilerinin fonksiyonel alanları ve görevleri hakkında sahip oldukları donanım, yetenek, tecrübeleri ile görev yapma şevk ve isteği de ayrıca dikkat çekmiştir. Bize bu önemli günde gerekli müsaadeleri vererek TCG Anadolu’da bulunmamızı sağlayan MSB ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ayrıca teşekkür ederiz.
TCG Anadolu ile ilgili sayısal değerler birçok yerde yayınlanmıştır. Burada tekrar onların üzerinde durulmayacaktır. Öncelikle geminin kısa bir hikayesini anlatmak istiyorum çünkü bu aynı zamanda benim için de önemlidir. Söz konusu geminin Savunma Sanayi İcra Komitesi (SSİK) yapım ve kaynak kararını Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nde görevim esnasında o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a imzalatma kısmeti bize nasip olmuştur. Yani o zaman için bir kâğıdın üzerinde bulunan yazıların, ete kemiğe bürünmüş hali olarak TCG Anadolu’yu görmek ve oradan yayına katılmak şahsım için de ayrı bir heyecan vesilesi olmuştur.
Projenin operasyonel hali gelmesini görmek gerçekten heyecan vericiydi. TCG Anadolu hakkında biraz bilgi verecek olursak gemi ilk başta LPD/LSD (Dock Landing Ship-Havuzlu Çıkarma Gemisi) olarak planlanmıştı. Başlangıçta, içerisinde çeşitli ebatlarda çıkarma araçlarının yanı sıra, bir piyade taburu büyüklüğünde birliği ve bölük seviyesinde tank veya mekanize araçları taşıyacak şekilde tamamen amfibi harekât, insani yardım, sivillerin tahliyesi maksadı ile yapılmıştı.
Azerbaycan'ın 44 günlük Karabağ Savaşı'nda Türk İHA ve SİHA'larının etkili kullanımının ardından, geminin tasarımı önemli bir değişikliğe uğramıştır. Daha önce belirtilen araç., teçhizat ve birliklere ilave olarak yapılan bu değişiklikle birlikte gemiye uçuş güvertesi ilave edilmiştir. Bu sayede insansız hava araçları ile F-35 projesi kapsamında Türkiye'nin beklentilerini karşılayacak bir platform haline gelmiştir. Ancak, Türkiye'nin F-35 programından çıkmasıyla birlikte, hava aracı olarak şu an için gemide insansız hava araçları ve helikopterler bulunmaktadır.
Orta ve ağır maksatlı helikopterlerin yanında Deniz Kuvvetleri envanterine katılan Süper Kobra (W modeli, çift motorlu) helikopterler konuşlanabilmektedir. Belki ileride F-35 programına dönülmesiyle F-35B (dikine kalkış yapabilen) modelleri de kullanılabilecektir. Yani gemi şu haliyle LHD (Amfibi Helikopter Gemisi) haline gelmiştir. Üzerinde şu anda bulunan TB3 Bayraktar (TB2’nin kanatları katlanabilen modeli) ve Kızılelma İHA/SİHA’larının iniş kalkış yapacak hale gelmesinden sonra muhtemelen dünyanın ilk İHA/SİHA gemisi vasfını da kazanacaktır. Gelecek yıllarda ATAK helikopterlerinin deniz modeli geliştirilerek Süper Kobra helikopterleri ile değiştirilmesi mümkün olacaktır.
Türkiye'nin 1974 yılında uluslararası hukuktan kaynaklanan garantörlük hakkına dayanarak gerçekleştirdiği Mutlu Barış Harekatı'nın 50. yılı çeşitli etkinlik ve törenlerle kutlanmıştır. Her yıl düzenlenen Şafak Nöbeti, Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın anıt mezarlarının ziyareti, Lefkoşa'daki askeri geçit törenleri bu yıl da gerçekleştirilmiştir. Ancak bu yıl, özellikle Deniz Kuvvetleri'nin 52 parçadan oluşan bir armada ve hava unsurları ile Girne'de düzenlediği deniz geçişi, dikkat çekici bir etkinlik olmuştur. Hatırlanacağı üzere, Deniz Kuvvetleri, 29 Ekim 2023'te Cumhuriyet'in 100. yılı kutlamaları kapsamında İstanbul Boğazı'nda benzer bir deniz geçişi icra etmişti.
Bu tür etkinlikler, Deniz Kuvvetleri'nin imkân ve kabiliyetlerinin geldiği noktayı göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, TCG Anadolu’nun güvertesinden kara harekatının safhaları, izlenen deniz geçişi, gemilerin özellikleri ve konuyla ilgili diğer politik ve askeri gelişmeler 50 yıllık süreçteki olaylarla birlikte değerlendirilerek BRT’den canlı olarak izleyiciler ile paylaşılmıştır.
Kutlamalar, sadece askeri bir gösteri olmanın ötesinde, birçok politik mesaj da içermekteydi. Türkiye Cumhuriyeti'nin hem hükümet hem de muhalefet kanadının tam kadro katılımı, Kıbrıs konusunda ulusal birliğin vurgulanması açısından önemli bir gösterge olmuştur. Bu birliktelik, özellikle dış politikada Türkiye'nin Kıbrıs meselesinde kararlı bir duruş sergilediğini ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın iki devletli çözüme yönelik, federasyonun artık bir seçenek olarak görülmediğine dair net açıklamaları, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki stratejik açılımların bir parçası olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla gösterdiği askeri faaliyetler, bölgedeki deniz yetki alanlarıyla ilgili tartışmalara da ışık tutmaktadır. Türkiye'nin 50’nci yıl kutlamalarından önce Meis Adası'nın güneyinden başlayarak Kıbrıs'ın Erenköy açıklarına kadar bir bölgede NAVTEX ilan etmesi ve ardından bu bölgeye deniz gücü sevk etmesi, Türkiye'nin ve KKTC’nin hak ve menfaatlerini koruma konusundaki kararlılığını başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünyaya bir mesajı olarak algılanabilir.
Bu yılki törenlerde dikkat çeken bir diğer konu ise, Azerbaycan hükümetinin en üst seviyede katılım göstermesidir. Azerbaycan'ın, Türk Dünyası Teşkilatı ve diğer platformlarda KKTC'ne verdiği destek, uluslararası alanda KKTC'nin tanınması yönündeki çabaları güçlendirmektedir. KKTC'nin Türk Dünyası Teşkilatı'nın tek ada devleti olması, stratejik konumu itibarıyla Türk Dünyası'nın "Bir Kuşak Bir Yol" ve "IMEC" projelerinde kilit bir bölgede olduğunu göstermektedir. Bu stratejik önem, Türk Dünyası Teşkilatı'na sadece siyasi anlamda değil, aynı zamanda ekonomik derinlik ve destek sağlayabileceğini göstermektedir.
KKTC son yıllarda tanınması ile ilgili Türkiye’nin önderliğinde başta diplomasi olmak üzere her alanda gayretlerini artırmıştır. Önümüzdeki günlerde bu konudaki çabalarda artış olacağı öngörülmektedir. Özellikle direk uçuş, ambargoların kaldırılması gibi konuların tanınma sürecini hızlandıracağı muhakkaktır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde salt bir ülkenin resmi olarak “tanıma” açıklaması yerine bu tür engellemelerin kaldırılmasına yönelik faaliyetlere yoğunlaşılması daha uygun olabilecektir. Özellikle İngiltere’den direk uçuşlar ve ambargoların kaldırılması ile ilgili eski politikacılardan olumlu açıklamalar gelmektedir. Dünyanın şu anda içerisinde bulunduğu çok kutuplu ortam uygun fırsatlar sunabilir.
Sonuç olarak, Mutlu Barış Harekatı'nın 50’nci yılı kutlamaları, Türkiye'nin ve KKTC'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatleri konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koymuştur. KKTC'nin başta Türk Dünyası Teşkilatı olmak üzere her platformda ve alanda tanınması yönündeki faaliyetlerin artarak devam edeceği mesajları, uluslararası kamuoyuna net bir şekilde iletilmiştir. Türk Deniz Kuvvetleri’nin kutlamalara 52 parçalık gemi ve hava unsurları ile katılımının Türkiye'nin askeri ve diplomatik gücünü göstermesi bakımından önemlidir.
TCG Anadolu gemisinde bulunduğumuz süre zarfında BRTK ekibi de törenlerin izleyicilere en yakın yerden ve gerekli açıklamalarla birlikte ulaştırılmasını sağlamıştır. Hatta deniz geçişini bu şekilde aktaran yegâne basın-yayın kurumu olduğu söylenebilir. Bu nedenle benim de bulunduğum bu ekipte yer alan ve sıcağa rağmen görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan Moderatör Aziz Karaaziz, Kameraman Ali Sağdıç ve Teknik Firuz Aytunç’un bu önemli güne hem katkıda bulunmuş hem de şahit olmuşlardır.