Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin Baş Mimarı
Altı kez padişah ile görüşen ATATÜRK, ordu müfettişliği görevini onaylatmış ve İzmir’in işgalinden bir gün sonra Samsun’a hareket etmiş ve 19 Mayıs 1919 ‘da Samsun’a çıkmıştır.
Osmanlı imparatorluğunun sonunu getiren süreç, Osmanlı hükümetinin, Almanya’nın provokasyonuna alet olarak iki alman zırhlısı Breslau ve Goeben’e Türk bayrağı çekerek Yavuz ve midilli isimlerini vermeleri ve 29 Ekim 1914 tarihinde, Rusya’nın Odessa ve Sivastopol, limanlarını bombalaması ile başlamıştır. Hiç gereği yokken, Kendisini fiilen savaşın ortasında bulmuştur.
18 Ocak 1919 tarihinde yapılan “Paris barış konferansı” sonucunda Osmanlıya diyet ödetmek amacıyla Osmanlı devletinin parçalanmasına karar verilmiştir. Bu amaçla yapılan hararetli pazarlıklarda anlaşamamışlar, daha sonra Sevr de bir toplantı yapılmasına karar vermişlerdir.
30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı imparatorluğu o zaman Suriye ve Filistin cephelerinde savaş durumunda olduğu itilaf devletlerinden olan İngiltere arasında imzalanan Mondros Ateşkes anlaşmasının yedinci maddesini gerekçe gösteren İngiltere, Karadeniz bölgesindeki Rum ahalinin emniyetini sağlamak için askeri birlik göndermiş ve Osmanlı hükümetinden asayişi sağlanmasını bir nota ile bildirmiştir.
Türk düşmanlığında hızını alamayan İngiltere, İzmir’de yaşayan Rum nüfusun Türk nüfustan fazla olduğu yalanını uydurarak Yunanistan’ın İzmir’i işgal etmesini teşvik etmiş ve 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir işgal edilmiştir. Damat Ferit Paşa hükümeti işgale boyun eğmiş ve hiçbir idari tedbir almamıştır. Buna karşın, Büyük Türk Milleti bunu şiddetle reddetmiş, derhal örgütlenmiş ve bölgesel kurtuluş çareleri aramaya başlamıştır
Genel kurmay Başkanlığı ve komuta kademesi tehlikeyi görmüş ve harekete geçmiştir. Samsun ve çevre illerde Türk ve Rum nüfus arasında başlayan çatışmaları inceleme görevi ile aralarında en dirayetli ve liyakat sahibi general olan Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’e dokuzuncu ordu müfettişi görevi verilerek Anadolu’ya geçişini sağlamak için padişah Vahdettin’e teklif edilmiştir. Altı kez padişah ile görüşen ATATÜRK, ordu müfettişliği görevini onaylatmış ve İzmir’in işgalinden bir gün sonra Samsun’a hareket etmiş ve 19 Mayıs 1919 ‘da Samsun’a çıkmıştır.
Atatürk’ün samsuna çıkışını haber alan İngilizler, samsundaki işgal kuvvetlerine ATATÜRKÜ yakalama ve tevkif etme vazifesi vermiştir. ATATÜRKÜ yakalamak için vapura çıkan binbaşı ATATÜRK’Ü karşısında görünce onun azim ve kararlılığından korkarak “Emrinizdeyim Komutanım” diyebilmiştir. Samsun’da büyük önderi karşılayan halk tarafından Binbaşı ve ekibi yakalanarak İstanbul’a sevk edilmiştir. Bu İngiliz binbaşı savaş sonrası İngiliz devleti tarafından vatana ihanet ile yargılanmış ve mahkemede yaptığı savunmasında İngiltere Başbakanı Loyd George’un “her yüzyılda bir dahi gelir, bu yüzyılda dahi Türklere geldi yenildik” sözüyle kendini savunarak affını istemiş ve affedilmiştir.
19 Mayıs Milli egemenliğimizi sağlayan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum günüdür. Atatürk’ün samsuna çıkmasıyla kurtuluş savaşı fiilen başlamıştır. Paris konferansında Osmanlıyı paylaşamayan itilaf devletleri tekrar çalışmaya başlamışlar ve Sevr anlaşmasının hazırlıklarına girişmişlerdir. Damat Ferit Paşa hükümeti bu anlaşmayı imzalamaya hazırlanırken, ATATÜRK, damat Ferit paşa hükümetine çektiği telgraf ile kendisini uyarmış ve bu anlaşmayı asla imzalamamasını ve kabul etmeyeceğini bildirmiştir.
ATATÜRK samsuna çıkar çıkmaz Anadolu’nun kurtuluşu için derhal harekete geçmiş, Amasya tamimi’ni yayımlayarak, Milli Egemenlik fikri ortaya konmuş, Türk Kurtuluş Savaşı'nın amaç, gerekçe ve yöntemleri belirlenmiştir. İstanbul hükümetinin görevlerini yerine getiremediği belirtilmiş ve Türk halkı işgallere karşı direnişe davet edilmiştir. Bu çağrı ile İstanbul hükümeti resmen yok sayılmıştır. Erzurum ve Sivas kongrelerinin hazırlıklarına başlanmıştır.
ATATÜRK, 9 Temmuz 1919 tarihinde, Erzurum kongresi öncesinde ordudaki görevinden istifa ederek milli mücadelenin başına geçmiştir. Erzurum ve Sivas’ta yapılan ve tüm milletinizin desteğini alan Kongreler ile ülkenin işgalden kurtuluş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yöntemleri ortaya konulmuştur.
23 Nisan 1920’de TBMM açılarak yönetim bilfiil ele alınmış ve Osmanlı mebusan meclisinin alacağı kararların tanınmayacağı açıklanmıştır. Bu öngörü sonucunda, Damat Ferit tarafından 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr anlaşması Osmanlı mebusan Meclisinin kapalı olması nedeniyle, Mebusan Meclisi tarafından onaylanmamış ve TBMM’nin kuruluş vizyonu ve zamanlaması sonucunda, Osmanlı imparatorluğunu işgal ve parçalama planı geçersiz kılınmıştır. TBMM Hükümeti Anlaşmayı tanımayarak Misakı Milli üzerine yemin etmiş ve Türk topraklarının bölünmesine asla izin vermeyeceğine ant içmiştir.
ATATÜRK, durumu şu şekilde özetlemiştir.” Osmanlı ülkeleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türkün barındığı bir ata yurdu Anadolu kalmıştı. Son mücadele Anadolu’nun da parçalanmasına karşı savaş vermekten başka bir şey değildi. Osmanlı Devleti işgale uğramış, bağımsızlığı padişah, halife, hükûmet, bunların hepsi anlamını yitirmişti., Öyleyse sağlam ve gerçek karar ne olabilirdi?
Bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da Milli Egemenliğe dayanan, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak. İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Tarihi kırılma noktasında, Yüce Türk Milletinden ümidini kesmeyerek harekete geçen ve bugünkü güçlü Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve bu kutsal yolda izinden giden yüzbinlerce şehit, gazi ve kahraman ecdadımıza saygı, hürmet ve aziz hatıralarına bağlılıkla 19 MAYIS BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.