Site İçi Arama

tarih

Sivas Kongresi’nin (04-11 Eylül 1919) Bilinmeyenleri

Kongre öncesinde delegelerden Rauf Bey ve bazı kişiler Bekir Sami Bey’in evinde toplantı yaparak Mustafa Kemal Paşa’nın kongre başkanlığına seçilmemesi kararı almışlardır.

Sivas Kongresi pek çok yönüyle ilklere sahne olmuştur. Erzurum Kongresinden farklı olarak kapsayıcı bir kongredir. Milli Mücadele’nin meşruiyetini ve hukuki zeminini oluşturma yönünde adımların atıldığı Sivas Kongresi, Meclis açılıncaya kadar teşkil edilen ve tam yetkili olan Temsil Heyeti’nin başkanlığına Mustafa Kemal Paşa’yı seçerek, mücadelenin liderini de belirlemiştir.

Kongre esnasında, Kongre’nin dağıtılması ve Mustafa Kemal Paşa ile kongre üyelerinin tutuklanması için Malatya’da kuvvet toplanmış olması 

Kongre devam ederken Malatya’da doğuda bir Kürdistan kurulması faaliyetini yürüten İngiliz Binbaşı Nowill ve Elazığ Valisi Albay Ali Galip Bey bir görüşme yaparak Sivas Kongresinin dağıtılması ve katılanların tutuklanması maksadıyla hazırlıklara başlamışlardı. Bu amaçla bölgedeki Kürt aşiretlerinden bir kuvvet hazırlanmıştı. Konu Kazım Karabekir Paşa tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya bildirilmiştir. Mustafa Kemal Paşa telgraf haberleşmesini takip etmiş ve nihayet 9 Eylül günü onlardan önce davranarak bu grubun etkisiz hale getirilmesi için üzerlerine askeri bir kuvvet göndermiştir. Durumu öğrenen Binbaşı Nowill ve Ali Galip Bey önce Urfa’ya daha sonra Halep’e kaçmıştır.

Kongre başkanlığına Mustafa Kemal Paşa’nın seçtirilmemek istenmesi

Kongre öncesinde delegelerden Rauf Bey ve bazı kişiler Bekir Sami Bey’in evinde toplantı yaparak Mustafa Kemal Paşa’nın kongre başkanlığına seçilmemesi kararı almışlardır. Konu Hüsrev Bey tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya kongre girişinde haber verilmiş ise de Mustafa Kemal Paşa yakın arkadaşı Rauf Bey’in böyle bir tertip içerisinde bulunacağına ihtimal vermemiş hatta Hüsrev Beyi böyle bir konudan bahsettiği için tenkit etmiştir. Ancak Mustafa Kemal Paşa kongre salonuna girip Rauf Beye kimi başkan yapalım diye sorduğunda, Rauf Bey’den “sen başkan olmamalısın” cevabını alınca, Hüsrev Bey’in doğru söylediğini anlamıştır. Mustafa Kemal Paşa kongrenin tertipçisi ve davetçisi olarak doğrudan kürsüye gitmiş ve açılış konuşmasını yapmıştır. Bu şekilde Kongrenin yönetimini başlangıçta eline almış devamında yapılan gizli oylamayla seçilerek başkan olmuştur. 

Kongredeki yemin krizi

Kaybedilen savaş, Mondros ateşkesi ve işgaller sonrasında ülkenin durumundan sorumlu olarak İttihat ve Terakki’yi suçlayan pek çok kişi vardı. Milli Mücadele sürecinin İttihat ve Terakki’nin yeni bir hamlesi olarak görülmesi daha en başta harekette ayrılığa yol açacaktı. Mustafa Kemal Paşa İttihat ve Terakki’ye karşı mesafeliydi ancak en yakın arkadaşları kendisi gibi İttihat ve Terakki Cemiyetinde faaliyet göstermişti. Hatta Kongreye katılanlar arasında Mazhar Müfit Bey gibi halen İttihatçı olan üyeler de vardı. Alışılageldiği gibi Kongrede bir yemin metni okunacaktı. Delegelerin büyük kısmından gelen istekle yemin metnine “…İttihat ve Terakki Cemiyetinin ihyasına çalışmayacağıma, vallahi billahi…” ifadesi eklenmiştir. Mazhar Müfit Bey İttihatçı yemini olduğundan dolayı bu yemine katılmamış ancak samimiyetinden şüphe edilmediğinden Kongreden ihraç edilmemiştir. 

Kongrede manda tartışmaları ve Amerikan Senatosuna çekilen mesaj

Kongrede delegelerin ekseriyetini teşkil eden 25 üyenin imzaladığı bir önerge başkanlık divanına sunularak Amerikan mandaterliğinin kabul edilmesi istendi. Önerge daha ziyade İstanbul’dan gelen delegelerin düşüncesi olan bir teklifti. Gerekçe olarak da Amerika’nın diğer ülkelerden farklı bir konumda olduğu, Osmanlı topraklarında gözü olmadığı, milliyet esasını kabul ettiği, Osmanlı Devleti’nin gerek ekonomik gerek askeri gerekse politik olarak çok zor bir durumda olduğu, yeniden toparlanması için bütünlüğü bozulmadan, toprakları dağılmadan himaye altında böyle bir geçiş dönemine ihtiyaç duyulduğu gerekçeleri öne sürülmekteydi. 

8 Eylül günü Kongrede Amerikan mandası konusuyla ilgili çok sert tartışmalar yaşanmıştır. Bir kısım delege hiçbir şekilde bağımsızlıktan taviz verilemeyeceğini söyleyerek mandacılığa karşı çıkmıştır. Mustafa Kemal Paşa’da Sivas’ta bulunan Amerikalı gazeteci Mr.Braun ile görüştüğünü ve gazetecinin Amerika’nın mandaterlikten yana olmadığını söylediğini ifade etmiştir. Mustafa Kemal Paşa’yı tedirgin eden husus mandacılık tartışmasının Erzurum’dan itibaren sağlanan birlik ve beraberliğin bozulabileceği endişesiydi. Bu yüzden tartışmalar esnasında sık sık oturumlara vermiş, karar alınmasına engel olmuş, iki tarafla da görüşerek yakın arkadaşları vasıtasıyla kulis yapmıştır. 

Görüşmelerde ilginç bir olay da yaşanmıştır. Askeri tıp öğrencisi ve Tıbbiyelilerin temsilcisi Hikmet Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya hitaben “Paşam temsilcisi bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya istiklal davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa bunlar her kim olursa olsun şiddetle ret ve takbih (ayıplama, kınama) ederiz. Farzı mahal manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz.” demiştir. 

Mustafa Kemal Paşa’nın da manda fikrine uzak durmasıyla önerge sahipleri tekliflerini geri çekmiştir. Ancak yine tartışmaların alevlenmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa politik bir manevrayla Rauf Bey vasıtasıyla uzlaşma sağlamıştır. “Sivas Milli Kongresi” adına Amerikan Kongresine bir yazı gönderilerek, tarafsız bir devlet görüşü olarak, durumu yerinde görmesi maksadıyla Amerikan senato üyelerinden bir komitenin gönderilmesinin talep edilmesi hususu Kongrede karara bağlanmıştır. Böylece manda görüşmeleri sona ermiş, Amerika’nın mandaterliği önerisi reddedilmiştir. 

Ali Fuat Paşa’nın Batı Anadolu Umum Kuvay-i Milliye Kumandanlığına atanması

Ali Fuat Paşa İstanbul Hükümeti tarafından 20. Kolordu Komutanlığından azledilmişti. Delegelerin oybirliği ile Ali Fuat Paşa’ya bir telgraf çekilerek Batı Anadolu Umum Kuvay-i Milliye Kumandanlığına atandığı bildirilmiştir. Bu olay İstanbul Hükümetinin yerine yeni bir iradenin konulduğunu göstermesi ve Kongrenin milli irade adına hareket ettiğini göstermesi, yani meşruiyeti bakımından önemlidir. 

Kongreden padişaha mesaj çekilerek bağlılık bildirilmesi ve padişahın Kurban Bayramının kutlanması

Kongrede delegelerden bir kısmı bir önerge sunarak Kurban Bayramı münasebetiyle padişaha bağlılık ve tebrik mesajı çekilmesini istedi. Oylamayla bu önerge kabul edildi ve padişaha mesaj çekilerek bayramı kutlandı ve bağlılık bildirildi. 

Kongreden Sadrazam Damat Ferit Paşa’ya ihtar çekilerek Sadrazamlık görevini bırakmasının istenmesi

Kongrede Temsil Heyetinin seçilmesinden sonra padişaha Mustafa Kemal imzasıyla, şimdiye kadar yaşanan olumsuzlukların sebebi olarak görülen Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın görevden alınması ve yeni bir kabine kurulmasını talep eden bir telgraf çekildi. Telgrafın padişaha ulaşması Damat Ferit Paşa tarafından engellenince ikinci bir telgraf doğrudan Sadrazam Ferit Paşa’ya çekildi ve “son ihtarımızdır” denilerek görevden çekilmesi istendi. 

12 Eylül günü İstanbul ve Anadolu telgraf bağlantısının kesilmesi

Padişah ve sadrazama çekilen telgraflardan netice alınmayınca 12 Eylül 1919 günü sabaha karşı Umumi Kongre Heyeti imzasıyla Anadolu’daki valilik ve komutanlıklara telgraf çekilerek; İstanbul ile Anadolu arasındaki haberleşmenin kesilmesi talimatı verilmiştir. Bu kararla İstanbul hükümetinin Anadolu ile bağlantısı kesilmiştir. Yine bütün devletlerin İstanbul’daki elçilikleri ve temsilcilerine birer muhtıra verildi. Muhtırada Meclisin toplanamadığı, Hükümetin basiretsiz davranışlarının iç karışıklıklara sebebiyet vereceği, Hükümetin görevi bırakmasının gerektiği belirtilerek barışçıl bir yaklaşımla meşru şekilde faaliyet gösterileceği bildiriliyordu. Böylece Anadolu, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde, millet adına harekete geçtiğini Sivas Kongresi’nden tüm dünyaya duyurmuş oluyordu.

Dr. Eşref ÖZDEMİR
Dr. Eşref ÖZDEMİR
Tüm Makaleler

  • 06.09.2022
  • Süre : 4 dk
  • 1759 kez okundu

Google Ads