Henry Kissinger 30 Kasım 2023'te Vefat Etti. Henry Kissinger Kimdir?
Henry A. Kissinger 56. Dışişleri Bakanı, saygın bir Amerikalı bilim adamı ve Nobel Barış Ödülü sahibi olarak İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya düzeninin oluşturulmasına yardımcı olmuş ve Amerikan dış politikasına en karmaşık sorunların yaşandığı dönemlerde yön veren kişi olmayı başarmış bir devlet adamıdır.
Kissinger, Başkan Richard Nixon döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış ve Nixon'ın halefi Gerald Ford döneminde de Dışişleri Bakanı olarak görevine devam etmiş Amerikan Devlet adamıydı. Şubat 2021'de George Shultz'un ölümüyle Kissinger, Nixon kabinesinin hayatta kalan son üyesi olmuştu.
Henry A. Kissinger 56. Dışişleri Bakanı, saygın bir Amerikalı bilim adamı ve Nobel Barış Ödülü sahibi olarak İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya düzeninin oluşturulmasına yardımcı olmuş ve Amerikan dış politikasına en karmaşık sorunların yaşandığı dönemlerde yön veren kişi olmayı başarmış bir devlet adamıdır.
Keskin zekâsı, hacimli yazıları ve reelpolitiğin barış yapıcı gücüne olan inancıyla Dr. Kissinger, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin en etkili dış politika ve ulusal güvenlik uygulayıcılarından biriydi ve 70 yılı aşkın bir süre boyunca ulusal güvenlik alanında aktif olarak çalıştı. Dr. Kissinger, ABD Ordusu'na katıldığı 20 yaşından ölümüne kadar ABD'nin ulusal güvenlik stratejisi konusunda tanıklık yapmak üzere Washington'a gitmeye devam etti.
İngilizcesi ve Almancası eksantrik, kendine özgü bir aksan olarak nitelendiriliyordu. Bunun nedeni Weimar Almanya'sında Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Heinz adıyla dünyaya gelmiş olması gösteriliyordu. Bu aile kökeni ve geçmişi, Kissinger'ı hem anadili Almancada hem de Kissinger'lar Nazi Almanya'sından kaçıp Henry olduktan sonra sığındığı ABD’nin dili olan İngilizceyi konuşurken ana dili Almanca veya İngilizce olan iki tarafça da ‘farklı’ bulunan bir aksana sahip olmasına neden oldu.
Nixon ve Ford Yönetimleri sırasında Ulusal Güvenlik Danışmanı ve ardından Dışişleri Bakanı olan Dr. Kissinger, bu yönetimlerin en önemli ve bazen de tartışmalı politikalarından bazılarının ana aktörü oldu. Hatta başkanlardan ziyade Kissinger daha öne çıkan bir figür oldu.
II. Dünya Savaşı esnasında Amerikan Ordusundaki görevinin ardından Kissinger, akademisyen olmak istedi ve Harvard Üniversitesi'nden lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı. Anlatılanlara göre doktora tezi Harvard Üniversitesi'nde sunulan en uzun tezdi. Dr. Kissinger, devlet görevi almadan önce Harvard Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. Harvard'da belki de en tutkulu uğraşı ve uluslararası bir diplomat olarak kariyerinin biçimlendirici öncüsü, 1952'de kurduğu ve 1969'a kadar sürdürdüğü Uluslararası Seminerler dizisiydi. Seminer her yaz yaklaşık 40 yabancı devlet adamını dersler, konferanslar ve en önemlisi ağ kurma (network) oturumları için bir araya getiriyordu. Seminer sayesinde Dr. Kissinger, Çin, Avrupa ve Latin Amerika'daki temasları da dahil olmak üzere doğrudan diplomasi yürütebileceği geniş bir yabancı temas tabanını daha devlet görevine adım atmadan önce oluşturmuştu.
Akademik alanda başarılı olmasına rağmen Dr. Kissinger politika üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmayı da arzuluyordu. Bu nedenle siyasi arenaya Harward’ta görev yaparken girmeye çalıştı. Nelson Rockefeller'ın 1960, 1964 ve 1968 yıllarındaki başkanlık kampanyalarında kıdemli dış politika danışmanı olarak görev yaptı. Rockefeller 1968'de Cumhuriyetçilerin adaylığını kaybedince, Dr. Kissinger ilk başta isteksizce de olsa partinin adayı Richard Nixon'ın kampanyasına dahil oldu. Nixon'ın zaferinin ardından Dr. Kissinger, Başkan'ın Ulusal Güvenlik İşlerinden Sorumlu Yardımcısı ve ardından Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atandı. Bu sıfatla ve nihayetinde Dışişleri Bakanı olarak Dr. Kissinger, ABD tarihinin belki de karşı karşıya kaldığı en zor ulusal güvenlik sorunlarının çoğunda Washington politikalarını ustalıkla yönlendirdi.
Devlet görevindeyken, Çin'in Batı dünyasına açılmasında etkili olmuş ve küresel düzenin bir ilkesi olarak güç dengesine olan inancının bir yansıması olarak Soğuk Savaş sırasında tansiyonu düşüren Sovyetler Birliği ile yumuşamanın başlıca sözcüsü olmasıyla tüm dünyada sözüne önem verilen, diplomasinin en bilinen simalarından biri oldu. Kalıcı bir barış, istikrar, refah ve küresel düzen çağının mimarı olarak, ABD'den Avrupa'ya ve Çin'e kadar nesiller boyu vatandaşlar üzerinde önemli bir etki yarattı.
Kissinger bir diplomasi aracı olarak üçlü mekanizmanın (triangulation) gücüne inanıyordu ve bu, o dönemde dünyanın üç süper gücünü birbirine bağlayan, ABD’yi temsilen Çin ve Sovyetler Birliği ile neredeyse eşzamanlı olarak yürüttüğü müzakerelere de bu üçlü diplomasi anlayışını başarıyla yansıttı. Kissinger daha sonra bu üçgen ilişkinin "kendi içinde her biri üzerinde bir tür baskı oluşturduğunu ve dikkatlice manevra yaparak her birine, onların birbirlerine olduğundan daha yakın olmaya doğru ittiğini" ifade edecekti.
Soğuk Savaş sırasında Amerika'nın Sovyetlerle oynadığı satranç oyununun bir parçası olarak Kissinger, Amerikan Başkanları Richard Nixon ve Gerald Ford'un dışişleri bakanı ve ulusal güvenlik danışmanı olarak, 1970'lerde Güney Amerika'ya yayılan darbelerin ve askeri diktatörlüklerin yılmaz bir destekçisi ve en azından Şili örneğinde suç ortağı olduğu biliniyor. On binlerce insan işkence gördü ve gizli kamplarda öldürüldü, cesetleri uçaklardan nehirlere atıldı, çocukları çalındı ve sahte kimliklerle başkalarına verildi. Kissinger'ın politikaları; Amerikan dış politika çıkarlarını ilerletmek açısından çok etkili olmakla birlikte, sivillerin kaderine, değerlere ve çoğu zaman basit bir sağduyuya karşı bile son derece umursamaz olduğunu da düşündüren politikalardı.
Henry Kissinger gerçekten tartışmalı bir figür olarak yaşam sürdü. Nitekim 2011 yılında vefat eden İngiliz Yazar ve Gazeteci Christopher Hitchens, Henry Kissinger'ın Yargılanması adlı kitabında Kissinger'ın "savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar ve cinayet, adam kaçırma ve işkence için komplo kurmak da dahil olmak üzere genel ya da örfi veya uluslararası hukuka karşı işlenen suçlardan" yargılanmayı hak ettiğini ikna edici bir şekilde savunmuştur.
Henry Kissinger bir Realpolitik uygulayıcıydı. Henry Kissinger; Vietnam'da barış için hazırladığı planını anlatmak için Kuzey Vietnam delegesini Paris'te bir barış konferansına davet eder. Delegasyonlar barış masasının etrafında toplandığı saatlerde, Amerikan uçakları Kuzey Vietnam'ı bombardımana tutar. Diplomasi masasında eş zamanlı güç gösterisiyle istediğini almayı hedefleyen bir Kissinger mantığıydı bu. Bu yaklaşım Kissinger'ın Kuzey Vietnam'a yönelik izlenen Amerikan politikasını yansıtması yönüyle örnek gösterilir.
Kissinger genellikle reelpolitik kavramı olarak adlandırılan ve belirli bir değerler ve normlar dizisine dayanan dış politikaların aksine (örneğin insan hakları, demokrasi vb.) tamamen çıkar temelli bir dış politika yürütme biçimini tanımlayan kavramın en önde gelen yüzü olarak görüldü.
Kissinger; realpolitiki, inançlara, doktrinlere, etiğe veya ahlaka değil, daha ziyade gerçekçi, pratik fikirlere dayanan bir siyasi sistem olarak görüyordu. Bu nedenle Amerika içinde Sovyetler ve Çinlilerle temasını eleştirenlere, muhatap alınan kişi ya da rejim ne kadar kötü olursa olsun, temas kurulması gerektiğini, Amerikan politikasının buna göre şekillenmesi gerektiğini savunuyordu.
Nitekim Kissinger Realpolitik'i Komünist Çin ile daha yakın ilişkiler önermek için bir bahane olarak kullandı. Mao Zedong o dönemde Çin'i yöneten Komünist bir diktatördü. Mao hala "Kültür Devrimi" adını verdiği ve Mao'ya karşı çıkan herkesin işinden kovulabileceği, kırsal bölgelere sürgün edilebileceği, Kızıl Muhafızlar adı verilen haydut çeteleri tarafından dövülebileceği ve hatta öldürülebileceği sözde bir Çin devrimine liderlik ediyordu. Kültür Devrimi sonucunda 100 milyon insanın acı çekerken, yüz binlercesinin de ölmüş olabileceği tahmin ediliyordu. Buna rağmen Kissinger bu canavara söz ve eylemle karşı çıkmak yerine Mao'ya tam da ihtiyacı olan şeyi, ABD'nin ona karşı çıkmayacağına dair bir söz vermesini ve Mao yönetiminin uluslararası meşruiyetinin tanınmasını sağladı.
Kissinger ayrıca, Sovyetler Birliği'nin Macaristan, Prag ve Polonya'daki isyanları şiddetle bastırdığı ve Macar lider Nagy'yi serbest seçim ilan etme suçundan idam ettiği bilinmesine rağmen, Sovyetler Birliği ile "yumuşama" adını verdiği bir program önerdi. Yine de Kissinger Sovyetler Birliği ile daha yakın ilişkiler kurmaya çalıştı. Bu doktrin bir kez daha ABD'nin totaliter yönetimlere karşı çıkmak yerine onlarla işbirliği içinde hareket etme esnekliğini gösterebilmesini tüm dünyaya gösteriyordu.
Kissinger için bir başka kötü örnek de (insani yönden) 1971 yılında, Pakistan ile o dönemde Pakistan’ın bir parçası olan günümüz Bangladeş arasındaki savaşta oynadığı rol gösterilir. Kissinger'ın aynı zamanda Nixon yönetiminin en büyük siyasi başarılarından biri olan Çin ile ABD arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesinden de sorumlu olduğu unutulmamalıdır. Pakistan, Çin'in önemli bir ortağıydı ve ABD'nin Çin ile müzakerelerde aracılık yapmak için Pakistan'a ihtiyacı vardı. Çin’le ilişkilerin tesis edilebilmesi adına, Pakistan Hükümetinin Bangladeş’in ayrılmasına engel olmak için uyguladığı sert güç politikalarına Kissinger ses çıkarmadı. Böylece, ABD-Çin ilişkisinin önünü açmak pahasına, günümüz Bangladeşlilerin kendisini nefretle anmasına neden olan eylemlere ABD’nin ortak olmasından, en azından seyirci kalmasından sorumlu tutuldu.
Kısaca bu yüzyıllık çınar herkesin hakkını teslim edeceği çok yetenekli bir politikacı olduğu kadar aynı zamanda kendisinin ya da Amerikan hükümetinin konumunu ilerletmek söz konusu olduğunda çoğu zaman ahlaktan tamamen yoksun bir tutum ve davranışı tercih ettiği bilinen bir devlet adamıydı. Bu uğurda, gerekirse sık sık basına bilgi sızdırmak suretiyle (patronu Richard Nixon'ı arkadan bıçakladığı iddia edilir) kendi politikasını hem içerde hem dışarda hayata geçirecek her şeyi mübah gören bir anlayışa sahipti.
Dr. Kissinger çok sayıda ödül ve takdirin sahibidir. 1945 yılında ABD Ordusu tarafından üstün hizmetlerinden dolayı Bronz Yıldız ile ödüllendirilmiştir. Nobel Barış Ödülü'nü 1973 yılında aldı; aynı yıl Gallup Poll tarafından yapılan bir ankette Amerikalılar arasında dünyanın en beğenilen kişisi seçildi. Ayrıca 1977'de ülkenin en yüksek sivil onuru olan Başkanlık Özgürlük Madalyası'na ve 1986'da bir defaya mahsus olmak üzere on yabancı kökenli Amerikalı lidere verilen Özgürlük Madalyası'na layık görüldü.
30 Kasım 2023 itibariyle bu dünyaya veda eden Kissinger, şüphesiz ömrünün son dönemlerinde olduğu üzere ölümünden sonra bile hakkında çokça konuşulacak kişiler arasında yer almaya devam edecektir.