Kalkınma Yolu, Kuru Kanal Projesi Nedir? (Bölüm-1)
MSB Yaşar Güler: Bağdat yönetimi Ovaköy’e kadar gelecek olan Kalkınma Yolu Projesi’ni hayata geçirmeyi çok istiyor. Biz de istiyoruz. Irak’ın geleceği de bu Kalkınma Yolu’ndan geçiyor. Bu konu da Bağdat’taki toplantıda ele alınacak.
Kalkınma Yolu Projesi başlıklı yazım, iki ana kısımdan oluşmaktadır. Birinci bölümde Kalkınma Yolu Projesini ve İkinci bölümde Kalkınma Yolu Projesi ile ilgili “Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru” (CPEC) projesini anlatacağım.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 11 Mart 2024 tarihinde medyada yaptığı bir açıklamada, Türkiye’nin sınırları boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturarak terörü bir sorun olmaktan çıkarma kararlılığının tam olduğunu söyledi. Milliyet Gazetesi’ne konuşan Güler, “Cumhurbaşkanımızın çizdiği çerçeve doğrultusunda bu yaz Irak sınırımızı güven altına alacak çemberi tamamlayarak terör meselesini sorun olmaktan çıkaracağız.” diye konuştu.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: “Terörle mücadele, 40 yıldır Türkiye’nin önünde bir engel. Terörle mücadele var ama asıl bizi ilgilendiren teröristle mücadele. Terörle mücadele bütün devlet kurumlarının görevi. Herkes biliyor ki bu mücadele yapılmak zorunda. Artık Türkiye’nin başka bir safhaya geçmesi gerekiyor. En kısa zamanda bu işi bitirip Türkiye’yi bu terör belasından kurtarmamız gerektiğini söylüyoruz. Son 5-6 yıldır bir plan dâhilinde mücadelemiz sürüyor. Güvenlik kilidini kapatmadan ve Irak’ın kuzeyi teröristlerden arındırılmadan mücadelemiz sona ermeyecek.”
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: "Terör örgütü PKK Irak’ın kuzeyinde yüzlerce köyü boşaltmış, köylüleri yerlerinden etmiş durumda. Biz 2 yıl önce “Irak ile ortak harekât merkezi kuralım.” dedik, kendileri de buna olumlu yanıt verdiler ama henüz bu konuda bir adım atamadık. Terörle mücadele, Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK tarafından yerinden edilmiş köylülerin güvenlik ve huzuru için de elzemdir. Ayrıca Bağdat yönetimi Ovaköy’e kadar gelecek olan Kalkınma Yolu Projesi’ni hayata geçirmeyi çok istiyor. Biz de istiyoruz. Irak’ın geleceği de bu Kalkınma Yolu’ndan geçiyor. Bu konu da Bağdat’taki toplantıda ele alınacak." demiştir.
Kalkınma Yolu Projesi Nedir?
Türkiye’nin "Kalkınma Yolu Projesi", Türkiye’nin aktif desteğiyle Asya, Avrupa ve Körfez bölgeleri arasında güçlü bağlantılar kurmayı amaçlayan kapsamlı ve iddialı bir altyapı girişimidir. Projenin stratejik hedefi, demir yollarını, kara yollarını, limanları ve şehir merkezlerini kapsayan, Irak ile Türkiye arasında bağlantı kuracak bütünleşmiş bir ulaşım ağı oluşturmaktır.
Proje ayrıca Irak’ta bulunan Büyük Faw Limanı’nı önemli bir geçiş merkezi olarak kurup Asya ile Avrupa arasındaki seyahat süresini Türkiye üzerinden önemli ölçüde azaltmayı da amaçlamaktadır. Eş zamanlı olarak, Irak’ta İpek Yolu’nun Süveyş Kanalı güzergâhına uygun bir alternatif olarak geliştirilmesi ve ticaretin verimliliğinin artırılması yönünde çabalar da sürmektedir. 54 kilometrekarelik geniş bir alana sahip olması ve önemli kargo gemilerini barındırabilmesiyle Büyük Faw Limanı’nın Orta Doğu’nun en büyük limanına dönüşmesi ve 1200 kilometre demir yolu ve otoyol ağına sorunsuz bir şekilde bağlanması öngörülmektedir.
2025 yılına kadar projenin Türkiye sınırına kadar uzanan kısmının tamamlanması beklenirken tahmini maliyet yaklaşık 22 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Ayrıca bu girişim, Türkiye’nin coğrafi konumunun, önemli mali kapasitesinin ve ülkeyi küresel bağlantının merkezine konumlandıran ileriye dönük vizyonunun stratejik değerinin altını çizmektedir.
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, 2023 - Mayıs ayı sonlarında Asya’yı Avrupa’ya bağlayacağını iddia ettiği devasa bir ulaşım ve altyapı projesini açıklamıştır. Bu proje ile Basra körfezinin, Bağdat ve Musul şehirlerini de içeren bir güzergâhı takip ederek Türkiye’deki demiryolu ağına bağlanması hedeflenmektedir. Irak hükümetinin “Kalkınma Rotası” olarak isimlendirdiği ve 22 milyar dolarlık bir yatırım bütçesi olan bu iddialı Ekonomik Koridor projesiyle, saatteki hızı 300 kilometre olacak trenler ile Türkiye’den Basra Körfezine ulaşımın saatler içerisinde sağlanması planlanmaktadır.
Irak’ı bu projeyle Türkiye üzerinden dünyaya açılmaya sevk eden temel faktör ülkenin Körfez’e çıkışını kısıtlayan suni sınır düzenlemesidir. Zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olan Irak, Körfez’de derin su limanı inşa edebilecek sınırlara sahip değildir. Bu durumda Irak, kendi bünyesinde bulunan petrol rezervlerinin taşınmasında ve pazarlanmasında ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır.
Aynı zamanda Basra körfezinden yola çıkan gemilerin Kızıldeniz ve Süveyş kanalını kullanarak Akdeniz’e açılması gerekmektedir. Üstelik Faw limanından yola çıkacak bir geminin Süveyş kanalı üzerinden Avrupa’ya ulaşması arasında geçecek olan süre ile Kalkınma yolu üzerinden aynı yükün Avrupa’ya ulaşması arasında 15 günlük bir kazanım vardır. Gemiyle taşımacılık her şey yolunda gitse dahi 15 gün daha fazla sürmektedir. Yola çıkan gemilerin bugün Babülmenteb boğazını geçmek mecburiyetinde olmaları ve Yemen’de bulunan Husilerin Kızıldeniz’de bazı ülkelerin bu boğazı kullanan yük gemilerine saldırması olayları daha da zorlaştırmakta ve Avrupa’ya ulaştırılacak yükün Afrika’nın güneyinde bulunan Ümit burnu üzerinden daha da uzun bir yol izleyerek taşınmasına yol açmaktadır. Bu durumda yüklerin taşıma mesafe ve zamanları daha da uzamakta ve taşıma maliyetleri ile taşıma süresi de artmaktadır.
Irak devleti, petrolünü çoğunlukla Kuveyt, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi komşularının limanları üzerinden pazarlamaya çalışmaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren Arap komşularıyla ilişkilerinin bozulmuş olması Irak’ın uluslararası piyasalara açılmasını kısıtlamaktadır. Son dönemde Çin’in Kuşak ve Yol Projesi'nden pay alma arzusu ve çabaları da Bağdat yönetimini böyle iddialı bir projeye sevk etmiş görünmektedir.
Irak’ı bu projeyle Türkiye üzerinden dünyaya açılmaya sevk eden temel faktör ülkenin Körfez’e çıkışını kısıtlayan suni sınır düzenlemesidir. Zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olan Irak, Körfez’de derin su limanı inşa edebilecek sınırlara sahip değildir. Bu durum rezervlerin taşınmasında ve pazarlanmasında ciddi güçlüklere yol açmaktadır.
Kalkınma Yolu projesi, gerçekleşmesi halinde Irak’ın ekonomik kaynaklarını çeşitlendirmesi ve ek gelir elde etmesi bağlamında önemli bir proje olacaktır. 22 Milyar dolara mal olması beklenen rotada otoyolların yanı sıra demiryolu hatları ve petrol boru hatları da olacaktır. 2029 yılına kadar faaliyete geçmesi beklenen projenin sadece Irak’a yıllık getirisinin 4 milyar dolar olması beklenmektedir. Ulaşımın sanayi üzerindeki etkisi düşünüldüğünde, muhakkak ki üretime ve ihracata da katkı sunup sanayileşmenin önünü de açacağı öngörülebilir. Dolayısıyla Kalkınma Yolu’nun uzun vadede ekonomik katkısının çok daha fazla olacağı söylenebilir.
Kalkınma Yolu ayrıca Çin’in Kuşak ve Yol projesi ile Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru IMEC Projesi’nin tamamlayıcısı veya alternatifi olmaya namzettir. Batının Çin ile rekabeti Kuşak ve Yol projesinin gerçekleşme ihtimalini düşürmüş durumdadır. Ayrıca ABD bizzat projeye dâhil olan ülkelerin bir kısmını ikna ederek vazgeçirmeyi başarabilmiştir. Fakat rota üzerinde başta Rusya-Ukrayna savaşı olmak üzere çıkan çatışmalar projenin uygulanabilirliği ve faydaları hakkındaki şüpheleri arttırmaktadır. Bu nedenle yeni bir manevra ile Çin hükümetinin Kalkınma Yolu projesini Kuşak ve Yol projesinin fiili bir parçası yapma ihtimali devam etmektedir.
Aynı şekilde Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru IMEC Projesi’nin, Amerika’nın Kuşak ve Yol projesine alternatif olarak sunduğu zoraki bir proje olması sebebiyle uygulanması zor görünmektedir. Kaldı ki deniz ve kara üzerinde çok sayıda indi-bindi noktalarının olması yük taşımacılığı bağlamında ekonomik ve pratik olmayacaktır.
Kalkınma Yolu ise bölge ülkeleri olan Türkiye, Katar ve BAE tarafından destek bulmakta ve söz konusu ülkeler yatırım yapmayı taahhüt etmektedirler. Körfez ülkeleri projeyi Avrupa’ya ulaşmanın en kısa yolu olarak görürken Türkiye projenin bir parçası olması nedeniyle Kalkınma Yolu projesine destek vermektedir ve diğer rotalara soğuk bakmaktadır. Her şeyden önemlisi, Kalkınma Yolu Projesi bölgesel bir projedir ve Çin ile Hindistan gibi ülkelerin önerdiği ve genel olarak bu ülkelere fayda sağlayacak girişimlerden farklı olarak bölge ülkelerini kalkındırmayı amaçlamaktadır. Başka bir deyişle, “Kalkınma Yolu” Irak’ın, Türkiye’nin, Kuveyt’in, Bahreyn’in Katar’ın, BAE’nin ve Suudi Arabistan’ındır denilebilir. Çünkü bütünleşmiş ticaret sistemi sayesinde mezkûr ülkelerin dış ticaretine doğrudan katkısı olacaktır. Dolayısıyla projeye olan destek had safhadadır ve muhtemel bölgesel anlaşmazlıklarda bile söz konusu desteğin devam etme ihtimali yüksektir.
Irak’ın tarihindeki en büyük projeye Türkiye üzerinden bakmak gerekirse; Türkiye hâlihazırda Irak’ın petrol ihracatına Kerkük-Yumurtalık boru hattıyla aracılık etmektedir. Irak’tan daha fazla petrolün gelmesi ve El Faw limanı aracılığıyla Kalkınma Yolundaki demiryolu ve karayolu üzerinden gelen kargoların Türk topraklarından Avrupa’ya taşınması ülkeye önemli ekonomik katkı sağlayacaktır. Ayrıca Türk toprakları üzerinde Irak’ın inşa etmeye çalıştığı Kalkınma Yolunun bağlantılarının bir benzerinin mevcut olması Irak’ın projesinin hayata geçişini kolaylaştıracaktır. Diğer bir deyişle Kalkınma Yolunun Türkiye ayağının hali hazırda mevcut olması proje maliyetlerini düşüren büyük bir avantajdır.
Projenin Türkiye’ye diğer bir faydası da Kalkınma Yolunu ters rota olarak kullanarak Irak, Ürdün, Kuveyt ve Basra körfezinin karşı kıyısındaki ülkelere karayolu ve demiryolu vasıtasıyla ihracatın kolaylaşacak olmasıdır. Türk ihracatçılar her ne kadar Irak’a ihracat yapsalar da güneydeki ülkelere sadece denizyolu ve görece daha pahalı olan havayoluyla ulaşabilmektedirler. Kalkınma Yolu, ulaşımı kolaylaştırarak Basra körfezine komşu ülkelerle ticareti kolaylaştıracaktır.
Kalkınma Yolu Projesinin Türk-Irak ilişkilerini de geliştireceği de söylenebilir. İki ülke PKK’nın Kuzey Irak’ta konuşlanması nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. Irak bir yandan Türkiye’nin terör operasyonlarına karşı çıkarken diğer yandan PKK terör örgütüyle mücadele edecek kapasiteye de sahip değildir. Öte yandan terör örgütünün Kalkınma Yolundaki ticareti baltalama ihtimali de yüksektir. Ancak iki ülke arasındaki ulaşım ve ticaretteki iş birliğinin siyasi ve askeri konulara da olumlu yönde yansıması ve bilhassa Bağdat hükümetinin PKK’yla mücadele için bir çaba içine gireceğini söylemek de yanlış olmaz. Nitekim Türk Irak heyetleri arasında 14.03.2024 tarihinde yapılan görüşmelerde, Irak yönetimi PKK’yı yasakladığını söylemiş ve PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul etmiştir.
Bu konu ile ilgili olarak yazının başında, yapılacak toplantıyı işaret etmiş olan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Bağdat gezisine gittiğimizde de Irak yönetimi (PKK'yı) hem yasakladığını ve terör örgütü olduğunu ilk defa kabul etti, burada deklare etti. Bu bizim için sevindirici bir şey. İnşallah bundan sonra da ortak çalışmalarımız olacak. Ortak bir harekât merkezi kuracağız." dedi.
Güler yaptığı konuşmada ayrıca şu açıklamaları yapmıştır:
"PKK terör örgütü ile 40 yıldır mücadele ediyoruz fakat 40 yıldır Irak yönetimi maalesef bunlara ne terör örgütü diyebilirdiler ne yasaklayabildiler. Kendi ülkelerinde böyle bir örgüt yaşıyor ve çok rahatsızlık duymuyorlar. Bundan önce aralık ayında Ankara'da yaptığımız görüşmede bu konunun üzerinde çok aşırı şekilde duruldu. Bağdat gezisine gittiğimizde Irak yönetimi hem yasakladığını açıkladı hem terör örgütü olduğunu ilk defa kabul etti. Erbil yönetiminin bakışı çok olumlu. Ama asıl bu çalışmalar sadece terör örgütünün yasaklanması ile sınırlı değil, orada 5-6 tane daha enerji, tarım, hayvancılık, su işleri dâhil bunlarla ilgili yeni birer komisyon kurulacak ve bu karşılıklı çalışmalarla bu konuların hepsinde gelişmeler elde etmek için çalışmaları sürdüreceğiz. Bunların Basra Körfezi'nden başlayıp Türkiye üzerinden geçip Avrupa'ya gidecek olan Kalkınma Yolu diye bir projesi var. Bu Türkiye'mizin gelecekteki en önemli işi. Bu projede özellikle Türk şirketleri tercihli olarak oralarda iş yapacak. 4 otoyol, 4 demir yolu yanında 8 yolla Çin'den gelen bütün mallar, Kalkınma Yolu vasıtasıyla Avrupa'ya taşınacak."
Yaklaşık Maliyet 22 Milyar Dolar
Türkiye tarafını Ticaret Bakanlığı'nın temsil ettiği ortak fizibilite çalışmasına göre; 1200 kilometre uzunluğundaki Kalkınma Yolu Projesi, yaklaşık 22 milyar dolara mal olacak. Bu maliyetin 16 milyar doları demir yolu için, 6 milyar doları ise kara yolu için kullanılacak. Bu iki kalemin yanı sıra Irak Hükümeti'nin yapacağı ekstra maliyet de olacak. Şimdilik sadece Türkiye ve Irak'ın iş birliği yaptığı projeye, komşu diğer ülkelerin de ortak olarak katkı vermesi beklenmektedir. Erdoğan, geçen hafta gerçekleşen Ankara'daki ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, projenin yatırımcı ülke ve kurumların katılımına açık olduğuna işaret etmişti.
Türkiye, Kalkınma Yolu ile Neyi Hedefliyor?
Kuşak ve Yol Girişimi (KYG), Yeni İpek Yolu adıyla varlığını sürdürüyor. Çin’in bu devasa hamlesi karşısında ise Hindistan’ın ya da daha doğru ifade ile ABD’nin başını çektiği IMEC (India–Middle East–Europe Economic Corridor) projesi Asya içlerinden Avrupa’ya uzanacak ticaret yollarının rotasını yeni baştan çizme iddiasında. KYG’nin güzergâhında kilit bir konumda olan Türkiye ise IMEC’in dışında tutularak adeta yok sayılıyor.
Türkiye, güzergâh dışında tutulmasının makul ve mantıklı bir nedeninin olmadığını söylese de bu sonuçla karşılaşılmasına sebep olan politikanın ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Konuyla ilgili projenin ana aktörü olan ABD ya da Hindistan’dan da bir açıklama gelmemiştir. Türkiye ise sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması ile yetinerek “Türkiyesiz koridor olmaz.” demekten öte bir söylem geliştirmemiştir. Öte yandan, Türkiye’nin sürekli olarak Kalkınma Yolu Projesi’ne atıf yapması KYG ve IMEC’e bir alternatif olmasa da bölgesel anlamda önem arz eden bir güzergâh olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kalkınma Yolu Projesinin Bölge İçin Olası Sonuçları:
Kalkınma Yolu Projesi Irak Faw limanından Türkiye Ovacık üzerine karadan kara ve demir yolları ile yapılacak bağlantılar üzerinden yapılması planlandığından aynı zamanda Kuru Kanal Projesi olarak da adlandırılmaktadır.
IMEC projesinde yaşanması muhtemel problemlerin Kalkınma Yolu Projesi’nde de yaşanması muhtemel problemler olacağını belirtmek uygun olur. Projenin finansmanının nasıl sağlanacağı, inşa edilmeye başlanması halinde ortaya çıkabilecek güvenlik zafiyetleri ve Irak merkezî hükümeti ile Türkiye’nin çok da sıcak olmayan ilişkileri çözülmeyi bekleyen soru işaretleri olarak karşımızda bulunmaktadır.
Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru IMEC Projesi’nin oluşumunda birçok ülke olmasına rağmen finansman konusunda problem yaşanabileceği muhtemeldir. IMEC ile yarışacak bu projeyi kimin finanse edeceği henüz tam olarak bilinmemektedir. Irak İpek Yolu olarak adlandırılması beklenen bu koridorun demiryolu ve otoyol maliyetinin 22 milyar dolar olduğunu, bu rakama henüz tamamlanmayan Büyük Faw Limanı’na harcanacak paranın dâhil olmadığını hesapladığımızda, faturanın büyüklüğü daha da net anlaşılmaktadır. Türkiye, Irak’ın yeniden eski günlerine dönmesi için 2018 yılında 5 milyar dolarlık bir kredi sözü vermiştir ancak Türkiye şu an Çin’de bulunduğu derin ekonomik kriz nedeniyle bu taahhüdünü yerine getirebilmesi zor görünmektedir.
Tüm bu çıkmazlar içinde Kalkınma yolunun maddi kaynağının ucunun yine Çin’e çıktığını söylemek, sanırım çok da yanlış olmaz. Çin’in Bağdat Büyükelçisi Cui Wei, proje ile yakından ilgileniyor ve bugüne kadar aralarından Irak Ulaştırma Bakanı ve Başbakanının da olduğu pek çok yetkili ile seri görüşmeler gerçekleştirmiştir.
Bilindiği gibi Çin, Irak’a yabancı ya da uzak bir ülke değil. Irak’la olan yıllık ticaret hacmini 50 milyar doların üzerine çıkaran Çin, sadece petrolle de kalmayarak Irak’taki pek çok uluslararası projenin ana aktörlüğünü üstlenmiş durumdadır. Bu sebeple Çin’in Kalkınma Yolu’nu finanse etmesi kuvvetle muhtemel durmaktadır. Buradaki tek çekince, koridorun çok uzun olmasından kaynaklı olarak muhtemel güvenlik problemlerini Çin’in nasıl bertaraf edebileceğidir. Hattın Türkiye sınırına yakın olan kısımlarının güvenliği Türkiye tarafından sağlansa bile, Irak’ın iç kısımlarındaki güvenlik zafiyetleri hala büyük bir soru işareti olarak projenin karşısında durmaktadır.
Ancak yukarıda bahsi geçen faydalarının gerçekleşmesi için bir dizi engelin de ortadan kaldırılması gerekmektedir. Öncelikle Kalkınma Yolu her ülkeye fayda getirecek bir proje değildir. Örneğin “Yeni İpek yolu” olarak adlandırılan proje İran’ın Basra körfezi ve Suriye’ye erişimini zorlaştırabilir ve ekonomik çıkarlarına zarar verebilir. İran’ın ne gibi bir zorluk çıkaracağı henüz tam olarak kestirilememiş bir durumdur. Ayrıca İran Basra Körfezinden Hazar denizine doğru Kuzey - Güney koridoru adı altında bir proje ile de etkinliğini arttırmak istemektedir. Öte yandan Irak’ta çıkarları olan büyük güçlerin projeye nasıl baktıkları da ayrı bir önem arz etmektedir. Diğer yandan Çin ve Hindistan’ın alternatif projelerinin gerçekleşmesi halinde Kalkınma Yolunun getirisinin azalması da kuvvetle muhtemeldir.
Ancak tüm engellerin üzerindeki en büyük engel Irak’taki güvenlik sorunudur. PKK’nın Türkiye’ye olan düşmanlığı, DEAŞ’ın yeniden faaliyete geçme ihtimali, Haşdi Şabi gibi Bağdat’ın kontrol edemediği Şii örgütler yapılacak yolların güvenliği için henüz birer tehdit konumumdadır. Bu yüzden tehditlerin tamamen veya kısmen bertaraf edilmesi çok büyük önem arz etmektedir.
Yine de tüm zorluklara rağmen Kalkınma Yolunun faaliyete geçmesi yüksek bir ihtimal olarak görülebilir. Bir kere projenin birçok bölgesel ve uluslararası aktöre faydası zararından daha fazladır. Bir kar-zarar hesabı yapıldığında zarar edebilecek bir ülke görünmemektedir. Proje jeopolitik olarak da ülkelerin çıkarlarına zarar vermeyi amaçlamamaktadır. Dolayısıyla Kalkınma Yolunun dış müdahalenin etkisiyle başarıya ulaşamama ihtimali zayıf görünmektedir. Bu durumda ana faktör Irak hükümetinin kararlı bir biçimde projeyi başlatması ve çıkması muhtemel engelleri ortadan kaldırmak için çok da çaba göstermesi gerekmektedir. Büyük projelerin doğal olarak büyük zorlukları da olacaktır. Ancak Bağdat’taki hükümet iradesini ortaya koyarsa sadece Kalkınma Yolunu değil Irak’ın geleceğini de inşa edebilecektir.
Türkiye için ise PKK terör örgütünün ve destekçilerinin bundan sonra izleyeceği yol haritası daha da önemli olacaktır. Bölgede terörün bitmesi bölgeyi ve bölgedeki aşırı nüfus hareketlerini bir şekilde önlemeye yardımcı da olacaktır. Aynı zamanda halkın artık terör ile değil barış ve ticaretle geçimlerini sağlamasına çok büyük katkısı da olacaktır.
Diğer yandan ise, 2015 yılında Pakistan’ın Gwadar Limanının Çin tarafından geliştirilip kiralanmasıyla Irak’ın jeopolitik önemi daha da artmıştır. Çünkü Gwadar’a ulaşan Çin malları, Süveyş Kanalı’ndan geçerek deniz yoluyla Avrupa’ya ulaşmak yerine Kalkınma Yolu Projesi ile bağlantılı olarak kurulacak Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru” (CPEC) projesi, çok daha düşük maliyetlerle kısa sürede Avrupa’ya varabilecektir.
Çin’in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni, Pakistan’ı kuzeydoğu-güneybatı yönünde kat ederek Gwadar ve Karaçi limanlarıyla Umman Denizi’ne bağlamayı amaçlayan “Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru” (CPEC) projesi, Kuşak ve Yol Girişimi’nin kalbinde yer almaktadır.