Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Toplantısı ve Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı BM toplantısına yarın katılacak ve BM genel kurulunda konuşma yapacak.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı BM toplantısına yarın katılacak ve BM genel kurulunda konuşma yapacak. Türkiye’deki herkes Cumhurbaşkanı hangi mesaj verecek diye merak ediyor.
Olaylara jeopolitik olarak bakılırsa aslında jeopolitik mesaj ve resim çok net ve açık:
Dünya Beş’den büyüktür: Altıncı Türkiye’dir.
Daha Adil bir Dünya Mümkün: Bu adil dünyanın yeni liderliğine aday da Türkiye’dir.
Aslına bakılırsa herkes BM genel kurulunda vereceği mesajı bekliyor. Ama mesaj çoktan verildi bile. Üstelik BM genel kurulunda değil BM binasının dışında.
BM binasının tam karşısında Türkevi binası açıldı. Üzerinde Türk bayrağı asılı olan devasa bir gökdelen. İngilizce ismiyle Turkish Center yani Türk Merkezi. Türk evinin BM’nin tam karşısında olması aslında mevcut BM düzenine ve dünya düzenine bir meydan okuma ve tam anlamıyla da ben bu düzene karşı çıkıyorum diyor. Yani dünya beşten büyüktür. BM binası civarında başka bir ülkenin böyle bir tesisi yok. Bu aslında Türkiye’nin gelmiş olduğu jeopolitik durumu da gösteriyor. Türkiye yeni dünya düzeninde yeni bir güç merkezi.
Diğer taraftan BM genel kurulu öncesi gerçekleşen toplantılar da Türkiye’nin jeopolitik olarak geldiği durumu gösteriyor. Cumhurbaşkanı BM genel sekreteri ile BM binasında değil Türk evinde görüşüyor. Yani BM’ye diyor ki ben sizin kurmuş olduğunuz düzenin ve oyunun artık bir parçası değilim. Kendi düzenimi kuruyorum. Bu yeni düzende misafir değil ev sahibiyim. Yine cumhurbaşkanı İngiltere başbakanı Boris Johnson ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ve diğer görüşmelerini de BM binasında veya başka bir ortamda değil Türk evinde yapıyor. Aslında aynı mesaj onlara da veriliyor. Yer Amerika’da New York’da olsa ben bu düzende ve jeopolitikte misafir değil ev sahibiyim. Aslında uluslararası ilişkilerde imaların ve mesajların ne kadar önemli olduğunu düşünürsek jeopolitik resim de o kadar net ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanı ile görüşmeye gelen liderler de aslında bunu görüyorlar. Eminim Türkiye’nin artan gücünün ve jeopolitik öneminin farkında oldukları için de Türk evine gelmek zorunda olduklarını hissediyorlar. Yoksa herhangi bir lider pekâlâ toplantının BM binasında veya başka bir tarafsız mekânda yapılmasını isteyebilirdi. Koskoca New York’ta bina ya da otel mi yok görüşme için. Bu durum kim ne derse desin Türkiye’nin artık bir merkez ülke olduğunun ve jeopolitik öneminin göstergesi.
BM genel kurul toplantısı 21 Eylül’de yapılacak. Kanaatimce hem toplantı öncesi hem de toplantı sonrası tam anlamıyla bir Türkiye şov yaşanacak. Öncelikle BM toplantısı için BM binasına gelen tüm liderler araçlarından inip kafalarını kaldırdıklarında karşılarına üzerinde devasa bir Türk bayrağının asılı olduğu Türk evini görecekler. İster fakir isterse zengin ülke olsun eminim bu liderlerin her biri BM binasına adım atarlarken zihinlerinde Türkiye olacak ve BM binasının tam karşısında Türkiye’nin böyle bir duruşla meydan okumasını düşünecekler.
Özellikle batının emperyalist ve aşağılayıcı düzeninden bıkmış bi çok ülke Türkiye’nin yükselen yeni güç ve yeni bir çekim merkezi olduğu algısıyla bu toplantıya girecekler. Toplantı sonrası çıktıktan sonra ise yine aynı mesaj ve görüntüyle buradan ayrılacaklar. Birçok liderin kafasında BM toplantısında standart tercüme konuşmalardan ziyade binaya girip çıkarken gördükleri resim kalacak. Kanaatimce bu çok önemli ve değerli bir jeopolitik resim.
Bu görüntülere ilave olarak Cumhurbaşkanının BM genel kurulunda yapacağı toplantının ana maddesi gayet açık. O da yazdığı kitabın adı: Daha adil bir dünya mümkün. Toplantıya katılan hiçbir ülke başkanının vereceği mesaj bu kadar etkileyici değil.
ABD Afganistan da yenilmiş ve çekilmiş. Etik olmayan ve kendinden başka hiç kimseyi değerli görmeyen ABD ne söyleyecek? Nasıl yenildiklerini mi, son bir hafta içerisinde Pasifik’te kendi müttefikleri Fransa’ya nasıl kazık attıkları mı? Bu söylemler le kim artık ABD’ye inanıp da demokrasi, insan hakları söylemlerine inanacak.
Rusya ne söyleyecek? ABD’nin ne kadar kötü olduğunu mu?
Çin ne söyleyecek? ABD’nin yayılmacı politikasından bıktığını ve Tayvan’ı geri alacağını mı?
İngiltere ne söyleyecek? Zamanında sömürge imparatorluğuyla bütün dünyayı sömürgeleştirdiğini ve yeniden bunu yapmak isteğini mi?
Fransa Waterloo savaşında yenilmiş Napolyon gibi nasıl kendisine kazık atıldığını mı anlatacak?
Bütün bu düşünceler dünya milletlerinin yıllardır duymuş olduğu fikirler. Hiç biri yeni değil. Tüm ülkeler bu güçlü ülkelerin emperyalist yöntemlerle kendilerini ezmiş olmasından, kulağa hoş gelen ama hep kendilerini ezen bu söylemlerden zaten fazlasıyla rahatsız. Dolayısıyla bu güçlü ülkelerin söylemlerine çok da fazla inanmayacaklardır.
Ancak Türkiye’nin söylemi farklı. Türkiye daha adil bir dünyadan bahsediyor. Mevcut düzenin adaletsizliğinden ve değişmesi gerektiğinden bahsediyor. Bu çok önemli bir tez ve söylem. Başkaları bu düzenin devam etmesini isterken Türkiye bu düzenin değişmesi gerektiğinden bahsediyor. Üstelik bunu ahlaki değerlerle ve eşitlik üzerine kuruyor.
Bu yaklaşım eminim BM genel kurulundaki toplantıya damgasını vuracaktır. Çünkü Türkiye bir ideal vaat ediyor. Dünya emperyalizmin getirdiği karanlıktan bunalmış durumda ve buradan çıkmak için bir ışık ve yol arıyor. İşte Türkiye söylemiyle ve felsefesiyle tam da onların aradığı yol daha doğrusu kutup yıldızı olduğunu ifade ediyor. Türkiye’nin söylemini içeren cumhurbaşkanının kitabının farklı dillerde katılımcılara dağıtılması da aslında bu söylemleri bir belge haline getiriyor. Bu nedenle Türkiye’nin BM toplantısına tam anlamıyla damga vuracağını düşünüyorum.
Felsefi ve düşünsel olarak bu fikirleri ifade eden Türkiye yeni dünya düzeninin çekim merkezi haline gelecektir. Bu çekim gücü BM binasının hemen karşısında yer alan Türk evinin heybetli duruşu Türkiye’nin sadece felsefi olarak değil somut bir güç olarak yeni dünya jeopolitiğin de yeni çekim merkezi olduğunu tüm katılımcılara bir kez daha anımsatacaktır.
Türkiye yeni dünya jeopolitiğinde gücü ve etkisiyle artık bir kenar ülkesi değil merkez ülkedir. Artık dünya jeopolitiği Avrupa ve Asya’nın birlikte düşünüldüğü ve güç merkezlerinin çoğunun toplandığı Avrasya coğrafyasından daha geniş olmak durumundadır. Buna Afrika’yı da ilave etmek gerekir. Bu üç kıtanın tamamı artık EURASAF (Europe-Asia-Africa) yani AVRASKA (Avrupa-Asya-Afrika)’dır. AVRASKA’nın merkez ülkesi ise Türkiye’dir. Bu üç kıta’da Türkiye’nin yer almadığı hiçbir çözüm gerçek çözüm olamaz.
Türkiye’nin BM toplantıları sürecindeki vermek istediği mesajlar ise çoktan verildi: Yeni dünya düzeni ve jeopolitiği Beş’ten büyüktür. Bu düzen tek başına ne ABD ne Avrupa, ne de Asya’dır. Bu düzen dünyayı ve kıtaları birleştiren, emperyalizmin kabul edilmediği, etik değerlerin ve adil bir yaklaşımın olduğu çok kutuplu yeni bir dünya düzenidir. Bu düzenin baş oyuncularından birisi de hem felsefesiyle hem de gücüyle AVRASKA’nın merkez ülkesi Türkiye’dir.