İzmir’deki NATO Karargâhının (LANDCOM) Komutanı Artık Bir Türk Generali Olmalı
ABD'nin İttifak'ın lideri olarak önemini kabul etmekle birlikte, NATO'nun hem eski hem de yeni en büyük ve en önemli askeri katılımcılarının (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İsveç, Türkiye ve Polonya) dört yıldızla temsil edilmelerini sağlayacak düzenlemelere gidilmelidir. Türkiye'nin büyüklüğü ve önemi nedeniyle, LANDCOM komuta makamında dört yıldızlı bir Türk General oturmalıdır.
NATO, neredeyse her 10 yılda bir kendi sistemini iyileştirecek şekilde bir gözden geçirme sürecine imza atıyor. Bu sistem iyileştirme süreçlerinin başlangıç noktasını hem uluslararası konjonktürel değişimler hem de NATO ülkelerinin güvenlik algılarının bir yansıması olan NATO stratejik konseptinde gösterilen istikamet değişikliklerine uyum sağlama ihtiyacı oluşturuyor. Nitekim, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları 29-30 Haziran 2022 tarihlerinde Madrid’de düzenlenen Zirve toplantısında İttifakın yeni Stratejik Konseptini kabul etmişler ve bu doğrultuda da yeni kuvvet ve komuta yapısı çalışmaları başlatılmıştı. Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken ortaya çıkan yeni ‘stratejik ortamı’ değerlendiren müttefikler, 2010 yılında kabul edilen önceki Stratejik Konseptin hazırlandığın dönemden çok daha farklı ve İttifak açısından endişeleri arttıran bir güvenlik ortamının varlığını kabul ederek yeni konsepte imza atmışlardı.
Esasında günümüzde NATO’ya yön veren düşüncelerin kökeni 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı ilhakı ve Donbas'taki artan Rus nüfuzu karşısında Doğu Avrupa’yı daha fazla İttifaka entegre edecek yeni bir Komuta Yapısının (NATO Command Structure -NCS) teşkil edilmesi oluşturuyordu.
NATO Komuta Yapısı Karargâhları
NATO’nun askeri komuta yapısını bakıldığında, mevcut yapının iki stratejik askeri komutanlıktan oluştuğu görülür: Birincisi benim de askeri üniforma giydiğim yıllarda beş yıl kadar görev yaptığım merkezi Belçika’nın Mons şehrinde bulunan Müttefik Harekât Komutanlığı (Allied Command for Operations - ACO) ve ikincisi Norfolk, Virginia'da bulunan Müttefik Dönüşüm Komutanlığı (Allied Commad for Transformation - ACT).
ACO’ya bağlı olarak görev yapmakta olan “operasyonel” (JFC – Joint Force Command) komutanlıklar ise şunlardır:
- Kuzey bölgesinden sorumlu Hollanda’daki Brunssum Müşterek Kuvvet Komutanlığı;
- Güney bölgesinden sorumlu Napoli’deki Müşterek Kuvvet Komutanlığı;
- Atlantik bölgesinden sorumlu Norfolk Müşterek Kuvvet Komutanlığı’dır.
Bunlara ek olarak üç adet de “taktik” seviyedeki Deniz, Kara ve Hava Komutanlık karargahları NATO adına görev yapıyor. Bunlar;
- Ramstein, Almanya'da bulunan Müttefik Hava Komutanlığı;
- İzmir’deki Müttefik Kara Komutanlığı;
- İngiltere’nin Northwood şehrindeki Müttefik Deniz Komutanlığı’dır.
NATO Komuta Yapının temelini oluşturan bu karargâhlar ile büyük bir savaşı planlamak ve icra etmek neredeyse imkânsız olmakla birlikte, herhangi bir savaş öncesinde başlangıç aşamasındaki planlamaları yapabilecek, kuvvet teşkil konferanslarını düzenleyerek müttefikleri bir araya getirebilecek altyapıya sahip bu karargahlardan ihtiyaç kadar ‘kopyalamak’ suretiyle NATO üyesi ülkelerin askerlerinin aynı çatı altında, örneğin Rus ordularına karşı, birlikte hareket etmesi söz konusu olabilecektir.
Bununla birlikte, İttifak ülkelerince kabul edilen 2022 Stratejik Konsepti, Avrupa’da Rusya ile doğrudan çatışma olasılığını NATO'ya Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana hiç olmadığı kadar gündeme taşıyan bir belge olmuştur. Polonya, konvansiyonel kabiliyette Fransa, Almanya ve hatta İngiliz Ordusunu bile aşarak ve GSYİH'nın yaklaşık yüzde 4'ünü savunmaya harcayabilecek bir noktaya gelmiştir. Böylece Avrupa'nın en güçlü ordularından birini teşkil etme uğraşısı, mevcut Polonya Hükümetinin bir numaralı hedefi haline gelmiştir. Bugünlerde başta Polonya olmak üzere Romanya, Bulgaristan ve Baltık ülkeleri gibi Rusya'ya sınırı olan müttefiklerin algıladığı Rus tehdit seviyesi oldukça yüksektir. Bu bağlamda Finlandiya ve İsveç için NATO'ya katılım on yıl önce olası bile değilken, son iki yıl içerisinde bu iki ülke İttifak saflarına katılmak durumunda kalmışlardır.
Mevcut NATO Komuta Yapısı eski konseptin doğasını, 2010’ların dünyasını yansıtmaktadır. 2020’lerde değişen güvenlik ortamını ve yeni üyelerin entegrasyonu ile İttifaka katkılarını dikkate alacak yeni bir komuta yapısının teşkiline ihtiyaç olduğu konunun uzmanları tarafından sıklıkla dile getirilmektedir.
Bununla birlikte yeni stratejik konsept doğrultusunda gözden geçirilecek NATO Komuta Yapısında stratejik seviyede bir değişiklik öngörülmüyor. Zira, Brüksel’deki siyasi karargâh ile uyumlu bir yapıda teşkil edilen ACO ve ACT'nin barış ve savaş zamanı fonksiyonları; politik-stratejik seviyede değişen tehditlerden ve/veya ittifaka dahil olan yeni üyelerin durumundan bağımsızdır. Bu iki stratejik karargâhın her durumda muhafaza edilmeye devam edileceğini değerlendiriyorum. ACO, kendisine bağlı görev yapan muharip personeli kullanarak harekât, istihbarat sorumluluklarına odaklı olarak çalışmaya devam etmeli, savaş zamanında müşterek ve çokuluslu kuvvetlerin harekât sahasındaki komuta ve kontrolünü en üst seviyede yerine getirebilmelidir. SHAPE olarak da bilinen ACO’nun başında NATO’nun Komutanı olarak barış ve savaş döneminde görev yapan dört yıldızlı bir Amerikan Generali bulunmaktadır. ABD’nin İttifaka askeri imkân ve yetenekler boyutuyla katkıları ile politik liderliği göz önüne alındığında, SACEUR de denen bu NATO Komutanının Amerikalı olmasında bir beis görmüyorum. Bir gün, ABD’yi aşan askeri yetenekleri İttifaka sunabilen yeni bir müttefik ortaya çıkarsa, yeni SACEUR de o ülkenin Generali olmalıdır. Bu arada, İttifakta oldukça etkin bir rol oynayan İngiltere’nin, SACEUR’ün yardımcısı rolünde görev yapan dört yıldızlı bir General ile temsil edildiğini dipnot olarak belirtelim.
Resmi olarak 2003 yılında kurulan ACT, “askeri yapıların, kuvvetlerin, yeteneklerin ve doktrinlerin stratejik harp gelişimine liderlik ederek İttifak üyesi devletlerin barış, güvenlik ve toprak bütünlüğünün korunmasına” katkıda bulunmakla görevlendirilen bir karargâhtır.
- Stavanger, Norveç'teki Müşterek Harp Merkezi;
- Lizbon, Portekiz'deki Müşterek Analiz ve Öğrenilen Dersler Merkezi;
- Bydgoszcz, Polonya'daki Müşterek Kuvvet Eğitim Merkezi,
ACT’ye bağlı olarak görev yapan alt karargâhlar olarak ACT’nin fonksiyonlarını yerine getirmesine destek vermektedirler. NATO'nun harbe hazırlığının devamında, ülke ordularının barış döneminde birlikte eğitim yapmasında askerî tatbikat ortamları önemlidir. NATO’da tatbikatları planlama ve icra sorumluluğunu ACO ve ACT birlikte üstleniyorlar.
Görüldüğü üzere her ikisi de stratejik seviyede karargâhlar olmalarına rağmen, NATO açısından savaşta görev yapacak yegâne stratejik komutanlık ACO olacağından, yükselen Rus tehdidine karşı teşkil edilmekte olan yeni NATO Komuta Yapısında ACO öne çıkmaktadır. Bu nedenle olsa gerek, biraz ikinci seviyede bir stratejik karargâh olan ACT'ye dört yıldızlı bir Fransız, dört yıldızlı bir Alman yardımcısı ve üç yıldızlı bir İngiliz kurmay başkanının komuta etmesine, hem de kendi topraklarında bir karargâh olmasına rağmen, ABD ses çıkarmamayı yeğlemiştir. Öte yandan, ACT’nin de ACO gibi Brüksel’e yakın bir yerleşkeye taşınması son günlerde gündeme getirilmektedir. Bu Komutanlığın Paris ya da Brüksel’e taşınmasının prestijini arttıracağı, ACO ve NATO karargâhı ile daha yakın işbirliği yapmasını sağlayacağı iddia edilmektedir.
Bunun yanı sıra, kuzey kutbunu da sorumluluk sahası içine alma anlayışıyla hareket eden NATO’nun bu bağlamda eli, kulağı olacak karargâhın Norfolk'taki müşterek komutanlık karargâhının olması gerektiği aşikardır. Bu yönüyle JFC Norfolk'un stratejik iletişim hatları ile deniz yollarını korumanın ötesinde Grönland-İzlanda-İngiltere-Kuzey Kutbu coğrafyasından da sorumlu olarak görev yapmasının yeni komuta yapısına ithal edilmesini bekliyorum. Yeni karargâhın daha büyük olması ve başına dört yıldızlı ABD’li bir amiralin oturtulması, yardımcısı ve kurmay başkanı olarak üç yıldızlı İngiliz ve/veya Fransız Amirallerin görev yapmaları düşünülebilir. Belki de bu komutanlık eskiden olduğu gibi Atlantik ile sınırlı tutulup, kuzey bölgesi için Finlandiya ve İsveç'i de kapsayacak şekilde yeni bir müşterek kuvvet komutanlığı karargâhının (Kuzey JFC) kurulmasını NATO’nun gündemine taşıyabilir. İskandinav bölgesine kanalize olmuş bu yeni karargâh bu geniş coğrafyadaki tüm askeri kuvvetleri bir araya getirebilen, barış ve savaş dönemi ihtiyaçlarına göre dinamik yapıda teşkil edilebilecek bir karargâh olabilir kanaatindeyim. Böyle, toplu olarak bakıldığında, büyüklükleri, nüfusları, coğrafi önemleri ve ekonomik ağırlıkları ile bu bölgeye uygun yeni bir karargâhın NATO’yu daha işlevsel bir boyuta taşıması söz konusu olabilir.
NATO'nun doğu kanadındaki gelişmeleri yakından takip edecek karargâhın eskiden olduğu gibi yarın da başında İtalyan ya da Alman dört yıldızlı Generalin bulunduğu, Hollanda'da 2004 yılında kurulan JFC Brunssum müşterek kuvvet komutanlığı olacaktır. Eğer NATO Ruslara karşı daha yakın bir bölgeye bu karargâhı taşımak isterse, en ideal yer Polonya toprakları olabilir. Zira günümüzde artan askerî kabiliyetleri ve Rus tehdidine coğrafi yakınlığı ile Polonya; Ruslarla çıkabilecek bir savaşta NATO’nun doğu ucundaki mızrak vazifesini görmeye gönüllü bir devlet görüntüsü vermektedir. Bu nedenle JFC Brunssum'un yerini muhtemelen Almanya-Polonya sınırına yakın Szczecin'de konuşlanması düşünülebilir. Eğer böyle bir yer değiştirme söz konusu olursa, bu karargâhın başına da Polonyalı bir dört yıldızlı Generalin gelmesi daha doğru olacaktır. Romen veya Bulgar bir General yardımcısı olabilir. Baltık ülkelerinden bir general de kurmay başkanlığını üstlenebilir. Bu yeni karargâhın coğrafi sorumluluk alanı; Baltık Devletleri, Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan'ı içerebilir.
NATO’nun güney kanadı için Napoli’deki JFC, İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan ve Türkiye'nin yanı sıra NATO'nun Balkan müttefiklerini (Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Hırvatistan, Karadağ ve Slovenya) de kapsayan coğrafi sahasıyla İttifak içindeki ağırlığını korumaya devam edebilir. Neticede NATO daha fazla oranda ‘coğrafi’ sorumluluk üstelenen müşterek kuvvet komutanlıklarına sahip olması, böylece kendi bölgelerinde çıkabilecek bir savaşa hazırlanacak şekilde bu komutanlıkların yeniden teşkil edilmesi, tatbikat ve eğitimlerini buna göre yapması, istihbarat ve harekât faaliyetlerini bu yönde yeniden organize etmesi düşünülebilir.
Bu dört adet müşterek kuvvet komutanlığını (JFC) desteklemesi beklenen Kara, Deniz ve Hava Komutanlıklarının sayısının arttırılması, yüksek hazırlık seviyesindeki (Türkiye’deki 3’üncü Kolordu Karargâhı dahil) karargâhlara coğrafi sorumluluk sahaları atamak suretiyle, daha etkin görev yapabilecek şekilde yeniden teşkil edilmeleri gündeme gelebilir. Kara harekâtı için bu kolordulardan daha fazla yararlanma yoluna gidilmelidir. Aynı şekilde, Almanya Ramstein'daki Müttefik Hava Komutanlığı (AIRCOM); İzmir'deki Müttefik Kara Komutanlığı (LANDCOM); ve İngiltere Northwood'daki Müttefik Deniz Komutanlığı (MARCOM) benzeri yeni karargâhlar bölgesel ihtiyaçlar doğrultusunda teşkil edilmelidir. Daha fonksiyonel bir yapıya kavuşmaları gereken bu karargâhların mevcut yapıları ve ‘muğlak’ görev tanımları ile NATO’ya olası bir savaş zamanında ‘danışmanlık’ hizmete vermekten öteye bir faydaları olmayacaklarına inanıyorum.
Northwood'daki MARCOM’un şu andaki Komutanı bir İngiliz koramiraldir. ABD 6. Filosu etrafında inşa edilen NATO Deniz Vurucu ve Destek Kuvvetleri (STRIKEFORNATO) doğrudan SACEUR'e bağlıdır ve merkezi Portekiz'in Oeiras kentindedir. MARCOM aynı zamanda NATO ile ticari denizcilik camiasını birbirine bağlayan NATO Denizcilik Merkezi'ne (NSC) de ev sahipliği yapmaktadır.
Ramstein'daki AIRCOM’un başında ABD’li dört yıldızlı bir hava generali bulunuyor. AIRCOM’a bağlı olarak Almanya'da Uedem'deki Birleşik Hava Harekât Merkezi (Combined Air Operatisons Centre - CAOC) Alplerin kuzeyindeki hava operasyonlarını yönetirken, İspanya Torrejón'daki ikinci bir CAOC Alplerin güneyindeki NATO hava sahasını kapsayan görevlere imza atıyor. Ayrıca İtalya'nın kuzeyindeki Poggio Renatico'da konuşlandırılabilir ya da “flyaway” olarak her yere intikal ettirilebilir bir CAOC bulunmaktadır. Bunlara bağlı görev yapan radar ağları ise NATO’nun sinir uçları olarak havada uçan her şeyi merkeze raporlarlar, gerektiğinde NATO savaş uçaklarını bilinmeyen tehditlere yönlendirerek NATO savunmasını garanti altına alırlar.
İzmir'deki LANDCOM’un da başında bir Amerikalı dört yıldızlı Generali bulunuyor. Bu karargâhın varlığı, Türkiye’nin NATO’daki görünürlüğü yönüyle önemli olmakla birlikte, başında bir Türk Generalin olmaması nedeniyle, ‘yabancı’ bir karargâh görüntüsü veriyor. Halbuki Türk Ordusu, NATO’nun en büyük ikinci ordusudur. Rütbesel temsiliyet de, diğer faktörlerle birlikte, Türk Ordusunun NATO’ya katkısını yansıtacak şekilde yeniden düzenlenmeli, LANDCOM’un başına bir Orgeneral getirilmelidir. Doğrusu budur. Zaten Brüksel’deki siyasi karargâhta da üst kadrolarda görev verilmeyen Türkiye için kendi topraklarındaki bir NATO karargâhının başında bir Türk Generali görmek istemesi en doğal hakkıdır inancındayım. İstenirse, Türk Generalin yardımcısı 3 yıldızlı bir Amerikan veya Yunan Generali olabilir.
Sonuç
NATO'nun Yeni Komuta Yapısının teşkilinde söz konusu olabilecek olası değişikliklerin temelini ortaya çıkma ihtimali bulunan savaşta İttifakın askeri kuvvetlerinin en iyi şekilde komuta ve kontrolünün sağlanması düşüncesi oluşturmalıdır. ABD'nin İttifak'ın lideri olarak önemini kabul etmekle birlikte, NATO'nun hem eski hem de yeni en büyük ve en önemli askeri katılımcılarının (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İsveç, Türkiye ve Polonya) dört yıldızla temsil edilmelerini sağlayacak düzenlemelere gidilmelidir. Türkiye'nin büyüklüğü ve önemi nedeniyle, LANDCOM komuta makamında dört yıldızlı bir Türk General oturmalıdır.
Neticede İttifak'a önemli yeni üyelerin ve çok daha fazla bölgenin eklendiğini kabul ederek komuta ve kontrol için daha rasyonel ve pratik bir coğrafi yaklaşım mekanizması geliştirilmelidir. NATO komuta yapısındaki ‘oynamalar’ hep zor olmuştur. Şimdi 32 ülkeyi ortak çıkar noktasında buluşturan yeni bir NATO komuta yapısı teşkil etmek daha da zor olacaktır. Her ülkenin kendine göre siyasi hassasiyetleri bulunuyor. Kendine göre hakkaniyetli bir dağılım arzu ediyor. Bununla birlikte 75 yıllık NATO’nun sorunları her zaman ‘konuşabilen’ yapısının, Komuta Yapısı sorununu da suhuletle ele alarak, kısa bir süre içerisinde olası bir savaşa NATO’yu yeniden hazırlayacak şekilde çözebileceği inancına sahibim.