Site İçi Arama

ua-iliskiler

Türkiye ve BRICS

BRICS, dünyada ham petrolün yüzde 44’ünü üretir. BRICS grubu, kalkınmakta olan ülkelerin “daha büyük bir ağırlığa ve temsile” sahip olmasını istiyor. Grup bünyesindeki ülkeler 2014’te, kalkınma projelerine destek vermek için Yeni Kalkınma Bankası’nı kurdular.

Türkiye ve BRICS topluluğu arasındaki ilişki uzunca bir zamandır devam etmektedir. Bu ilişkinin en son adımı da Dışişleri bakanı hakan Fidan tarafından atılmıştır.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin ziyaretinde kendisine yöneltilen “Ankara, BRICS’e katılmak ister mi?” sorusuna “Elbette isteriz, neden istemeyelim? AB ile gümrük birliği anlaşmamız var, aynı zamanda BRICS gibi farklı platformlarda, partner ülkelerle iş birlikleri için yeni fırsatlara bakıyoruz.” yanıtını vermiş ve Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Fidan’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını söylemişti.

Ardından dışişleri bakanları düzeyindeki BRICS toplantısına katılmak üzere Rusya’ya giden Fidan, Kremlin’de Putin’le de görüştü. Putin, görüşme öncesi yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin BRICS çalışmalarına gösterdiği ilgiyi memnuniyetle karşılıyoruz ve bu birliğe üye ülkelerle birlikte olma arzusunu kesinlikle mümkün olan her şekilde destekleyeceğiz, ortak sorunları çözeceğiz.” dedi.

İlk olarak 2017’de dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, BRICS tarafından kurulan Yeni Kalkınma Bankası’nın projelerinden yararlanma amacıyla bankaya üye olmayı düşündüklerini söylemiş, ertesi yıl 10. BRICS zirvesine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katılmış, “Toplantıda Türkiye’yi BRICS’e dahil etmeleri çağrısında bulundum.” demiş ve 2022’deki BRICS zirvesinde Mısır ve Suudi Arabistan’la beraber Türkiye’nin üyeliğinin de tartışılacağı ifade edilmişti. Ancak 2022 zirvesinde Türkiye’yi üyeliğe davet etmeye yönelik bir karar çıkmamış ve 2023’te BRICS’e katılma taleplerini beyan eden 22 devlet arasında Türkiye yer almamıştı.

BRICS NEDİR; ÜYELERİ KİMLERDİR?

“BRIC” terimi 2001 yılında o zamanki Goldman Sachs Yatırım Bankası başkanı Jim O’Neill tarafından, Building Better Global Economic BRICs isimli yayınında ortaya atılmıştır. Orijinal dört üyenin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) dışişleri bakanları Eylül 2006’da New York’ta buluştular.

2006 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin tarafından oluşturulan bu grup, dünya ekonomisinde giderek artan etkileri ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki işbirliğini güçlendirme çabasıyla ortaya çıktı. Tam kapsamlı bir diplomatik buluşma 16 Haziran 2009’da Rusya'nın Yekaterinburg şehrinde gerçekleşti. Gruba 2010’da Güney Afrika da eklendi.

2011 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin birliğe katılmasına kadar orijinal dört üye BRIC (ya da İngilizce “the BRICs”) olarak adlandırılmıştı. Aynı yıl Çin’in Sanya kentinde düzenlenen zirveye Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma’nın da katılımı ile BRIC grubu adını BRICS olarak değiştirdi. BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) terimi, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın ekonomilerini kastetmek için kullanılır. BRICS, bu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşur (Brasil, Russia, India, China, South Africa).

Grubun amacı, ekonomik kalkınma, siyasi işbirliği ve uluslararası arenada ortak çıkarların savunulmasıdır.

Grup, Güney Afrika ev sahipliğinde düzenlenen 2023 BRICS Zirvesi’nde genişleme kararı aldı. Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de 1 Ocak’ta BRICS’e katıldı.

Grubun 10 üyeye çıkması, isminin de ne olacağı sorusunu gündeme getirdi. Uzmanlar, grubun yeni adının BRICS+ olacağını düşünmektedir.

BRICS ülkeleri arasındaki ikili ilişkiler eşitlik, karşılıklı olarak devlet işlerine karışmama ve ortak fayda ilkeleri üzerine kuruludur. BRICS ülkeleri, yüz ölçümü bakımından dünyanın 3'te 1'lik kısmını elinde bulundurmaktadır. 

POTANSİYEL ÜYELER

Afganistan, Arjantin, Lübnan, Endonezya, Meksika ve Türkiye daha önce BRICS grubuna tam üyeliğe olan ilgilerini dile getirmiştir. İran, Mısır, Nijerya, Sudan, Suriye ve en son olarak Bangladeş ve Yunanistan ise BRICS grubuna katılma yolunda adım atabileceklerini dile getirdiler.

BRICS ÜLKELERİ

BRICS ülkeleri, bulundukları bölgelerin bölgesel ilişkileri üzerindeki önemli nüfuz potansiyeliyle tanınırlar ve beş ülkenin hepsi G20 üyesidir.

2009’dan beri BRICS ülkeleri yıllık olarak resmi zirvelerde temaslarını sürdürmektedir. Bu zirvelerden sonuncusu 9. BRICS Ülkeleri Zirvesi Eylül 2017’de Çin’in ev sahipliğiyle Xiamen şehrinde yapılmıştır. Bir sonraki zirve ise Temmuz 2018’de Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapıldı. BRICS ülkeleri terimi Güney Kore, Meksika, Türkiye gibi BRICS ülkeleriyle daha sonra ekonomik iş birliği veya ortaklık yapma kararı almış ülkeleri kapsamamaktadır.

BRICS NEDEN ÖNEMLİ?

BRICS ülkeleri arasında Çin ve Rusya gibi büyük dünya güçleri ya da Brezilya ve Güney Afrika gibi kendi kıtalarındaki büyük güçler vardır.

Genişleyen grubun bünyesindeki ülkelerin toplam nüfusu 3,5 milyardır. Bir başka deyişle dünya nüfusunun yüzde 45’ini kapsamaktadır.

BRICS ülkelerinin ekonomilerinin toplam büyüklüğü 28,5 trilyon doları bulmaktadır. Bu da, dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 28’ine tekabül etmektedir.

BRICS ülkeleri aynı zamanda dünyada ham petrolün yüzde 44’ünü üretir. BRICS grubu, kalkınmakta olan ülkelerin “daha büyük bir ağırlığa ve temsile” sahip olması çağrısı yapmaktadır. Grup bünyesindeki ülkeler 2014’te, kalkınma projelerine destek vermek için Yeni Kalkınma Bankası’nı kurmuştur.

BRICS ülkeleri 2022 sonu itibarıyla kalkınmakta olan ülkelere yeni yol, köprü, demir yolu ve su tedariki projeleri için 32 milyar dolar kredi vermiştir.

İrlanda’nın başkenti Dublin’deki Trinity College’dan kalkınma coğrafyası uzmanı Prof Padraig Carmody, bunun özellikle Çin’in BRICS için biçtiği rol olduğunu söylemektedir. Carmody, “Çin, BRICS üzerinden gücünü ve nüfuzunu büyütmeye çalışıyor. Özellikle Afrika’da. Küresel Güney’in başlıca sesi olmak istiyorlar” diye ifade etmektedir.

BRICS’teki bir diğer büyük güç olan Rusya’nın ise grubu başka bir amaçla kullandığını savunanlar da vardır. Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’dan Creon Butler, “Rusya’nın grubu Batı’ya karşı savaşının parçası olarak gördüğünü ifade etmektedir.

BRICS G20’ye rakip olabilir mi?

Her ikisi de ekonomi odaklı yapılar olan BRICS ve G20, sık sık birbirleriyle karşılaştırılmakta ve birbirlerine rakip olduklarını belirtilmektedir.

Türkiye’nin de dahil olduğu G20 (Group of Twenty), ekonomik işbirliği uluslararası finansal istikrarı teşvik etmek amacıyla 1999 yılında kurulmuştur. Ancak şunu unutmamak gerekir. Zaten BRICS’in kurucuları, G20’ye de üyedir.

BRICS Büyük Bir KÜRESEL GÜÇ

BRICS İş Konseyinin raporuna göre, üye ülkelerin toplam gayrisafi yurt içi hasılası (GSYİH) 56 trilyon doları geçmektedir ve küresel hasılanın yüzde 31,5’ini oluşturmaktadır. Buna göre bu oranın 2030’a gelindiğinde yüzde 50’ye ulaşması öngörülmektedir.

BRICS ülkeleri, küresel ticaretin yüzde 18’ini kontrol altında tutmakta ve dünya genelinde yabancı yatırımların yüzde 22’sini oluşturmaktadır. Öte yandan, 3,2 milyarlık toplam nüfusuyla, dünya nüfusunun yüzde 41’ini oluşturan BRICS ülkelerinin toplam yüz ölçümleri de dünyanın karasal yüz ölçümünün yüzde 26,7’sine karşılık gelmektedir.

ÜYE ÜLKE SAYISI ARTIYOR

Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg’da Ağustos 2023’te düzenlenen BRICS Zirvesi’nde alınan kararla, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Arjantin’den oluşan 6 ülkenin birliğe katılması onaylanmıştır. Ancak Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, 30 Aralık’ta Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS grubu mekanizmasından çıktıklarını bildirmiştir. Rusya ise BRICS’in 2024 yılı dönem başkanlığını devralırken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, konuya ilişkin 1 Ocak’ta yaptığı açıklamada, birliğin artık 10 uluslu bir yapı haline geldiğini ve Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin yeni üyeler olarak katıldığını söylemiştir.

Putin, bu yıl da birliğe katılmak isteyen yeni ülkeleri değerlendireceklerine işaret ederek, “BRICS’in çok boyutlu gündemine şu veya bu şekilde katılmak isteyen yaklaşık 30 ülkenin ne derece hazır olduğunu değerlendireceğiz.” ifadesini kullanmıştır.

DOLARA KARŞI İTTİFAK

Dolar’a karşı atılan adımların BRICS nezdinde artma ihtimali bulunurken, Rusya’nın da Çin ve Hindistan’la enerji ticaretinde ruble, yuan ve rupinin payı Batılı ülkelerin yaptırımları nedeniyle önemli oranda artmıştır. Doların rezerv para statüsü, ABD’ye ucuz finansman ve mali yaptırım şeklinde avantaj sağlarken, BRICS’in “dolarsızlaşma” adımları söz konusu avantajları sekteye uğratma ihtimali bulunmaktadır.

BRICS, IMF ve Dünya Bankası’na alternatif yaratmak ve üye ülkelerdeki dolarsızlaşma sürecini desteklemek için 2015’te Yeni Kalkınma Bankası’nı (NDB) kurmuştur. Brezilya’nın eski devlet başkanı, NDB Başkanı Dilma Rousseff, geçen yıl yaptığı açıklamada, banka tarafından verilen kredilerin yaklaşık yüzde 30’unun yerel para birimleri üzerinden yapıldığını ve küresel finans sisteminin yerini artık “çok kutuplu bir sistemin alacağı” değerlendirmesinde bulunmuştur.

ALTERNATİF PARA BİRİMİ

BRICS ülkelerindeki merkez bankalarının altın rezervleri de özellikle “dolara alternatif para birimi” tartışmaları ekseninde gündeme gelen bir başka unsur olarak ön plana çıkmaktadır. Birlik nezdinde ortak yeni bir rezerv para birimi kurulmasına yönelik tartışmalar sürerken, Putin, BRICS’in bu konuda çalışmalar yürüttüğünü ancak bunun kolay bir süreç olmadığını, zaman alacağını söylemiştir. Putin, yeni bir rezerv para birimi yerine devletler arasındaki ödemeleri sağlamak için yeni bir sistem kurmanın daha önemli olduğu değerlendirmesini de yapmıştır. Dünya Altın Konseyi (WGC) verilerine göre Rusya 2 bin 332 tonla BRICS’te en çok altın rezervine sahip ülke konumundadır. Rusya’yı 2 bin 10 tonla Çin, 797 tonla Hindistan takip etmektedir. Suudi Arabistan 323 ton, Brezilya 129 ton, Mısır 125 ton, Güney Afrika 125 ton ve Birleşik Arap Emirlikleri 75 ton altın rezervine sahipken, resmi olarak bildirimde bulunmayan İran’ın 325 ton, Etiyopya’nın ise 100 ton altın rezervine sahip olduğu tahmin edilmektedir.

TÜRKİYE’NİN BRICS ÜLKELERİ İLE DIŞ TİCARETİ

Türkiye, BRICS ülkeleri ile önemli seviyede dış ticaret gerçekleştirmektedir. 2022 yılında BRICS ülkelerine Türkiye yaklaşık 17 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiştir. Bu tutar Türkiye’nin toplam ihracatı içinde %6,7 paya sahiptir. Yeni ülkelerin katılımı ile BRICS’in genişlemesi durumunda ihracat 31,6 milyar dolar seviyesine çıkacaktır ve toplam ihracat içinde %12,4’lük bir payı oluşturacaktır.

BRICS ülkelerinden gerçekleştirilen ithalat ise 2022 yılında 117,3 milyar dolar. Bu rakamın Türkiye’nin toplam ithalatı içindeki payı %32,3. BRICS’in genişlemesi ile birlikte Türkiye’nin birlikten toplam ithalatı 132,8 milyar dolar seviyesine çıkacaktır. Bu tutar Türkiye’nin toplam ithalatının %36,5’lik payını oluşturmaktadır.

BRICS ülkeleri dünya ticaretinden de önemli bir pay almaktadır. Küresel ticaret rakamları göz önüne alındığında, toplam ihracat %20,8 pay ile 5,1 trilyon dolar, toplam ithalat ise %16,4 pay ile 4,1 trilyon dolardır.

Türkiye, BRICS’e katılırsa ne olur?

Uzmanlara göre Türkiye’nin BRICS’e göz kırpmasının sebebi, Batı’daki örgütlere kıyasla BRICS’in katı kuralcı olmamasıdır.

Batılı uzmanların birçoğu, Rusya’nın BRICS’ı “başka bir amaç” doğrultusunda kullandığını savunmaktadır. NATO üyesi Türkiye’nin BRICS’e katılımı ve Rusya ile kurduğu yakınlık, zaten iplerin gerildiği Batı ile ilişkilerde başka bir sorun merkezi haline de gelebilir.

Türkiye İçin Alternatif mi?

Bilindiği gibi Türkiye, Soğuk Savaş’tan bu yana Batı bloğu içinde yer almaktadır. Bu durum beraberinde uzun yıllardır devam eden Avrupa Birliği katılım sürecini de sorgulatmaktadır. Çünkü Türkiye’nin uzun süredir devam eden üyelik bekleyişi AB tarafından bir anlamda Kıbrıs gibi meselelere bağlanmaya çalışılmaktadır.

Öte yandan Rusya- Ukrayna Savaşı ve İsrail’in Gazze saldırıları, Batı için bir test sürecine dönmüştür. Batı’nın farklı yaklaşımlar takip etmesi Türkiye tarafından dikkatlice izlenmektedir. Batı açısından Ukrayna kırmızı bir çizgi, korunması gereken bir bölge olarak Rusya’ya karşı korumaya alınırken, Gazze’de gerçekleşen sivilleri hedef alan İsrail saldırıları ABD başta olmak üzere pek çok Batılı devlet tarafından desteklenmektedir.  Bu durum ve ikilik de Türkiye’yi haklı olarak endişelendirmektedir.

Ayrıca Türkiye, Rusya’ya uygulanan Batı yaptırımlarına katılmamakla birlikte, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusunda net bir tavır sergilemektedir.

BRICS konusunda iktisadi ve siyasi alanlar iyi okunmalıdır. İlk olarak bu grup, iktisadi ve yeni ticari alanlar yaratması açısından avantajlıdır. Özellikle küresel alanda iktisadi jeopolitik değişimin yaşanması Türkiye’nin bölgedeki etkisi açısından önemli olacak. Çin’in Kuşak Yol projesi ve yeni iktisadi koridorların ilerletilmesi açısından da bu grup önemlidir. Koridor savaşlarının uluslararası alanda gittikçe artması, yeni İpek Yolu projesinin önemini artırırken tıpkı G-20 Zirvesi’nde olduğu gibi Hindistan odaklı alternatifler ve Türkiye’nin Irakla olan Kalkınma Yolu projesi veya CPEC Koridoru gibi farklı alternatifler de ortaya çıkmaktadır. Her ne şekilde olursa olsun Avrupa’nın devam eden enerji ve hammadde bağımlılığı Türkiye açısından BRICS + enerji transferi başta olmak üzere küresel iktisadi ağların Avrasya ağında Türkiye’ye merkezi bir rol verecektir.

İkinci olarak hâlihazırda Türkiye’nin, Çin ve Rusya ile olan ticari ilişkileri derinleşecek, Brezilya ve Hindistan başta olmak üzere yeni ortaklıkların da sağlamlaşmasının önü açılacaktır. Bu arada üye ülkeler arasında ilişkilerin tam anlamı ile güçlü olmadığı da unutulmamalıdır. Bunun en önemli nedeni geçtiğimiz yıl Hindistan’da düzenlenen G-20’de Çin ve Rusya’nın yer almaması ve bu zirvede de her iki aktörü etkisiz bırakan bir yeni ticaret koridorunun (IMEC) ilanıdır. Bu açıdan Türkiye’nin bu süreçlerde birleştirici rolü olacağı düşünülebilir.

Bir diğer konu BRICS üyeliği her ne kadar iktisadi yönü olan bir birlik sunsa da üyeliğin siyasi sonuçları da olması muhtemeldir. Türkiye, AB üyelik süreci devam eden bir ülke olmanın yanında ayrıca da bir NATO üyesidir ve BRICS içerisinde özelikle Rusya’nın NATO ile karşı karşıya geldiği bir dönemde, bu üyelik NATO tarafından olumlu karşılanmayabilir. Keza aynı durum AB için de geçerlidir. Ancak AB’nin Türkiye üyeliği konusunda net olmayan tutumu ve yıllarca Türkiye’yi AB kapısında bekletmesi olası eleştirileri bir anlamda haksız bırakacaktır.

Rusya uzun süredir Batı yaptırımlarına karşı dâhil olduğu uluslararası örgütler üzerinden kendine yeni bir alternatif yaratma girişimindedir. Fakat BRICS+’nın yarattığı küresel iktisadi ve siyasi yapı içinde üyelerin birbirleri ile olan ilişkilerinde ve dış politik yaklaşımlarında farklar da söz konusudur. Rusya-Ukrayna Savaşı’na yaklaşımları farklıdır. Bu açıdan hem grup üyeleri hem de BRICS+ ile iş birliği kuran ilk NATO ülkesi olması ve AB ile ilişkilerini sürdürmesi Türkiye için Doğu ve Batı arasında bir köprü vazifesi yaratabilir. Türkiye’nin bağımsız dış politikası açısından bu adım AB alternatifi olmayacak, ancak yeni bir ortaklık alanı yaratacaktır. Keza bu birlik sadece Rusya odağında değil, Çin, Brezilya ve Hindistan gibi önemli küresel aktörlerin de bu birlikte yer aldığı göz ardı edilmemelidir.

Son olarak Türkiye, AB üyesi olmasa da; AB’nin iktisadi, siyasi ve sosyal anlamda standartlarını benimsemiş bir ülkedir. Aynı zamanda uluslararası alanda Batı haricinde yeni alternatiflere de açıktır. BRICS’in sunduğu küresel iktisadi potansiyelin iyi değerlendirilmesi ve küresel olarak iş birliklerinin kaçırılmaması önemlidir. Bu açıdan takip edilmesi gereken en önemli politika gerek Batı gerek Batı dışı görülen alanlar için kazan-kazan ekseninde ilerletilecek bir süreç olmalıdır. Çünkü küresel sistemde dışlayıcı değil, ortaklıklar ile ilerleyen yaklaşım çatışmaların çözülmesini ve sonlanmasını sağlar. Bu bağlamda Türkiye bu politik yaklaşımın yarattığı sorumluluğun bilincinde olan önemli bir aktördür.

SONUÇ

Yirmi birinci yüzyıl başlarında küresel ekonomik düzende gerçekleşen köklü değişimler, 2008 dünya çapında krizinin etkileriyle boyut değiştirmiş ve Batılı ülkelerin ekonomik göstergelerinde gerilemeler, gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde ise yükselişler gözlemlenmiştir.

Bu olgunun ardından 2000'li yılların başlarından itibaren, hızlı ekonomik büyüme sağlayan, büyük oranda doğrudan yabancı yatırım çekmeyi başaran ve küresel ekonomi üzerindeki etkinlikleri hızla artan ekonomiler farklı kategorilere tabi tutulmuşlar ve BRICS ülkeleri bu kategoriler içinde en yüksek ilgiyi çeken grup olmuştur.

Büyük nüfusları, geniş toprakları, birçok alanda işbirliği yapabilme potansiyeline sahip olmaları, ekonomik ve sosyal bütünleşme istekleri, BRICS ülkelerinin birbirleri ile ilişkilerinin politik düzlemde de farklı bir konuma evrilmesini de sağlamıştır. Çin, Hindistan ve Rusya'nın Dışişleri Bakanları, ekonomik güç ve siyasi gücün yeni bir merkezde birleştirilmesi teması ile bir araya gelmişler ve bu toplantılarını sürdürmüşlerdir.

Bu girişimler sonrasında ilk BRICS toplantısı 16 Temmuz 2009 tarihinde Rusya'da yapılmıştır. Bugüne kadar sekiz zirve gerçekleştiren BRICS ülkeleri her yıl bir ülkede devlet başkanları düzeyinde gerçekleştirilen bu toplantılarda; tarımdan finansa, güvenlikten sağlığa, ticaret ve yatırımdan bir kalkınma bankası oluşturmaya kadar birçok alanda işbirliğine yönelik kararlar almışlardır.

Kendi üyelerinin çıkarlarının yanı sıra ekonomik sistemin yeniden yapılandırılmasını da amaçlayan BRICS Topluluğu, çok taraflılığın güçlenmesini amaçlayan önemli bir yapılanmadır. Bugünkü yapısıyla BRICS Topluluğu, uluslararası ilişkilerde pozitif çok kutupluluğun oluşumuna katkı sunabilecek ve küresel birliktelikleri etkileyebilecek bir güç merkezi konumundadır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1-chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/764613

2-https://turkiyearastirmalari.org/2024/06/12/fokus/fokus-turkiye-acisindan-bricsin-avantaj-ve-dezavantajlari/

Araştırmacı Yazar Müjdat  YUMAK
Araştırmacı Yazar Müjdat YUMAK
Tüm Makaleler

  • 08.07.2024
  • Süre : 8 dk
  • 944 kez okundu

Google Ads