Gürcistan’da Ajan Yasasıyla Artan Rus Nüfuzu, Güney Kafkasya’nın Geleceğini Nasıl Şekillendiriyor?
Türkiye, Gürcistan'daki Ajan Yasası kapsamındaki gelişmeleri ihtiyatla takip etmekle birlikte, Güney Osetya ve Abhazya’nın sözde bağımsızlıklarını tanımıyor. Bu ülkede tamamen Batı yanlısı bir siyasetin inşa edilmesi sürecinin destekçisi de olmuyor.
Bir Gürcistan toprağı olan ayrılıkçı Güney Osetya’nın Sovyetlerin dağılması sonrasında bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkma çabaları, Gürcistan yönetiminin müdahaleleri nedeniyle ülke içinde gerginliğe ve yer yer çatışmalara neden olurken, nihayetinde 7 Ağustos 2008 tarihinde Gürcistan'ın tam manasıyla kontrolü altına almak için askerlerini Güney Osetya’ya soktu ve başkent Şinvali'yi top ateşine tuttu. Bunun üzerine Rusya hızla güçlerini Gürcistan topraklarına sokarak Gürcü Hükümetine yanıt verdi. Avrupa Birliği’nin arabuluculuğunda gerçekleştirilen ateşkes sağlanması neticesinde beş gün süren savaşa son verildi. Rus askerleri geri çekildi ama Rusya, Güney Osetya ve Abhazya bölgelerindeki askeri varlığını güçlendirmek suretiyle bu krizden kârlı çıkan taraf oldu.
Esasında Rusya; Güney Osetya'daki kendi personeline yönelen saldırılara karşılık vermek için Gürcistan topraklarına girmişti ve bu yönüyle meşru bir hamle yapmıştı. Bununla birlikte Rus gücü bu bölgenin ötesine geçerek Gürcistan topraklarına bir anlamda ‘işgal’ etmeye yeltenmiş ve meşru müdafaanın çok ötesine geçen bir eylemde bulunmuştu. Gelinen nokta Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya bölgeleri üzerindeki nüfuzu arttı ve bu bölgelerin bağımsızlıklarını tanıdığını ve gerekirse bu iki bölgeye Gürcü veya başka bir gücün girmesi halinde karşılık vereceğini ilan etti. Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü bir yönüyle tanımadığı anlamına gelen Moskova’nın bu politikası, günümüze kadar değişiklik göstermediği gibi, Gürcistan’ın bölge politikalarını, NATO ve AB ile ilişkilerini geliştirmesinin de önüne set çekmeye devam ediyor. Esasında Rusya'nın bu bölgeleri tanımış olması uluslararası hukuk bağlamında geçerli değildir ve Gürcistan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin ihlali olarak görülmelidir kanaatindeyim. Gürcistan'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden ve Rusya'nın desteklediği söz konusu iki bölgeden yüz binlerce Gürcü'nün sürgün edildiği ve bugüne kadar evlerine dönememesi gerçeği bugün de Moskova tarafından göz ardı edilmeye devam ediliyor.
Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya’nın 2008 yılından beri Rusya’nın işgali altında olduğunu ve bu bölgelerin bağımsızlıklarını tanımadığını savunmasına rağmen, Kremlin’in Tiflis’i dinlemek istemediği ve işgale son vermeye yanaşmadığı aşikardır. Ankara’nın Kırım politikasına benzer şekilde Abhazya ve Güney Osetya’nın sözde “bağımsızlıklarını” tanımamasını, Gürcistan’ın uluslararası tanınmış sınırları çerçevesinde egemenlik ve toprak bütünlüğünü desteklemesini yerinde ve tutarlı bir politika olarak görüyorum.
2008 yılındaki Rus müdahalesi sonrasında Gürcistan siyasetindeki dengeler de değişmiş, Rusya’nın Tiflis üzerindeki nüfuzu artma eğilimine girmiştir. Bununla birlikte iki ülke arasında tam bir diplomatik ilişki tesis edilememiştir. 2023 yılında bir açıklama yapan Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili, "Rusya'nın işgal ettiği bölgelerin kurtarılması ve ülkemizin birleşmesi, devletimiz ve toplumumuzun temel sorunu olmaya devam ediyor." derken, Rusya ile ilişkilerin düzelebilmesinin temeli olarak Güney Osetya ve Abhazya sorunlarının çözülmesini şart koşmuştur.
Bana rağmen halihazırda Gürcistan hükümetinin sivil topluma kısıtlamalar getiren Kremlin tarzı bir yasayı kabul etmeye yönelik son çabaları dikkat çekiyor. Tiflis, tartışmalı Yabancı Ajanlar Yasası’nı 2023 yılında gündeme getirmiş ancak protestoların ardından rafa kaldırmıştı. 2024 baharında iktidardaki Gürcü Rüyası partisi tarafından konu yeniden canlandırması, daha büyük ölçekte yeni protestolara yol açtı. Genel kanaate göre bu yasanın içeriği, muhalefeti ve sivil toplumu baskı altına almayı amaçlıyor. Putin’in muhaliflerini susturmak için kullandığı mevzuata benzerliğiyle dikkat çekiyor ve bu nedenle de “Rus yasası” olarak adlandırıyorlar. Yasa, fonlarının %20’sinden fazlasını yurtdışından alan medya ve sivil toplum kuruluşlarını “Yabancı Ajan” olarak tanımlıyor. Tasarı, hükümetin geleneksel Batılı müttefiklerini, NATO ve AB ile entegrasyonu savunanları bir yönüyle düşman olarak konumlandırırken, ülkenin yaklaşık yüzde yirmisini işgal eden Rusya'yı ‘yandaş’ görüyor. Yasanın çıkmaması için bastıran Batı başkentleri Tiflis’i sert bir şekilde eleştirirken, protestoların arkasında durduklarını saklamıyorlar. ABD ise tartışmalı yasanın ülkenin Avrupa-Atlantik entegrasyonuna giden yolunu tehlikeye atabileceği uyarısında bulunmayı ihmal etmedi.
Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabishvili Batı yanlısı olarak biliniyor ve önüne gelmesi halinde yasayı onaylamayacağını belirtiyor. Bununla birlikte parlamentoda çoğunluğu elinde bulundurduran iktidar partisinin istediğini almak için her yolu deneyeceği görülüyor. Ülkede Nisan ayı sonunda kriz tırmanırken, Gürcü Rüyası partisinin kurucusu ve gayri resmi lideri milyarder Bidzina Ivanishvili’nin Gürcistan'ı Batı'dan uzaklaştırıp rotasını Rusya'ya çevirme çabaları hız kesmeden devam ediyor. Jeopolitik bir kavşakta bulunan Gürcistan'daki yaşanmakta olan kitlesel protestolar ve artan şiddet olaylarıyla Ukrayna'da 2013-2014 yıllarında kaydedilen Avrupa Meydanı (Euromaidan) olaylarıyla paralellikler bulunuyor. Her iki olayda da giderek otoriterleşen ve Kremlin dostu hükümetlere karşı sergilenen sokak gösterileri benzerlikleriyle dikkat çekiyor.
Gürcistan’da Moskova yanlısı politikaların bayraktarlığını yapan Gürcü Rüyası partisi ilk kez 2012'de, Rusya'nın 2008'deki Gürcistan işgalinin yaralarının henüz taze olduğu bir dönemde iktidara gelmişti. Geçtiğimiz 12 yıl boyunca parti, Kremlin yanlısı ve Batı karşıtı pozisyonları destekleme konusunda giderek daha cesur hale geldiği iddia edilen mevcut iktidar, ülke genelindeki hakimiyetini kademeli olarak pekiştirmeyi başardı. Tiflis’in Moskova eksenine kayışı, mevcut ezici Batı yanlısı havaya rağmen gerçekleştirildi.
Mevcut protestoların bu yıl Ekim ayında yapılacak parlamento seçimlerine de yön vermesini bekliyorum. Yabancı Ajanlar Yasası'nın akıbetinin ülke siyasetini şekillendirme potansiyeli bulunmakla birlikte yaklaşık 4 milyon nüfusa sahip bu ülkenin iç yapısını bozan, ülke bütünlüğünü tehdit eden unsurları içinde barındırıyor. Her ne kadar Gürcü Rüyası yetkilileri yasayı muhalifleri susturmak için kullanmayı planlıyor olsalar bile sokaktaki vatandaşı kucaklayamayan hiçbir iktidarın uzun soluklu olamayacağını tarih bize söylüyor. Öte yandan Ekim ayındaki seçimleri de Gürcü Rüyası Partisinin kazanması halinde, Gürcistan'ın dönülmez bir şekilde Kremlin’e tabi bir devlet haline geleceği anlaşılıyor.
2018 yılında Ermenistan’da, ABD ve Batı politikalarını benimseyen Nikol Paşinyan iktidara gelmişti. Paşinyan politikaları 2020 yılında II. Karabağ Savaşı’nda Rusya’nın Ermenistan’ı Azerbaycan karşısında yalnız bırakması sonucunu doğurmuştu. Bunun üzerine Erivan-Moskova ekseninde kırılmalar yaşanmış, Rusya ile bağlarını iyice koparmak isteyen Paşinyan, Batı’ya yönünü dönme eğilimine girmişti. Gürcistan muhalefetine pençesini geçirmek isteyen Putin, Erivan Hükûmetine karşı muhaliflerin sesinin daha gür çıkmasına destek veriyor. 2020 yılından itibaren Bakü ile arası nispeten iyi olduğu gözlemlenen Moskova’nın Güney Kafkasya’da nüfuz mücadelesini bırakmayacağı, Gürcistan ve Ermenistan’ı kendi kontrolü altında tutacak hükümetlerin iş başına gelmesi için her türlü desteği vermekten çekinmeyeceğini değerlendiriyorum. Batı toplumunun ise özellikle Ermenistan ve Gürcistan’ı kaybetmemek için AB ve NATO üyelikleri çıpasını kullanmaları, sahada jeopolitik mücadele verilirken sanıyorum yeterli gelmiyor. Neredeyse 100 yıla yakın bir süre Rus hakimiyeti altında kalan bu ülkelerin siyasi yapıları da ister istemez Rus politikalarına daha bağımlı bir görünüm sergilemeye devam ediyor inancındayım. Gürcistan özelinde milyarder Bidzina Ivanishvili’nin Moskova destekli kazanç dünyası bozulmadan Gürcü Rüyası’nın bitmesini de olanaklı görmüyorum. Bu şartlar altında Parlamentoda ezici üstünlüğü bulunan Gürcistan’daki iktidarın ajan yasasını er ya da geç Cumhurbaşkanına onaylatmasını ve buradan hareketle tesis edeceği baskın yapının Ekim seçimlerini de ‘kazanmasını’ sağlayacağını şimdiden söyleyebilirim.
Sonuç
Gürcistan geleneksel olarak bir taraftan Avrupa Birliği’ne üye olmak isterken diğer taraftan da Rusya’ya karşı mesafe koymaktan kaçınıyor. 2008 yılında Güney Osetya ve Abhazya’yı fiilen Rusya’ya kaptıran Gürcistan’ın; Avrupa Birliği’ne adaylık süreci devam ederken, NATO ile de adaylık görüşmeleri devam ediyor. Mevcut Cumhurbaşkanı Batı yanlısı olmasına rağmen ülke 2012 yılından beri Gürcistan Rüyası isimli Moskova yanlısı parti tarafından yönetiliyor. Bu partinin öncülük ettiği Ajan Yasası isimli düzenleme, ülkedeki Batı yanlısı muhalefeti bastırmak için silah olarak kullanılacağı benziyor. Gürcistan bu yıl Ekim ayında yapılacak seçimlerde, bu yasanın kabul edilmesi halinde iktidar partisinin konumunu daha da güçlendirerek seçimleri ‘kazanacağı’ anlaşılıyor. Sonrasında Gürcistan topraklarında AB ve ABD’nin etkisini kalmayacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
Türkiye gelişmeleri ihtiyatla takip etmekle birlikte, Güney Osetya ve Abhazya’nın sözde bağımsızlıklarını tanımıyor. Bu ülkede tamamen Batı yanlısı bir siyasetin inşa edilmesi sürecinin destekçisi de olmuyor. Öte yandan 2020 yılında Ermenistan’a karşı II. Karabağ Savaşı’nda galip gelen Azerbaycan’a destek veren Türkiye, bu iki ülke arasındaki savaşa müdahil olmayan Rusya’nın tavrından da memnuniyet duyduğunu saklamıyor. Bununla birlikte hem Ermenistan’ı hem de Gürcistan’ı pençeleri arasına alma ihtimali her geçen gün artan Moskova’nın bu politikasının uzun vadede Türkiye’nin bölge politikalarına ve çıkarlarına zarar vereceğinin bilinciyle kendi politikasını şekillendirmeye çalışıyor inancındayım.
Güney Kafkasya ülkesinde tırmanan kriz, Rusya'nın Ukrayna'yı yenmeyi başarması halinde aklındaki nihai oyunun bazı göstergelerini de sunuyor. Ülkenin geleceğini tanımlamak için halen devam etmekte olan jeopolitik mücadeleyi gözler önüne seriyor.
Kaynakça
Davit Kachkachishvili. “Rusya-Gürcistan savaşının 14. yıl dönümü”. AA. 7 Ağustos 2022. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rusya-gurcistan-savasinin-14-yil-donumu/2655873
Gürcistan’ın Siyasi Görünümü. https://www.mfa.gov.tr/gurcistan-siyasi-gorunumu.tr.mfa
Nicholas Chkhaidze. “Russia’s Georgia strategy offers hints of Kremlin vision for Ukraine”. Atlantic Council. 9 Mayıs 2024. https://www.atlanticcouncil.org/blogs/ukrainealert/russias-georgia-strategy-offers-hints-of-kremlin-vision-for-ukraine/?network_account=Atlantic+Council&utm_campaign=read&utm_content=20240510&utm_medium=organic_social&utm_source=linkedin
İclal Sarıtaş. “Kafkasya Jeopolitiğinde Rusya-Gürcistan İlişkileri”. TUDPAM. 13 Mayıs 2024. https://tudpam.org/kafkasya-jeopolitiginde-rusya-gurcistan-iliskileri/