Site İçi Arama

ua-iliskiler

İsveç ve Finlandiya’ya üyelik vetosu

Türkiye, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üye olmalarına itiraz etti. Türkiye'nin bu çıkışına en çok sevinen kişinin Putin olduğunu da ekleyelim.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya Üyelik Süreci Hızlanıyor:

Ukrayna-Rusya savaşı çıktığı zaman, yani yaklaşık 3 ay önce paylaştığım bir yazımda, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecinin hızlanacağından bahsetmiştim, öyle de oldu, bu iki ülke adaylık için NATO’ya resmen başvurdular.

Ukrayna’yı korumada geciken batının iki hegemonyası ABD ve İngiltere, adı geçen iki ülkeye yapılabilecek olası bir Rus saldırısına karşı gerekli desteği vereceklerini taahhüt ettiler. Batı ittifakı, Ukrayna’da gecikmenin nelere sebep olduğunu anlamış görünüyor ve İskandinav bölgesindeki savunmasını tahkim ediyor.

Uzun süredir üyelik konusunda karar veremeyen bu iki İskandinav ülkesinin NATO’ya üye olmasına, ittifak içinden tam bir destek çıkacağı sanılırken, Türkiye’nin en üst seviyeden itirazı bir anda durumu değiştirdi. Her iki ülke liderleri yaptıkları konuşmalarda Türkiye’nin üyelik için destek vereceğini düşündüklerini, kendilerine bu şekilde söylendiğini, şimdiki itirazın ise kafalarını karıştırdığını ifade ettiler.

Türkiye’nin İtirazı:

Türkiye, en üst seviyeden üyelikleri onaylamayacağını ilan etti. Bu dönüşün iki sebebi olabilir. Birincisi Türkiye’nin terörle ilgili rahatsızlıklarının tüm ittifaka duyurulması, ikincisi ise Rusya ile ilişkilerde diğer NATO ülkelerine göre Türkiye farklılığını ilan etmek.

Peki, Türkiye bu itirazını uygulamaya geçirebilir mi, devam ettirebilir mi?

Zor gözüküyor.

NATO’da tüm kararlar uzlaşma ile alınır, yani her üye ülkenin veto hakkı vardır. Bir ülkenin NATO'ya katılabilmesi için oy birliği gerekir. Yani, 30 üye ülkenin tümünün onayı gerekir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "NATO'nun genişlemesi bizim için hassasiyetlerimize gösterilecek saygı oranında anlamlıdır" dedi. Ayrıca 19 Mayıs 2022’de gençlerle yaptığı söyleşide Erdoğan, “NATO bir güvenlik örgütüdür. Böyle bir örgütün içinde terör örgütlerinin olmasını kabul edemeyiz. Geçmişte Fransa ve Yunanistan çıkıp girdiler. O dönemin Türkiye yönetimi maalesef bunların önünü açtı. NATO’ya bu iki ülkenin girmesine hayır diyeceğiz.” dedi. Bu politikanın devam etmesi, Finlandiya ve İsveç’in üye olamaması demektir. Diğer tüm üye ülkelerin istediği bir hususta Türkiye’nin tek başına uzun süre itiraz etmesi kolay değil.

Türkiye, daha önce iki kez ittifaka çıkan giren ülkelere onay vermişti. Erdoğan’ın maalesef diyerek o günkü yönetimleri eleştirdiği ilk ülke komşumuz Yunanistan.

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sebebiyle, Yunanistan NATO’nun askeri kanadından çıkma kararı almıştı. Yunanistan sonrasında, tekrar NATO’ya girmek istedi, ancak Türkiye’nin vetosu sebebiyle 1974-1980 yılları arasında, Demirel ve Ecevit’in başbakanlıkları döneminde, ayrı kaldığı NATO’ya geri dönememişti.

Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası değişen yönetim, 20 Ekim 1980’de Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesini resmen onayladı.

İkinci çıkan giren ülke ise Fransa.

De Gaulle önderliğindeki Fransa, 7 Mart 1966 tarihinde NATO’nun askeri kanadından ayrıldığını açıkladı ve NATO Başkomutanlık Karargahı dahil tüm NATO üs ve tesislerinin Fransız topraklarından çekilmesi kararını aldı. NATO’nun Paris’teki genel merkezi, bu sebeple Belçika’ya taşındı.

Fransa, 2009 tarihinde 1966’da ayrıldığı NATO’nun askeri kanadına Türkiye dahil tüm ülkelerin oluruyla döndü. İttifakın yayımladığı ortak bildiride, kapıların yeni adaylara açık olduğu da belirtildi. 2009’da bu onayı veren hükümetin başındaki Başbakan, bugünkü itirazı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı.

NATO’nun İki Ülkenin Üyeliğine Genel Yaklaşımı:

Dönelim NATO’nun bu yeni üyelik başvurularına nasıl baktığına.

Her iki ülkenin resmî başvurusunu kabul eden NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, iki ülkenin kararını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.

Stoltenberg, NATO üyelerinin çabuk karar almakta kararlı olduklarını, Finlandiya ve İsveç'in üyeliğine diğer müttefiklerden güçlü destek geldiğini söyledi. Türkiye’nin hassasiyetlerini ve en üst düzeyde verilen ifadeleri nedense devre dışı bıraktı. Anlaşılan o ki, NATO Türkiye’yi bir şekilde ikna edeceğini düşünüyor.

Açıkçası Türkiye, elindeki gücü kullanmak istiyor. Terörle ilişkili ülkelere, yaptıkları yanlışları anlatmaya çalışıyor. “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla tarzı” İsveç ve Finlandiya’ya itiraz ederken, aynı yanlışlar içinde olan müttefiklerine haklı serzenişlerinde bulunuyor. Teröre desteğin, devlet düzenine köstek olduğunu göstermeye çalışıyor.

Türkiye’nin belli bir süre daha bu itirazları devam edecektir, ancak nihayetinde Türkiye bu iki ülkeye vetosunu kaldıracak ve onay verecektir.

Rahip Brunson krizinde olduğu gibi, politik dönüş kaçınılmazdır.

Önemli olan bu desteğe karşı alınabilecek kazanımların büyüklüğü ve ülke çıkarlarına olmasıdır. Türkiye terörle ilgili haklı mağduriyetini ve güvenlik gerekçelerini dile getirmeli ve sadece bu iki yeni aday ülkeyle ilgil değil, teröre destek veren diğer tüm müttefik ülkelerin politik yanlışlıkları ifade edilmeli, bu yanlıştan vazgeçilmesi gerektiği her platformda vurgulanmalıdır.

Bu arada, NATO’nun diğer hiçbir üyesinin itirazının olmadığı bir konuda, ısrarla ve uzun süre itiraz etmek, belli bir süre sonra Türkiye’ye faydadan ziyade zarar da verebilir.

Sonradan vazgeçilecek, dönüş yapılacak net itiraz edici politik ifadeler yerine, koşullu verilebilecek onay, ilişkilerin geleceği açısından daha doğru yoldur.

Türkiye’nin bu çıkışına en çok sevinen kişinin Putin olduğunu da ekleyelim.

Doç.Dr. Ersoy ÖNDER
Doç.Dr. Ersoy ÖNDER
Tüm Makaleler

  • 20.05.2022
  • Süre : 4 dk
  • 1646 kez okundu

Google Ads