Ukrayna Üzerinden Amerikan ve Rus Propaganda Savaşı (2)
ABD, her gün olası bir Rus işgali konusunda tüm dünyayı uyarıyor, küresel farkındalığı artırmaya çalışıyor. Bu arada Ukrayna, Batı dünyasından gelen sınırlı destekle birlikte daha önce Kırım’ı işgal eden Moskova’ya karşı askeri kuvvetlerini hazırlama telaşı içine girmiş durumdadır.
ABD, her gün olası bir Rus işgali konusunda tüm dünyayı uyarıyor, küresel farkındalığı artırmaya çalışıyor. Bu arada Ukrayna, Batı dünyasından gelen sınırlı destekle birlikte daha önce Kırım’ı işgal eden Moskova’ya karşı askeri kuvvetlerini hazırlama telaşı içine girmiş durumdadır. Amerikan iddialarına rağmen Ruslar saldırgan bir niyetleri olmadığını iddia ediyorlar ancak en azından Ukraynalılar ve Batı dünyası için Rusların beyanları pek inandırıcı bulunmuyor. Öte yandan, halihazırda yükselen Çin’e rağmen Rus Ordusu, Amerikan Ordusundan sonra dünyadaki ikinci büyük ordu olarak tanımlanıyor. Ukrayna ise 22’nci sırada bulunuyor. Dünyada en fazla nükleer başlığa sahip ülke olarak öne çıkan Rusya Federasyonu, Avrupa kıtasında, Rusya’dan sonra en büyük topraklara sahip Ukrayna’yı gerekirse işgal etmeye yetecek bir askerî güce sahip olduğunu sınıra yığdığı askerleriyle göstermekten çekinmiyor. Donbas bölgesi haricinde Ukrayna’yı en azından Dinyeper nehrinin doğusunda kalan kısmını işgal etmek için batıya doğru ilerlemeye başlayacak Rus kuvvetlerinin Belarus’tan da bir cephe açması olası gözüküyor. Rusların 1.500’den fazla modern savaş uçağı karşısında Ukraynalıların toplamda 100’ü bile bulmayan az sayıdaki savaş uçağıyla yapabilecekleri çok sınırlı gözüküyor. Hava üstünlüğünü kısa sürede tesis etmesi beklenen Rusya’nın 12.000 civarındaki tankının %50’sini Ukrayna ovalarına sokması halinde, Ukrayna sahip olduğu 2.500 kadar tankla bu kuvveti durdurmak için oldukça zorlanabilir. Taarruz helikopterlerinin tanksavar silahlı Su-25 veya A-10 benzeri uçaklar ile İHA’lar tarafından gerçekleştirilecek nokta noktaya atışlarla, genişçe bir zaman diliminde Rus tanklarını durdurmak mümkün olabilir ancak hava üstünlüğünün elde edilmesinin neredeyse imkânsız olduğu bir harekât alanında Ukraynalıların gerilla harbinden öte ülkelerini savunmak için yapabilecekleri şeyler limitli gözüküyor. Rusya’nın Karadeniz’deki hakimiyeti, Ukrayna’yı güneyden saldırılara ve olası çıkarma harekâtına açık hale getiriyor.
Rusların rakamsal değerler ışığında sahip olduğu üstünlük, iyi komutanlar elinde Rus ordusuna yıldırım harekâtıyla Ukrayna’yı kısa sürede esir alma fırsatını sunuyor. Bu kötümser senaryoyu tersine çevirebilecek tek umut, Amerikan yaptırımlarının olası caydırıcılığı. Batı Avrupa’nın desteği olmadan sadece ABD’nin uygulayacağı yaptırımlar ise çok anlamlı olmayabilir. Şu sıralar Almanya’dan çıkan ve Fransa’yı bile AB boyutunda bloke eden ‘çatlak sesler’, NATO ve AB kurumlarının Rus saldırganlığı karşısındaki yumuşak karnını işaret ediyor.
Putin-Johnson görüşmesinden sonra basına yaptığı son açıklamada Putin; ABD taleplerimizi görmezden geldi ve bizi savaşa sürüklemeye çalışıyor görüşünü savunuyor. Doğu Avrupa'daki gerilimlere nadiren atıfta bulunan Putin, ABD ve müttefiklerinin, ülkesinin sükûnet şartı olarak belirlediği güvenlik taleplerini görmezden geldiğini söylemiştir. ABD'nin yaptırım uygulayabilmesi için Rusya'yı savaşa sürüklemeye çalıştığını söylüyor. İngiltere Başbakanı Johnson ise "Putin, Kiev'in kafasına silah dayadı" yorumuyla, Putin’le yaptığı görüşmenin verimsiz geçtiğini ifade etmiştir.
Bu türden görüşmeler serisi devam ediyor. Tüm çaba, bir Rus saldırısının önüne geçmek, savaşın çıkmasına meydan vermemek. Ya da durum, sadece görünürde böyledir. Neticede, savaşın çıkıp çıkmayacağı belli olmamakla birlikte, taraflar arasında propaganda savaşları kesintisiz devam ediyor. İlk yazıda dört başlık halinde Amerikan ve Rus iddialarına yer verilmiştir. Kalan başlıkları bu yazıyla tamamlamış olalım.
Amerikan İddiası - 5:
Herhangi bir etnik Rus veya Rus konuşmacının Ukrayna hükümetinin tehdidi altında olduğuna dair güvenilir bir rapor yok. Bununla birlikte, Rusya'nın işgali altındaki Kırım'da ve Donbas'ta Ukraynalıların kültürlerinin ve ulusal kimliklerinin bastırılmasıyla karşı karşıya olduklarına ve şiddetli bir baskı ve korku ortamında yaşadıklarına dair güvenilir raporlar var. Rusya, Kırım'da yaşamakta olan Ukrayna vatandaşlarını Rus vatandaşlığına geçirmeye zorluyor. Ukraynalıların mülklerine ve sağlık hizmetlerine erişimlerini kısıtlayıcı kararlara imza atıyor ve Kırım’daki Ukraynalıları işten çıkarmakla tehdit ediyor. Rusya'nın işgaline veya nüfuzuna barışçıl bir şekilde karşı çıkan Kırımlı Ukraynalılar, temelsiz gerekçelerle hapsedilmekle, evlerine polis baskınları düzenlenmekle, resmi olarak onaylanmış ayrımcılıkla ve bazı durumlarda işkence benzeri diğer suiistimallerle karşı karşıya bırakılıyorlar. Dini ve etnik azınlıklar ise Ruslar tarafından “aşırılık yanlısı” veya “terörist” olarak soruşturulmakta ve yargılanmaktadır.
Rusya’nın Cevabı - 5:
Rusça konuşan nüfusa karşı milyonları bulan hak ihlalleri, Ukrayna'da korkunç boyutlara ulaştı. Ukrayna Hükümeti, Rus dilini hayatın her alanından uzaklaştırırken, dil, eğitim ve sözde “yerli halklar” konusunda ayrımcı yasalar çıkarmaktadır. Ağustos 2021'de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky, ülkesinde yaşayan Ruslara karşı inkâr edilemez bir yabancı düşmanlığı sergilemiş ve Rus asıllıların Ukrayna’yı terk etmelerini isteyecek kadar ileri gitmiştir. Haziran 2021'de Ukrayna’da Devlet Dilini Koruma Komiseri Taras Kremen, dil yasasına itiraz edenlerin “ülke topraklarını terk edebileceklerini” söylemiştir.
Genellikle insan hakları davasına çok bağlı olduğunu iddia eden ABD'nin, Rusça konuşan Ukrayna vatandaşlarının karşılaştığı açık ayrımcılığı neden görmeyi reddettiği merak ediliyor. Belki de Rusları insan olarak görmüyorlar?
Etnik azınlıkların durumu da dahil olmak üzere Kırım'daki insan hakları durumuna gelince, yarımadanın Rusya'ya dönüşünden sonra şartlar sadece iyileşmekle kalmadı, tamamen değişti. Eski ve şimdiki Ukrayna hükümetinin aksine, Rusya Federasyonu yarımadanın eşsiz çok kültürlü yapısını korumaya çalışıyor. Batı'nın, uluslararası toplumu Ukrayna'nın korkunç insan hakları sicilini unutturmak için Kırım'daki insan hakları sorunları hakkında kasıtlı olarak dezenformasyon yaydığına inanıyoruz.
Amerikan İddiası - 6:
Başkan Biden, Başkan Putin ile iki kez görüştü ve ABD'li yetkililer, bu durumu barışçıl bir şekilde çözmek için kapsamlı bir diplomatik çabanın parçası olarak Rus ve Avrupalı mevkidaşlarıyla düzinelerce üst düzey toplantı ve telefon görüşmesi yaptı.
Rusya’nın Cevabı - 6:
Sözde "kapsamlı diplomatik çaba"ya yapılan atıf ikiyüzlü ve en iyi ihtimalle aldatıcıdır. Güvenlik garantileri ve Rusya'nın ve NATO ülkelerinin güvenliğini sağlayan önlemlere ilişkin Rusya'nın farklı uzman seviyelerinde ve çeşitli formatlarda önerdiği anlaşma taslaklarımızı Washington'a resmen gönderdiğimiz 15 Aralık 2021 tarihinden bu yana, Amerikalılar çoğunlukla belirli parametrelerin tartışmalarını uzatmak için bariz girişimlerde bulunmuşlardır. Beyaz Saray ve Batılı müttefikleri; sunduğumuz Rus belgelerinde işaret edilen meselelerin özüne odaklanmak yerine, Rusya'yı uluslararası istikrar için “tehdit”, "saldırgan", "medeni Avrupa'nın düşmanı" ve "uygar Avrupa'nın düşmanı" olarak sunan çok zehirli bir bilgi ve propaganda kampanyası başlattılar. Bütün bunlar, ekonomimizi bozmak ve Rusya'ya karşı sistematik meydan okumayı sağlamlaştırmak için tasarlanmış “acı verici” yaptırımlara ilave olarak Rusları sindirmek için yapılmaya devam ediliyor. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken arasında Cenevre'de yapılacak görüşmelerin arifesinde Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın bu tür “tavsiyeleri” yayınlaması bile ancak açık bir provokasyon olarak yorumlanabilir. Lavrov, güvenlik garantileri konusundaki görüşmelerin ardından düzenlediği basın toplantısında Rusya'nın yaklaşımlarını ayrıntılı olarak ortaya koymuştur.
Amerikan İddiası - 7:
NATO, amacı üyelerini korumak olan bir savunma ittifakıdır.
Rusya’nın Cevabı - 7:
NATO İttifakı, uluslararası hukuka aykırı eylemlerle itibarını sarsmıştır. NATO üyeleri tarafından Yugoslavya'ya karşı operasyon, Irak ve Afganistan'ın işgali ve müttefik koalisyon tarafından Libya'nın barbarca yok edilmesi yaşanmış gerçeklerdir. Bu saldırgan politikanın “savunma” ile hiçbir ilgisi yoktur.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 2002 yılında NATO'nun savunmacı karakteri hakkında yaptığı açıklamalar, esasında Rusya ile NATO'nun işbirliğini artırmayı amaçlayan ve sadece o dönem için geçerli olan şeylerdi. NATO’yla işbirliği çabalarımıza rağmen İttifak’ın Rusya'ya yönelik saldırgan politikası ve doğuya doğru genişlemesi, iyi niyetli yaklaşımlarımızı yok etmiştir.
Amerikan İddiası - 8:
NATO hiçbir zaman yeni üye kabul etmeyeceğine söz vermedi.
Rusya’nın Cevabı - 8:
9 Şubat 1990 tarihinde, ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Sovyet Dışişleri Bakanı Eduard Shevardnadze ile yaptığı görüşmede, "NATO kuvvetlerinin Doğu'ya bir santim uzatılmayacağına" dair kesin garantiler verdi. 10 Şubat 1990 tarihinde Almanya Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher, “NATO Doğu'ya genişlemeyeceği” konusunda Eduard Shevardnadze'ye güvence verdi. Aynı gün, Alman Şansölyesi Helmut Kohl bunu Mihail Gorbaçov'a doğruladı. ABD Dışişleri Bakanı James Baker 13 Şubat 1990 tarihli bir brifingde, Washington'un birleşik bir Almanya'dan ve onun NATO'ya dahil edilmesinden yana olduğunu ve ittifakın askeri varlığının doğuya doğru daha fazla ilerlememesini sağlamaya hazır olduğunu söyledi. Tüm bu güvenceler, bugün kamuoyuna açık olan toplantıların tutanaklarında bulunabilir.
Amerikan İddiası - 9:
NATO genişlemesi Rusya'ya yönelik değil.
Rusya’nın Cevabı - 9:
Son 20 yılda, tüm NATO koalisyon güçleri tam olarak doğu kanadında yoğunlaşmış durumdadır. İttifak'ın Rusya sınırlarına ilerlemesi, bu doğrultuda askeri altyapının oluşturulması ve iyileştirilmesi, büyük askeri birliklerin ABD’den Avrupa aktarılması dahil gerekli tedarik zincirlerinin geliştirilmesi ve Romanya'da çift rollü fırlatıcılarla donatılmış ABD füze savunma unsurlarının konuşlandırılması devam ediyor. Polonya'da füze sistemleri konuşlandırma planları üzerinde çalışılıyor. Doğu Avrupa’daki NATO üyesi ülkelerde ağır askeri teçhizat hangarları inşa ediliyor. Bu ülkelerde, 1997 tarihli Rusya-NATO Kurucu Senedi’nin harfini değilse bile ruhunu ihlal eden bir yabancı askeri varlığı için fırsatlar sağlanıyor.
Karadeniz'e giren bölge dışı güçler tarafından işletilen savaş gemilerinin sayısı önemli ölçüde artmış ve bu sakin suları başka bir istikrarsızlık alanına dönüşmüştür. Daha önce sakin ve barışçıl olan Baltık Denizi, askeri çatışma için bir sahne haline gelmiştir. NATO ülkelerinin keşif uçaklarının uçuşlarının yoğunluğu sivil hava trafiğini tehdit etmeye başlamıştır.
NATO, sürekli olarak sınırlarımızın yakınında askeri tatbikatlar yapıyor. Rusya'nın düşman olduğu varsayımıyla hareket ediliyor. Bugüne kadar Rus topraklarına karşı NATO'nun taarruz senaryolarının denendiği yaklaşık 120 tatbikat yapılmıştır.
NATO son derece agresif bir ortaklık politikası izliyor ve Finlandiya, İsveç, Ukrayna ve Gürcistan topraklarını gözetlerken aynı zamanda Orta Asya'da bir yer edinmeye çalışıyor.
Sonuç:
Gerçekler, hangi cephede olduğunuza göre “değişiklik” gösteriyor. Oysa, ortada tek bir gerçeklik var: Son altı aydır dünyayı meşgul eden savaş kokusu.