Site İçi Arama

ua-iliskiler

Ukrayna’ya ‘Beyaz Bayrak Çek’ Diyen Vatikan, Neden Türkiye’nin Taraflar Arasında Arabulucu Olmasını İstiyor?

Papa, "Bugün, örneğin Ukrayna'daki savaşta, arabulucu olarak hareket etmek isteyen pek çok kişi, ülke var. Örneğin Türkiye. İşler daha da kötüye gitmeden müzakere etmekten utanmayın" tavsiyesinde bulundu.

Papa’nın Ukrayna’ya “Beyaz Bayrak Çek” Çağrısı

Bugünkü haliyle Vatikan, 1929 yılında dönemin Papasının İtalyan hükümeti ile imzaladığı bir anlaşmayla ortaya çıktı. Papalığın bağımsız bir devlet olarak yapılandırılmasının sebebi, Katolik Kilisesi’nin siyasi bağımsızlığının ve tarafsızlığının garanti altına alınmasıydı. Bu mikro-devletin esas gücü ise, dünyadaki toplam sayıları 1 milyar 200 milyon aşan Katoliklerin ruhanî merkezî olmaktan kaynaklanıyor. 

Putin diyor mu bilmiyorum ama Stalin’in bir vesileyle, Papa’nın uluslararası plandaki etkisini küçümsemek için, “Papa mı? Kaç tabur askeri var ki?” demiş. Gerçekten de Vatikan’ın (rengarenk kıyafetleri içindeki İsviçreli muhafızları saymazsak) ne kendine ait bir ordusu ne de Ortaçağ’da olduğu gibi bir fermanla ordular toplayacak gücü var. Ancak bu durum, papalığın dünya siyasetinde hiçbir etkisi olmadığı anlamına da gelmiyor. 

Nitekim Papa, Ukrayna'nın 'beyaz bayrak çekmesi' ve Rusya ile savaşı sona erdirmesi gerektiğini söyleyerek, Kremlin’in yanında yer alan bir söylemin bayraktarlığına soyundu. Katolik dünyasında Papa’nın bu çıkışından rahatsız olanların yer yer tepkilerine rastlandı. Bazıları ise Papa’nın bu çıkışını, Francis'in Moskova'yı saldırgan olarak kınamamasını 'utanç verici' ve 'anlaşılmaz' bir durum olarak gördüklerini söylediler. Eleştirilere rağmen Papa bu söyleminin arkasında durmaya devam ediyor. Zelenkskiy’nin Rusya ile savaşı sona erdirmek için müzakere etmesi gerektiğini söylüyor. 

Avrupa'daki bazı siyasetçi ve yorumcular, Papa'nın on binlerce kişinin ölümüne neden olan Rusya’nın Ukrayna topraklarını işgal girişimini saldırganlık olarak görüyorlar. Putin Rusya’sının işlediği suçlar konusunda Papa’nın sessiz kalmasına kızıyorlar. Barış yapma sorumluluğunu Ukrayna'ya yüklemesinin doğru olmadığını savunuyorlar, Papa’ya öfkeli olduklarını saklamıyorlar.

Sosyal medya bu öfkenin ifade edildiği yerlerden biri. Örneğin Letonya Cumhurbaşkanı Edgars Rinkēvičs X'te şunları yazdı: "Pazar sabahı görüşüm: Kötülük karşısında teslim olmamak, onunla savaşmak ve onu yenmek gerekir ki kötülük beyaz bayrağını kaldırsın ve teslim olsun."

Blog yazarı ve Ukrayna İçişleri Bakanlığı eski danışmanı Anton Gerashchenko, X'te şunları yazdı: "Papa'nın Ukrayna'yı savunmaya çağırmaması, Rusya'yı on binlerce insanı öldüren bir saldırgan olarak kınamaması, Putin'i durmaya çağırmaması, bunun yerine Ukrayna'yı beyaz bayrak çekmeye çağırması garip görünüyor. Papa’nın tüm Kardinalleri kendisinin bu söylemini paylaşıyor mu?" diye soruyor.

Vatikan'ın iletişim direktörü Matteo Bruni, Papa'nın sözlerine açıklık getirmeye çalışan bir açıklama yayınladı. Bruni, Francis'in beyaz bayrak terimini "düşmanlıkların durdurulmasını, müzakere cesaretiyle varılan bir ateşkesi belirtmek için" kullandığını söyledi. Ukrayna'da “adil ve kalıcı bir barış arayışı çerçevesinde diplomatik çözüm için adım atılması gerekiyor" çağrısını tekrarladı.

9 Mart Cumartesi günü İsviçre televizyonu tarafından yayınlanan, ancak Vatikan'ın Şubat ayında yapıldığını söylediği bir röportajda Papa, Ukrayna savaşındaki tarafları “müzakere etme cesaretine sahip olmaya” ve bunu “işler daha da kötüye gitmeden” yapmaya çağırmışti. Yani sadece Kiev’i değil Moskova’yı da barış için adım atmaya davet etmişti.

10 Mart’taki konuşmasında Papa Francis, Ukraynalıların durum daha da kötüleşmeden bir barış anlaşması müzakere etmekten korkmamaları gerektiğini söyledi. "Bugün, örneğin Ukrayna'daki savaşta, arabulucu olarak hareket etmek isteyen pek çok kişi, ülke var. Örneğin Türkiye. İşler daha da kötüye gitmeden müzakere etmekten utanmayın" tavsiyesinde bulundu.

Türkiye Papa’nın Mesajının Gereğini Yaptı mı?

Papa’nın tavsiyesi Kiev’de önceden iletilen bir mesajla karşılık bulmuş olmalı ki geçtiğimiz Cuma günü, 8 Mart’ta Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy İstanbul’a gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile baş başa görüştü. “Ukrayna'ya verdiği güvenilir destekten dolayı Türkiye'ye minnettarım.” ifadesini kullanan Zelenskiy, gıda güvenliği için Karadeniz'de koşulsuz seyir güvenliğine vurgu yaptı. Ziyarette iki ülkenin savunma şirketleri arasında işbirliğinin artırılmasının ve ortak üretim olanaklarının geliştirilmesinin gündeme geldiğini değerlendiriyorum. 

Bu arada Zelenskiy’nin neredeyse doruk noktasına ulaşan bu savaşın bitmesi için, her iki tarafın da kabul edebileceği bir barış şartları için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Kiev-Moskova hattında mekik diplomasisine soyunmaya davet etmiş olabilir inancındayım. Hatta Vatikan’dan bile bu yönde Türkiye’ye dolaylı bir mesaj veya telkin diplomatik kanallardan iletilmiş olabilir. 

2022 Antalya Diplomasi Forumu’nda esasında tarafları barışa zorlamak için çaba harcayan Ankara için tekrar bu role soyunmak hiç de zor değil. Savaşın başladığı 24 Şubat 2022'den sonra Türkiye'ye gelmesi beklenen, en son 12 Şubat’ta gerçekleşeceği ilan edilen ancak sonradan ziyaretini ileri bir tarihe erteleyen Putin’in de barış görüşmelerinde Türkiye’nin aktif bir rol üstlenmesine sıcak bakacağını öngörüyorum.

Bu arada Papa’nın söylemini sadece Ukrayna bağlamında okumamak gerekiyor kanısındayım. Zira Papa, Gazze bağlamında İsrail-Filistin Çatışması da dahil olmak üzere genel olarak çatışmalar hakkında konuşuyor. Francis, “Müzakereler asla bir teslimiyet değildir. Bir ülkeyi intihara sürüklememe cesaretidir” diyor ancak bu genel ifadeye rağmen esas muhatabının Zelenskiy ve onun arkasındaki itici güç, Washington olduğunu anlamak için kâhin olmamız gerekmiyor.

Sonuç

Vatikan, dünyanın dört bir yanındaki Katoliklerle bağlarını korumak, Katoliklerin yaşadığı ülkelerin hükümetleriyle temasta olabilmek için diplomatik ağını kullanıyor. Vatikan, neredeyse dünyadaki tüm ülkelerle diplomatik ilişkisini sürdürüyor ve aynı zamanda Birleşmiş Milletler başta olmak üzere onlarca uluslararası örgütün de üyesi ya da gözlemcisi statüsünü koruyor. Bu sayede, tam üye olduğu kuruluşlar bünyesinde kaleme alınan uluslararası sözleşmeler ya da alınan kararlar hakkında herhangi bir devlet kadar söz sahibi olabiliyor. Böylece Vatikan’ın başı Papa, sadece ruhani bir lider değil, dünyevi bir lider olma özelliğiyle belki de dünyadaki en etkin kişi pozisyonunda görülüyor. Zelenskiy’in Türkiye ziyaretini, Ankara’nın da bir yönüyle Vatikan’la benzer şekilde düşündüğünü, ‘beyaz bayrak’ olmasa da Kiev-Moskova hattının Ankara üzerinden çalışmasına hazır olduğunu değerlendiriyorum.

Umarım bu bahar Ukrayna ovalarına barış gelir ve çiçekler açar, Ukraynalı çocuklar yuvalarına dönerler, babalarına kavuşurlar.

Kaynakça

Kaan Bozdoğan, Muhammet Tarhan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüştü”, AA haber, 08 Mart 2024, https://www.aa.com.tr/tr/politika/cumhurbaskani-erdogan-ukrayna-devlet-baskani-zelenskiy-ile-gorustu/3159450

Tolga Bilener, “Vatikan ve Diplomasi”, Dışardan, 28 Temmuz 2016, https://tolgabilener.com/2016/07/28/vatikan-ve-diplomasi/

Angelique Chrisafis, “Pope criticised for saying Ukraine should ‘raise white flag’ and end war with Russia”, Theguardian, 10 Mart 2024, https://www.theguardian.com/world/2024/mar/10/pope-francis-criticised-for-saying-ukraine-should-raise-white-flag-and-end-war-with-russia

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 11.03.2024
  • Süre : 4 dk
  • 1185 kez okundu

Google Ads