Avrupalılar bu kışı geçirirler ama yedikleri bu ayazı unutmazlar mı?
Avrupa Birliği'ndeki mevcut durum elbette Ukrayna'daki kadar dramatik değil, ancak AB ülkeleri sakinleri de Kremlin'in gaz kesintileri nedeniyle, son derece zorlu bir kış beklentisiyle karşı karşıya bırakılmış durumdadır. Rusya birkaç aydır enerji kaynaklarını Batı ile çatışmasında bir silah olarak kullanmayı planladığını açık açık belirtiyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz günlerde Rus Ordusu tarafından Ukrayna'nın kısmen işgal edilmiş dört bölgesini resmen ilhak ederek Ukrayna'ya yönelik işgalini tırmandırdı. Bu işgal ve ilhaklara eşlik eden konuşmasında Putin, mevcut savaşı tüm dünyanın geleceğini şekillendirmek için kolektif Batı ile varoluşsal bir mücadele olarak gördüğünü açıkça ortaya koydu.
Bu arada Doğu Ukrayna'daki Rus birlikleri son haftalarda bir dizi itibar kaybına neden olan yenilgilere uğruyor. Hatta kargaşa içinde geri çekilmek zorunda kalıyorlar. Putin'in Ordusunun gerilemesine ve yenilgilerine yanıtı ise çıtayı daha da yükseltmek şeklinde gerçekleşiyor. Ukrayna topraklarının yaklaşık %15'ini ilhak etmenin yanı sıra, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Rusya'nın ilk seferberliğini ilan ettiğini açıkladı. Ukrayna'daki 24 Şubat’ta başlattığı savaşta belirlediği hedeflere ulaşmak için gerekirse nükleer silah kullanmaya Rus Ordusunun hazır olduğunu belirtmeyi ihmal etmedi.
Kremlin, nükleer silah kullanma tehdidi yanında Ukrayna halkı için yaşamsal önemde olan bazı stratejik tesislere saldıralar düzenliyor. Dünya, acaba Putin nükleer silah kullanacak mı hesaplarıyla meşgulken, Rus Ordusu Eylül ayı başlarında Ukrayna'nın sivil altyapısına yönelik bir dizi önceden planlı füze saldırını gerçekleştirmişti. Neticede, kuzey ve doğu Ukrayna'nın büyük bir bölümü geçici de olsa elektriksiz kalmıştı. Ayrıca ülkenin güneyinde de sel baskınları yaşanmıştı.
Putin'in kendisi de bu saldırıların, Rusya'nın savaş alanındaki talihinin kötüleşmeye devam etmesi halinde yaşanacakların bir işareti olduğunu doğrulamıştı. Ukrayna'nın başarılı Kharkiv karşı saldırısının ardından 16 Eylül’de yaptığı bir konuşmasında Putin, “kısa bir süre önce Rus ordusu Ukrayna’da bazı hassas hedefleri vurdu. Bunu bir uyarı olarak kabul edelim" derken oldukça ciddiydi. Bir anlamda Ukraynalılara, işgal ettiğimiz topraklarınızı geri almaya çalışmayın, değilse tüm Ukrayna’daki sivil tesisleri ve altyapıyı vururuz, bugünden daha kötü duruma düşersiniz mesajı veriliyordu.
Ukraynalılar ülkenin sivil altyapısına yönelik büyük ölçekli saldırıların yarattığı tehdidin farkındalar ve buna göre hazırlık yapıyorlar. Kış mevsimi hızla yaklaşırken Ukrayna Hükümeti, yoğun soğuk hava dönemlerinde tüm bölgelerde elektrik kesintileri ve ısınma arızaları yaşanması ihtimaliyle karşı karşıya kalınacağına göre hesap yapıyor. Ancak her şeye rağmen, olası Rus saldırıları sonrasında yaşanacak su, elektrik ve doğal gaz problemlerinin sivil halk için ağır sonuçları olacağını herkes biliyor.
Avrupa Birliği'ndeki mevcut durum elbette Ukrayna'daki kadar dramatik değil, ancak AB ülkeleri sakinleri de Kremlin'in gaz kesintileri nedeniyle, son derece zorlu bir kış beklentisiyle karşı karşıya bırakılmış durumdadır. Rusya birkaç aydır enerji kaynaklarını Batı ile çatışmasında bir silah olarak kullanmayı planladığını açık açık belirtiyor. Moskova’nın kendisinden kaynaklı yaşanacak insani sorunlara kulaklarını şimdiden tıkayacağı anlaşılıyor. Bazı uzmanlara göre, Kuzey Akım boru hatlarında meydana gelen son patlamalar, AB liderlerini Ukrayna'ya verdikleri desteği sona erdirmeye zorlamak amacıyla Ruslar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu durum, önümüzdeki kış aylarında Rus gazını Avrupa’nın almasını engellemek için tasarlanmış gibi görünen bir dramın son bölümü olarak değerlendiriliyor. Putin ise boru hatlarına yönelik saldırıların Amerikan çıkarlarına hizmet ettiğini, Avrupa’yı Rus gazı yerine LNG kullanımına zorladığını, bu nedenle bu eylemden ABD’nin sorumlu tutulması gerektiğini ima etti. Sonuçta, ortada bir propaganda savaşı yaşanıyor olsa da, bu patlamalar neticede doğal gaz akışında ciddi problemlerin yaşanacağına işaret ediyor.
Bu durum, bazı gözlemcilerin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en zor Avrupa kışının yaşanacağını tahmin ettiği bir döneme zemin hazırlıyor. Dünya Bankası tahminlerine göre enerji fiyatları daha da artacak. Artan enerji faturaları zaten hayat pahalılığını arttırıyor ve enflasyon Avrupa genelinde rekor seviyelere yükseliyor. Temel gıda maddeleri ve diğer temel ihtiyaçlar için daha yüksek fiyatlar yoksul hanelere zarar verecek ve kıta genelinde siyasi istikrarsızlığı körükleyebilecektir.
Rusya'nın bu yılın Şubat ayında Ukrayna'yı geniş çaplı işgalini başlatmasından bu yana, AB içindeki bazı çevreler tarafından Moskova’ya tavizler vererek savaşı sona erdirme çağrıları yapılıyordu. Putin'in son dönemdeki tırmandırıcı eylemleri ve Batı karşıtı akıl almaz söylemi, mevcut Rus rejimi ile müzakere edilmiş bir çözüme ulaşma olasılığı konusundaki tüm hayalleri neredeyse yıktı.
Bazı uzmanlara göre, Avrupalı liderler Ukrayna’nın zafere yakın olduğunun farkında olmalı, en yüksek seviyede destek vermeye devam etmelidirler. Putin’in nükleer silah kullanma tehdidi ya da enerji şantajıyla Ukrayna direnişini kıramayacağını, Ukraynalılarla birlikte tüm Avrupa gösterebilmeli, Avrupalı ruhu yeniden canlandırılabilmelidir.
Avrupa, Putin Rusya'sının yarattığı zorluklara benzer bir tehditle en son 1930'lu yıllarda Nazi Almanya'sının yükselişi sırasında karşılaşmıştı. Hitler gibi Putin de etnik köken birliğine sarıldı, Slavları yeniden bir araya getirme kisvesi altında Ukrayna’ya saldırdı. Bazı uzmanlara göre, Kremlin propagandacıları Ukrayna'da Rusya'ya karşı gösterilen beyhude bir çaba olduğunu, Avrupalı ailelere çektirilen ekonomik acının boşuna olduğunu söyleyeceklerdir. Bu tür mesajların, Avrupa'da soğuk evlerinde titreyen, kendileri ve ailelerinin geçimini sağlamakta zorlanan milyonlarca insanda yankı bulması muhtemel olacaktır. Ülkenin şu anda işgal altında olan bölgelerindeki milyonlarca Ukraynalıyı Rus yönetimi altında korkunç bir geleceğe mahkûm edecek bir uzlaşma anlaşması için çağrılar kaçınılmaz olarak artacaktır.
Avrupa’nın birliğini ve bütünlüğünü savunanlar Ruslara karşı topyekûn bir Avrupa direnişinin sergilenmesi gerektiğine inanıyorlar. Büyük resme odaklanmayı tavsiye ediyorlar. Putin'in Ukrayna işgali kesin bir yenilgiyle sonuçlanmazsa, Avrupa için sonuçlarının bugünkü enerji kıtlığı ve ekonomik sıkıntılardan çok daha vahim olacağını iddia ediyorlar. Rusya'nın Ukrayna'daki olası başarısı, Doğu Avrupa’nın diğer ülkelerine sıranın gelmesinin önünü açacaktır. Zafer kazanmış bir Moskova, AB'nin altını oymak ve kıta genelinde siyasi aşırıcılığı körüklemek için yeni bulduğu otoritesini ortaya koyarken tüm Avrupa ülkeleri siyasi ürpertiyi hissedecektir. Nesiller boyu süren demokratik ilerleme tehlikeye girecektir. Avrupa'nın temel değerleri olan özgürlük, haysiyet ve demokratik hakları korumak için Avrupalılar bedel ödemeye hazır olmaları gerekir düşüncesindedirler.
Yaklaşan kış dönemi, Avrupa demokrasisi, birliği ve geleceği için de zor geçecek günlerin habercisi olacağa benziyor. Avrupalıların bu kışı bir ve bütün olarak atlatması halinde, “Avrupalı bu kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz!” demek mümkün hale gelebilir.
Kaynaklar:
Oleksii Reznikov, Atlantic Council, “A strong Ukraine is the best solution to Europe’s Russia problem”, 23 Ağustos 2022. https://www.atlanticcouncil.org/blogs/ukrainealert/a-strong-ukraine-is-the-best-solution-to-europes-russia-problem/
Kira Rudik, Atlantic Council, “European unity is essential as Putin prepares to ze weaponize winter”, 3 Ekim 2022. https://www.atlanticcouncil.org/blogs/ukrainealert/european-unity-is-essential-as-putin-prepares-to-weaponize-winter/