Bangladeş’te İsmi Kayırmacılıkla, Yolsuzlukla Özdeşleşen Demir Leydi Hasina Sokağa Yenildi
Sakin ama güçlü bir kadın olarak bilinen Şeyh Hasina, aynı zamanda ülkeyi kuran Bangabandhu Sheikh Mucibur Rahman'ın kızıdır. 1996-2001 ve 2009-2024 yılları arasında başbakanlık yapmıştır.
Bangladeş'te, Temmuz ortasında devlet memurluğuna alımlarla ilgili yasa değişikliğine karşı başlayan protestolar hükümet karşıtı eylemlere dönüştü. Bangladeş'teki öğrenci protestoları, kamuda istihdamın % 30'unun ülkenin bağımsızlık savaşına katılanların çocuklarına ayrıldığı sistemin, kayırmacılığın kaldırılması talepleriyle başlamıştı.
Ülkesini 15 yıldır yönetmekte olan Başbakan Hasina, 14 Temmuz’da halkına hitaben yaptığı konuşmada, "ülkemizin bağımsızlığına imza atanların torunları kotaları almazsa, Razakarların (Pakistan işbirlikçileri) torunları mı kotaları almalı? Benim sorum bu" diyerek adeta mevcut sistemi değiştirmeyeceğinin sinyalini vermişti. Bu çıkışından saatler sonra, çeşitli kampüslerdeki öğrenciler başbakanın sözlerini protesto etmeye başladılar. Polis gösterilere şiddet uygularken, iktidar partisinin öğrenci kanadı da çatışmalara taraf oldu ve böylece Bangladeş sokakları görünürde gençler arasında ancak gerçekte muhalefet-iktidar arasında cereyan eden bir hesaplaşmaya dönüştü. Muhalefet genel grev çağrısında bulundu, polis ve iktidar partisi aktivistleri bu çağrıya güç kullanarak karşılık vermeye devam ettiler. 16 Temmuz'da hükümet tüm eğitim kurumlarını süresiz olarak kapattı. Sonrasında ulusal televizyon binası yakıldı, yüzlerce mahkûm firar etti ve ülke onlarca kişinin ölümüne tanıklık etti.
Bunun üzerine ordu göreve çağrıldı. 18 Temmuz'dan bu yana uygulanan sokağa çıkma yasağı ve internet kısıtlaması ile muhalefet destekli eylemcilerin ‘kontrol altında’ tutulması yönünde Hasina Hükümeti adım attı. Takiben Hükümet ülkeyi sarsan halk hareketini bastırdığını umarak bazı kısıtlamaları hafifletti. Kota uygulamasının dayandığı yasanın yüksek mahkeme tarafından büyük oranda Bangladeşli göstericilerin beklentileri doğrultusunda değiştirilmesine karşın ülkedeki gerginlik bir türlü sona erdirilemedi. Üniversite ve kolej öğrencilerinin protestoları ülke çapında büyük eylemlere, kan dökülmesine ve kaosa neden olmuştu. Gösterilerde bugüne kadar en az 280 kişi ölmüştü. Dün nihayetinde ülkenin 2009 yılından beri Başbakanı olan Şeyh Hasina (Asya’nın Demir Leydisi) helikopterle ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Şeyh Hasina Kimdir?
1947 yılında Pakistan bağımsız bir devlet olarak ortaya çıktığında Bangladeş de bu ülkenin bir parçası olmuştu. Ancak günümüzde Bangladeş olarak bilinen bölge, coğrafi olarak Pakistan’dan uzakta, Doğu Bengal olarak adlandırılıyordu. Bu coğrafi ayrılık zamanla iki farklı ülkenin de facto ortaya çıkmasına neden oldu. Doğu Bengal halkının 1952’de başlattığı ve yıllar içinde Bağımsızlık Savaşı’na dönüşen mücadele, 16 Aralık 1971 tarihinde Bangladeş Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla neticelendi.
Günümüzde yaklaşık 171 milyonluk nüfusuyla Güney Asya bölgesinde üçüncü, dünyada ise sekizinci en kalabalık ülke konumunda bulunan Bangladeş, esasında yüzölçümü (147.570 kilometrekare) bu büyüklükteki bir nüfusu neredeyse barındırmaya yetemeyecek kadar küçük bir ülkedir. Türkiye’nin beşte biri büyüklükte ama yine Türkiye’nin iki katı nüfusa sahip bir ülkeden bahsediyorum.
Bangladeş’te Cumhurbaşkanı Ulusal Meclis tarafından beş yıllığına seçiliyor. Parlamenter demokrasiyle yönetilen Bangladeş’te tek kamaralı olan Ulusal Meclis 350 milletvekilinden oluşuyor. İcranın başı olan Başbakan, ülkede gerçek gücün de sahibi olarak görülüyor. Bangladeş’te son genel seçim 7 Ocak 2024 tarihinde gerçekleşmişti. Seçimi kazanan Şeyh Hasina, 1996-2001 yılları arasında da başbakanlık yapan tecrübeli bir politik figür olarak Bangladeş siyasetinde öne çıkıyor. Sakin ama güçlü bir kadın olarak bilinen Şeyh Hasina, aynı zamanda ülkeyi kuran Bangabandhu Sheikh Mucibur Rahman'ın kızıdır. Bu arada bir dipnot olarak belirtelim, Ankara, Çankaya'daki Bangabandhu Caddesi’nde Bangladeş’in kurucu liderinin büstü yer alıyor. Yine Keçiören Belediyesi'nde bir parka “Bangabandhu Parkı” adı verilmiştir.
Demir Leydi Hasina Neden Ülkesini Terk Etmek Zorunda Kaldı?
Hasina 2009'da yeniden seçimleri kazanarak tekrar göreve geldi. O günden bu yana başbakanlık koltuğunda oturmakta olan güçlü bir kişilikti. Hasina döneminde Bangladeş yoksulluktan bir ölçüde kurtulabilmiş, bu da Demir Leydi’yi neredeyse başbakanlık koltuğunda kalıcı hale getirmişti. Bangladeş'te yaklaşık üç haftadır süren hükümet karşıtı protestolar sonunda Başbakan Şeyh Hasina istifa etmek zorunda kaldı. Ajanslara göre Hasina, başkent Dakka’yı helikopterle terk etti ve Hindistan’a gitti.
2009 yılından itibaren görev yaptığı dönem zarfında zorlu bir süreçten geçen Hasina, 57 subayın ölümüyle sonuçlanan milis sınır güçlerinin isyanını bastıracak kadar güçlü olan, uluslararası toplum tarafından sert bir şekilde eleştirilse de üç adet genel seçimi arka arkaya kazanmasını bilen, hakkındaki insan hakları ihlalleri iddialarına ve muhalefet partilerinin sokak gösterilerine rağmen bugüne kadar ülkesinin bir numarası olarak ayakta kalmayı başaran bir siyasetçiydi. Ancak, muhalif partilerin desteğinde sokaklara çıkan öğrencilerin protestolarını anlamakta güçlük çekti ve olayların tüm Bangladeş’e yayılmasının önüne geçemedi. Böylece Şeyh Hasina siyasi kariyerinin en büyük meydan okumasıyla karşısında istifa etmekle kalmayıp ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Bazı siyasi değerlendirmelere göre, "Bağımsızlık savaşı ruhunun Şeyh Hasina ve partisi tarafından fazla siyasileştirilmesi, yıldan yıla temel oy verme hakkının vatandaşlardan esirgenmesi, rejiminin diktatoryal doğası, toplumun geniş bir kesimini kızdırdı.” Bununla birlikte Hasina göstericilere karşı aşırı güç kullanmadan olayların sakinleşeceğini umuyordu. Zira sokağa çözüm gelmezse, muhtemelen Hasina da bir bakıma bu "rasyonel" hareketin "anarşik bir grup" tarafından ele geçirebileceğini ve bunun da ülke genelinde istikrarsızlığı büyütebileceğini biliyordu. Bu arada uluslararası alanda 15 yıldır Şeyh Hasina rejiminin en büyük destekçisi olarak kabul edilen ülkenin komşusu Hindistan yönetimi de durumu sınırın öte yanından yakından izliyordu.
Yakılan binalar halkın hükümete karşı yükselen öfkesinin ve ülkede dinmek bilmeyen kargaşanın kanıtı oldu. Kolluk kuvvetleri mensuplarının halka karşı sert polisiye tedbirlere başvurması, Bangladeş’in 1971 yılındaki kuruluşundan bu yana karşı karşıya kalınan devasa büyüklükte bir siyasi sarsıntıyı tetikledi. Hükümetin sokağa çıkma yasağını ihlal edenler için “görüldüğü yerde vur emri” aslında çok şeyi anlatıyordu. Halkın taleplerini okuyamayan bir hükümetin tek başvurabileceği yöntem, şiddete dayalı bir bastırma olabilirdi. Oysaki, çoğunlukla şiddet, şiddeti doğuruyor. Nitekim Bangladeş Hükümeti olayları kontrol altına alamayınca ülkeyi yönetemez hale geldi. Bangladeş’te ekonomik faaliyetler durdu ve kendilerini neyin beklediğini bilemeyen tedirgin vatandaşlar sokaklarda dolaşmaya, istikrarsızlığı körüklemeye bilerek veya bilmeyerek devam ettiler.
Sonuç
Bangladeş’te barışçıl başlayan öğrenci protestoları, genç Bangladeşlilerin yanı sıra toplumun geniş bir kesiminde kaynayan hoşnutsuzluk nedeniyle, muhalefet partilerinin de desteğiyle, bir anda hükümet karşıtı bir ayaklanmaya dönüştü. Ekonomik ve siyasi hak mahrumiyeti gençleri harekete geçirdi. Uzun zamandır duydukları ekonomik büyüme ‘masalı’ gençleri sakinleştirmeye yetmiyordu. Hızla artan enflasyon ve azalan döviz rezervleri hükümeti tehlikeli bir duruma soktu.
Dizginlenemeyen yolsuzluğa ve iktidarın beslediği yeni zengin sınıfın savurgan yaşam tarzına tanık olan işsiz gençlerin çığlıklarını duymayan bir iktidarın ayakta kalması beklenemezdi.
İddialara göre iktidar partisinin yandaşlarının yaygın yolsuzluklarından, parti yandaşlarının cezasız kalmasından, sıradan insanların acılarının tamamen göz ardı edilmesinden ve gücün tek bir kişinin -Hasina'nın- elinde toplanmasından kaynaklanan kızgınlıklar bir şekilde şiddete dönüştü. Ülkeni bu derin yarası belki dışardan kaşınarak kanatıldı. Gerçek şu ki, 15-24 yaş arasındaki gençlerin en az yüzde 41'inin okula gitmediği, istihdam edilmediği Bangladeş’te nihayetinde mevcut kayırmacılık düzenini yıkmaya dönük kusursuz bir fırtına koptu. Artık bir otokrat olduğunu kendisi bile inkâr edemeyen Başbakan Hasina’yı alıp, babasının kurduğu ülkenin dışına atıverdi.
Şimdi Hasina ve Bangladeş için sırada ne var? Bekleyip göreceğiz.