Karadeniz’de Tahıl Savaşı Devam Ederken, Tuna Nehri Alternatif Güzergah Olabilir mi?
Neredeyse unutulmuş olan Tuna Nehri, savaşın başlamasından bu yana hızla genişliyor. Tuna Nehri güvenli mi? Henüz tam net değil. Rusya, Karadeniz'de Ukrayna terminallerine giden tüm gemileri tehdit etti, dolayısıyla nehre giden gemiler de buna dahil olabilir. Bazı gemi sahipleri temkinli davranıyor ve şu anda oraya gemi göndermemeyi tercih ediyorlar.
Ukrayna Tahılı, Monsanto, Cargill ve DuPont vb. şirketlere mi hizmet ediyor?
Karadeniz, tarihsel olarak Ukrayna'nın tahıl ihracatının büyük çoğunluğunu yurtdışına taşıyor ve ülkenin dünyanın en büyük tedarikçilerinden biri olmasına yardımcı oluyordu. Ukrayna limanların kapatılması, bu ülkenin aylık ihracat kapasitesini yaklaşık 7 ila 8 milyon tondan maksimum 4 milyon tona düşürmesi bekleniyor. Bu aynı zamanda bir dizi lojistik sorunu da beraberinde getiriyor.
18 Temmuz itibariyle geçen yıl imzalanan Karadeniz Tahıl Antlaşmasını uzatmama kararı alan Kremlin, halihazırda Ukrayna buğdayının dünyaya satılması, gıda kıtlığı çeken ülkelere ulaştırılması için Karadeniz’in tahıl taşıyan gemiler tarafından kullanılmasına da set çekiyor. Bu arada konunun muhatapları arasında, muğlak ifadelerin arkasına sığınarak, çözümsüzlüğün nedeni olarak karşı tarafı suçlamalar yapılıyor, bu yöndeki beyanatlar devam ediyor.
Örneğin Putin’e göre, tahıl antlaşması kapsamında serbest bırakılan buğdayın %70'i yüksek gelirli ülkelere gitti. Bu antlaşmanın temel amacı bu değildi. Rusya şimdi kendi inisiyatifinde doğrudan Afrika ülkelerine ücretsiz teslimatla 25.000-50.000 ton kadar tahıl göndereceğini ifade ediyor. Putin’in ağzından Rusya gerçek ihtiyaç sahiplerine bu miktarda tahılı ulaştıracağını taahhüt ediyor.
Yaygın görüşe göre, Karadeniz Tahıl Antlaşması, nihayetinde yoksul insanların beslenme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik insani bir girişim gibi anlatılıyor olsa da, gerçekte bu konu tamamen büyük ticari çıkarlar etrafında şekilleniyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Ukrayna'dan gelen 32,9 milyon tahılın sadece 750 bini (%2,3) ancak yoksul ülkelere ulaştırılabiliyor. Ukrayna Tahılının gerçek sahibi olan Monsanto, Cargill, DuPont gibi batılı şirketler, tahıl ticaretinin devamı için Karadeniz hattının açık kalmasını savunuyorlar.
Nitekim Amerikan medyasında da bu şirketlerin görüşleri kendine yer buluyor. Amerikan medyasına göre, Rusya, Karadeniz Tahıl Girişimi'nden çekilmesinin ardından, Ukrayna limanlarını abluka altına alıyor ve tahıl silolarını tahrip ediyor. Bir dönem NATO Komutanı olarak da görev yapan Amerikalı Emekli Amiral James Stavridis, "NATO bu tahıl sevkiyatlarının giriş ve çıkışı için eskortluk yapmayı ciddi olarak düşünmeli. Uluslararası hukuka göre buna tamamen izin verilebilir. Bence NATO'nun bir sonraki adımı, bunu sağlamaya yönelik akıllıca bir adım olacaktır." şeklindeki görüşünü katıldığı televizyon programlarında ifade ediyor. Bir anlamda ABD'li Amiral Stavridis, ABD ve NATO'nun Karadeniz'deki Rus gemilerine saldırmasını talep ediyor. ABD, Karadeniz'deki tahıl gemilerini izleyebilir ve bir tehdit durumunda Rus donanmasına ateş açabilir manasına gelen, kanaatimce Rusları kışkırtıcı keskin bir dil kullanıyor.
Şüphesiz Amerikalı Amiralin önerdiği, ilkesel olarak ittifak açısından yanlış bir politika olur. Zira, NATO sadece kendi üyesi ülkelerin bayrağıyla yük taşıyan gemileri savunmakla mükelleftir. Karadeniz’de bir şekilde Ukrayna çıkışlı tahıl konvoyları korunacaksa, öncelikle Amerikan donanma unsurlarının Türk boğazlarından geçerek Karadeniz’e ulaşması gerekiyor. Peki, ABD yönetimi böyle bir irade göstermeye hazır mı? Ufukta görünen bir şey yok. Olmaması da gerekir. Ayrıca, Montreoux’ü delme ihtimali bulunan, Türkiye’yi bir anlamda savaşan taraf pozisyonuna düşürebilecek bu tür absürt uygulamaları doğru bulmuyorum. Ola ki Karadeniz’de yük gemilerini korumak için bulunacak NATO görev gücüne Türkiye ve/veya Karadeniz’i sahili bulunan NATO ülkeleri katılırsa, bu Ruslar açısından bir savaş ilanına kadar götürülebilecek, haklı savaş gerekçesi olarak görülebilir mi? Türkiye, diyelim ki böyle bir görev gücünde yer almadı, NATO müttefikliği sorgulanır mı? Türkiye, NATO görev gücünün boğazlardan geçmesine Montreoux gerekçesiyle izin vermezse, ne olur? En nihayetinde, NATO görev gücü unsurlarına Rus gemileri veya uçakları taciz ateşi dahil güç kullanırsa, sonucu ne olur? Bütün bunları NATO-Ukrayna Konseyi boyutunda ve sadece müttefikler arasında enine boyuna tartışmak, sonuçlarına neden ve nasıl katlanılacağına yönelik bir karar vermek gerekir. Öte yandan görev gücü oluşumunun NATO platformlarında söz konusu dahi edilmemesi, İttifak’ın sağduyulu hareket etmek istediğinin göstergesi olarak okuyorum.
Karadeniz’e Alternatif: Tuna Nehri, Demiryolları ve Adriyatik
Bu arada Ukrayna tarafı, Türkiye’den umutlu olmadıklarını, Karadeniz’de Türkiye’nin Ukrayna tahılı için devreye girmeyeceğini görüyorlar. Bu nedenle olsa gerek, Karadeniz yerine Avrupa limanlarını ve demiryolu ağlarını alternatif güzergâh olarak dillendirmeye başladılar. Bu kapsamda açıklamalarda bulunan Ukrayna’daki Karadeniz Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde görev yapan Kırım ve Karadeniz uzmanı Andriy Klymenko: “Türkiye, ancak Karadeniz’in bir Rus gölüne dönüştüğünü gördüğü an müdahale edecektir. Ticari gemilere eşlik edecek ve bir şekilde Karadeniz’deki askeri varlığını hissettirecektir. Türkler bunu yapana kadar Ukrayna tahılı için tek bir yol kalıyor: Avrupa limanlarına giden demiryolu.”
AB ise Tuna veya diğer Avrupa üzerinden işleyecek hatların gerçekte işlemeyeceğini değerlendiriyor. Bu konulara yönelik konuşan AB'nin Kiev Büyükelçisi Matti Maazikas; "tahıl anlaşmasının" neden artık geri dönmeyeceğine dair değerlendirmelerini paylaştı: “Ruslar bunu göze alabilirler çünkü şimdiye kadar çok yaygın olarak kullanmadıkları yeni Onyx füzelerinin yardımıyla Ukrayna'nın Karadeniz limanlarının altyapısına saldırabilirler. Böylece ne Ukrayna'nın ne de Türkiye'nin tahıl yüklü gemilerin saldırıya uğrayacağından şüphe duymadığını açıkça ortaya koyuyorlar. Şimdi Ruslar bunun riske değmeyeceğini açıkça ortaya koydular." dedi. Ayrıca, Ukrayna'nın ana ihracatının tarım ürünleri, özellikle de tahıl olduğunu hatırlattı. AB ve Ukrayna'nın komşuları kara yoluyla tahıl ihraç etmek için büyük çaba sarf etti. Ancak bu daha pahalıya geliyor ve sınır altyapısı buna uygun değil. AB Büyükelçisi, “Bu bağlamda Ruslar, Ukrayna'nın Tuna limanlarını hedef alan bir uyarı yayınladı ve bunun ekonomisi üzerinde çok önemli bir etkisi olacak” dedi.
Neredeyse unutulmuş olan Tuna Nehri, savaşın başlamasından bu yana hızla genişliyor. Tuna Nehri güvenli mi? Henüz tam net değil. Rusya, Karadeniz'de Ukrayna terminallerine giden tüm gemileri tehdit etti, dolayısıyla nehre giden gemiler de buna dahil olabilir. Bazı gemi sahipleri temkinli davranıyor ve şu anda oraya gemi göndermemeyi tercih ediyorlar. Tuna terminallerine yönelik olası bir saldırı oyunun kurallarını değiştirebilir. Bunu dikkatle izlemekte fayda var. Bölgeyi takip eden uzmanlara göre böyle bir saldırının olma ihtimali oldukça düşük ancak göz ardı edilemiyor.
Geçen hafta başında Karadeniz tahıl ihracatı anlaşmasından çıkan Rusya, Ukrayna limanlarına giden tüm gemilerin artık askeri gemi olarak kabul edileceğini duyurdu. Hasadın başlamasıyla birlikte bu, Ukraynalı çiftçilerin geçen sezon mahsullerinin yaklaşık yarısını taşımak için kullandıkları rotaya artık güvenemeyecekleri anlamına geliyor. Bu da küresel gıda piyasaları üzerindeki baskıyı arttırıyor ve Ukrayna'nın en büyük gelir kaynaklarından birine ciddi bir darbe vuruyor.
Rusya'nın Ukrayna'nın Karadeniz limanlarına ve gemilerine yönelik saldırı tehdidi, ülkeyi muazzam miktardaki tahılını nehir, karayolu ve demiryolu ile ihraç etmeye zorlayacak ki bunların hepsi de zorluklarla dolu konular. Ukrayna küresel pazarlara giden daha uzun ve daha maliyetli rotalara yönelmeye kendisini zorluyor, biraz da mecbur görüyor.
Ukrayna kaynakları, alternatif rotalar üzerinden ihracat kapasitesinin arttırılmasının planladığını ancak bunun zaman alabileceğini söylüyorlar. Ülkenin altyapı bakanı, sadece Tuna Nehri'nin bu yıl 23 milyon ila 25 milyon ton gıda maddesi ihracatını kaldırabileceğini, bunun da ülkenin savaş öncesi yıllık tahıl ihracatının yaklaşık yarısı olduğunu tahmin ediyor. USAID de kapasitenin artırılmasına yardımcı olma sözü verdi.
En belirgin rota olan Tuna Nehri seçeneği hepsinden daha fazla öne çıkıyor. Ancak bugünlerde Avrupa'nın güneyini etkisi altına alan sıcak hava dalgası nehir seviyelerini düşürüyor ve ihracat kapasitesini azaltıyor; bu da tahıl sevkiyatını daha da zorlaştırabilir. Doğu Avrupa ülkelerinin, ithalatın geçim kaynaklarına tehdit oluşturduğunu savunan yerel çiftçiler adına Ukrayna'dan mahsul girişine karşı çıkmaya devam etmesi de karayolu güzergahlarını tehlikeye sokuyor. Bu yönüyle karayolu opsiyonu sıkıntılı olduğu için, Tuna Nehri limanlarına yüklenilmesi bekleniyor. Nehir boyunca taşınan mahsul hacmi geçtiğimiz yıl ayda yaklaşık 1,4 milyon tondan bugünlerde 2 milyon tona yükseldi. Mayıs ve Haziran aylarında bu sevkiyatlar, denetimlerin gemi akışını yavaşlattığı Karadeniz koridorunu bile geride bıraktı. Tuna nehri ciddi bir alternatif olmaya çok yakın. Karadeniz üzerindeki baskının kalkabilmesi için bu önemli bir rahatlama getiriyor.
Öte yandan Hırvatistan, 19 Temmuz tarihinde, alternatif bir güzergâh olarak, Ukrayna tahılını ihraç etmek için Karadeniz Koridorunun yerine Adriyatik'teki demiryollarını ve limanlarını kullanmayı teklif etti. Bunun için Sırbistan ya da Macaristan'a ihtiyaç duyulacak ve sevkiyatların başlangıçta Romanya ve Moldova'dan yapılması gerekecek.
NATO ve Türkiye Ne Yapıyor?
Zelenskiy ise şimdilik Karadeniz’e yüklenme taraftarı bir duruş sergilemeye devam ediyor. 26 Temmuz’da, NATO-Ukrayna Konseyi toplantısı öncesinde bu konuya yönelik yaptığı açıklamada şunları söylüyordu: “Bugün, yarın gerçekleştirilecek olan NATO-Ukrayna Konseyi'nin ilk toplantısı öncesinde bir hazırlık toplantısı gerçekleştirdim. İstişareler özellikle Karadeniz'deki güvenliğimiz, limanlarımız ve tahıl ihracatımız ile ilgili. Şimdi, kararlılığın, güvenlik kararlılığının hasadını toplamanın zamanıdır, böylece hiç kimse daha sonra ne Afrika ülkelerinde ne de diğer kıtalarda kaosun hasatçısı olmak zorunda kalmayacaktır.”
NATO, tahıl anlaşmasının feshedilmesinin ardından Karadeniz bölgesindeki istihbarat faaliyetlerini artırıyor. Bu karar son yapılan Ukrayna-NATO Konseyi toplantısının ardından alındı.
Her halükârda kısa vadede, Rus rejiminin Karadeniz tahıl anlaşmasını sabote etmesinin ardından Tuna limanları Ukrayna tahılının ihracatı için çalışan tek deniz yolu olmaya devam ediyor. Bu limanların çalışmasının engellenmesi daha az tahıl ihracatı ve dünya çapında daha fazla açlık anlamına geliyor. Açlığın silah haline getirilmesi insan haklarının da temel ilkelerini ihlal etmek olarak yorumlanıyor.
Kremlin'in tahıl anlaşmasını durdurması ve herkese Odesa'dan uzak durmaları gerektiğini göstermesi ihtimali yükseliyor. Putin'in öfkeli röportajından sonra Odesa saldırısı bekleniyordu ki geçen hafta Rusya bu limana uyarıcı mahiyette hafif saldırılar düzenlemekle yetindi. Aslında Odesa sevkiyatları şu anda oyun değiştirici bir unsur olarak görülmüyor. Ukrayna diğer rotalar üzerinden tahıl sevkiyatını sürdürebilme potansiyeline sahip bir ülkedir. Bu yollar bir kenara bırakılıp, Karadeniz kartı daha şiddetli bir şekilde sahaya sürülmek isteniyor gibi ortada bir durum var.
Potansiyel tırmanmanın Ukrayna eliyle gelebileceği konuşuluyor. Rus limanlarına giden gemilere açıkça Ukrayna saldırıları olabilir görüşüne yer verenler var. Bu Rus propagandası da olabilir, gerçek bir analiz çıktısı da. Her durumda sevkiyatları aksatmaya yönelik bazı girişimlerin olması mümkün gözüküyor. Azak'tan veya Novorossiysk'ten Rus sevkiyatlarını etkileyen Kırım köprüsüne kadar birçok noktaya Ukrayna’nın saldırmasına engel bir durum yok. Rusya’nın da dışarıya sevk etmesi gereken, Ukrayna’dan çok daha fazla elinde tahıl var. Bu sevkiyatın aksaması, taraflar arasındaki ‘tahıl gerginliğini’ başka bir noktaya taşıyabilir.
Türkiye, her iki tarafın da beklentilerinin farkında. Gerilimi düşürmek için Erdoğan devreye girebilir. Ancak, Moskova şimdilik özellikle Batı yaptırımlarını gevşetmeye yönelik adımları görmeden Karadeniz Tahıl Antlaşmasına dönmeye pek istekli görünmüyor. Rusya, koşulları yerine getirildiği takdirde anlaşmaya geri dönmeye istekli olduğunu söyledi. Aylardır tarım bankalarından birinin SWIFT uluslararası ödeme sistemine yeniden bağlanmasını talep eden Rusya, lojistik ve sigorta konularında da ek taleplerde bulundu. Rus bankalarının SWIFT ile bağlantısı Ukrayna'nın geniş çaplı işgalinden sonra kesilmişti.
Ankara’nın bu gerçeğin farkında olarak tahıl konusunu değerlendirdiği anlaşılıyor. Belki de bu nedenle, Rusya’yı sıkıştıran açıklamalara şu sıralar Türkiye pek yer vermiyor.
Kaynakça:
https://twitter.com/GenXGirl1994/status/1683161915625816066/photo/1
https://twitter.com/SpriterTeam/status/1684143906588446720
Andrey Sizov, 21 Temmuz 2023, https://twitter.com/sizov_andre/status/1682382836907618305
Megan Durisin, Aine Quinn, “Ukraine grain relies on a river that’s drying up”, Bloomberg, 21 Temmuz 2023, https://www.japantimes.co.jp/news/2023/07/21/world/ukraine-grain-dry-river-route/
Andrea Mitchell, MSNBC, 25 Temmuz 2023, https://www.msnbc.com/andrea-mitchell-reports/watch/it-s-perfectly-allowable-under-international-law-for-nato-to-escort-ukrainian-grain-ships-189242437807
James Stavridis, “It’s ‘perfectly allowable under international law’ for NATO to escort Ukrainian grain ships”, 26 Temmuz 2023, https://www.linkedin.com/posts/jimstavridis_its-perfectly-allowable-under-international-activity-7089693010988253184-HOth/?utm_source=share&utm_medium=member_android
26 Temmuz Ukrayna: https://twitter.com/MamedovGyunduz/status/1684167662828396545