Küresel Mülteci Sorunlarının Değişen Rengi: Barajlar Yıkılıyor mu?
Mülteci konusu, apaçık bir insan hakları sorunuyken, çoğu zaman kolayca ülkelerin iç ve dış politikalarının aracı haline gelebilmektedir. Bu sorun sürekli var olması yanında, büyüme eğilimi göstermesiyle de, gelişmiş ülkelerin insan hakları bakışı geliştirmesi yerine bir güvenlik politikası bakış açısını tercih etmesine neden olmuştur.
1- Küresel mülteci sorunu
Küresel mülteci sorunu, iklim değişikliği ve küresel yaşlanmayla birlikte en önemli sorunlardan biri olmayı sürdürüyor. Öyleki bir mültecinin kaynak ülke, hedef ülke ve bazende transit ülke/lerden geçmesi sorunun büyüklüğünü en az üç kez büyütüyor.
Mülteci konusu, apaçık bir insan hakları sorunuyken, çoğu zaman kolayca ülkelerin iç ve dış politikalarının aracı haline gelebilmektedir. Bu sorun sürekli var olması yanında, büyüme eğilimi göstermesiyle de, gelişmiş ülkelerin insan hakları bakışı geliştirmesi yerine bir güvenlik politikası bakış açısını tercih etmesine neden olmuştur.
Bunun yansıması olarak, Avrupa birliği ülkeleri Ukrayna, Türkiye, Mısır, Cezayir ve Tunus gibi ülkeleri Baraj ülkeler olarak yapılandırırken, ABD güney komşusu Meksika’ya karşı Berlin Duvarları örmektedir.
Bakalım barajlar ve duvarlar sağlam mı?
Konuyu derinlemesine ele almadan mülteci tanımlaması yapacağız ve ve Mültecilerin Anayasası Cenevre Sözleşmesi ve New York Protokolünndeki tanımlamaya bir göz atacağız.
2- Mülteci Nedir?
Mülteci güvenliği ve özgürlüğü ciddi olarak sarsıldığı için ülkesini terk eden kişidir. Yeni bir yaşam alanı aramaktadır. Çünkü eski yaşam alanında en temel insan hakları -yaşam (can), mülk (mal), namus (onur) vb.- ya ciddi bir tehlike altındadır ya da can, mal ve namus güvenliği hiç yoktur. İfade, inanç gibi bireysel, toplantı ve yürüyüş gibi kolektif haklarını kullanması da mümkün olmamaktadır.
3- Mültecilerin Anayasası Cenevre Sözleşmesi ve New York Protokolündeki Tanım
Mülteci kavramını tanımlayan temel uluslararası belgeler mülteci hukukunun anayasası olarak kabul edilen 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 New York Protokolü’dür.
Mülteciler bundan 71 yıl önce şöyle tanımlanmıştır: “Irkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahıs”tır. ”
4- Mülteci Koruma Hukukunun Arka Planı
Mülteci ve sığınmacı kavramı devlet aygıtının ortaya çıkmasıyla oluşmuştur. Hatta devlet öncesi zayıfın güçlüye karşı bir başka insandan aman alması bile bu kavramı hatırlatır.
Ancak modern devletin ortaya çıkmasından sonra teamüller dışında uluslararası bir güvence sağlanmasında Almanya da soykırıma uğrayan Yahudilerin etkisi vardır. Zira ikinci bir soykırıma daha uğramak istemeyen topluluk, devlet sınırlarını mülteci ve sığınmacılar için kaldırmıştır.
İlginç olan şudur ki, bu uluslar arası korumadan uzun yıllar yararlananlar genelde Müslüman mülteciler ve Ukrayna ve Venezüella ile de Hristiyan mülteciler olmuştur. Son 70 yılda Yahudi Mülteciler diye bir sorunla karşılaşılmamıştır. Bu dönemde mültecilerle ilgili olarak Yahudiler, İsrail devletinin Filistinlileri mülteci yapması dışında bir nesne ya da özne de olmamışlardır.
5- Mülteciler Korkak Vatan Haini m?/ Barışçıl Özgürlük Savaşçısı mı?
Mülteciler bakış açısına göre kolaylıkla “vatan haini” olmakla suçlanabildikleri gibi tam tersine bir “özgürlük savaşçısı” olarak da görülebilmektedir.
“Vatan haini” tabiri, ya bu iltica sürecine neden olan kaynak ülkenin çatışma ve zulümden nemalan insanlarından ya da transit ülke ya da hedef ülkede yaşayan mukimlerin nispeten rahatlarının bozulmasından kaynaklanan sathi bir adlandırmadır.
Çatışmanın tarafı olan kaynak ülke insanı “vatanını bırakıp kaçtı” diye böyle bir yaftalamaya kolaylıkla tevessül edebilmektedir. Oysaki kendisi bu sonucu arzulayan ve bu ortamı oluşturan asli unsurdur. Zira yıkıcı bu klan dengesine dayalı çatışma ve zulüm ortamından yararlanmaktadır.
Çatışmanın çoğu zaman açık ve gizli bir tarafı, bazen de tamamen ilgisiz tarafı olabilen hedef ya da transit ülkenin vatandaşları ise bozulan düzenlerinin sorumlusu olarak mültecileri görmekte ve nefretini bu “vatanını bırakıp kaçıp gelen vatan hainlerine” çok kolaylıkla yöneltebilmektedir.
Oysa, mültecilerin yaptıkları işlerin çalışma koşulları, daha fazla iş saati ve daha az ücret almaları, işlerin ağırlığı asla dikkate alınmammaktadır. Vahşi kapitalist sermaye sahiplerinin gözünde mültecilerin ucuz iş kaynağı olduğu hep görmezden gelinmnektedir.
Sorun Suriye gibi içteyse, ortadan bakıldığında, mültecilerin “ben kendi insanımla çatışmak istemiyorum” anlayışı çok haklı ve onurlu bir gerekçedir.
Sorun bir dış istila ise, vatan savunması yapanların çocukları ve eşlerinin güvenli bir ülkeye gönderilmesi de anlaşılabilir hatta onurlu bir duruşun göstergesidir.
Zaten bir başka yönüyle bakarsanız mülteci muhteşem bir özgürlük savaşçısıdır. Zira yıllarca sürecek olan çetin bir yolculuğu muhtemelen (hassas grup mensubu) kolay yaralanabilir akrabaları ile birlikte göze alacak kadar onuruna düşkündür. Soğuk sularda boğulmak ve hedef ülke güvenlik güçlerince ateşe tabi tutulmak gibi ciddi ihtimalleri göze alarak şerefli bir yaşam kovalamıştır.
Kavimler göçü ve istila hareketleri ve iklim değişimleri ile yeri değişmemiş kaç insan olduğu da hesaba katılmamaktadır.
Bu Dünya da ataları mülteci ya da göçmen olmamış kaç kişi bulunabilir?
6- Mülteci ve Göçmen Ayrımı
Konumuzun anlaşılması için temel bir tanım gerekmektedir: Mülteci ve göçmen ayrımı. Mülteci ve göçmen sanki birbirinin yerine kullanılan eş anlamlı sözcükler olarak görülebilir. İlk bakışta buna hak vermek te mümkündür. Zira hem mülteci hem de göçmen yeni bir ev aramaktadır ve bu evi, yurdu yapacak yer, kendi ülkesi dışındadır. Öte yandan mülteci krizinin ışığında “mülteci” kavramı, özellikle medya tarafından, yanlış yere, sığınmacı ve göçmen kavramları ile eşanlamda kullanılmaktadır . Görünüşteki benzerliğe rağmen temelde fark vardır: “Temel fark seçimdir. Basitçe söylemek gerekirse, göçmen taşınmayı seçen kişidir ve mülteci ise evinden zorla çıkarılan kişidir”
Mültecilerin durumları genellikle o kadar tehlikeli ve dayanılmazdır ki, yakın ülkelerde güvenlik aramak için ulusal sınırları çoğu zaman plansız ve kişisel eşyalarını bile alamadan hazırlıksız bir biçimde geçmek zorunda kalırlar. Yollarda ölümü ve aşağılanmayı bile umursamazlar. Yakalanıp hapse atılmaktan bile korkmazlar. Kısacası Mülteciler gemileri yakmış kimselerdir. Zira mültecilerin eve dönmeleri çok tehlikelidir ve başka bir sığınağa ihtiyaçları vardır.
UNHCR Mültecileri, sadece “silahlı çatışma” veya “zulümden kaçan kişiler” olarak tanımlamaz, aynı zamanda “sığınma talebinin reddedilmesinin potansiyel olarak ölümcül sonuçlara yol açabileceği kişiler” olarak tanımlar . Göçmenler ise herhangi bir nedenle hareket edebilirler. Bu grup, doğrudan bir zulüm veya ölüm tehdidi nedeniyle değil, esas olarak iş bularak yaşamlarını iyileştirmek veya bazı durumlarda eğitim, aile birleşimi veya başka nedenlerle göç etmeyi seçmektedir. Göçmenlerin birçoğu birkaç yıl sonra ülkelerine geri dönebilmekte. genellikle kendi seyahatlerini planlayabilmekte ve eşyalarını yanına alabilmekte, veya satabilmektedir.
7- Mülteci Alanında Küresel Trend 2022
Dünya intihara sürükleniyor.
İklim değişikliği göçmenliği, rejimlerdeki demokrasi eksikliği de mülteciliği patlatıyor.
Bu yılki BM Mülteciler Yüksek Kurulu verilerine ve eğilimlere göre “çatışma, şiddet ve zulüm sebebiyle zorla yerinden edilen kişilerin sayısı küresel çapta rekor düzeylere ulaştı”, Dünya çapında 2021 yılı sonunda 89.3 Milyon zorla yerinden edilmiş insan var. Bunların 36.1 milyonu mülteci ve sığınmacıyken, 53.2 milyonu içerde yerinden edilmiş kişiler. Bu, on yıl önce ve II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en çok yerinden edilen 42,7 milyon insanın iki katından fazla. Daha da ötesi son on yıldır düzenli olarak artış sürüyor.
Kuşkusuz Ukrayna etkisiyle sığınmacı ve mülteciler 11 milyonun üzerinde artış gösterdi.
8- İltica Uluslar Arası Göç ve Vatansızlık: Kuram Gözlem ve Politika
Bundan 22 yıl önce düzenlenen ve 2011 yılında kitap haline getirilen bu adlandırmadaki uluslararası sempozyumda Türkiye ve Mülteciler konusu işlenmişti . Selahattin Ateş’in (bu) çalışmasında AB ve BMMYK gibi bölgesel ve uluslararası yapılanmaların rolü (eksiklikleri) değerlendirilmekte ve mülteci, göçmen, sığınmacı ve kaçak göçmenler ile ilgili yeni stratejiler oluşturma, planlamalar yapma ve projeleri uygulama yolları irdelenmektedir
Burada yapılan en önemli tespitlerden birisi mültecilerin büyük çoğunluğunun Müslüman ya da esmer-siyah olmalarıdır. Gerçekten de genelde mültecilerin kaynağı Orta Doğu ülkeleri, Afrika ve Güney Asyadır. Avrupa mültecileri ise Kosova-Bosna Hersek-Bulgaristan mültecilerinde olduğu gibi Müslüman karakterlidir. Bunlara ev sahipliği yapan ülkelerede benzer karakterdedir. Batı Avrupa/Kuzey Amerika ülkeleri sahaya hakimiyet ve algıları oranında ev sahibi olmak istememektedir.
9- Müslüman Mültecilerden Hristiyan Mültecilere Doğru Kayma
Çoğu Müslüman ve esmer olan ülkelerden gelmekte olan mülteciler Dünya da sürekli bir şekilde artmaya devam ediyor. Ancak son yıl başta olmak üzere Hristiyan ülkelerden gelen mültecilerin sayısında da dikkate değer bir artış var.
2022 ortası verileri ışığında yapılan tahminlere göre, 2021 yılında 90 milyon sınırına dayanan mülteci sayısının, yıl sonunda 101 milyonu aşacağını gösteriyor.
Bunda kuşkusuz Kuzey Batı komşumuz Ukraynanın Rusya tarafından 24 Şubat 2022 tarihinde işgali başat rol oynuyor. Yine BM verileri altı ay içinde Ukraynalı mülteci sayısının 10 milyonu aştığını gösteriyor . Zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar sonucunda insanlık daha geniş alanda hızla ölüyor.
Ukraynaya kadar Dünyada en fazla mültecisi olan ülkeler genelde Müslüman ülkelerdi. Mültecilerin yarısı Suriye ve Filistinden ya da Afganistan dan olurdu. Onları izleyen petrol zengini halkı fakir Venezuella bir yana bırakılırsa, ardılları da Afganistan, Güney Sudan ve Myanmar olarak sayılırdı.
Uluslararası Mültecilerin İlk 10 Menşei Ülkesi |
|||||
2021 ortası verileri |
2022 ortası verileri |
||||
Sıra |
Ülke adı |
Mülteci (milyon) |
Sıra |
Ülke adı |
Mülteci (milyon) |
1 |
Suriye |
6.7 |
1 |
Ukrayna |
11.1 |
2 |
Filistin |
5.7 |
2 |
Suriye |
7.0 |
3 |
Venezuela |
3.9 |
3 |
Filistin |
5.7 |
4 |
Afganistan |
2.6 |
4 |
Venezuela |
5.4 |
5 |
Güney Sudan |
2.2 |
5 |
Afganistan |
2.9 |
6 |
Myanmar |
1.1 |
6 |
Güney Sudan |
2.4 |
7 |
Demokratik Kongo |
0.8 |
7 |
Myanmar |
1.2 |
8 |
Sudan |
0.8 |
8 |
Demokratik Kongo |
0.9 |
9 |
0.8 |
9 |
Sudan |
0.8 |
|
10 |
Orta Afrika |
0.7 |
10 |
Somali |
0.8 |
Toplam |
25.8 |
Toplam |
38.7 |
||
Tablo 1: MENŞEİ ÜLKELER (Not: Toplam da yüzbinler basamağında görülen küsurat farklılığı onbinler, binler, yüzler ve onlar basamağından gelen kümülatif artışlardan kaynaklanmaktadır.) |
2022 yılı bu mülteci karakterini büyük ölçüde değiştirdi. Artık mülteci deyince esmer ya da siyah çehreler ya da Müslüman insanlar akla gelmiyor. Başta Ukrayna ve Venezuella ile birlikte renk ve dini kimlikte önemli farklılıklar oluştu. Mazlumlar daha renkli hale geldi.
Mülteciler konusu hala bir insan hakları konusu olarak ele alınmıyor ve politik bakışlar ön plana çıkıyor. Polonyanın söylemi hala kulaklarda…Ama Polenezköyü hatırlatmak gerek. Ayrımcılık insan hakları alanına hiç yakışmıyor.
10- Ev Sahibi Ülkelerdeki Benzer Değişim
Bu yıllarda kuşkusuz mültecilerin çoğu az gelişmiş, esmer-siyah tenli ve Müslüman ülkelerden gelmekte, hedef ülke olarak da kalkınmış, beyaz tenli, Hristiyan Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine gitmek istemektedirler. Ancak kendilerine ev sahipliği yapan ülkeler hedef ülkeleri değil, kaynak ülkeleri ile benzerlik göstermektedir. Hatta büyük çoğunluğu da (3/4) komşu ülkeleridir.
Görüldüğü gibi Mültecileri barındıran ülkelerde genelde Müslüman ülkeleler olmaktaydı. 2021 yılı sonu verilerine göre Dünyada en fazla mülteci barındıran ülke olarak ta Türkiye açıklanmıştı. Host (ev sahibi) ülkeler arasına ilk beşe son sıradan girebilen Almanya dışında Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri yer almamaktaydı.
Uluslararası Mültecilerin İlk 5 Ev Sahibi Ülkesi |
|||||
2021 sonu verileri |
2022 ortası verileri |
||||
Sıra |
Ülke adı |
Mülteci (milyon) |
Sıra |
Ülke adı |
Mülteci (milyon) |
1 |
Türkiye |
3.8 |
1 |
Polonya |
5.1 |
2 |
Kolombiya |
1.8 |
2 |
Ukrayna |
4.2 |
3 |
Uganda |
1.5 |
3 |
Türkiye |
4.2 |
4 |
Pakistan |
1.5 |
4 |
Kolombiya |
1.9 |
5 |
Almanya |
1.3 |
5 |
Rusya |
1.9 |
Toplam |
10.1 |
Toplam |
17.5 |
||
TABLO 2: EV SAHİBİ ÜLKELER (Not: Toplam da yüzbinler basamağında görülen küsurat farklılığı onbinler, binler, yüzler ve onlar basamağından gelen kümülatif artışlardan kaynaklanmaktadır.) |
11- Barajlar ve Duvarlarla Çevrili Kaleler: AB ve ABD
2022 ortasında az ve orta gelirli ülkeler %83 oranında mültecilere ev sahipliği yaparken, bu oran Ukraynalı mültecilerin Polonya yanında Macaristan, Romanya, Slovakya, Moldovaya sığınması, ayrıca Ukraynaya 4.2 milyon, Rusyaya 1.950 bin ve Türkiye’ye 150.000 mülteci gelmesiyle daha da yükselebilecektir.
Bunun nedeni AB’nin Avrupa-Asya-Afrika boyunca kendi etrafında Ukrayna, Türkiye, Mısır,Cezayir gibi Baraj ülkeler oluştururması, ABD’nin de güneyde utanç duvarlarını yükseltmesi ve olaya Batılı ülkeelerin güvenlik merkezli ve ayrımcı yaklaşmasıdır.
Sonuç
Türkiye’yi baraj ülke olarak konumlayan AB, Ukraynanın kısmen işgali ile mülteci ve sığınmacı arenasına tam ortasından girmek zorunda kalmıştır. Ağustos başında “açıklanan BM verilerine göre, Avrupa'da bireysel olarak kayıtlı mülteci sayısının 6 milyon 162 bini geçti. Avrupa'da Geçici Koruma ya da benzer bir ulusal koruma programına kayıtlı mülteci sayısının ise 3 milyon 745 bine yaklaştı.”
Ayrıca Ukraynaya gelen 4.2 milyon mülteci ile Dest-i Kıpçak bin yıl sonra yeni bir kavimler göçünün merkezi oldu.
AB duvarları kendi elleri ile inşa ettiği Ukrayna gibi, Türkiye ve Mısır benzerleri ülkelerin de barajlarının patlamasıyla yıkılabilir.
Avrupa yeniden şekillenebilir.
Zira sorun biraz daha büyürse bu mülteci seline ne diğer barajlar dayanabilir ne de duvarlar.
Sorun kaynağında çözülmelidir.
Hukuk ve demokrasinin inşası yanında ülkelerin kendi kaderlerine imkan tanınması, bu sorunu çözer.
Yoksa damlaları insan olan Nuh Tufanı ne baraj tanır, ne de duvar.
Ama hala kültürel mirasın baskısıyla renk ayrımı inceden inceye işliyor.
Bu siyah ve beyaz ayrımını legalize eden 1896 tarihli Amerikan yüksek mahkeme ‘ayrı ve tecridi etkinliklerin eşit olması kaydıyla kabul edilebilir olduğuna’ hükmettiği (Plessy v. Ferguson) kararını hatırlatıyor: Segragation…
“Ayrı fakat eşit” doktrininin doğmasına neden olan bu hükümün, etkileri 1950’lere gelindiğinde iç içe geçemeyen iki toplum oluşturmuştur ve yasalar tecrit ayrımcılığını hayata geçirmek için kullanılır.
Hem sorun hem de çözüm ekseninde küresel mülteci sorunlarının değişen renginin daha açık renklere kaydığı muhakkak.
Ama bizim daha ötesine ihtiyacumuz var.
“AYRI OLMADAN EŞİT”
Bu doktrin daha insani…
Daha renkli.
Ve bu nedenle daha sürdürülebilir.
Kaynaklar
Ateş, Selahattin (2021). Demokrasi, Huzur ve Kalkınmanın Açık Düşmanları: Klan Dengesi ve Otoriter Rejimler.
Çakran, Şebnem ve Eren, Veysel (2017). Mülteci Politikası: Avrupa Birliği ve Türkiye Karşılaştırması. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Mustafa Kemal University Journal of Social Sciences Institute Yıl/Year: 2017¨ Cilt/Volume: 14 ¨ Sayı/Issue: 39, s. 1-30
https://www.britannica.com/story/whats-the-difference-between-a-migrant-and-a-refugee
https://www.unhcr.org/news/latest/2016/7/55df0e556/unhcr-viewpoint-refugee-migrant-right.html (Erişim Tarih:i 07 Ağustos 22)
https://www.britannica.com/story/whats-the-difference-between-a-migrant-and-a-refugee (Erişim Tarih:i 07 Ağustos 22)
https://www.unhcr.org/news/latest/2016/7/55df0e556/unhcr-viewpoint-refugee-migrant-right.html (Erişim Tarih:i 07 Ağustos 22)
https://www.britannica.com/story/whats-the-difference-between-a-migrant-and-a-refugee (Erişim Tarih:i 07 Ağustos 22)
https://www.unhcr.org/refugee-statistics/
https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html
https://www.unhcr.org/globaltrends
Ateş, Selahattin. (2011). Türkiye ve Mülteciler, Çelebi, Özlem., Özçürümez, Saime., Türkay, Şirin (Ed.). İltica, Uluslar Arası Göç ve Vatansızlık: Kuram, Gözlem ve Politika -Yayımlanmış seminer bildirileri-, içinde (ss 309-348). Ankara: UNHCR (Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü).
Çelebi, Özlen Özçürümez, Saime ve Türkay Şirin (Ed.) (2011). İltica, Uluslararası Göç ve Vatansızlık: Kuram, Gözlem ve Politika, Yayımlanmış seminer bildirileri, (s 6). Ankara: UNHCR (Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü).
https://www.unhcr.org/globaltrends
https://tr.euronews.com/2022/08/02/bm-ukraynada-savastan-kacan-multecilerin-sayisi-10-milyonu-gecti,
https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html
https://worldpopulationreview.com/country-rankings/refugees-by-country
https://www.unhcr.org/refugee-statistics/download/?url=e7C00Y
https://www.unhcr.org/refugee-statistics/
https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html
https://worldpopulationreview.com/country-rankings/refugees-by-country
https://tr.euronews.com/2022/08/02/bm-ukraynada-savastan-kacan-multecilerin-sayisi-10-milyonu-gecti
https://tr.euronews.com/2022/08/02/bm-ukraynada-savastan-kacan-multecilerin-sayisi-10-milyonu-gecti
https://www.unhcr.org/62a9d1494/global-trends-report-2021
https://tr.euronews.com/2022/08/02/bm-ukraynada-savastan-kacan-multecilerin-sayisi-10-milyonu-gecti
https://tr.euronews.com/2022/08/02/bm-ukraynada-savastan-kacan-multecilerin-sayisi-10-milyonu-gecti
Ateş, Selahattin (2014). Amerika Birleşik Devletlerinde Özgürlüklerin Sınırı Güvenlik Tehdidi Algılaması AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:1, 14:1-34