Site İçi Arama

ua-iliskiler

Rusya, ABD’nin Arka Bahçesi Venezüella’da Askeri Üs mü İnşa Ediyor?

ABD; Venezüella’ya karşı uzun yıllardır izlediği politikada son derece olumsuz bir bakışa sahiptir. Zira mevcut Venezüella yönetimi, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Amerikan yaptırımlarına maruz kalan Kremlin yönetimiyle yakınlaşma eğilimine sahiptir.

Dünya petrol rezervlerinin %18,2’sine sahip olan Venezüella, siyasi ve ekonomik çalkantılarla boğuşmakta olan bir ülke olarak dünya gündemine işgal etmektedir. İlave olarak, ABD ile Venezüella arasındaki ilişkiler de yıllardır istikrar bulamamış, zaman zaman uygulanan Amerikan yaptırımları Venezüella siyasetinde Amerikan aleyhtarı bir çizginin hâkim olmasını besleyen bir faktör olmuştur.

ABD’nin Venezüella’ya karşı uzun yıllardır izlediği politikaya son derece olumsuz bir bakışa sahiptir. Zira mevcut Venezüella yönetimi, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Amerikan yaptırımlarına maruz kalan Kremlin yönetimiyle yakınlaşma eğilimine sahiptir. Nitekim Venezüella’da meydana gelen ulusal süreçlere siyasi destek için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de aktif rol almaktan geri kalmıyor. Bu kapsamda Moskova ve Caracas; petrol sektöründeki işbirliğini genişletme anlayışıyla hareket etmektedirler. Venezüella ve Rusya’nın uluslararası alanda gördükleri baskı nedeniyle özel olarak ABD’ye ve genel anlamda da Batı’ya karşı yakınlaştıkları görülmektedir. İki ülke de problemlerinin üstesinden gelmek amacıyla diğer devletlerle ilişkilerinde ortak noktada buluşmak ya da uzlaşmak yerine müttefiklerinden medet ummaktadır. Bu bağlamda, dünya petrol rezervlerinin %8’ine sahip olan ve dünya sıralamasında sekizinci sırada yer alan ve OPEC ülkeleriyle ilişkilerinin bir parçası olarak yüksek seyreden petrol ve doğal gaz fiyatlarıyla ekonomisini koruma arayışında olan Rusya’nın ilişkilerinde Venezüella itici bir etki yaratmaktadır. Neticede iki ülke finans ve lojistikte Batı yaptırımlarını atlatmak için ortak hareket etme yönünde adımlar atmışlardır.

Enerji güvenliği bağlamında küresel çalışmalar hız kazanırken; Rusya ve Venezüella, yaptırımları aşmak adına “Batı’nın isteklerine boyun eğmeyen” duruşlarına da zarar vermemeye çalışmaktadırlar. Bu; her iki ülkenin çok kutuplu dünya düzenini savunan açıklamalar yapmasıyla da yakından ilişkilidir.

Venezüella’nın Coğrafi Konumunun Önemi

Venezüella, Moskova’nın bir ayağının ABD’nin yakın çevresinde olmasına olanak sağlayan bir coğrafi konuma sahiptir. Sovyetler Birliği döneminde kurulan diplomatik ilişkiler, özellikle Hugo Chávez’in Venezüella’da iktidara gelmesiyle birlikte daha da derinlik kazanmıştı. Venezüella’yla ilişkiler, Rusya’nın bu ülkeye silah satışı yanında petrol politikası ve enerji arzı güvenliğinde aynı noktada buluşmalarını sağlamaktadır.

Rusya ve Venezüella, 2000’li yıllarda ekonomik, siyasi ve askeri münasebetlerini dikkat çekici biçimde genişletmiştir. ABD’nin Venezüella’ya ağır yaptırımlar uygulaması ve defalarca rejim değişikliğine yönelik talepleri desteklemesi, Moskova-Caracas hattındaki ilişkileri olumlu etkileyen en önemli faktörlerdendir.

Caracas’ın Washington karşıtlığı, Moskova’nın lehine işlemektedir. Venezüella, geleneksel olarak Küba ve Nikaragua gibi, Rusya’nın Latin Amerika ve Karayipler’deki ‘güvenli limanı’ sayılabilecek müttefikleri arasında yer alıyor. Bu minvalde Rus karar alıcılar, pek çok kriz öncesi ve/veya sonrası Latin Amerika ve Karayipler’deki ülkelere yönelik ziyaretler gerçekleştirerek bu ülkelere liman ziyaretleriyle bağlarını güçlendirme arayışı içinde olmuşlardır. Bunun karşılığında bu ülkeler de Moskova aleyhine uluslararası ortamda bir durum geliştiğinde, Rusya’yı destekleme eğiliminde olmuşlardır. Örneğin Rusya’nın Kırım’ı ilhakı konusunda Venezüella’nın Moskova lehine tavır aldığı görülmüştür. Yine Rusya-Ukrayna Savaşı başlamadan önce seyreden kriz döneminde Venezüella Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Putin’in kendi halkını savunduğunu, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) kışkırtıcı eylemlerde bulunduğunu savunacak kadar Moskova yanlısı bir tutum içinde olmuştur.

Maduro’nun bu denli Putin yanlısı olması boşuna değildir. Rusya ise 2018'de yeniden seçilmesi onlarca ülke tarafından tanınmayan Maduro hükümetine yönelik ABD yaptırımları karşısında Caracas'ı destekledi. Hatırlanacağı gibi, bu dönemde yaşanan “Venezüella Başkanlık Krizi”nde ABD, Brezilya ve pek çok AB ülkesi, Maduro’ya karşı rakibi Juan Guaido’yu desteklerken, Moskova yönetimi, Maduro’nun yanında durmuştur. Batı, Maduro'nun seçim zaferini büyük bir sahtekarlık olduğu gerekçesiyle tanımayı reddederken, yaptırımlar, petrol endüstrisinin kötü yönetimi ve petrol fiyatlarındaki düşüş ülkeyi eşi benzeri görülmemiş bir sosyoekonomik krize sürüklemişti. Pek çok kişi Maduro'nun düşmesini bekliyordu, ancak Maduro rejimi kısmen Rusya'nın desteği sayesinde ayakta kaldı.

Nihayetinde Venezüella (Rusya'nın) Latin Amerika'daki ve dünyadaki en yakın ve en güvenilir dostlarından biri olarak görülüyor. Lavrov’un dediği gibi, iki ülke yakın stratejik ortaklık bağların kendilerini birleştirdiğine inanıyorlar.

Son yıllarda yaptırımlara maruz kalan iki devletin petrol üzerinden daha da yakınlaşmasının kaçınılmaz bir sonuç olacağı anlaşılınca, ABD’nin Venezüella’ya yönelik petrol yaptırımlarında hafifletmeye gittiği görülmüştür. Ancak Maduro yönetimi açısından ABD ve diğer aktörlerin tutumu sebebiyle kendi iktidarı tehdit altındayken; bu “hafifletmeden” ötürü Rusya’yla olan dostane ilişkilerden vazgeçilmesi olası değildir. Putin’in ise Venezüella’yla enerji sektörünü iyiden iyiye eline alma gibi bir amacının bulunduğu düşünülebilir. Bu durumda Batı’nın ikili arasındaki ve hatta ilerde başka ülkelerin de dahil olabileceği ortaklıklara engel olabilmesi mümkün görünmemektedir.

Bununla birlikte taraflar, Batı tarafından dışlanma bağlamında benzerlikleri paylaşmaya devam ediyorlar, bu da aralarındaki bağın hep kuvvetli kalmasında bir çimento işlevi görüyor. Bilindiği üzere iki ülke de açık bir şekilde “Batı merkezli sisteme” karşı çıkıyorlar.

Bu karşı çıkış, sistematik boyut taşımasa da enerjiyi merkeze alarak var olan sisteme karşı oluşturulacak somut bir itirazın inşa evresindedir. Ancak, iki ülkenin bilhassa enerji sektöründe diğer önde gelen tarafların da Batı karşıtlığında katılımlarına ihtiyaçları var. Şüphesiz mevcut uluslararası konjonktürde bu mümkün görülmüyor. Diğer ülkelerin böylesi çizgide konumlanması da pek olası değildir. Rusya ve Venezüella’nın enerji kartı üzerinden Batı’yı çevreleme konusundaki kozları güçlü olmakla birlikte diz çöktürmeye yetmeyecek kadar zayıftır. İki ülke, Ortadoğu’dan, örneğin İran veya Suudi Arabistan gibi büyük bir petrol üreticisi bir devleti aralarındaki işbirliğine dahil ederek “enerji üçgeni” oluşturmayı henüz becerememişlerdir.

Venezüella Limanlarını Ziyaret Edecek Rus Gemileri ABD’yi Neden Rahatsız Ediyor?

Rusya'nın bu yaz muhtemelen Küba'da liman ziyaretleri ve Venezüella’da duraklamaları da içerecek deniz tatbikatlarının bir parçası olarak Karayip bölgesine savaş gemileri göndermeyi planladığı biliniyor. Rusya'nın düzenli askeri tatbikatlarının bir parçası olarak, bu yaz Rusya'nın ABD yakınlarında, Washington’un arka bahçesinde deniz ve hava faaliyetlerini arttırması bekleniyor. Bu faaliyetlerini sonbaharda küresel bir deniz tatbikatıyla doruğa ulaştırması beklenen Rusya’nın, ABD’ye; ‘benim arka bahçemden uzak dur, aksi takdirde ben de seni arka bahçeni karıştırmaktan geri durmayacağım” demekle eşdeğer olduğu iddia ediliyor.

Amerikan kaynaklarına yakın bazı yorumcular, ABD'nin nispeten az sayıda gemi ve uçağı içermesi beklenen Rus liman ziyaretlerine ve tatbikatlarına sessiz kalabileceği, bunu bir tehdit olarak görmeyeceği ve Amerikan Donanmasının Karayipler’deki bu yaz aylarındaki Rus faaliyetlerini yakından izlemekle yetineceği görüşünü savunuyorlar. Öte yandan, Rusya'nın hala belli bir düzeyde küresel güç projeksiyonu yapabildiğini göstermesiyle ilgili bu tatbikatların önemini de kimse inkâr edemiyor.

Esasında Rusya 2013-2020 yılları arasında her yıl batı yarımküreye gemi gönderdiği biliniyor. Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi yaşanan gelişmeler ve sonrasında başlayan savaş nedeniyle yabancı limanları ziyaret faaliyetlerine ara veren Rus Donanması, bu yıl tekrar ziyaretleri başlatma kararı aldı. Bir yönüyle bu tür liman ziyaretleri Rusların mutat davranışı olarak kabul ediliyor ve Caracas-Moskova arasındaki yakın ilişki her ne kadar Biden yönetimini rahatsız ediyor olsa da, Rus gemileri bir tehdit olarak görülmüyor, Amerikan arka bahçesindeki bu gemi konuşlandırmalarına endişe ile bakılmıyor diye değerlendiriyorum.

Bununla birlikte ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan geçenlerde gazetecilere verdiği demeçte, Rusya'nın Latin Amerika'da asker konuşlandırması halinde ABD'nin buna kararlı bir şekilde karşılık vereceğini söylemesini manidar buluyorum. Öte yandan ABD’yi pek de rahatsız edecek bir gelişmenin söz konusu olmadığını da görüyorum. Zira Venezüella topraklarında Rus askeri üsleri veya tesislerinin inşa edilmesi, konumlandırılması olası görülmüyor. Buna her şeyden önce mevcut Venezüella anayasası izin vermiyor.

Bu nedenle medyada çıkan “Rusya’dan ABD’ye misilleme: Venezüella ve Küba’ya askeri üs seçeneği” bağlamındaki haberleri ciddiye almıyorum. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, NATO’nun Doğu Avrupa’daki genişleme faaliyetlerini sonlandırmaması halinde, Rusya’nın da ABD’ye yakın Küba ve Venezüella’ya askeri ekipman sevkiyatı yapabileceğini söylemesini normal bulmakla birlikte, Rusların bu iki ülkede bir askeri üs inşa etme arayışında olmadıklarını, Rusya için devam etmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşına kaynak ayırmanın birinci öncelik olmaya devam ettiğini, Suriye’den bile büyük oranda askerlerini çeken Moskova’nın topraklarından çok uzak bir bölgede olan Venezüella’da üs açmasını beklemiyorum.

Her durumda ABD, kendi güneyinde yer alan ülkelerin, tıpkı kuzeyinde yer alan Kanada gibi, Washington’la aynı çizgide yer almalarını umuyor ve bekliyor. Halihazırda ABD, güneyinde yer alan Meksika’dan Venezüella’ya kadar tüm Latin Amerika ve Karayipler’de yer alan ülkelerde kendisine itaat eden hükümetler görmek istiyor, kendi başlarına karar veren hükümetlerin olmasından duyduğu rahatsızlığı da saklamıyor. Bu yönüyle Caracas’ın Moskova ile enerji, güvenlik, finans, siyaset vb. alanlarda inşa ettiği yakınlık, Washington’u mutlak bir şekilde rahatsız etmeye devam ediyor. Şimdi bu yaz aylarında bu alanlara askeri faaliyetleri de ilave etmeleri beklenen Venezüella ve Rusya yönetimlerinin izlediği güvenlik politikaları ister istemez ABD’nin tepkisini çekecektir ve Sullivan’ın dediği gibi, Washington bir şekilde bu ikiliye en azından Karayipler’de icra edilecek büyük bir deniz tatbikatıyla karşılık vermek isteyecektir diye değerlendiriyorum.

ABD-Venezüella İlişkisindeki Son Gelişmeler

Ukrayna'nın işgalinin ardından Maduro'nun talihi, büyük ölçüde Batı'nın Rusya'nın petrol gelirlerini sınırlama kampanyası ve bunun sonucunda ABD'nin alternatif petrol kaynaklarına ihtiyaç duyması sayesinde dramatik bir şekilde arttı. Maduro kendisini Mısır'da ABD'nin iklim elçisi ve eski dışişleri bakanı John Kerry ile görüşürken buldu ve daha geniş anlamda ABD için çok daha değerli bir ortak haline geldi.

Washington, İtalyan Eni ve İspanyol Repsol şirketlerinin Avrupa'ya Venezüella petrolü sevkiyatına yeniden başlamasına izin verdi. Sonrasında Chevron'a Venezüella'da yeniden faaliyet göstermesi için lisans verdi ve şirket petrol üretimi yeniden başlattı.

Maduro yönetiminin 2023 yılında muhalefetle görüşmelere başlaması ve 2024'te özgür ve adil seçimler yapmayı kabul etmesinin ardından ABD, Chevron'un Güney Amerika ülkesinde sınırlı petrol çıkarımına devam etmesine izin vermek için yaptırımları hafifletmişti. Aslında Washington’un bu adımı, Batı dünyası Rusya'ya yaptırım uygularken, enerji alanında yüksek seyretmekte olan küresel fiyatları düşürme çabasının bir parçası olarak görülmelidir. Bu arada Maduro, kendisine yönelik ABD destekli bir suikast planının hedefi olduğunu iddia ederek muhalefetle yapılan anlaşmanın “ölümcül yara aldığını” söylemişti. Bunun üzerine ABD de, Maduro karşıtlarının seçimlere katılmasına izin verilmediği takdirde Venezüella'nın petrol endüstrisine yönelik yaptırımları yeniden uygulamaya hazır olduğu uyarısında bulunmuştu. Bu gelişmeler nedeniyle Venezüella’da 2024 seçimlerinin nasıl seyredeceği de henüz netleşemedi.

Venezüella ile ABD arasında daha geniş çaplı bir yakınlaşma sürüyor. ABD-Venezüella ilişkilerindeki iyi yönde seyreden çözülme, Moskova'nın Caracas ile olan dostluğunun bu yüzyıldaki en büyük sınavını oluşturuyor. Venezüella'ya yıllarca yaptırım uyguladıktan sonra Washington; bir şekilde kendi küresel beklentileri doğrultusunda ültimatomları bırakıp Caracas ile yakınlaşmayı tercih etti. ABD'nin Chevron'un Venezüella'da petrol üretimine yeniden başlamasına izin veren son kararına rağmen, Maduro'nun rejimi, en azından söyleminde, derin Amerikan karşıtı olmaya devam ediyor. Yine de ABD ile yeni başlayan bir yakınlaşma, her iki tarafa da siyasi ve ekonomik getiriler vadediyor. Özellikle Washington açısından Caracas-Moskova hattını zayıflatan bir faktör olarak görülüyor.

Rusya için Venezüella'nın ABD ile flörtü, Moskova'nın dünyadaki az sayıdaki koşulsuz destekçilerinden birini kaybetme riski taşıyor. Maduro defalarca Batı'yı Rusya'yı “parçalamak” ve “yok etmek” amacıyla Ukrayna ihtilafını tırmandırmakla suçlayan bir lider. Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarını “çılgınlık” olarak nitelendirirken, Ukrayna yönetimini de “neofaşist elit” olarak tanımlamaktan geri durmuyor. Bununla birlikte, Washington ile kuracağı yeni ilişki zemini, Maduro’yu bu söylemlerinden geri durmaya ve kendi iktidarını sağlamlaştırmak için en azından Putin’den uzak durmaya itebilir.

Sonuç

Venezüella uzun zamandır Moskova'nın önemli bir müttefiki ve Maduro da Ukrayna'nın işgali öncesinde ve sonrasında Rusya'ya ve Devlet Başkanı Vladimir Putin'e desteğini defalarca dile getirdi. Venezüella, 2014 yılında petrole dayalı ekonomik patlamanın sona ermesine kadar, yüz milyonlarca dolar değerinde Rus silah ve askeri teçhizatı satın almıştı. Ancak şimdilere Caracas’ın silaha verecek parası bulunmuyor. Öte yandan Venezüella, Rusya’nın yakın siyasi ve enerji alanındaki desteği ile ABD ile son yıllarda yumuşayan ilişkisini kendi petrol üretimini artırmak için kullanma arayışında olan bir ülkedir.

1990'ların sonundaki üretim seviyelerine dönmek istiyor. 1998 yılında 3,5 milyon varil petrol üretebilen Venezüella’nın tekrar aynı seviyeye çıkabilmesi için yedi ila sekiz yıla ve petrol üretiminde kullandığı ekipmanların modernizasyonuna ihtiyaç duyuyor. Ayrıca yeni kuyuların geliştirilmesi için de en az 250 milyar dolar yatırım yapılması gerekiyor. Bu bağlamda para kaynaklarına sahip Batı dünyası ile yeniden ilişki kurmak zorunda olan Maduro, Moskova ile Washington arasında dengeli bir siyaset gütmeye başladı.

Maduro; Batı'yla ilişkilerini iyileştirmesi oranında Venezüella ekonomisini yeniden toparlama umudunu taşıyor. Bu sayede Maduro 2024 seçimlerini adil bir şekilde kazanabilmesi halinde Batı’nın iktidarını tanımasını garantilemek istiyor. Venezüella muhalefetinin parçalanmış haliyle şu anda rejim için ciddi bir tehdit oluşturmaması da Maduro için bir fırsat olarak görülüyor.

Bu kapsamda Maduro, ülkesinin ABD ile ekonomik bağlarını yeniden kurarken, Batı'nın hegemonyasının azalması ve çok kutupluluğun yükselişinden bahsederek Moskova'yı memnun etmeye devam etmekten geri durmayacaktır. Bununla birlikte Batı ile Venezüella’nın yakınlaşmasını durduracak elinde hiçbir kozu olmayan Kremlin'in gelişmeleri kenardan izlemekten başka seçeneği olmayacağı söylenebilir. Ancak bu yaz aylarında gerçekleşmesi beklenen Rus donanmasına ait gemilerin Venezüella limanlarını ziyaret etmesi ve bu ülke donanma unsurlarıyla ortak tatbikat icra etmesi halinde, bundan ABD yönetiminin rahatsız olması beklenebilir. Amerikan arka bahçesinde Rus nüfuzunun artması anlamına gelecek bu gelişmeye Washington’un ihtiyatla yaklaşmasını, bu deniz tatbikatına büyük bir deniz tatbikatı ile karşılık vermesini ancak Rus gemilerini taciz edecek hareketler içinde olmamasını bekliyorum. Değilse 2024 yazı Karayipler için olağandan çok daha sıcak geçebilir, küresel siyaseti daha da ısındırabilir.

Kaynakça

Cemre Çağla ATAMER, “Rusya-Venezüella: Yaptırımlarla Gelişen İşbirliği”, ANKASAM, 21 Temmuz 2022. https://www.ankasam.org/rusya-Venezüella-yaptirimlarla-gelisen-isbirligi/

Burç Eruygur. “Russia, Venezüella to take steps in response to freezing of assets in West: Lavrov”. AA. 21 Şubat 2024. https://www.aa.com.tr/en/americas/russia-Venezüella-to-take-steps-in-response-to-freezing-of-assets-in-west-lavrov/3143371

Pavel Tarasenko. “From Friend to Competitor: How Russia’s War Has Strengthened Venezüella’s Han”. Carnegie Politika. 9 Aralık 2022. https://carnegieendowment.org/russia-eurasia/politika/2022/11/from-friend-to-competitor-how-russias-war-has-strengthened-Venezüellas-hand?lang=en

AFP. “Russia, Venezüella to boost cooperation in energy, including nuclear.”, 20 Şubat 2024. https://www.france24.com/en/live-news/20240220-russia-Venezüella-to-boost-cooperation-in-energy-including-nuclear

Reuters, “Russia to send combat vessels to Caribbean to project ‘global power’, US official says”. 6 Haziran 2024. https://www.theguardian.com/world/article/2024/jun/06/russia-combat-vessels-caribbean-united-states

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 12.06.2024
  • Süre : 7 dk
  • 570 kez okundu

Google Ads