Site İçi Arama

ua-iliskiler

Son Gelişmeler Ege'de Krizi Tetikler mi?

Tarihte Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı birçok devlet ve hadise kışkırtmış, ülkemize derin acılar yaşatmış ve sonu her zaman Yunanistan’ın hüsranıyla bitmiş hadiselerle doludur.

Tarihte Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı birçok devlet ve hadise kışkırtmış, ülkemize derin acılar yaşatmış ve sonu her zaman Yunanistan’ın hüsranıyla bitmiş hadiselerle doludur.
Birinci dünya savaşında, Almanya’nın Asya hâkimiyeti rüyalarına hizmet eden yanlış bir strateji ile Savaşın başladığı 28 Temmuz 1914 tarihinden hemen bir gün sonra Almanya’nın yanında savaşa giren Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilen tarafta olduğunu gören Yunanistan yağmadan pay alabilmek için savaşın başlamasından üç yıl sonra 1917 yılında itilaf devletlerinin yanında yer almıştır.
Müttefik devletlerle birlikte Osmanlı İmparatorluğu  yenik duruma düşmüş ve toprakları da itilaf devletleri arasında paylaşılmaktaydı. Yunanlılar da savaştaki katkılarına karşılık kendilerince küçük Asya diye niteledikleri Anadolu’nun incisi İzmir ve civarını istediler. 
Yunanlı Venizelos, İzmir ve Aydın civarındaki Hıristiyanlarının tehlikede olduklarını Türkler tarafından yok edileceklerini ileri sürerek yardım istedi Paris’te kurulan işgal heyeti kendileri adına Yunan ordusunun İzmir’in işgaline karar verdi.
Yunan işgaline karşı ilk hareket İzmir Türk Ocağı’nda toplanan gençlik kitlesinde görüldü. İşgalden bir gece evvel cephanelik boşaltılarak halk karşı koymaya hazırlandı. 
15 Mayıs sabahı Yunan kuvvetleri İzmir rıhtımına çıktılar. Rumların çılgın sevinç ve alkışlarıyla karşılandılar. İşgal kuvvetleri İzmir kışlalarına yaklaşırken bu manzara karşısında heyecanını daha fazla zapt edemeyen bir Türk genci Gazeteci Hasan Tahsin attığı kurşun Türk milletini uyandırmakla kalmadı, saldırganların   vahşi yüzünü ’de ortaya çıkardı, acımasızca halkın üzerine saldırarak kan dökmeye başladılar, Hasan Tahsin’i onlarca mermi sıkarak delik deşik ederek şehit ettiler.  
İşgalciler, Türk askerini ve halkı zorla “Yaşasın Venizelos” diye bağırmağa zorlandılar. Boyun eğmeyenler derhal oracıkta şehit edildiler.   Erkânıharp Miralayı Süleyman Fethi Bey başından çıkarılmak istenen kalpağını eliyle tutarak:” Bağırmam” dedi ve derhal şehit edildi.  
İzmir deki işgalci yunan mezalimi Anadolu halkı tarafından duyulduğu zaman yer yer mitingler yapıldı. İzmir katliamı Türk milletini hareket geçirdi. Bu olayın doğurduğu acıyı ruhunun ta derinliklerinden duyan Türk ulusu Kurtuluşu silaha sarılmakta buldu. ilk milli savunma teşkilatını kurdu. Bu teşkilat büyüdü güçlendi tüm Anadolu’yu sardı ve bilindiği gibi Anadolu’ya ayak basan binlerce Yunan askeri, Mustafa Kemal ATATÜRK liderliğinde, özgür ve bağımsızlığa adanmış yiğit Türk milletinin şahlanışıyla utanç içerisinde Anadolu’yu terk etti. 
Yunanistan’ın ikinci bir kışkırtılma hali 60’lı yıllarda aşırı milliyetçi Yunanlı guruplar ve   Rumların ENOSİS hayali depreşmesiyle başladı Kendilerince Büyük ideal (MEGALO İDEA) adını verdikleri Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanma stratejisi ile 1960 yılından başlayarak Kıbrıs’ta katliamlara başladılar.
Türkiye Garantör ülke olarak konuyu Birleşmiş milletlere götürdü diğer  Garantör ülke İngiltere’nin desteğiyle Kıbrıs’ta katliamların önüne geçebilmek için Birleşmiş milletler Askeri göreve başladı, ancak içlerindeki ham hayal durmadı, saldırılarını sürdürdüler.
Bu saldırılar karşısında Kıbrıs Türk halkı Rauf DENKTAŞ, Fazıl KÜÇÜK , Tuğgeneral KARABELEN  gibi kahramanların liderliğinde teşkilatlandı ve  Kıbrıs mukavemet teşkilatı kuruldu. Bu teşkilat Kıbrıs Türk halkını komple katliamdan kurtardı ancak Yunan ve Rum enosis yanlılarının dur durak bilmeyen saldırıları devam edince, Türkiye Garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974 ‘te Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştirdi. Birçok Mehmetçiği şehit verildi ancak uğrunda ölünen Kıbrıs, Türk milletine vatan oldu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kuruldu.

Son günlerde Dedeağaç’ta neler oluyor?

İkinci Balkan Savaşı’nın sonunda 1913’te Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan’a verilen Türk şehri, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Neuilly (Nöyyi) Antlaşması ile itilaf devletleri tarafından 1919 yılında Yunanistan’a verilmiştir. Batı Trakya’da bir liman kenti olan Dedeağaç’ın nüfusu yaklaşık 50 bin civarındadır.
Kuzey Ege’deki kilit iki adamızdan biri olan Bozcaada’nın hemen karşısında yer alan Dedeağaç son derece stratejik bir konuma sahip olup, Türk nüfusun en yoğun olarak yaşadığı Gümülcine-İskeçe yolunun girişini tutar.
Dedeağaç’ta son zamanlarda ABD tarafından kurulan üs, yapılan silah yığınağı ve İngiltere ve Fransa ile yapılan tatbikat ne anlama geliyor?
Görünen strateji ABD burasını üs olarak tutmakla burada bulunan tren hattı yoluyla Bulgaristan ve Romanya üzerinden Rusya’ya karşı Doğu Avrupa’ya olan lojistik sevkiyatı planlamakta olup, bir nevi Boğazlara karşı ikinci bir lojistik güzergâh hesaplamaktadır.
ABD’nin tatbikat adı altında İngiltere ve Fransa’yla birlikte Dedeağaç ile beraber İskeçe ve Girit adasına çok yoğun silah yığınağı yapması, NATO müttefikliği ruhuna uygun düşmemektedir. 
Türkiye, Irak ve Suriye sınırlarında üslenmiş durumda bulunan PKK-YPG terör örgütleri ve bu örgütleri destekleyen uluslararası silah pazarının kuşatması altındadır, Buna ilaveten, Türkiye’nin batı bölgesine ya da antlaşmalara aykırı olarak Ege adalarına konulan her silah veya askeri yığınak yapması yeni bir sarmal yaratmakta ve Yunanistan’ın ham hayallerini kabartacak mahiyettedir. Yaşayacağımız herhangi bir kriz Yunanistan’ı özgüven patlaması ile şımartarak ege de hâkimiyet kurma hayalleriyle saldırgan politikalar başvurmasına neden olabilecektir.

Büyük Savaşları Büyük Devletler Önler

Dünyanın birçok bölgesinde hâlihazırda sıcak çatışma riski bulunmaktadır Gerek sınır anlaşmazlıkları Gerek etnik çatışmalar ya da münhasır ekonomik bölgeler üzerindeki anlaşmazlıkların sıcak bir çatışmaya dönüşmeden önlenmesi bugün küresel etkiye sahip kuruluş ve devletlerin ortak politikalarıyla önlenmektedir.
Ege bölgesi gibi son derece hassas ve tarihi uyuşmazlıkları bünyesinde barındıran bölgenin barış ve huzur içinde varlığını sürdürebilmesi ancak Yunanistan’ın provokatif etkilerden uzak kalmasına ve uluslararası stratejileri yöneten NATO’daki müttefiklerimizin barış ve huzuru destekleyici politikalarıyla mümkündür.
Türkiye’nin, komşu ve müttefiklerine güven duyabilmesi ancak 1948 yılında Dünya barışına katkı amacıyla kurulan ve Türkiye’nin büyük bir Kore savaşı bedeli ödeyerek katıldığı NATO’nun en doğusundaki kalesi olarak görev üslenen Türkiye’ye ahdedilen müttefiklik ve dostluğa sadık kalması ile sağlanabilecektir.

Dr. Cemal Balıkçı
Dr. Cemal Balıkçı
Tüm Makaleler

  • 11.11.2021
  • Süre : 4 dk
  • 1482 kez okundu

Google Ads