Yunan İddialarına Karşı Türkiye'nin Cevapları: Bölüm-5
Hangi uçuşlarda uçuş bilgisi ve trafik malumatı verileceği, Chicago Konvansiyonu’nun 15 sayılı Ekinde açıkça ifade edilmiştir. Buna göre, FIR hattı ile hükümran hava sahası kavramları arasında hiçbir ilgi yoktur.
3) Hava Sahası Sorunları
FIR Hattı (Flight Information Region-Uçuş Malumat Bölgesi)
Bugünkü İstanbul-Atina FIR’ı; 1952 yılında usulüne uygun olarak yapılan toplantılar neticesinde Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatınca (ICAO-International Civil Aviation Organization) bölgesel planların bir parçası haline getirilmiş ve uygulamaya konulmuştur. FIR, içerisinde uçuş malumat ve ikaz hizmetleri sağlanan ve hudutları ICAO tarafından tescil edilmiş bir hava sahasıdır (Chicago Konvansiyonu, Ek-11, Bölüm-1). FIR hatları tüm dünyada taraflara teknik ve hava trafik hizmetlerini (ATS-Air Traffic Services)
Yunanistan FIR Hattının sınırlarını aynı zamanda kendi ulusal hududu gibi gösterme gayretinde olmuştur. Hatta sadece sivil uçaklar için geçerli olan ICAO kurallarını devlet uçakları (askeri trafikler dahil) uygulamaya çalışmıştır. Uçuş planı bilgileri vermeden Atina FIR’ı geçen sivil uçaklar hariç her uçağın “Atina FIR’ı ihlal ettiği” iddiasında bulanmakta ve uçuş planı bilgilerini aynı zamanda güvenlik nedeniyle talep ettiklerini iddia etmektedir.
Yaşanan sıkıntıları gidermek maksadıyla, Türkiye; bu hattın değiştirilmesi için 1966, 1968, 1971 ve 1974 yıllarında ICAO nezdinde girişimlerde bulunmuştur. Ancak hiçbirinden beklediği yönde bir sonuç elde edememiştir.
Yunan İddiası:
Halen mevcut FIR hattı, uluslararası kurallara göre saptanmıştır. Hiçbir surette müzakere ve münakaşa edilmemesi gerekir. ICAO kuralları gereğince, bölge değiştiren sivil uçaklar için uçuş planları ve uçuş bilgileri, girdikleri bölgenin hava trafik kontrolü (ATC-Air Traffic Control) unsurlarına iletilmektedir. Bunun amacı, uçuş bilgi bölgelerinde (FIR) hava trafik, arama ve kurtarma hizmetlerini yürütmek suretiyle, uçuşların güvenliğini sağlamaktır. Devlet uçakları için de aynı hizmetler söz konusu olduğuna göre, askeri uçakların bu uygulamanın dışında bırakılmaması gerekir.
İddianın Geçersizliği:
ICAO sivil bir kuruluştur. Koyduğu kurallar, sivil trafikleri kapsar, askeri trafikler kapsam dışıdır. FIR hattı Türk-Yunan sınırı gibi işlem göremez. Yunanistan’a hükümranlık hakkı vermez. Kaldı ki ICAO’nun böyle bir yetkisi ve rolü de bulunmamaktadır. Türkiye’nin açık denizler üzerindeki hareketini eşit ve serbest olarak kullanma hakkını FIR yönetimi sınırlayamaz. Atina FIR, Yunan hükümranlık bölgesi olarak Türkiye’ye dikte ettirilemez. Türkiye’ye ait askeri uçakların Atina FIR içindeki uluslararası hava sahasındaki uçuşlarına sınırlama getirilemez.
Hangi uçuşlarda uçuş bilgisi ve trafik malumatı verileceği, Chicago Konvansiyonu’nun 15 sayılı Ekinde açıkça ifade edilmiştir. Buna göre, FIR hattı ile hükümran hava sahası kavramları arasında hiçbir ilgi yoktur. Yine konvansiyonun 1’inci ve 2’nci maddeleri incelendiğinde, bir devletin hükümranlığı, kara parçaları ve karasuları ile sınırlanmış taban ile bunun üzerinde hava sahaları ile sınırlıdır. Bu husus aynı zamanda hiçbir devletin ülkesinin sınırları dışında, ne amaçla olursa olsun, hükümranlık iddiasında bulunamayacağı veya bu anlama gelen davranış içine giremeyeceği prensibini de dolaylı olarak ortaya koymaktadır.
İstanbul-Atina FIR hattı, Chicago Konvansiyonu gereği Türkiye’nin de kabul ettiği bir uygulamadır. Ancak, aynı hattın Türk-Yunan sınırı olarak gösterilmesi hiçbir zaman kabul edilemez.
Türkiye, sivil uçaklar için geçerli olan ICAO uygulamalarının devlet uçakları için de geçerli olduğuna dair Yunan yaklaşımına kabul etmemektedir. Bu iddia ICAO’ya aykırıdır. Devlet uçaklarına kural koyma yetkisi sadece o uçakların sahibi olan devletin kendisine aittir.
Yunanistan, Uçuş Bilgi Yayınlarına (AIP-Air Informatino Publication) koyduğu bir madde ile “Atina FIR’ı içinde yapılan tüm uçuşlar için bir uçuş planı doldurulması mecburiyeti”ni getirmiştir. Buna dayanarak, Ege’nin uluslararası hava sahası da dahil Atina FIR’ın içinde yapılan her kategorideki uçuş için uçuş planı talep etmektedir. Ancak bu durum, Yunanistan’ın bir iç hukuk düzelnemesidir. Çünkü Yunanistan böyle bir kural koyma yetkisine sahip değildir. Bu nedenle Yunanistan’ın uçuş planı doldurulması yönündeki talebi hiçbir ülkeyi ve dolayısıyla Türkiye’yi bağlamamaktadır.
Sivil uçaklar, uçuş planı ile ilgili hususlarda, ICAO’nun öngördüğü standart ve usullere aynen uymalıdır. Bu Türkiye’nin de kabul ettiği bir görüş ve uygulamadır.
1944 tarihli Chicago Konvansiyonu’nun 3’üncü maddesi devlet uçaklarını konu alan yegane hüküm olup, çok açık bir şeklide devlet uçaklarını konvansiyonun kapsamı dışında bırakmıştır. Hiçbir şüpheye yer bırakılmaması için devamla, aynı maddenin 3.b. paragrafında devlet uçakları “askeri, gümrük ve polis hizmetlerinde kullanılan uçaklar” olarak net bir şekilde tanımlanmıştır. Bu nedenle, konvansiyon ve eklerinde uçuş planı ile ilgili olarak yer alan hükümler askeri uçuşlar için uygulanamaz.
Bu kapsamda, zaten NATO ve/veya milli tatbikatlarda taraflar tatbikat öncesinde tatbikat sahalarını usulüne uygun olarak NOTAM (Notices to Airmen)’lamaktadır. Tatbikat uçakları görerek şartlarda uçuşlarını icra etmektedirler. Aynı zamanda radarların (yerde ve/veya havada) kontrolünde görev yapmaktadırlar. Uluslararası hava sahalarında askeri trafik olarak pozitif radar kontrolünde yapılacak bir askeri uçuş için uçuş plan bilgisi veya rapor verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Buna rağmen, devlet/askeri uçakların uçuşlarında uçuş plan bilgisi veya rapor verme zorunluluğu getirmek, hem Chicago Konvansiyonunun 3’üncü maddesine hem de açık denizlerdeki uçma serbestisini sağlayan uluslararası hukuk ve teamüllerine aykırıdır. Ege’de uluslararası hava sahasında yapılacak askeri uçuşlara ilişkin uçuş plan bilgisi verilmesi konusunda ısrar edilmesi, FIR sorumluluğu nedeniyle Yunanistan’a verilen teknik sorumluluğun, bu ülke tarafından hava savunma veya güvenlik ihtiyaçlarının bir parçası olarak istenmesi konvansiyona ve uluslararası sular üzerindeki uçuş serbestiyesine aykırı bir durum doğurmakta olduğundan, Türkiye tarafından kabul edilmesi mümkün değildir.
Öte yandan Yunanistan, Ege Denizi’ndeki uluslararası hava sahasında tatbikat uçuşlarını gerçekleştiren Türk askeri uçaklarının uçuş planı doldurmadığını ve/veya bu uçuşların bilgilerinin kendilerine verilmediği gerekçesiyle, Türk askeri uçaklarını uzaktan takip etmeye, gerektiğinde teşhis önlemeleri yapmaya devam etmektedir. Bölgenin uluslararası hava sahalarında teşhis için önleme bir güvenlik gereği olarak yapılıyorsa bu işlemi yapmada, Yunanistan’ın olduğu kadar Türkiye’nin de hakkı vardır. Türk askeri uçakları herhangi bir ülkeye ait olmayan, uluslararası hava sahasında uçuşlarını gerçekleştirmekte olduğundan, Türk uçaklarına yaklaşan Yunan askeri uçaklarının teşhis maksatlı önlenmesi sonucunu doğurması da ayrıca normal görülmelidir.