Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Açık Kapı Göç Politikasından Beyin Göçü Veren Türkiye’ye

Bir mühendis yetiştirmek: 100.000 €, bir doktor yetiştirmek: 250.000 €, bir akademisyen yetiştirmek (doktora+post-doc): 300.000 €’ya mal olmaktadır. Almanya gibi ülkeler bu yatırımı vergi, AR-GE ve nitelikli işgücüyle geri kazanmakta; Türkiye’den gidenler de bu sisteme uyum sağlamaktadır.

Giriş

2011 yılında Suriye’de baş gösteren iç savaş neticesinde, yaşadıkları yerlerden ayrılan Suriyelilerin güvenli sığınma arayışı, 21. yüzyılın en büyük göç hareketine yol açtı. Yaşanan küresel ekonomik krizle birlikte, başta Türkiye olmak üzere pek çok ülke düzensiz göçe maruz kaldı.

Yaşadıkları yerlerden ayrılan Suriyelileri, uluslararası hukuka uygun olarak “açık kapı” politikası gereğince “geçici koruma” altına alan Türkiye, takip ettiği politikalar ve konumundan ötürü 2011 yılından itibaren dünyanın en çok mülteci bulunduran ülkesine dönüştü. Bu durum Türkiye’yi, başta güvenlik ve terörizm olmak üzere ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve kültürel anlamda bir millî güvenlik tehdidini beraberinde getirdi.

Siyasal karar alıcıların sürdürdüğü açık kapı göç politikası, Türkiye’de toplumun büyük kesimini rahatsız ettiği gibi, ısrarla ortaya konan politika ve söylemler toplumu kutuplaştırdı. Bunun sonucunda pek çok insan, yurtdışı ülkelerine gittiler. Göç alan Türkiye beyin göçü veren ülkeye dönüşüyor, deyim yerindeyse AB’nin güvenlik açığını kapatan Türkiye, sığınmacı deposuna dönüştürülürken öte yandan yetişmiş nitelikli Türk gençleri ülkeyi terk ediyorlardı. Bu makale, Türkiye’den Avrupa ülkelerine giden yetişmiş nitelikli göçü ve gittikleri ülkelerin hangi açıklarını rakamlarla ele almayı amaçlamıştır.

Nitelikli göç/Beyin Göçü

Göç politikaları, günümüzde birçok devletin kamu yönetimi gündeminin en üst sıralarında yer almaktadır. Her ülke, göç konusunu kendi bakış açısı ve çeşitli çıkarlar doğrultusunda değerlendirir.

Uluslararası göçlerin düzenlenmesinde benimsenmesi gereken politikalar, göçlerin sağlayacağı faydaları maksimize ederken, göçmenler üzerindeki sosyal ve ekonomik olumsuz etkileri en aza indirmeyi amaçlar. Bu bağlamda, beyin göçü hem göç veren hem de göç alan ülkeler açısından büyük bir öneme sahiptir. Yüksek nitelikli bireylerin göçü, 1970’lerde kalkınma tartışmaları kapsamında genellikle beyin göçü olarak adlandırılmıştır.

Yüksek nitelikli göçmenleri çekmek için, açığı olan ülkelerin tasarladıkları seçici kabul politikaları vardır. Bu politikalar içerisinde, puan sistemine dayanan sistemler ya da belirli programlara dayanan kart sistemleri yer alır. Beyin göçünün altında, dünya ekonomisinin yeniden yapılanmasından kaynaklanan yeni bir küresel iş bölümü yatmaktadır. Yeni küresel düzenin içinde yüksek nitelikli iş gücü hareketleri meydana gelmiştir. Yeni teknolojiler (IT, yapay zekâ vb.), sermaye ve emek arasındaki denklemi değiştirmiş ve üretimde önemli yer elde edilmiştir. Yüksek nitelikli insanların hareketi, dünya ticaretinin, ulusötesi şirketlerin genişlemesinden ve devlet daireleri, işe alım büroları gibi kurumların faaliyetlerinden meydana gelmiştir. Beyin göçü, diğer göç biçimlerinden ayrı ve bireylerin hareket etme kalıplarından farklı olarak gelişmiştir.

Türkiye’nin Nitelikli/Beyin Göçü Politikaları

1960’larda başlayıp 1970’lere kadar devam eden dönemde, Türkiye’den yurtdışına düşük nitelikli, el işçiliğine dayalı göçler gerçekleşmiştir ancak 1980’lerden itibaren bu göç yapısı değişmiş ve yerini yüksek nitelikli işgücü, öğrenci ve araştırmacı göçüne bırakmıştır.

Türkiye’de beyin göçü eğilimi, özellikle 2014-2024 yılları arasında yüksek nitelikli uzmanların (profesyonellerin) ve öğrencilerin yurtdışına yönelmesiyle daha belirgin bir hal almıştır. Üstübici ve Ekhtiari’ye göre Türkiye, yüksek nitelikli uzmanları ülkede tutmak adına çeşitli beyin göçü politikaları denemesine rağmen, beyin göçünü ülkeye geri dönmeye teşvik edecek ve kalıcı destek sağlayacak kapsamlı bir program henüz geliştirmemiştir.

Buna göre Türkiye’den açığı olan birçok Avrupa ülkesine beyin göçü gerçekleşmiştir. Avrupa’da birçok ülke, beyin göçünden (nitelikli göçmenlerin ülkeye gelmesinden) önemli ölçüde yararlanmıştır. Bu ülkelerin başında Almanya, İngiltere, İsviçre, İsveç, Hollanda ve Fransa yer almaktadır.

Almanya

İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında Almanya’da yaşanan hızlı ekonomik büyüme, işgücü açığını da beraberinde getirdi. Savaş sonrası dönemde, Almanya ekonomisini yeniden canlandırmak amacıyla AB üyesi olmayan ülkelerden (Türkiye de buna dâhildir) düşük nitelikli işçiler, dönüşümlü olarak misafir işçi programı kapsamında ülkeye kabul edildi. Ancak, 1973’teki ekonomik durgunluk, Almanya’nın uzun bir süre katı bir göç politikası benimsemesine neden oldu ve ülke neredeyse işçi alımını tamamen durdurma noktasına geldi.

1980’lerin sonlarında ise Demir Perde ülkelerinden gelen işçi göçünü düzenlemek amacıyla kısa süreli göç sistemini devreye aldı ve bu sistem çerçevesinde tarım ve konaklama sektörleri için mevsimlik işçilerin ülkeye girişine izin verildi.

Almanya’nın kapalı göç politikası, öncelikli olarak yerli iş gücünü piyasaya kazandırma ve emeklilik yaşını yükselterek işgücü açığını kapatma hedeflerine dayanıyordu. AB Komiseri Frattini’nin nitelikli göçmenler için bir Avrupa vizesi önerisi, o dönemdeki Alman hükümeti ve ortakları tarafından olumsuz karşılandı. Ancak, Almanya’nın demografik yapısı nedeniyle işgücü piyasasının ek göçe ihtiyaç duymaktaydı. Almanya, demografik ve ekonomik taleplerden dolayı, AB üyesi olmayan nitelikli göçmenleri kabul etmeye dönük politikalar geliştirmiştir. Schröder hükümeti, 1990’ların sonunda göçmenlik politikalarını yeniden gözden geçirmiş ve Yeşil Kart (Green Card) adı altında bir uygulama başlatmıştır. Nitelikli bilgi ve iletişim teknoloji uzmanlarına çalışma izni veren Yeşil Kart’a sahip olabilmek için üniversite veya teknik kolej derecesine sahip olmak, asgari beceri gereksinimin karşılaması gereken bir iş teklifi almak veya bu alandaki yeteneğinin, en az 51.000 € garantili yıllık brüt maaş almak koşullarının sağlanması gerekiyordu. Yeşil Kart, bilişim uzmanlarının 5 yıl boyunca Almanya’da çalışmasına izin vermiştir. Yeşil Kartı aynı zamanda ilgili alanda öğrenciler de alabilmekteydiler.

Almanya, Avrupa Birliği dışından gelen işçilerin ülkeye erişimini kolaylaştırmak amacıyla gün geçtikçe yeni kararlar almakta ve bu doğrultuda göç politikalarını geliştirmektedir. 2022 yılında ülkede tespit edilen ciddi iş gücü sıkıntısı, yaklaşık 2 milyon açık pozisyonla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Bu açıkları hızla doldurmayı hedefleyen Almanya, göçmen politikaları çerçevesinde nitelikli işçi alımına öncelik vermektedir. Bu kapsamda, “Fırsat Kartı (Chancenkarte)” adı verilen yeni bir sistem geliştirilmiş olup, bu sistemle nitelikli işçi açığının kapatılması amaçlanmaktadır.

Almanya’nın yüksek nitelikli işgücü ihtiyacı özellikle mühendislik, IT ve sağlık sektörlerinde yoğunluk kazanmaktadır. Almanya, Mavi Kart (Blue Card) programıyla nitelikli göçmenleri çekmekte; Türkiye, Hindistan ve Doğu Avrupa’dan gelen beyin göçünden faydalanmaktadır.

İngiltere

Beyin göçü süreci, ilk olarak İngiltere’de ortaya çıkmış ve birçok ülke nitelikli çalışanları kendine çekmek için çeşitli göçmen politikaları uygulamaya başlamıştır. İngiltere de zamanla, diğer ülkeler gibi, nitelikli göçmen alımında seçici uygulamalar benimsemiş ve bu politikaların şekillenmesinde sendikalar, işveren grupları ve bu grupların hükümetle ilişkileri etkili olmuştur.

İngiltere, AB’den, Avrupa Ekonomik Alanından (İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç) veya İsviçre dışından gelen göçmenler için puana dayalı bir sistem uygulayarak, 2008 yılında göçmenlik sistemini tekrardan gözden geçirmiştir. İngiltere daha çok London, Cambridge ve Oxford gibi dünyanın önde gelen üniversiteleri ve teknoloji merkezleri üzerinden nitelikli göçmenleri/beyin göçünü çekiyor.

Global Talent Visa gibi programlarla bilim insanları, mühendisler ve araştırmacıları kendine çekmeyi başarmaktadır. Diğer ülke örnekleri ile ilgili detaylara bu makalede hepsine yer verilemeyeceği için, kısaca diğer Avrupa ülkelerine kısaca bakalım.

İsviçre

CERN, ETH Zürih gibi dünya çapında araştırma merkezleri sayesinde bilim insanlarını ve mühendisleri çekiyor. Yüksek maaşlar ve yaşam standartları nitelikli göçmenler için cazip görünmektedir.

İsveç

Spotify, Ericsson gibi teknoloji devleri nedeniyle IT ve mühendislik alanında nitelikli/beyin göçü almayı sürdürmektedir. Start-up dostu politikaları girişimcileri ve nitelikli çalışanları çekmeye devam etmektedir.

Hollanda

ASML, Philips gibi teknoloji şirketleri ve Avrupa’nın en iyi üniversitelerinden bazıları (Delft Teknik Üniversitesi gibi) nitelikli göçmenleri çekiyor. 30% Ruling vergi avantajıyla yabancı uzmanları ülkeye çekmeyi sürdürmektedir.

Fransa

Paris-Saclay Üniversitesi ve büyük teknoloji şirketleri (örneğin, Airbus) nedeniyle mühendislik ve araştırma alanında nitelikli göç almaktadır. French Tech Visa programıyla hem girişimcileri hem de bu alandaki uzmanları hedeflemektedir.

Almanya, İngiltere ve İsviçre, beyin göçünden en fazla yararlanan Avrupa ülkeleri arasında öne çıkmaktadır. Özellikle teknoloji, mühendislik ve sağlık sektörlerinde nitelikli göçmenlere ihtiyaç duymaktadır.

Son on yılda Türkiye’den Almanya’ya nitelikli göç (beyin göçü) özellikle belirli sektörlerde yoğunlaşmıştır. Almanya’nın ihtiyaç duyduğu alanlarda çalışan yüksek vasıflı Türk profesyoneller, mühendisler, sağlık çalışanları ve IT uzmanları ön plandadır.

En Çok Göç Veren Branşlar (2014-2024)

Mühendislik ve Teknik Alanlar

Makine, Elektrik-Elektronik, Otomotiv Mühendisliği: Almanya’nın otomotiv (BMW, Mercedes, Volkswagen) ve sanayi sektöründeki ihtiyacı nedeniyle. İnşaat Mühendisliği: Altyapı projeleri ve enerji dönüşümü (özellikle yenilenebilir enerji) için nitelikli göçmen alımı devam etmektedir. Bilgisayar ve Yazılım Mühendisliği: Dijital dönüşüm ve yapay zekâ alanında yetişmiş eleman açığı vardır ve bunu kapatma girişimlerindedir.

Bilişim ve Teknoloji (IT)

Yazılım Geliştirme, Siber Güvenlik, Veri Bilimi: Almanya’nın Mavi Kart (Blue Card programıyla IT uzmanlarını hedeflemektedir. Yapay Zekâ ve Büyük Veri: Özellikle Berlin, Münih ve Frankfurt’taki teknoloji şirketlerinin Türk mühendis ve veri uzmanlarına ihtiyaç duymaktadır.

Tıp ve Sağlık Sektörü

Doktorlar (Özellikle Pratisyen ve Uzman Hekimler): Almanya’da aile hekimi açığı nedeniyle Türk doktorlar tercih edilmektedir. Hemşireler ve Sağlık Teknisyenleri: Yaşlanan nüfus nedeniyle sağlık çalışanı ihtiyacı pek çok tıp alanında oldukça artış göstermektedir.

Akademi ve Araştırma

Bilim İnsanları ve Doktoralı Araştırmacılar: DAAD (Alman Akademik Değişim Servisi) burslarıyla doktora ve post-doc yapan Türk akademisyenler. Max Planck, Fraunhofer Enstitüleri gibi kurumlarda çalışan Türk araştırmacılar.

Finans ve İşletme

Ekonomistler, Finans Uzmanları: Frankfurt’taki bankacılık sektörü ve danışmanlık firmaları nitelikli göçmen alıyor. MBA ve Yöneticiler: Türkiye’den giden yönetici adayları, Alman şirketlerinde kariyer yapmaktadır.

Göçün Nedenleri

Daha yüksek maaş ve kariyer imkânları

Almanya’nın nitelikli göçmenlere kolay vize politikası (Mavi Kart)

Türkiye’deki siyasi, ekonomik belirsizlik, gelecek kaygısı ve işsizlik

Almanya’nın yaşlanan nüfusu nedeniyle genç ve yetenekli işgücü ihtiyacı

Örnekler

Türk doktorlar, Almanya’da Gleichwertigkeitsprüfung (denklik sınavı) sonrası çalışabilmektedirler. Yazılımcılar, özellikle başkent Berlin’deki girişimci şirketler ve büyük teknoloji firmalarında iş bulmakta ve çalışmaktadırlar. Mühendisler, otomotiv ve enerji sektöründe istihdam edilmektedir.

Sonuç

Türkiye’den Almanya’ya beyin göçü, mühendislik, IT, sağlık ve akademi alanlarında yoğunlaşmıştır. Almanya’nın nitelikli işgücü açığı ve Türkiye’deki belirsizlikler beyin göçünü teşvik etmektedir. Almanya’da bir mühendis, IT uzmanı, doktor veya akademisyen yetiştirmenin maliyeti, devlet için oldukça yüksektir. Bu maliyet, eğitim seviyesine (lisans, yüksek lisans, doktora) ve öğrencinin devlet/özel üniversitede okumasına göre değişkenlik kazanmaktadır.

Genel Eğitim Maliyetleri (Devlet Açısından)

Almanya’da devlet üniversiteleri büyük ölçüde kamu finansmanıyla çalışmakta ve öğrencilerden semester fee (dönemlik harç, 100-350 €) dışında ücret alınmamaktadır. Ancak devlet, her öğrenci için yıllık 10.000-30.000 € arasında bir maliyeti üstlenmektedir.

Mühendislik Eğitimi (Lisans + Yüksek Lisans)

Süre: 5-6 yıl (3 yıl lisans + 2 yıl yüksek lisans)

Yıllık Devlet Maliyeti: 15.000-25.000 € (üniversite, laboratuvar, hoca maaşları, araştırma fonları) Toplam Maliyet (5 yıl): 75.000-125.000 €

Tıp Eğitimi (6 Yıllık)

Süre: 6 yıl (pratik eğitim dâhil)

Yıllık Devlet Maliyeti: 30.000-50.000 € (hastane stajları, tıp fakültesi altyapısı)

Toplam Maliyet (6 yıl): 180.000-300.000 €

Bilgisayar Bilimi / IT (Lisans + Yüksek Lisans)

Süre: 5 yıl

Yıllık Devlet Maliyeti: 12.000-20.000 €

Toplam Maliyet (5 yıl): 60.000-100.000 €

Akademisyen Yetiştirme (Doktora + Post-Doc)

Süre: Doktora 3-5 yıl + Post-Doc 2-4 yıl

Yıllık Devlet Maliyeti:

Doktora öğrencisi: 20.000-40.000 € (burs/maaş + araştırma fonu)

Post-Doc araştırmacı: 50.000-70.000 € (maaş + laboratuvar maliyetleri)

Toplam Maliyet (5-9 yıl): 150.000-400.000 €

Devlet Neden Bu Kadar Para Harcıyor?

Nitelikli işgücü açığını kapatmak (özellikle mühendislik ve sağlık)

Araştırma ve yeni yaratıcı fikirlere yatırım (Almanya, AR-GE’ye GSYİH’nın ~%3’ünü harcıyor)

Göçmen beyin gücünü ekonomiye kazandırmak (özellikle Türk doktorlar ve mühendisler Almanya’da vergi ödüyor)

Türkiye’den Giden Nitelikli Göçmenlerin Almanya’ya Katkısı

Almanya, Türkiye’den gelen doktor, mühendis ve IT uzmanlarını hazır eleman olarak görmektedir.

Örneğin, Bir Türk Doktor, Almanya’da 300.000 €’luk eğitim maliyetini üstlenmeden çalışmaya başlamaktadır. Bir yazılımcı, Alman firmalarına kısa sürede katma değer sağlamaktadır. Bu nedenle Almanya, Mavi Kart (Blue Card) gibi programlarla nitelikli göçmen/beyin göçünü çekmeye çalışmaktadır.

Sonuç olarak bir mühendis yetiştirmek: 100.000 €, bir doktor yetiştirmek: 250.000 €, bir akademisyen yetiştirmek (doktora+post-doc): 300.000 €’ya mal olmaktadır. Almanya, bu yatırımı vergi, AR-GE ve nitelikli işgücüyle geri kazanmakta; Türkiye’den gidenler de bu sisteme uyum sağlamaktadır.

NOT: Almanya ile ilgili bilgilerde katkılarından dolayı Ekonomist Meryem Yücel’e teşekkürlerimle.

UA Güvenlik ve Terörizm Uzmanı Ömer KALAYCI
UA Güvenlik ve Terörizm Uzmanı Ömer KALAYCI
Tüm Makaleler

  • 27.05.2025
  • Süre : 5 dk
  • 350 kez okundu

Google Ads