Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Hindistan ve Pakistan arasında “su savaşı” çıkar mı?

Hindistan'ın Keşmir bölgesinde gerçekleşen ve 26 turistin hayatını kaybettiği saldırının ardından, Hindistan Pakistan’ı suçlayarak 1960 tarihli İndus Suları Antlaşması'nı askıya aldığını duyurmuş ve bazı diplomatik kısıtlamalar açıklamıştır. Pakistan’ın su üzerindeki kısıtlamaları savaş sebebi sayarım açıklaması ve sınırdaki taciz ateşleri ise akıllara hemen “su savaşı “ başlıyor mu sorusunu getirmiştir.

Özet

1947’den bu yana 3 kez sınırda hafif yoğunluklu silahlı çatışma yaşamış olan Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim bugünlerde yeniden artmıştır. Hindistan'ın Keşmir bölgesinde gerçekleşen ve 26 turistin hayatını kaybettiği saldırının ardından, Hindistan Pakistan’ı suçlayarak 1960 tarihli İndus Suları Antlaşması'nı askıya aldığını duyurmuş ve bazı diplomatik kısıtlamalar açıklamıştır. Pakistan’ın su üzerindeki kısıtlamaları savaş sebebi sayarım açıklaması ve sınırdaki taciz ateşleri ise akıllara hemen “su savaşı “ başlıyor mu sorusunu getirmiştir. Bölgedeki gerilim kronik Keşmir sorunu üzerinden yeniden başlamış olup bir sıcak çatışmaya dönüşebilir. Ancak gerilimi arttırmayı sürdüren Hindistan’ın başlatacağı bir savaş “su savaşı” olmayacaktır. Bölgedeki Keşmir sorunu su sorunu ile içiçe geçmiştir. Sıcak bir askeri çatışma her iki sorunu daha da arttırıp bölgede büyük bir istikrarsızlık sonucu doğuracaktır. Ayrıca Hindistan ve Pakistan’ın her ikisinin de nükleer güç olmaları büyük bir sıcak çatışma riskini azaltıcı bir etkendir.

Hindistan’ Antlaşmayı askıya alma açıklaması, her ne kadar stratejik bir duraklatma hamlesi olsa da, bu alanda çok radikal bir ilk olmuştur. Suyun güvenlikleştirilmesi ve silah olarak kullanılması konusunda bir alan açmıştır. Aslında İndus Su Antlaşması ve su kaynakları bu gerilim stratejisinde bir araç olarak kullanılmaktadır. Bugün bölgede bir su savaşı riski değil geleceğe yönelik bir Su Stratejileri Savaşında mevzi kazanma olgusu vardır. Çünkü kronik Keşmir sorunu ve iklim değişikliği nedeniyle su bu bölgede yakın geleceğinde çok daha stratejik bir kaynak olacaktır.Bundan dolayı da sınıraşan su kaynakları üzerinden bölgeyi dizayn etmeye çalışan güçlerin elinde kullanışlı bir araç haline gelebilecektir. Bu nedenle bu çalışmada bölgedeki Su Stratejileri Savaşı hamleleri üzerinde durulmuştur.

Giriş

2025 yılı Nisan ayında Hindistan'ın Keşmir bölgesinde gerçekleşen ve 26 turistin hayatını kaybettiği saldırının ardından, Hindistan, 1960 tarihli İndus Suları Antlaşması'nı askıya aldığını duyurmuştur. Bu antlaşma, İndus Nehri sistemi üzerindeki suyun paylaşımını düzenlemekteydi ve Pakistan, özellikle tarım ve hidroelektrik enerji üretimi için bu su kaynaklarına büyük ölçüde bağımlıdır.Hindistan ve Pakistan arasındaki Kronik Keşmir sorunu üzerinden bugünlerde tekrar alevlenen gerilim, Hindistan’ın İndus Nehri Antlaşmasını askıya aldığını açıklaması ile daha da artmıştır. Pakistan’ın bu uygulamayı savaş sebebi sayarım açıklaması ve sınırdaki taciz ateşleri ise akıllara hemen “su savaşı “başlıyor mu sorusunu getirmiştir. Bunun yanısıra Hindistan’ın havzanın akışyukarısını kontrol eden asimetrik güç olmasının etkisiyle aşağıya birdenbire daha çok su bırakarak su’dan bir güç gösterisi yaptığı ileri sürüldü.

İndus Nehri havzası, Hindistan ve Pakistan arasında uzun süredir devam eden su paylaşımı sorunlarının merkezinde yer almaktadır. 2025 yılı itibarıyla bu sorunlar, hem ikili ilişkilerdeki gerilimler hem de iç politikadaki Antlaşmazlıklarla daha da derinleşmiştir. Aslında İndus Havzasında bir Antlaşma olsa da uzun zamandır Keşmir sorunu ile bağlantılı bir su stratejileri savaşı yaşanmaktadır.

İndus Havzasının Hidropolitiği

Çin'in Tibet Özerk Bölgesi'nden doğan İndus Nehri, kuzeybatı istikametinde Hindistan'ın Ladakh ve Cammu Keşmir bölgelerini aşıp Pakistan'ın Azad Cammu Keşmir, Gilgit Baltistan, Pencap ve Sindh eyaletlerini geçerek Karaçi yakınlarından Arap Denizi'ne dökülmektedir. Nehir sisteminin yüzde 52'si Pakistan, yüzde 34'ü Hindistan ile bölünürken geriye kalan küçük kısımlar, Afganistan'ın doğusu (%6) ve Çin'in Tibet Özerk Bölgesi'nde(%8) yer almaktadır(4).

2880 km uzunluğunda olan ve yıllık ortalama 208 milyar metreküp su taşıyan İndus Nehri Pakistan'ın tarımsal üretiminin yüzde 90'ına su sağlamakta ve gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 25'ine katkıda bulunmaktadır. Indüs nehri tümü sınıraşan nehir havzası olan Sutlej, Beas, Ravi, Jhelum ve Chenab adlı 5 alt havzadan oluşmaktadır.

Garantör, Dünya Bankası

İndus Suları Antlaşması, Pakistan ile Hindistan arasında, Dünya Bankasının yaklaşık 10 yıl süren aracılığının ardından Dünya Bankası garantörlüğünde Eylül 1960'ta imzalanmıştır. İki ülkenin İndus Nehri sisteminin sularının kullanımıyla ilgili hak ve yükümlülüklerini belirleyen Antlaşma, İndus Havzası'nın doğusu ve batısındaki 6 nehrin sularının iki ülke tarafından kullanımını tanımlamıştır. Antlaşmaya göre, İndus Nehri'ni besleyen 6 nehirden Beas, Ravi ve Sutlej'in kontrolü Hindistan'a; Indus, Jhelum ve Chenab'ın kontrolü Pakistan'a verilmiştir. Hindistan'ın kontrolüne verilen nehirler, İndus'u daha çok beslediği için Pakistan'a bu nehirler üzerinde haklar tanınmıştır. Antlaşmaya Hindistan'ın enerji üretimi, tarım ve balıkçılık hakları olduğu maddesi de eklenmiştir.

Havzada Hidro diplomasi ve İhtilafların son durumu

Hindistan ve Pakistan'dan temsilcilerden oluşan ikili "Daimi İndus Komisyonu", işbirliğini geliştirmek ve itilafları çözmek amacıyla oluşturulmuştur. Bu kapsamda iki taraf her yıl en az bir kez, dönüşümlü olarak Hindistan ve Pakistan'da bir araya gelmektedir. Ancak bu komisyona rağmen iki taraf arasında İndus Suları Antlaşmasına yönelik sorunlar yaşanmaktadır.

Hindistan'ın Chenab ve Jhelum nehirleri üzerinde Ratle ve Kişanganga hidroelektrik santrali projelerinin İndus Nehri Antlaşmasını (IWT) ihlal ettiği tartışılmaktadır. İslamabad, inşası planlanan bu hidroelektrik santrallerinin tarımsal su akışını keseceğini savunurken Hindistan ise projelerinin Antlaşmanın şartlarına uyduğu konusunda ısrar etmektedir. Pakistan sorunun çözümü için konuyu Lahey merkezli Daimî Tahkim Mahkemesine götürmüş ancak Hindistan, tahkim mahkemesinin yargı yetkisini reddetmiştir.

Hindistan tarafı geçen yıl Antlaşmanın resmen gözden geçirilmesini ve değiştirilmesini talep etse de Pakistan Antlaşmanın tamamen uygulanmasına bağlı olduğunu bildirmiştir.

Hindistan’ın Keşmir’deki Baraj Projeleri

Indus nehri Antlaşmasına göre doğudaki üç sınıraşan nehirden akan suyun bir kısmını Pakistan’la paylaşmak zorunda olan Hindistan bunu gerçekleştirmemiştir.

Bunun yanısıra Hindistan kendisinin kontrol ettiği itilaflı Jammu ve Keşmir bölgesindeki barajların yapımına hız vermiştir.Bu bölgede Chenab ve Jhelum nehirleri üzerinde Ratle ve Kişanganga hidroelektrik santralinin yapımına başlamıştır. Kişanganga hidroelektrik santrali 2018 yılında tamamlanmış, Ratle Barajının da 2026 yılında işletmeye alınması planlanmıştır. Bu baraj 133 metre yüksekliğinde, 850 MW kurulu gücü ve toplam 78 milyon m3 depolama özelliği olan bir beton ağırlık barajıdır. Pakistan bu projenin Indus Nehri Antlaşmasının birçok maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle konuyu Dünya Bankasına ve Tahkim Mahkemesine (Court of Arbitration) taşımıştır (2). Tahkim Mahkemesi Pakistan'ın projeye itirazları, IWT'nin Ek D (10) şartını karşılamayan üç aylık bir süreden sonra sunduğunu belirtmiştir(2).

Ratle Barajı hidroelektrik santral projesi, Jammu ve Keşmir’in Kishtwar bölgesinde, 450 MW'lık Baghlihar projesinin yukarısında ve 390 MW'lık Dulhasti projesinin aşağısında yer almaktadır.İtilaflı Jammu ve Keşmir bölgesinde Hindistan tarafından planlanan başka baraj ve hidroelektrik santraller de bulunmaktadır (2).

Pakistan bu baraj projeleri nedeniyle son olarak 2019'da Dünya Bankasına şikâyette bulunmuştur. Antlaşmanın garantörü Dünya Bankasının iki ülke yetkilileriyle Mayıs 2020'de Washington'da yaptığı toplantılar, karar alınamadan sona ermiştir.

Hindistan bu baraj projelerinin Antlaşmayla uyumlu olduğunu savunurken Pakistan ise barajların su sıkıntısı ve su baskını riskleri yaratacağını ileri sürmektedir. Ayrıca uzmanlar tarafından Pakistan ekonomisinin yüzde 20'sinin İndus Nehri çevresindeki faaliyetlere bağlı olduğu belirtilmektedir.

Sessiz Güç Çin’in Rolü

İndus Nehri’nin ana kaynağı Tibet Platosu’ndan doğar. Yani Çin de teknik olarak yukarı havza ülkesidir.Çin, Pakistan ile güçlü stratejik işbirliği içinde olan (örneğin CPEC - China-Pakistan Economic Corridor) bir ülke olup Tibet’te başlattığı bazı su projeleri, Hindistan’ı endişelendirmektedir. Bu projeler İndus’ü doğrudan etkilemese de Brahmaputra gibi diğer büyük nehirlerdeki projeler, Çin’in asimetrik bir güç olarak agresif bir hidropolitika uygulayabileceği algısını güçlendirmektedir.

Hidrojeopolitik Satranç Tahtası

Bu satrançta Keşmir, bölgedeki saatli su bombasının coğrafyasıdır. Mevcut ve proje halindeki barajlar Hindistan’ın sessiz stratejik manevra araçlardır. Bölgede Çin ise oyunun dışında gibi gözükse de perde arkasında etkili sessiz asimetrik güçtür.Yukarıda belirtilen bu üç unsur birleştiğinde, İndus Havzası bir su savaşından çok bir “su stratejisi savaş alanı” haline gelmektedir.

Indus Su Antlaşmasının (IWT) geleceği

Pakistan, Jammu ve Keşmir’deki iki hidroelektrik santral projesine itiraz ediyor: Hindistan ise Jhelum'un bir kolu olan Kishenganga'daki Kishenganga HES ve Chenab'daki Ratle HES’in nehrin doğal akışını engellemeden elektrik üreten projeler olarak Antlaşmayı ihlal etmediğini ileri sürüyor. Hindistan Ocak 2023'te Pakistan'a Antlaşma'da "değişiklik" talep eden bir bildirim yayınlamıştır. Bu, Antlaşma'nın var olduğu altmış yılı aşkın süre içinde ilk bildirim olmuştur.Hindistan, 2024’ün Eylül ayında İslamabad'a bir başka resmi bildirim göndererek çıtayı yükseltmiş, Antlaşmanın gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi"ni talep etmiştir. Hindistan Eylül 2024 tarihli bildiriminde, Antlaşmayı yeniden gözden geçirmesini gerektiren "temel ve öngörülemeyen koşul değişikliklerine" vurgu yapmıştır. Bunlar arasında "nüfus demografisindeki değişiklik, çevresel sorunlar ve Hindistan'ın emisyon hedeflerini tutturmak için temiz enerji geliştirme ihtiyacı ve sürekli sınır ötesi terörizmin etkisi" yer almaktadır.

Hindistan’ın her iki bildirimi de Antlaşmanın XII. Maddesi (3) uyarınca yayınlanmıştır; bu maddeye göre "bu Antlaşmanın hükümleri, iki Hükümet arasında bu amaçla imzalanan usulüne uygun şekilde onaylanmış bir Antlaşma ile zaman zaman değiştirilebilir".

Hindistan Su Antlaşmasından Çekilmedi, Askıya aldı .

Uluslararası Anlaşmaları ‘Askıya alma-beklemede tutma’ örnekleri nadir ve o koşullara özgü örneklerdir. Devletler zaman zaman siyasi baskı biçimi olarak antlaşma yükümlülüklerini askıya almışlardır. 65 yıldır süren İndus Su Antlaşmasının askıya alınması açıklaması ile Hindistan bu konuda yeni ve çok radikal bir turum ortaya koymaktadır. Ticaret yaptırımları, vize iptalleri ve seyahat yasakları gibi rutin diplomatik önlemlerin ötesinde , 65 yıldır süren bir su paylaşım antlaşmasını askıya almak çok özgün bir durum olarak ortaya çıkmıştır. Ancak Hindistan’ın anlaşmadan tamamen çekilmemesi ve şimdilik de olsa suyu bir savaş silahı olarak kullanmıyor olması olumlu bir durumdur. Hindistan’ın bu “askıya alma” kararı koşullar değişirse antlaşmanın yeniden canlandırılabileceğine dair örtük bir umudun taşınmasına imkân tanımaktadır (5).

Sonuç

İndus Havzasında, 1960 yılında imzalanan ve çeşitli itirazlar olsa da ülkeler arasında ilişkilerin kesilmesini önleyen bir Antlaşma ve bir havza komisyonu mevcuttur. Havzada su paylaşımı konusundaki Antlaşmazlıkların artması veya daha çok sorun yaratması Hindistan ve Pakistan arasındaki tarihsel Keşmir gerilimden beslenmektedir. Keşmir, bağımsızlık sonrası Hindistan ve Pakistan arasında süregelen tarihsel bir çatışma alanıdır. Her iki ülke de bölgenin tamamı üzerinde egemenlik iddiasında bulunmaktadır.

İndus nehrinin kolları Hindistan topraklarından, özellikle de Hindistan kontrolündeki Keşmir bölgesinden doğmaktadır. Hindistan bu bölgedeki kollar üzerinde suyu kontrol etmeye yönelik bir hidropolitika uygulayarak birçok baraj ve HES projesi geliştirmiştir. Bu durum Hindistan’ın suyu kontrolünün yanısıra Keşmir’deki hakimiyetini de artırmaktadır. Tarım, Pakistan’ın gayrisafi yurt içi hasılasının %24’ünü oluşturmakta ve Pakistan’daki iş gücünün %37’si tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Hindistan’ın, İndus Nehri sistemi üzerindeki Antlaşmayı askıya alması Antlaşmanın revize edilmesini sağlamaya yönelik bir hidropolitik hamle olup daha ileri uygulamaları kapsamayacaktır.

Şekil 1: Kasım 2024-Mart 2025 arasındaki kar örtüsü kalıcılığı anomalisi (referans dönemi 2003-2024 arasındaki tarihi gözlemlerle karşılaştırılmıştır)

Hindistan ve Pakistan arasındaki su stratejileri hamleleri suyun yakın gelecekteki paylaşım risklerini azaltmaya yönelik hamlelerdir. Çünkü İndus Havzası, iklim değişikliğinin etkisi altındadır. NASA'ya göre, bu bölge dünyanın en fazla su stresi yaşayan ikinci akiferine sahiptir. Artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar hem Hindistan hem de Pakistan için su kaynaklarının sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. 2025 yılında International Centre for Integrated Mountain Development (ICIMOD) tarafından yayınlanan raporda (3) Hindu Kush Himalaya bölgesinde mevsimsel karda önemli bir düşüş olduğu, kar kalıcılığının normalin %23,6 altında olduğu ve bunun 23 yılın en düşük seviyesi olduğu vurgulanmaktadır. Rapora göre İndus, Ganj ve Brahmaputra dahil olmak üzere on iki büyük nehir havzasının tamamı, Mekong ve Salween havzalarının %50'den fazlası ortalamanın altında kar yağışı almıştır. Rapor 2025 ‘te Indüs havzasında -%16'lık kar kalıcılığı anomalisi kaydedildiğini ve bu sürekli açığın, yaklaşık 300 milyon insanın yaz başındaki su güvenliğini tehdit ettiğini belirtmektedir. (3).(Şekil 1).

Bu açıklamalar doğrultusunda Keşmir’de tırmanan bu son krizin su savaşı yaratacak bir su krizi değil, Keşmir üzerinden yürütülen bir su stratejileri krizinin başlangıcı olduğu söylenebilir. Keşmir, bölgede suyun kalbi durumundadır. Hindistan Keşmir’le bağlantılı olarak uzun zamandır elinde tuttuğu su kartını masaya koymuştur. Bundan sonra su kaynakları bölgede terör ve milliyetçilik üzerinden yeni bir denklemin şekillenmesinde bir araç olarak kullanılacaktır. Bu nedenle Güney Asya’da uzun süredir biriken jeopolitik gerilimin uluslararası güçler tarafından su kaynaklarının paylaşımı üzerinden yeni bir çatışma dalgasına dönüştürülmesi tehditi artmıştır.

Su, terör ve milliyetçilik üzerinden şekillenecek olan bu yeni denklem, yalnızca Pakistan ve Hindistan’ı değil tüm bölgeyi ilgilendirecektir. Bu nedenle yeni su denklemi, bölge güvenlik dengesinin sürmesinde veya bozulmasında daha kullanışlı bir araç olarak ortaya çıkmıştır.

İndus havzasının asimetrik sessiz gücü Çin de bu gelişmeleri izlemektedir. Çin halihazırda Indus Nehirleri Sistemi'nin iki nehri (Sutlej ve Indus), Brahmaputra ve Mekong'da çok agresif hidropolitika planları yapmış durumdadır. Hindistan Indüs Su Antlaşması konusunda agresif eylemlerde bulunursa, bunu firsat bilerek Çin'in Sutlej, Indus, Brahmaputra ve Mekong gibi diğer nehirlerde benzer eylemlerde bulunabilmesi mümkündür. Ancak, bu tür eylemlerin sonucu o dönemde Hindistan ve Çin arasındaki göreceli güç dinamiklerine bağlı olacaktır.

Son dönemde Hindistan’ın revizyon önerileri artmış olsa da İndus Su Antlaşması bugüne kadar Hindistan ve Pakistan arasında bir istikrar unsuru olmuştur. Antlaşma, savaş dönemlerinde bile geçerliliğini koruyarak dikkate değer bir süreklilik örneği sunmuştur. Ancak, 65 yıl önce yapılan Antlaşmanın teknolojik gelişmeler, baraj projeleri ve iklim değişikliği gibi güncel faktörleri içermemesi, günümüzdeki etkinliğini sınırlandırmaktadır. Antlaşma günümüz koşullarına uygun hale getirilmediği sürece Antlaşmayı etkisiz kılacak gelişmelerin sürebileceği görülmektedir.

Ortaya çıkan bu yeni durum, Indüs havzası ülkelerin bölge dışı güçlerin müdahalesine veya yönlendirmesine imkan tanıyacak hidropolitikalardan uzak durmalarını gerektirmektedir. Sonuç olarak İndus havzasında hidrojeopolitik fay üzerinde gerilim yüklenmesinin süreceği ancak kırılmanın büyüklüğün o günkü bölgesel jeopolitik koşullara bağlı olacağı görülmektedir.

İndus Nehri Havzasında bugün ve kısa vadede bir su savaşı yerine, gerilimli diplomasinin, karşılıklı tehditlerin ve uluslararası arabuluculukların ön planda olacağı görülmektedir. Uzun vadede Havza ülkeleri hidro-diplomatik ilişkilerini geliştirmezse ve iklim değişikliği, kötü su yönetimi ve aşırı milliyetçilik gibi faktörler kontrol altına alınmazsa, bölgede Keşmir anlaşmazlığı üzerinden su kullanımının da konu edileceği bir savaş çıkartılması olasılığı artacaktır.

Kaynaklar

[1] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/pakistan-hindistanin-indus-havzasina-yonelik-her-turlu-girisimi-savas-nedeni-sayilacak/3547414

[2] https://en.wikipedia.org/wiki/Ratle_Hydroelectric_Plant

[3] Muhammad, S. (2025). HKH snow update 2025. ICIMOD. https://doi.org/10.53055/ICIMOD.1087

[4] Kishor Uprety & Salman M. A. Salman (2011) Legal aspects of sharing and management of transboundary waters in South Asia: preventing conflicts and promoting cooperation, Hydrological Sciences Journal, 56:4, 641-661, DOI: 10.1080/02626667.2011.576252 available at : https://doi.org/10.1080/02626667.2011.576252

[5] Nishant Sirohi “Indus Treaty in “Abeyance”: A Strategic Pause, Not a Legal Breach” Indus Treaty in “Abeyance”: A Strategic Pause, Not a Legal Breach Apr 28, 2025

Araştırmacı Yazar ve Akademisyen  Dursun YILDIZ
Araştırmacı Yazar ve Akademisyen Dursun YILDIZ
Tüm Makaleler

  • 03.05.2025
  • Süre : 5 dk
  • 777 kez okundu

Google Ads