Ahlâk ve Erdem Üzerine Felsefe
Felsefenin bir alt dalı olan Etik (ahlak felsefesi) İslam, Hristiyanlık ve Musevilik dinlerinin dışında bir ahlak ve erdem anlayışının da geliştirilebileceğini gösteren en önemli alandır.
Size daha evvel felsefe okumanın insan hayatına etkilerini, yaşamın her safhasındaki size neler kattıklarını yazılarımda aktarmaya çalıştım. Platon, Sokrat, Aristo, Marcus Aerulius, Ibni Haldun, Gazalli, Ibni Sina, Ibni Rüşt gibi birçok filozof ve felsefeciden bahsetmiştim. Bu minvalde yazmaya devam ediyorum.
Hepimiz için hayat bir serüven, bizler de onun içinde rolleri biçilmiş oyuncularız. Perdenin ne zaman kapanıp, sahneden ineceğimizi bilmeyen sanatçılar gibiyiz. Hayatımızın olgularına baktığımızda bizi biz yapan değerlerin Ahlak ve Erdem olduğunu görürsünüz. Bir insanı, insan yapan değerleri felsefi ve sosyolojik etkileşimi ve dinlerle arasındaki bağı önemli bir faktördür.
Felsefenin bir alt dalı olan Etik (ahlak felsefesi) İslam, Hristiyanlık ve Musevilik dinlerinin dışında bir ahlak ve erdem anlayışının da geliştirilebileceğini gösteren en önemli alandır. Hıristiyanlık ve İslam dinlerinden yüzlerce yıl önce yaşayan ve Musevilik dininin de etkisi dışında kalan antik Yunan filozoflarından Platon ve Aristo, buna dair bizlere güzel örnekleri ulaştıran metinler yazmışlardır.
Bu filozoflar yaşamın amacının gelişerek iyi bir ruhu taşımak olduğunu düşünmüşlerdir! Onlara göre iyi bir ruhu taşımak da Erdemli olmakla mümkündür! Belli başlı erdemler arasında da Adalet, Cesaret, Dostluk ve Ölçülü olmak gibi erdemleri saymışlardır.
Platon bu erdemlerin özünün salt akıl yoluyla, Aristotales ise hem akıl hem de deneyim yoluyla kavranabileceğini savunmuştur.
Yine İskoçyalı filozof Davit Hume, ahlakın ve erdemin Dinin tekelinde olmadığını, ahlakın ve belli başlı erdemlerin temelinde duyguların olduğunu, duygudaşlık olarak nitelendirdiği bir duygu kesişmesiyle vicdan, cömertlik, yardımseverlik, adalet temelli ortak bir ahlakın ve erdemin geliştirilebileceğini, bu potansiyelin ortaya çıkmasında, eğitimin ve çevre etkisinin çok önemli bir rol oynadığını savunmuştur!
Alman filozof Kant, eylemlerimizin doğuracağı sonuçlara bakmaksızın, onların mutluluk, haz, yarar sağlayacağını dikkate almaksızın, evrensel bir ilkeye göre eylemde bulunan kişinin, ahlaklı ve erdemli olabileceğini ve akıl sahibi olan insanların bunu kavradıklarını savunmuştur.
Gerçekten de, Ahlak ve Erdem ile Din arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Dindar olsunlar veya olmasınlar, felsefe tarihinde, bir Ahlak ve Erdem anlayışı geliştiren birçok filozof vardır. Ahlaklı ve erdemli olmak için din zorunlu değildir. Bunu da bize en iyi öğreten alan, felsefedir!
İnsanlığın ve uygarlığın gelişmesi, Tanrı düşüncesini kurgulamasıyla değil, ahlaklı ve erdemli olmasıyla mümkündür! Birinci ve öncelikli koşul, ahlaklı ve erdemli olmaktır, iyi bir insan olmaktır. Bu sağlandıktan sonra, insanlığın ve uygarlığın daha fazla gelişmesi için yapılması gereken de felsefe de, bilim de, sanat ta ve siyaset te ilerleme sağlamaktır. Özgür düşüncenin olmadığı, tek sesli toplum yapılanmalarında Din, Felsefe, Bilim, Sanat ve Siyaset gelişemez, belki doğrudan bu nedenle Din diye dayatılan ama gerçekte pek de Din sayılmayan şeyin hizmetine girer.
İnsan, Tanrı kurgusuna yaklaştıkça, insana, dünyaya ve yaşama yabancılaşır. 19. yüzyıl Alman Filozofu Friedrich Nietzsche’nin söylediği gibi, yaşamı ve dünyevi olana, öte dünyacılıkla, Dinle, İmanla ve Tanrı kurgusuyla bakmak, hiççiliktir, bir çöküşün ve yozlaşmanın göstergesidir.
Tüm acılarıyla ve hazlarıyla, mutluluklarıyla ve mutsuzluklarıyla, yaşamı yaşamak, kucaklamak, sürü zihniyetinin bir parçası olmaktansa, kendi değerlerini kendisi yaratan özgür bir ruh olmak, insanın gelişmesinin yolunu açar. Dünyamızda bugün 8 milyara yakın insan yaşamaktadır. Bu insan topluluklarının hepsinin dini inanç ve ona bağlı olarak da bir sürü mezhep ve tarikatları vardır. Hepsine sorduğunuzda herkesin dini en doğrusu, tarikatı da en iyisidir!
Oysaki Tanrı tektir. Ahlâk ve erdem dünyanın ortak değerleridir. Tüm dinler insanın ahlak ve erdemli olmasının önemini yazar. Yani her dindarım diyenin ahlaklı ve erdemli olacağını, Her ateistinde Ahlaksız ve erdemsiz olacağını düşünmek o kadar yalandır ve yanlıştır. Ahlak ve erdem çaba gerektirir, bunu başaranlar adam olur, iyi bir yurttaş olur. Kısaca insan olur insan!
Saygı dolu sevgiyle kalın.