Bilge İmparator "Marcus Aurelius"
Felsefe ve Filozof:
FELSEFE iyidir, fakat onu anlamak için yeterli bir bilgi birikimi seviyesine ulaşmakta hayatın bir gerçeğidir sanırım... FELSEFE var olan hayata dair gerçekleri bir kez daha sorgulayıp düşünmek, hayata dair her şeye yeni bir soluk ve bakış açısı getirip insanlara hayatı kolaylaştıran bilgileri sunmaktır... İşte bu da benim FELSEFE anlayışımın gerçeğidir...Benim anlayışım da bazen insanın aklındaki DELİ sorulara bazen de deli yanıtlar aradığı bir bilim dalı değil midir FELSEFE(!)... Belki de ondandır ülkemizde bu bilim dalına KET vurulması, okullardan ders olarak verilmesinin kaldırılması(!)...
Marcus AURELIUS sadece bir FİLOZOF değil, aynı zamanda da en büyük imparatorlardan biriydi zamanının... Onun bedeni ÖLDÜ ama FİKİRLERİ yüzyıllar öncesinden önümüzü aydınlatmaya devam ediyor...
Bende size benim anlatım meşrebimle, ROMA'nın en müstesna İMPARATORU olan MARCUS AURELIUS'u anlatayım istedim… ROMA İmparatoru Marcus AURELIUS
Marcus Aurelius:
İSA'dan sonra "161-180" yılları arasında ROMA imparatoru olarak hüküm sürmüştür... Tam adı Marcus AURELIUS Antoninus Augustus’dur... ROMA’nın beş iyi imparatorunun beşincisi ve sonuncusudur... O çağlarda ROMA'da yaşayanlar bir köle toplumudur... MARCUS'un dönemi, yöneticilik ve İKTİDARIN bilinen TARİH içinde sıra dışı bir dönem olma özelliğini korur...
Kendisi, STOACI bir filozoftur... Sürekli yazmıştır...PLATON, yöneticilik için en uygun kişilerin filozoflar olduğunu savunurdu... “FİLOZOFLAR kral, krallar filozof olsaydı şehirler ışıl ışıl olurdu” sözü Platon’a aittir...TARİH boyunca gelmiş geçmiş tüm hükümdarlar arasında, belki de çok azı Marcus AURELİUS gibi hem filozof hem de hükümdardır...
Marcus AURELİUS, ROMA imparatoru sıfatıyla dünyadaki en güçlü insandır... Bununla birlikte, onun hem bireysel hem de DEVLET adamı olarak yaşamını, PARA, MAL-MÜLK, İKTİDAR ya da ŞÖHRET tutkusu değil, erdem, adalet ve barışa duyduğu özlem yönlendiriyordu...
19 yıllık hükümdarlığının 17 senesini savaşlara ayırması büyük bir İRONİDİR... Bunun nedeni ROMA'nın zor döneminde imparator olması ve imparatorluğun dağılmak üzere olmasıdır...
Marcus AURELİUS, EVREN'de insanın yerini, ne için var edildiğini anlatır yazdıklarında… Marcus AURELİUS ’un yazılarında ‘’SEN’’ diye bahsettiği okuyucu değil, KENDİSİDİR, düşünceleri başkalarına ÖĞÜTLER değil, kendisine ait bir iç muhasebedir, İÇSEL bir iletişimdir... Marcus AURELİUS’un eseri bir özdeyişler derlemesidir... Yazılarında; AİLESİNE, manevi BABASINA ve eğitmenlerine borçlu olduğunu belirttiği bütün iyi niteliklere değinir... Ülkemizde Marcus AURELİUS’un kitabı ‘’KENDİME DÜŞÜNCELER’’ ismiyle yayınlandı ve ben bu kitabı özümseyerek okuyarak şimdi de bu satırları sizler için kaleme aldım...
Marcus AURELİUS ’un kitabında yer alan sözleri:
Bu kitapta Marcus AURELİUS’un aşağıdaki ifadeleri yer almaktadır, işte sizler için derlediğim bu ifadelerden bazıları... Her ne kadar Marcus AURELİUS bunları kendine söylemişse de biz yine de kendimize söylemiş gibi okuyalım:
"Durmadan dönüp duran yıldızları, sanki sen de onların arasında geziniyormuşsun gibi hayranlıkla seyret ve varlıkların içinde bulunduğu değişimi düşün, hiç durmaksızın birinden diğerine dönüşmelerini izle... Bu gibi olaylar üzerinde düşünerek, yeryüzündeki yaşamı tozlarından arındırırsın."
‘’Evreni daima tek bir canlı varlık olarak düşün, tek bir bedeni ve tek bir ruhu olan; ve sonra bütün varlıkların nasıl bu tek canlı varlığın kozmik bilinciyle ilişki içinde olduğunu gözle.’’
''Bir insanın yaşamı boyunca amacı, mutluluğa ulaşmak, sefalet ve mutsuzluktan uzak durmak, hareket özgürlüğü elde etmek ve ‘arzularının’ kölesi olmaktan kaçınmak, kendi kendine yetmek ve bağımsız olabilmek, diğer insanların parasal, toplumsal ya da duygusal desteklerine muhtaç olmamaktır.''
"Şu birkaç gerçek dışında her şeyi boş ver: Yalnızca bulunduğumuz anda, şu kısacık zaman diliminde yaşayabiliriz; yaşamımızın geri kalan kısmı ya sona ermiş ve çoktan toprağa gömülmüştür ya da henüz bir belirsizlik perdesi arkasında gizlidir. Sürdüğümüz yaşam kısa, yeryüzündeki köşemiz ise küçüktür.''
''Üç bin yıl ya da bunun on katı bile yaşasan, hiç kimsenin yaşamakta olduğu yaşamdan başka bir yaşamı yitirmediğini, yitirmekte olduğu yaşamdan başka bir yaşam yaşamadığını aklından çıkarma; bu nedenle en uzun yaşamın da, en kısa yaşamın da sonu aynı yere varır... Çünkü şimdiki zaman herkes için aynıdır, bu nedenle geçmekte olan da aynıdır; yitirilen, bir andan başka bir şey değildir...İnsan yaşlı da ölse genç de ölse ölünce aynı şeyi yitirir; şimdiki zaman insanın yoksun kalabileceği yegâne şeydir... Çünkü sahip olduğu biricik şeydir.''
''Eğer bir dış etken seni üzerse, duyduğun acı o şeyin kendisinden değil senin ona verdiğin değerden geliyordur... Onu da her an ortadan kaldırma gücün vardır.''
"Bir insan bile bile gerçeği görmemezlik edemez."
"Kendi amaçlarınla ilgilen, diğer insanlarla değil... Yaşadıklarını evrenin doğası öyle istediği için yaşıyorsun."
"Kendi içini kaz... Çünkü iyilik içinde, sen kazdıkça o fışkıracak."
"İnsanları sevmeyen birine, onun insanlara davrandığı gibi davranma"
“Saklanabileceğin tek kale, insanın tutkularından arınmış bir akılla yargılarını bilinçli olarak kullanabileceği kendi içindeki kaledir.’’
"Düşünceleriniz ne ise hayatınız da odur... Hayatınızın gidişini değiştirmek istiyorsanız, düşüncelerinizi değiştiriniz."
''Kanunlar örümcek ağına benzerler, küçük sinekler ağa takılır kalır, büyük sinekler ağı deler geçer.''
“İnsanlar birbirleri için dünyaya gelmişlerdir... Bu nedenle onları eğit ya da katlan onlara”
“Olan bitenler seni rahatsız ettiğinde ve soğukkanlılığını yitirdiğinde, hemen kendine dön ve seni kızdıran olay bittikten sonra kızgınlığını daha fazla sürdürme; çünkü derinde yatan uyumuna ne kadar fazla sığınırsan kendine o kadar egemen olursun.”
"Birisinin hatasına öfkelendiğinde derhal kendine bak ve kendinin de nasıl hata yaptığını düşün; örneğin iyinin paraya ya da hazza ya da bir parça şöhrete eşdeğer olduğunu düşünmen gibi... Bunun bilincine vardığında, özellikle de seni öfkelendiren kişinin gergin olduğunu ve yapabileceği pek başka bir şey olmadığını ayrımsadığında öfkeni hemen unutursun ve eğer bir yolunu bulabilirsen, karşındaki insanın gerginliğini gidermelisin."
“Her yeni güne başlarken, kendine şunu anımsat: Bugün yine meraklı, nankör, kendini beğenmiş, hilekâr, kıskanç ve bencil bir sürü insan çıkacak karşıma... Onları bu duruma getiren, iyi ile kötüyü ayırt edemeyecek kadar cahil olmalarıdır.”
“İyi insanın nasıl olması gerektiğini anlatmayı bırak artık; anlattığın insan ol!”
‘’Bir insanın gözleri, onun karakterini hemen yansıtır, tıpkı sevilen birinin, sevgilisinin bakışlarından her şeyi okuması gibidir bu.”
‘’İyi, samimi ve nazik insanlar karakterlerini, herkesin görebileceği biçimde yüzlerine yansıtır.’’
“Mutlu bir yaşam sürmek için ne kadar az şeye gereksinimin olduğunu anımsa.’’
“Varlıklı olduğun için gururlanma ve yitip gitmesine daima hazırlıklı ol”
“Üç akrabalığın vardır: Birincisi seni çevreleyen bedenle olan yakınlığındır; ikincisi her şeyin kaynağı olan yaratıcı güç iledir; üçüncüsü ise seninle birlikte yaşayanlardır.”
“Sana armağan edilen yaşama uyum sağla ve kaderin senin çevrene yerleştirdiği insanları samimiyetle sev.”
“En iyi intikam, düşmanın gibi olmamaktır!”
“Başına gelenleri ve senin yazgında bulunanları yalnızca sev... Bundan daha uygun ne olabilir (?)”
“Ulu bir bilge olman ama kimsenin bunu anlamamış olma olasılığı her zaman mümkündür... MARCUS, sen bu büyük dünya halkının bir vatandaşı oldun; yaşamının beş ya da elli yıl sürmesi neyi değiştirir(?) Sana verilen süre ne kadar olursa olsun, bu büyük topluluğun ‘BİRLİK ilkelerine uygun olan her şey, herkesin için adildir’’
“Ölümden korkma, tersine onu sevinerek karşıla!"
‘’Kendini bugün ölmüş olarak düşün, artık yaşamı sona ermiş birisi gibi ve bunu aklında tutarak geriye kalan zamanını doğa ile tam bir uyum içinde yaşayarak geçir.’’
‘’....Sahneyi halinden hoşnut olarak terk et, çünkü seni sahneden indiren Yaratıcı da yaptığından hoşnuttur.”
Marcus AURELİUS ’un ölümü:
180 yılının başında, ordusunu kırmakta olan bir salgın sarılığına tutulur... İmparatorlarının öleceğini anlayarak gözyaşlarını tutamayan askerlerine: ‘’NİÇİN AĞLIYORSUNUZ (?)” diye sorar Marcus AURELİUS... Ve kendisi şu cevabı verir; “HEPİNİZİN BENİ BULACAĞI YERE, SADECE, SİZDEN ÖNCE GİTTİĞİMİ BİLMİYOR MUSUNUZ(?)”
Aynı günün akşamı, bir emri olup olmadığını öğrenmek için yanına gelen görevliye, “Beni artık bırakıp, doğacak güneşi bulmaya gidin, ben artık batıyorum’’ diye yanıt verir, sonra uyumak üzereymiş gibi, başını örter... 180 yılının 9 Nisan gecesinde, 58 yaşında, hayata gözlerini yumar...
Stoacı Marcus AURELİUS
Marcus AURELİUS stoacı bir filozoftu.....
Stoacılar DOĞAYA uygun yaşamayı FELSEFİ olarak benimserler, mutluluğun dış koşullara bağlı olmadığına inanırlar ve dış etkilere karşı kayıtsız kalmayı önerirler... Stoacılara göre; ÖZGÜR insan başkalarına ve dış etkilere kayıtsız kalmasını bilen insandır... Stoacılar ERDEM ile mutluluğun temeli olarak ARZU, TUTKU HEYECAN ve DUYGULARDAN kurtulmayı kabul ederler... Stoacılara göre tek insanla evren arasında bir fark olmadığı gibi, "RUH" ile "MADDE" arasında da bir fark yoktu…
Eski Yunanistan’daki Parnasos Dağının güneybasında bulunan Delfi arkeolojik alanındaki Kehanet Tapınağı'nda Sokrates’in şu sözü kazılıdır: “INSAN, KENDİNİ Bil(!) “Sokrates’in bir başka sözü; “Neye sahip olduğundan çok, ne olduğuna bakarak kendini değerlendir, ancak bu biçimde olabildiğince mükemmel olabilirsin“
Platonun özlediği kral: Marcus AURELİUS
Marcus Aurelius Roma Meydanı'nda yürürken arkasında da bir uşak yürürmüş...Uşağın tek işi, insanlar onu alkışladığında ve şükranlarını sunduğunda Marcus AURELİUS'un kulağına eğilerek ''sen sadece insansın (Hominem te memento) diye fısıldamakmış...
Bu hikâye Marcus AURELİUS ’un Sokrates’in söylediği gibi hem ‘’KENDİNİ BİLDİĞİNİ'’ ve hem de neye sahip olduğunu değil ‘’ne olduğunu’’ bildiğini göstermektedir...
SONUÇ:
Marcus AURELİUS ’tan yaklaşık iki bin yıl sonra yaşayan günümüz politikacılarının gerçek bir devlet adamı olan Marcus AURELİUS ’tan öğrenecekleri çok şey olsa gerek diye düşünüyorum... Ama vazgeçtim günümüz politikacılarının Marcus AURELİUS’tan bir şey öğrenmelerini, kendilerine Marcus AURELİUS kimdir diye sorsak acep ne cevap verirlerdi(?)
PLATON'un söylediği gibi keşke filozoflar kral, krallar filozof olsaydı!... SAYGI dolu sevgiyle kalın diyorum...
KAYNAK:
MARCUS AURELİUS "Kendime Düşünceler" kitabından benim kendime has yorumumla...