Site İçi Arama

dinfelsefe

Görünenin arkasındaki gerçekleri görebilmek.

İnsan ne kadar yüksek standartta yaşarsa yaşasın, içinde kopan fırtınalar vardır, bir boşluk vardır. Duygu ve duygusuzluk gibi, sevgi ve tevazu gibi görmezden gelmeleri, yüzleşememeleri vardır. Yani herkesin bir eksiği ve yalnızlığı vardır. Belki bu eksikliğin ve yalnızlığın nedeni, kendi gibi yaşamasına izin verilmemiş, duygu ve düşüncelerini yansıtamamış olmasından kaynaklanır.

Görünenin arkasında bir de görünmeyen taraf vardır. Hayaller, umutlar gibi, istekler gibi. Hepsinde bir kaybedişlik, hepsinde bir kırılmışlık vardır. Kırılmış olan hayallerini toplayamaya çalışılmışlık ama başaramamışlık hali vardır. Ne yapsa yetmemiş ne yapsa içindeki boşlukları ve yaşamaya dair dışındaki boşlukları dolduramamış. Her şey yarım, her şey alabildiğine boş ve boşlukta yaşanmış bir hayat. 

Herkes ön planı göz önüne alır ama bilmediği görünmeyeni bilmeye çalışmaz. Derdi, görünen değil, görünmeyenden yana olan insan, yargılamayan, sorgulamayan, gerçek erdem sahibi insandır ki, onun amacı, insanlıktır, hal ehli olmaktır. 

İnsan ne kadar yüksek standartta yaşarsa yaşasın, içinde kopan fırtınalar vardır, bir boşluk vardır. Duygu ve duygusuzluk gibi, sevgi ve tevazu gibi görmezden gelmeleri, yüzleşememeleri vardır. Yani herkesin bir eksiği ve yalnızlığı vardır. Belki bu eksikliğin ve yalnızlığın nedeni, kendi gibi yaşamasına izin verilmemiş, duygu ve düşüncelerini yansıtamamış olmasından kaynaklanır. 

Statüsü ne olursa olsun, insan kendini hep yetersiz hisseder, ama yetersizliğini asla dışarıya yansıtmayı istemez. Çünkü ya çaresizdir ya herkes tarafından beğenilmek ve kabul edilmek istediğinden dolayı egosunun tatminsizliği yüzünden bunu yansıtmayı göze almaz. 

Ben derim ki, herkes içine baksın ve bir başkasını yargılamadan önce düşünsün. Hiç kimse bir diğerinin yaşadığı evde, yaşadığı ortamda doğmadı, yaşamadı. Herkesinki bir diğerinden farklıdır. Hiç kimsenin hayata bakış açısı aynı değil, görünenin ardındaki görünmeyenleri farklıdır. Hiç kimse, bir başkasının hayat hikâyesinden haberdar değil. Bu sebepten dolayı davranış şekilleri de ona göre şekillenir ve hayatlarını ona göre yaşarlar. 

Yaşadığı travmalardan kaynaklanana zaafları ve boşlukları, belki de onarılmaz yaraları vardır. Kim olursak olalım, bütün bunlar, hepimizde farklı şekilde var ve biz bunları farklı şekilde hayatımıza yansıtıyoruz. Mesela geçmişimizde oluşan, kimimizde cinsel istismar, kimimizde darp, kimimizde sevgisizlik, kimimizde önemsenmeme, kimimizde maddi manevi kayıplar, kimimizde inanç eksikliğinden kaynaklanan daha farklı problemlerin bıraktığı tortular, tahribatlar vardır. Bunlardan birinin olmaması mümkün değildir. 

Büyüme hikayesini bilmediğimiz insanlara yargılarımızı fırlatmadan çekinmiyoruz. Dününe dokunamadığımız insanların bugününü yıkmaya çalışıyoruz. Farklı hikâyeler içinde farklı hayatların oluşturduğu hayal kırıklıkları, umutlar ve umutsuzlukların ortaya çıkardığı bunalımlar ve yaşayış şekilleri. Eğer insan düşünürse, bir başkasıyla hemhal olup kendi özüne dönerse, bir başkasından bir farkı olmadığını görecektir. Yani herkesin bir eksiği veya bir başkasında gördüğü eksiğin farklı bir yanını kendinde görecek, onu bilerek veya bilmeden yaşadığının farkına varacaktır. Ne gariptir ki, kendi hayatımızın, hatalarımızın ve boşluklarımızın son derece acemisiyken, bir başkasını yargılamakta o kadar ustayız ki, bu da anlaşılır gibi değil. O yüzden insanın bir diğerini tanımadan, görünenin ötesinde görünmeyeni fark etmeden yargılaması affedilen bir durum değildir. 

Ağzınızdan çıkan en ufak kelimenin birinin hayatında yaratacağı etkiyi bilemezsiniz. Konuşarak kırıcı olmayın, Platon’un da dediği gibi siz, "Nazik olun, çünkü karşılaştığınız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyor." 

Nazik olun, empati kurun, söz söylemden önce sözü dinlemeye, nedenini anlamaya çalışın. Dinlemeden konuşursanız, sırça köşkü yıkabilirsiniz. Dinlerseniz sebeplerini öğrenmiş olur ve belki de sizin dinlemeniz bile onu rahatlatabilir, önemsendiğini fark ettirir ve hayat mücadelesini kolaylaştırabilir. 

Kelimeler ve sözcükler, konuşmak ve ne söylediğini bilmek ve susmak, hayat ve insanların yaşayışları için işte bu kadar önemlidir. Hayatın ve susan insanların söylemek isteyip de bize söyleyemediği bir şey vardır. O yüzden hayatın ve insanların suskunluğunu hafife almayın. Hayat ne diyor, insanların iç sesi ne diyor onu duymaya çalışın. İnsanlar yürekten konuşursa güzellik katar ve unutmayın, hayat da sessizlikle konuşur. Hiçbir zaman acele etmez. Oysa hayatın bu sessizliğini insanların ön yargıları gürültüye boğuyor ve yaşayışları kirletip zorlaştırıyor. 

Sabırlı olun, hayata ve insanlara güvenip güven verin, hayatın sizinle neler konuştuğuna kulak verip, önünüze çıkardığı fırsat ve ilişkileri görmezden gelmeyin. Gördüklerinizi de, iyi kötü veya cennetlik cehennemlik diye yargılamayın, bu sizin göreviniz değildir. İyi kötü, sadece size ve insanlara göre görecelidir. Cennetlik ve cehennemlikse, Allah’ın yargısına bağlıdır. Kimse Allah’ın rolüne soyunmasın.

Saygı dolu sevgiyle kalın

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 26.03.2023
  • Süre : 4 dk
  • 1343 kez okundu

Google Ads