Özgür Düşüncenin Yolunu Açan Filozof Anaksimandros Kimdir?
Anaksimandros'a göre dünya evrenin merkezidir. Dünya durgun ve düz olmayıp, eni boyundan daha büyük bir silindir biçimindedir. Dünya, hava boşluğunda hiçbir şeye dayanmaksızın yüzer. Zaten evrenin merkezini oluşturan şeyin hiçbir şeye dayanmaması gerekir.
MÖ 1000’li yıllarda yaşayan Anaksimandros 16-19’uncu yüzyıl doğa filozoflarına ilham vermiştir. Spinoza Etika’yı yazarken bu felsefeyi nirengi noktası olarak kendine almıştır. Bu felsefe; sonsuzu nitel yönden homojen ama hâlâ belirsiz bir madde yığını olarak düşünmüştür. Anaksimandros, sonsuz kavramıyla sonsuz (sınırsız) maddeyi kastettiği zaman, bununla sırf madde ile gücün henüz birbirinden ayrılmadığını anlatmak istiyordu. Bu o devirlerde düşünülmesi, konuşulması zor bir akım olarak görülüyordu. Zira bu düşünceyi destekleyecek bilimsel veriler de henüz ortada yoktu. Daha çok dinsel ritüellere ve metafizik doğa üstü güçlere, efsanelere inanılıyordu.
Anaksimandros'un hocası Thales her şeyin özüne suyu koymuştu. Onun bu düşüncesinde yaşadığı yer olan Milet şehrinin konumu ve okyanusun sonsuz ve sınırsız bir özelliğe sahip olması da etkili olmuştu. Ancak sınırsız ve sonsuz olan bir varlık, yaratma ve devam ettirme gücüne sahip olabilirdi. Anaksimandros da okyanusun bu gücünü ele alıp ondan yararlanmayı tercih etti.
Ona göre her şeyin başlangıcı için bitmez ve tükenmez bir şeyin; yani kendi kelimesiyle aperionun bulunması gerekiyordu. Felsefe tarihinde, mantığa dayandırılan okyanus gözlemi sayesinde dini düşünceden uzaklaşma yönünde yeni bir yönelişin ortaya çıkabildiğine şahitlik ediyoruz. Anaksimandros'a göre her şeyin kendisinden çıktığı madde hiçbir zaman soyut bir şey olarak düşünülmemelidir; maddenin tek bir özelliği vardır: sonsuz ve sınırsız olması.
Anaksimandros'un bu görüşü Spinoza tarafından etraflıca ele alınmış ve bir yönüyle daha iyi anlatılarak günümüze ulaştırılmıştır. Spinoza'ya göre bir şeyi tam olarak belirlemek istersek, sürekli bu şeyin olumsuzuyla karşılaşırız. Bu durumu somut bir örnekle açıklayalım: Bir şeye turuncu dersek, bu şeyi yeşilden ve sarıdan ayırmış oluruz. Bir şeyin sıcak olduğunu söylemek, onun aynı zamanda soğuk olmadığını da söylemek demektir. Sonuç olarak, bir şeyi belirlemeye kalkıştığımızda karşımıza sürekli olarak onun karşıtı çıkar. Bir başka deyişle, her nitelik zorunlu olarak karşıt bir niteliğin varlığını da zorunlu kılar. Yani bir şey için onun karşıtının da var olması gerekir.
Anaksimandros felsefesinin kaynağı işte bu zıtlık, karşıtlık görüşüdür. Ona göre suyun var olması için kara parçasının da var olması gerekir. Bu nedenledir ki, başlangıçta var olan maddenin sonsuz olması gerekir. Ancak Thales'in iddia ettiği su ise sonludur. Su, ilk madde ve neden olamaz. Bu yüzden kapsayıcı şey aperiondur. Denilebilir ki, Thales'le başlayan ve Anaksimandros'la ana hatlarını kazanan doğayı, doğa içindeki unsurlar ve nedenlerle açıklama çabası; Aristoteles'in, İskenderiye biliminin, Batlamyus'un, Arap bilimcilerin, Kopernik'in, Galileo'nun, Newton’un ve Einstein'ın bilimsel devrimlerine zemin hazırlamıştır.
Anaksimandros'a göre dünya evrenin merkezidir. Dünya durgun ve düz olmayıp, eni boyundan daha büyük bir silindir biçimindedir. Dünya, hava boşluğunda hiçbir şeye dayanmaksızın yüzer. Zaten evrenin merkezini oluşturan şeyin hiçbir şeye dayanmaması gerekir.
Aristoteles, Anaksimandros'u fizikçiler arasında saymak suretiyle, onu eski din bilimcilerden ayrı bir düşünür olarak benimsemekle haklı bir tanımlama getirmiştir. Onun evren konusundaki görüşünün deneye dayandığını düşünmek mümkündür. Düşüncelerinde dönemin dininden hemen hiçbir iz yoktur. Dünya haritasıyla birlikte evrenin bir modelini yapmaya çalışan Anaksimandros aynı zamanda ilk şimşeğin, yer sarsıntılarının, Ay ve Güneş tutulmasının nedenlerini de bulmaya çalışmıştır. Anaksimandros'un evren hakkındaki görüşleri basit olsa da doğa olaylarını açıklamada zamanına göre oldukça ileri bir adımdır. Ona göre, bir silindir gibi olan ve hava boşluğunda hiçbir şeye dayanmaksızın özgürce yüzen dünya, başlangıçta tümüyle sularla kaplıydı. Bu düşünceden hareketle, Anaksimandros cesurca bir iddia da bulunur: Başlangıçta tüm yaratıklar, suda yaşayan varlıklardır. Sonradan suların çekilmesi, kara parçalarının oluşmasıyla bu sularda yaşayan canlılar karada yaşayan canlılar olarak değişim geçirmiştir. Bu teori, Evrim Teorisi'nin düşünce tarihinde ilk defa ortaya çıkışı olarak düşünülmektedir.
Nitekim Anaksimandros, insanın bu suda yaşayan hayvanlardan dönüşmüş olabileceğini de bulguları arasına ekler. İnsanın öteki hayvanlara göre en son gelişim seviyesinde ortaya çıkmış olması, evriminin en son yaratığı olduğunu kanıtı sayılmaktadır. Görüldüğü gibi bu teori, dini görüşten çok gözlem ve mantıksal çıkarımların bir sonucu olarak felsefe ve bilim tarihinin temellerindendir.
Saygı dolu sevgiyle kalın