Site İçi Arama

egitim

Dijital Bilinç Diye Bir Şey Var mı?

Şimdilik geliştirilen bilgisayar programları yapay zekâ seviyesinde, ancak ileride çok daha gelişmiş modelleri üretildiğinde gerçekten belki de bir gün Don’t Look Deeper filmindeki gibi “dijital bilinç” seviyesine ulaşacak robotlar.

“Don’t Look Deeper”, 2020 yapımı bir bilim kurgu filmi. 

Konusu mu? Yapay zekâ, robotlar…. Gelecekte.

Aslına bakarsanız ben “dijital bilinç” derdim konusuna.

Dijital bilinç derken buradaki “dijital” sözcüğünün tam Türkçesi ne olabilir bilemiyorum. Sözlükte iki tanımı yapılmış, birincisi sayısal, ikincisi ise yapay.

Bence her ikisi de tam karşılığı değil benim “dijital bilinç” derken demek istediğimin. 

Tamam, dijital sözcüğünün düz tercümesi sayısal olabilir, ancak burada dijital sözcüğü başka bir anlam içeriyor bence. 

Analog değil, dijital!

“Dijital Bilinç” dediğim aslında bizdeki İngilizceden alınma “Artificial Intelligence”ın düz tercümesi olan “Yapay Zeka” kavramından daha öte bir kavram.

Burada bahsedilen şey bilinç, yapay ya da doğal zeka değil. Şuur da diyorlar ya, var olduğunu bilme hali, olmak ya da olmamak! 

Ama kendimizden bildiğim biz canlıların bilinci de değil bu bahsettiğim, normalde bir canlı olmadığını bilen, hatta robot olduğunu bilen de diyebiliriz, ve bir robot olarak yapabileceklerinin de farkında olan bir bilinç, robot olma bilincinde olma hali.

Bizim beynimizdeki gibi elektrik akımıyla ve sinir uçları ile çalışan ve öyle gelişmiş bir bilinç değil de, yine elektrikle çalışan, ama bu sefer sıfırlarla ve birlerle bilginin kablolarla iletildiği, ve yine biz insanlardaki gibi bir hafızası olan, anıları olan, hisleri ve belki de duyguları da olan bir bilinç. 

İşte bahsettiğim “dijital bilinç” böyle bir şey!

Türkçe nasıl adlandırırdık acaba böyle bir bilinci?

Numerik bilinç? 

Numerik ne ya, numerik dediğin sayısal işte, sayısal bilinç hiç olmuyor zaten.

Yapay bilinç sözü de hiç hoşuma gitmiyor benim. Yapay zekâ sözünü de sevmiyorum.

Yapay deyince sanki biri yapmış gibi. Ya da öylesine yapılmış sanki, üstünkörü, bayağı da anlaşılıyor. 

Halbuki bu bilinç de bizim bilincimiz gibi kendi kendini geliştiriyor. Bizim bilincimiz gibi bu da üstün bir bilinç. 

Konu yapaylıksa bizi de ana babalarımız yapıyor. O zaman bizimkine de yapay bilinç dememiz gerekirdi. 

Ama bizimkine insan olma bilinci diyoruz!

Aslında bahsettiğim şey bizim bilincimiz gibi, ama sadece aç kapa, sıfır bir, iki tabanlı sayısal düzende çalışan bir bilinç.

Bu iki tabanlı sayısal düzenin ise bizim dilimizde tam olarak bir karşılığı yok.

Bu ikili sayısal düzene İngilizcede “binary system” deniyor, çiftli düzen diyebiliriz belki, ama “dijital” deyince sözcük olarak aslında tam anlamıyla “binary” sözcüğü de uymuyor.

Çiftli düzen bilinci! 

Hayır, böyle de çok saçma oluyor.

Neyse, şimdilik “dijital bilinç” diyeceğim ben, en azından böyle daha anlaşılır oluyor sanırım.

Belki bir ara daha kapsamlı düşünür ve daha uygun bir sözcük bulurum yerine.

Önerisi olan varsa yazsın lütfen.

***

Dijital bilinç!

Evet, bu konuda daha önce de bir kaç yazı yazmıştım diye hatırlıyorum, ama internette rastladığım bu bilim kurgu filmini seyredince tekrar bir yazı ele alayım dedim.

Filmin Türkçe adı nedir bilmiyorum, Türkiye’de vizyona girmiş mi bir zamanlar onu da bilmiyorum, ama internette bulabilirsiniz, “Don’t Look Deeper” diye taratın.

Sanırım aynı adla dizisi de var. Adını Türkçeye çevirecek olursak sanırım düz tercüme “Daha Derine Bakma” denebilir.

Çok özet olarak filmin konusundan bahsedecek olursam, Kaliforniya’da bir liseli genç kız kendisinde birtakım tuhaflıklar hisseder ve bir süre sonra gerçekte bir robot olduğunu anlar… 

Filmde olaylar bu konu etrafında ilerliyor. Konusunu daha fazla anlatmayayım, izlemeyenler ve ilgisini çekip izlemek isteyenler olabilir. 

Güzel film, tavsiye ederim.

***

Evet, gerçekten süper bilgisayarlar, ya da üzerine süper bilgisayar yüklü robotlar da diyebiliriz, son zamanlarda gerçekten teknoloji firmalarının üzerinde oldukça çok uğraştıkları bir konu.

Atlayanını, zıplayanını, türlü türlü atraksiyon kabiliyeti olanlarını üretiyorlar ve firmalar daha da geliştirmek için çok uğraşıyorlar.

Görünümlerini insana benzetmek için uğraşan firma da oldukça çok.

İnsanlığın gelecekte bir çok şeyi yaptırmak için robotları kullanacakları kesin artık.

Üstelik niyeyse artık, hepsi de insan görünümlü. 

Araçlarda bile yapay zekanın sürdüğü araçlar piyasaya sürüldü çoktan.

Şimdilik geliştirilen bilgisayar programları yapay zekâ seviyesinde, ancak ileride çok daha gelişmiş modelleri üretildiğinde gerçekten belki de bir gün filmdeki gibi “dijital bilinç” seviyesine ulaşacak robotlar.

***

Aslında bir kaç gün önce bir süredir izlediğim videolardan esinlenerek, yurtdışında, özellikle de Avrupa’da çocuklara yapay zekanın nasıl öğretildiği üzerine bir yazı yazayım demiştim. 

Evet, gerçekten şimdiden geleceğin yapay zeka ile ilerleyeceğini düşünerek, Avrupa’da yapay zekanın çocuk yaşta öğretilmesi gerektiği üzerine eğitim programları başlatılmış durumda. 

Bu eğitim programlarında anlatımlar oldukça çocukça, bir o kadar da eğlenceli, ama ben bile kimi konularda oldukça bilgi sahibi oluyorum diyebilirim bu videolardan.

Detaylarına ileride bir başka yazıda değinirim bu eğitimlerin.

***

Ancak filmden ilham alacak olursak, sanırım ileride gerçekten çocuklarımız yapay zekalı robotlarla, belki de dijital bilinçli robotlarla demeliyim, arkadaşlık etme durumunda kalabilecekler.

Üstelik belki de karşılarındakinin bir robot olduğunu bile bilmeden arkadaşlık kuracaklar robotlarla.

Arkadaşını geri dönüşümde öğüttük diyebilecek misiniz çocuklarınıza ileride? 

Bak bu Ali, oynayın beraber, ama çok alışma, bir süre sonra kullanım süresi dolacak! Geri dönüşüme göndermek zorunda kalacağız. 

***

Benim büyük kız halen daha küçükken ona aldığımız oyuncak köpeği ile yatar bazen. Gerçi yastık olarak kullanıyor artık, ama bence bir yandan da duygusal bir bağ kurmuş durumda küçüklüğündeki oyuncağı ile. En azından halen daha çok sevdiğini biliyorum.

Yarın çocuklarımızın daha bilinçli bir sırdaş ile benzer bir bağ kurmayacaklarının bir garantisi var mı? 

Düşünebiliyor musunuz, her şeyinizi bilen, küçüklüğünüzden beri sizinle birlikte olan ve birlikte oyunlar oynadığınız, belki de bazen kavga bile ettiğiniz bir robot arkadaşınız var yanınızda. Birlikte büyümüşsünüz. 

Büyük ihtimal ara ara donanım değişikliği yapılmış arkadaşınıza, sizin yaşınıza uygun görünüme getirilmiş dış görünüşü, ama aynı arkadaş, aynı bilinç yüklenmiş yeni donanıma. 

Bak, beni bugün yenilediler, biliyorsun bacağımdan cıvata gıcırtısı geliyordu. Nasıl olmuşum? Biraz daha irileşmişim değil mi?

Hem sırdaşınız olmuş hem yardımcınız hem de sizi çok iyi anlayan bir arkadaş!

Öyle düğmesine basınca duran bir robottan bahsetmiyorum, gerektiğinde kendi kendini şarj edebilen, belki de ileride çok daha uzun dayanımlı piller üretiriz ve şarj etme zorunluluğu da olmaz muhtemelen ve evet, sizin gibi biri işte. Bir arkadaş.

Sonuçta kendi başına bir anlamda bir yaşamı olan bir robot arkadaş bahsettiğim.

Gelecek nesiller bambaşka bir bilinç ile büyüyecekler bence.

Şimdiden yeni nesiller neredeyse cep telefonu ile doğuyorlar.

Yarınki nesiller de robot arkadaşlıkları ile büyüyecekler.

***

Yapay zekâ dediğimiz bu kendi kendine öğrenebilen ve kendi kodunu tekrar yazabilen bilgisayar programları.

Bir gün bu işlemleri otomatik olarak yapar hale gelecekler ve bizdekine benzer bir bilince sahip olacaklar bence. 

Sonuçta biz de beynimizde birtakım şeylerin nasıl olduğunu bilmeden, pek de önemsemeden, sadece insan olduğumuzun bilinciyle yaşamıyor muyuz?

Onlar da sadece robot olduklarının bilincinde, üstelik yazılım kodlarını bir donanımdan bir başka donanıma kolayca taşıyabileceklerini bilerek, kendilerince bir başka anlamda yaşam oluşturamazlar mı?

Oluştururlarsa ben şaşırmam.

O zaman ne kadar etik olacak o yaşamları kolayca sona erdirmek?

Sonra bunun bir de teknolojik sorunları var.

Geri dönüşüm merkezine gönderilen bir robot yaşam öyle basitçe öğütülerek sona erdirilebilecek mi? 

Ya kaynak kodunu son dakikada bir şekilde bir yerlere kaydederse ve bir başka vücut içinden tekrar karşımıza çıkarsa?

Ya o robot yaşam ya da dijital bilinç diyelim isterseniz, katil ruhlu bir dijital bilinç olursa ve gerçekten insanlara zarar veren, yok edilmesi gereken, ancak bir türlü yok edilemeyen bir şey olursa?

Alın size güzel bir bilim kurgu senaryosu. 

Bizim senaristlerimiz de şöyle güzel bir bilim kurgu senaryosu yazsalar da, keyifle bir Türk bilim kurgu filmi izleyebilsek.

Nedense bizde pek bilim kurgu üzerine kafa yoran senarist yok.

Olanlar da komedi tarzında şeyler yazıyorlar sadece, ya da ciddi bir şeyler yazayım derken komedi oluyor ortaya çıkan.

Benim beklentim ise daha ciddi ve kaliteli bilim kurgu filmleri.

Cüneyt Arkın geldi şimdi aklıma nedense.

Dünyayı kurtaran adam! 

Seyredeniniz var mı bu filmi?

***

Neyse, bu konunun sonu gelmez, daha fazla uzatmadan bitireyim artık yazıyı.

Unutmadan hatırlatmış olayım, çocuklarımıza bin türlü hurafeler öğreteceğimize, şimdiden gelecekte iç içe yaşayacakları yapay zekayı, dijital bilinci öğretmeliyiz.

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 07.01.2024
  • Süre : 3 dk
  • 940 kez okundu

Google Ads