Belirsizliğin Getirdiği Heyecanlı Yaşam Tarzı
Gençken bir sürü plan yapar, geleceğe dair tasarımlar geliştiririz. Fakat işler hiçbir zaman planlandığımız, beklediğimiz gibi gitmez. Çünkü hayat doğası gereği kaotiktir, belirsizdir.
“Her şeyi önceden bilebilme” yetisi ile donatılmış olsaydık, hayat monoton diğer bir değişle sadece bir rutinin tekrarından başka bir şey olmazdı. Şundan eminiz. Bilgi, bilen kişi için belirsizliği ortadan kaldırır. Bu felsefi anlatım doğrudur. Aslına bakarsanız geleceği kimse bilmiyor. Şahit olduğu anı bile bilmekten çoğunlukla aciz olan biz insanların geçmişte ya da gelecekte olmuş ya da olacak olan olaylarla ilgilenmemiz ise bir tür “zaman kaybı” olarak görülebilir. Çünkü hikâye anlatırken, dinlerken ya da gelecek tahminlerinde bulunurken şimdiki zamanı kaybediyoruz.
Tarihten ders almak elbette önemli ama geçmişte ne yaşandığına da tanıklık etmediğimiz için çoğu zaman gerçekte ne olduğuna dair spekülasyon yapmaktan öteye gidemiyoruz. Bize ait olmayan zamanlarda oyalanıp duruyoruz. Oysa bizim olan an, şu andır. Yaşadığımız andır. Şimdiki zaman kıymetli, belki de bize “en belli olan” zaman olduğu için kıymetlidir.
Biz insanlar belirsizlikten hoşlanmıyoruz, çünkü zihnimiz bildiğine inanarak rahatlamak istiyor. Ne var ki aslında bizim için yaşamın hiçbir alanında belirlilik mümkün değil. Hele ki gelecek söz konusu olduğunda bu söz konusu bile olamıyor!
Halk arasında güzel bir deyiş vardır. “Kul plan yapar Tanrı güler” sözünü bilenleriniz vardır, yaptığınız planların hiç uygulanamadığını tecrübe edecek kadar yaşınız varsa bu sözü derinden hissedebilirsiniz. Gençken bir sürü plan yapar, geleceğe dair tasarımlar geliştiririz. Fakat işler hiçbir zaman planlandığımız, beklediğimiz gibi gitmez. Çünkü hayat doğası gereği kaotiktir, belirsizdir. Belli sebepler belli sonuçlar doğurmaz, belli zannettiğimiz sebepler hep belirsiz sonuçlar doğurur, çünkü hayatın denklemlerinde değişkenler sonsuzdur. Bir unsur değiştiğinde tüm sonuç değişir ve kendinizi planınızla hiç de alakası olmayan bambaşka bir yerde bulursunuz.
O halde ne yapacağız? Hayatımızı yönetmek adına, geleceğimizi kurmak adına çalışıp çabalayıp, hedefler koyup, planlar yapmayalım mı? Yapmayalım desek de bunu yapacağız, çünkü zihnimiz gelecekle ilgili tasarımlar yapacak şekilde programlı çalışıyor. Algoritması buna göre kurgulanmış. Zihnin bu çalışma biçimini aşmak da her yiğidin harcı olmadığına göre biz sıradan insanlar ne yapacağız?
Kendi adıma hayatı yaşanılır hale getirmenin en güzel yolunun "belirsizlik" olduğunu düşünüyorum. Öncelikle belirsizliği kabul etmeliyiz, bu hayatın bir kanunu. Doğum ve ölüm kadar doğal bir durumdur belirsizlik dediğimiz şey. Ve sonra belirsizlikten zevk almayı öğrenmeliyiz! Nasıl mı?
Hayatımızın sıradaki olaylarını bir macera filmi izlercesine heyecanla bekleyebilir ve bu belirsizliğin tadını çıkarabiliriz. Hayatta başımıza gelecekleri planlamaya çalışmak yerine, kaosu kozmosun ilkesi olarak kabul edip belirsizliği bir macera şeklinde algılayabiliriz. Ki benim seçtiğim yaşam tarzının nirengi noktası bu anlayış biçimidir! Kimileri macera sevmez demeyin, biraz heyecan herkesin hoşuna gider.
Sonunu bildiğiniz bir filmi izlemek hiç keyifli değildir, öyle değil mi? Aynı durum hayatlarımız için de geçerli. Hem sizce de birazdan ne olacağını bilmek çok sıkıcı olmaz mıydı? Haydi gelin, hayatı renkli kılan ve bizim için bir öğrenme sürecine çeviren sevgili belirsizliği kucaklayalım! Böylece hayatlarımızı daha yaşanılır ve keyifli hale getirelim.