İftira Atmak Psikolojik Bir Hastalık mıdır?
İftira atmak yani asılsız suçlamalarla bir insanı incitmek, zor duruma düşürmek, onurunu zedelemek, aşağılamak ve insanların gözünden düşürmek istemek, maddi manevi ona zarar vermek çok çirkin bir davranıştır.
İnsan gelişimi için psikoloji kitapları okumak, hayatın renklerini tanıyabilmek ve hayatı daha güzel yaşanabilir hale getirmek için sosyoloji bilimiyle tanışmak, Tarih bilimi ile ilgilenip, geçmişten alınacak derslerle geleceği aydınlatmak. İşte bunların hepsinin toplamı mükemmele giden yolun sadece ilk adımlarıdır. Mükemmele yaklaşan insan, içsel duygularını yönetebilen insandır. İnsan birçok iyi ya da kötü duyguların zaman zaman etkisine girebilir. İşte bu kötü duygulardan kaynaklanan en çirkin şeylerden birisi de birisine iftira atmaktır.
İftira iki durumda da insana zarar verir. Birincisi iftirayı atana, ikincisi de iftira atılana. O zaman iftira niçin atılır? İnsan neden yalan yere masum bir insanı suçlar? İftira atmak iftiracıya nasıl bir haz verir? Nedir bu kuru iftira dedikleri? İftira atmak yani asılsız suçlamalarla bir insanı incitmek, zor duruma düşürmek, onurunu zedelemek, aşağılamak ve insanların gözünden düşürmek istemek, maddi manevi ona zarar vermek çok çirkin bir davranış değil midir? Birisini suçlamak için elde kuvvetli delil olmalıdır, yoksa iş iftiraya dönüşür ki bu da alçaklıktır, şerefsizliktir, müptezelliktir.
İftira kökeninde bilinç altındaki herhangi bir sebepten dolayı intikam duygusu yatar. İftiracı kendisini inciteceğini umduğu suçlamaları, özellikleri, ithamları iftira attığı kişiye yakıştırır; daha doğru bir tabirle yapıştırır. "Çamur at izi kalsın" mantığıyla muhatabını karalamaya çalışır. İftira atmak bir insanı incitmenin, onun inandırıcılığını ortadan kaldırmanın en sinsi ve çirkin yoludur. Ne yazık ki toplumumuzda iftira olgusu çok yaygın bir psikolojik sorun, sosyolojik bir gerçekliktir. Atılan iftira, iftirayı atan kişinin bilinç altını yansıtır gerçeğini tüm psikologlar belirtiyor. İftiracı, iftira attığı kişiye bastırdığı duygularını, gizlediği suçlarını, günahlarını, hırslarını ve hayallerini yansıtır. Evet iftiralar, hayalleri yansıtır, çünkü bunlar karşıdaki insanı görmek istediğiniz şekilde tasvir eden asılsız suçlamalar, başka bir deyişle hayali yakıştırmalardır.
Kuşkusuz iftira atmak insanoğlunun sahip olabileceği en kötü alışkanlıktır. Ruhsal bir bozukluk halidir. Evet iftira bir tür alışkanlıktır. Bazı insanlar iftira atmaktan tarifsiz bir zevk alırlar. Bu durumu kendini güçlü hissettiği toplum ya da gurup içinde dile getirirler genelde. İftira, bastırılmış duygularının dışavurumu gibidir. Bu iftiracı insanlar bu durumu dile getirdiklerinde hiç işin sonunu düşünmezler. İşin rengi değişince, gerçekler ortaya çıkacağı zaman, bumerang tersine dönünce, yani iftiranın kendisine zarar vereceğini anladıklarında daha da alçaklaşarak alttan almaya başlarlar. Özür dilemek veya inkâr etmek yoluyla attıkları iftirayı masumlaştırma yoluna gitmek isterler. İftira attığı andaki gibi artık dik duramazlar, diklenemezler alttan alıp araya aracı sokup özür dilerler, ya da en kolayı olan ben yanlış anlamışım, ben görmedim, ben bilmiyorum, diye dansöz gibi kıvırırlar. Kısaca kendi kazdıkları o kötü çukurun içine düşmüşlerdir artık.
İftira, iftiracının iftira attığı kişinin masumiyetinden, dürüstlüğünden ve inandırıcılığından korktuğunun, çekindiğinin çok açık göstergesidir. İftira bu anlamda bir tür psikolojik savaş yöntemi olarak karşımıza çıkar. Bir insanı susturmanın, konuşsa da sözlerinin tesirini azaltmanın yolu o insanın inandırıcılığını zedelemek, yani ona en olmadık iftirayı atmaktır. Buradaki amaç şudur; öylesine uzak bir yalan atmalı ki bu kişi kendini savunurken dahi bu çamura saplanıp kirlensin. Oysa atılan iftiralar daima iftirayı atanların ayna misali kendi bakış açılarını yansıtmaktadır. Unutulmamalıdır ki; güneş balçıkla sıvanmaz, yalan ve iftira ile kurgulanmış bir hayat mutlaka açık verir, çelişkilerin ve detayların içinde boğulur ve bu çirkin sözler iftira atanın kendisine döner, ayağına dolanır.
İftirayı atmak kadar, bu asılsız sözleri yaymak ve şahit olmadan, hiçbir bilgiye dayanmadan bir yalana çanak tutmak da çok büyük bir alçaklıktır. Bu iftirayı dinleyen işin aslını astarını araştırmayan en az iftirayı atan kadar alçalmıştır. Kötünün ve iftiranın bileşeni hiçbir zaman olunamaz. İftira kendini ispatlayamayanların ya da sizi çekemeyenlerin kirletmek için yaptığı pis bir durumdur. Asıl konu arkadaşlarınızı yanlış yönlendirip size karşı cephe almasını sağlamaktır. Somut olarak gösterdiği hiçbir şey yokken bir insanı karalamak ancak seviyesi düşük insanların işidir. Başkalarının emeğiyle kazandıkları onurlu ve kararlı duruşu, onursuzluk yaparak, iftiralarla karalamak insanlığa ihanettir, şerefsizliktir, müptezelliktir. Şerefsizler var oldukça; kar gibi olsan, yine iftiradan kurtulamazsın.
Şunu bilmek gerekir: İftira kötü köpek gibidir, kaçanın ardından ürür, pervasızlıkla yüzüne baktın mı sesini keser. İkiyüzlülüğü, dalkavukluğu beceren, iftirayı da becerir. İftira eşek arısına benzer, onu ilk vuruşta öldüremeyecekseniz, hiç dokunmamak daha iyidir. İftira, kılıçtan daha zalim silahtır, çünkü iftiranın açtığı yaralar hiç kapanmaz. Bu şeref yoksunu adi iftiracılar için söylenen atasözlerinden kitap derlenir.
İnsanlar değer verdiği değerler için yaşar ve ölürler, siz siz olun bu tip insanları sadece vicdanınız da mahkûm etmeyin. Adalet önünde de mahkûm etmenin yollarını arayın. Zira bu tipteki insanların anladığı yegâne dil budur.
İhanetin, iftiranın olmadığı güzel insanlarla dolu bir toplumda yaşamak ümidiyle, saygı dolu sevgiyle.