Karavan Kültürü Doğal Afetlerde Çözüm Olabilir mi?
Düşünebiliyor musunuz, küçük bir karavanınız var ve istediğiniz yere götürüp park ediyorsunuz ve nasıl istiyorsanız yaşıyorsunuz içinde. Hem araba hem ev!
Siz hiçbir karavanda yaşadınız mı?
Ben yaşamadım, ama bazen eski Amerikan filmlerinde o küçücük karavan içinde yaşamı gördüğümde imrenmiyor da değilim.
Düşünebiliyor musunuz, küçük bir karavanınız var ve istediğiniz yere götürüp park ediyorsunuz ve nasıl istiyorsanız yaşıyorsunuz içinde.
Hem araba hem ev!
Nereye istiyorsan oraya git. Kış aylarında soğuk mu oldu, güneye in. Yaz aylarında sıcak mı oldu, kuzeye çık. Yaylalara git. Bir su kenarına git, orada yaşa. Balık tut karnını doyur. Ben pek hazzetmem, bir canlının hayatına kastetmek hoşuma gitmez, ama istersen avlan ve yine karnını doyur.
Doğa bizlere de oldukça cömert davranıyor aslında, istenirse bir karavan içinde yaşam kurmak o kadar da zor olmamalı gibi geliyor bana.
Evet, güzel bir karavan sahibi olmak istiyorsanız fiyatları oldukça yüksek. Ancak şöyle bir bakındım internete, aslında oldukça uygun fiyatlara karavan bulmak da mümkün gibi görünüyor.
Şartı şurtu nedir inanın bilmiyorum, şehirlerde şöyle karavanlar için özel düzenlenmiş park alanları düşünülmüş müdür, onu da bilmiyorum.
Keşke olsa, keşke karavan kültürü bizde de gelişmiş olsa.
Nedir ihtiyaçlar?
Sanırım elektrik öncelikli ihtiyaç. Bir karavan park alanı için çözülmeyecek şey değil!
Tabii ki temel ihtiyaçlardan ikincisi su bağlantısı. Onu da rahatlıkla çözebiliriz sanırım. Bir hortuma bakar.
Ardından da kanalizasyona bağlantısı sanırım. Bir park alanında bu altyapı da kolaylıkla çözülebilir bence.
Başka? Ocak için tüp gaz.
Benim küçüklüğümde sürekli sokaklarda gezerdi tüp satıcıları. Bunun da çözümü zor olmamalı. Bir tüp gaz ile oldukça uzun süre yemek pişirilebilir.
Zaten elektrik bağlanacağı için ocak elektrikli de olabilir.
Bir de kış vakti ısınma sorun olabilir.
Acaba park yerlerinde buna da bir çözüm bulunabilir mi?
Mesela sıcak hava üfleyen bir esnek bağlantı düşünülebilir gibi bu amaç üzerine. Sonuçta araçlarda motorun ısısı ile içerisi havalandırma yoluyla ısıtıldığına göre, karavanın ısıtması da buna uygundur muhtemelen.
Oldu mu sizce? Başka bir şeye ihtiyaç var mı?
Sanırım yeterli.
Filmlerde bir de arkasına bir motosiklet konabilen karavanlar da görmüştüm. Zaten güvenli park alanında yaşadığımıza göre, karavanı kilitleyip motosikletimizle işimize de gidebiliriz. Hem böylece şehir trafiğine de takılmayız.
Bir araç ile çekilebilen tipleri de var. Bunlar da bir çözüm olabilir. Hem kış vakti motosiklet tepesinde, karda kışta işe gitmek de zor. Binersiniz arabanıza, normal bir insan gibi gidersiniz işinize.
Gerçi ben araç üzerindeki karavanları daha çok seviyorum. Hayır hiç karavanda yaşamadım cidden, ama bana daha mantıklıymış gibi geliyor araç üzerindeki karavanlar.
Ne güzel değil mi?
Basit bir karavan hayatı, eğer serbest bir meslek sahibiysek, bence en uygun çözüm yaşamak için.
Ama benim için kocaman bir elbise dolabı olması lazım. Karavanın içinde koskoca gardrobu nereye yerleştireceksin?
Saçmalamayın, bu başka bir kültür! Yaşam minimumda sürüyor karavanlarda. Buzdolabınız da küçücük, yatağınız da, doğal olarak eşya dolabınız da. Dikkat ettiyseniz eşya dolabı dedim, belli çekmecesi, ama gardırop demedim!
Deprem deyince nedense karavanlar geldi aklıma.
Belki de biz hayatı çok zorluyoruz.
Hayatımız boyunca çalışıp başımızı sokacak bir ev almaya çalışıyoruz, sonra evlerimizi dayayıp döşüyoruz, kocaman televizyonlar, kocaman buzdolapları, çamaşır makinaları vs. eşya ile dolduruyoruz evlerimizi, o kadar da masraf ediyoruz onca eşya için.
Sonra da depremde evimiz çatlayıp patlayınca üstelik vinç için onca para verip eşyalarımızı hasar görmüş evimizden toparlayıp başka bir yerlere götürme derdine düşüyoruz.
Sonra da tam bu esnada bir deprem daha oluyor ve zaten hasarlı olan evin tavanı altında ezilip can veriyoruz.
Değdi mi onca kazancını o eşyaya, bu eşyaya harcamak?
Eşyanı kurtaracaksın diye bak canından oldun güzel kardeşim.
Ama kabahatin büyüğü sende değil, bu devlete güvenemiyorsun, onu gayet iyi anlıyorum.
Ama tehlikeli işte, bir artçı deprem ve artık bu hayatta yoksun!
Halbuki herkes ne kadar tehlikeli olduğunu söyledi durdu. Sen de biliyordun! Yazık, ne diyeyim, nur içinde yat!
Evet, sanırım bu hayatta hiçbir şeyin önemi yok. Yaşamsa, minimumda bir karavan içinde de yaşam kurulabilir.
Keşke karavan kültürü gelişmiş olsa bizim ülkemizde de.
Hem karavanlar lastikler üzerinde olduğu için doğal olarak sismik izolatörlü oluyorlar. En sert depremler bile oldukça az hissedilir herhalde.
Fatih'in fedaisine buradan selam olsun, İngiltere'de yaşayan yeğenim hayatını küçük ailesi ile karavanında sürdürmeyi tercih ediyor. Hayatından da gayet memnun diye biliyorum.
Belediyelere, özellikle İstanbul büyükşehir belediyesine çağrım olsun, beklenen Marmara depremine kentsel dönüşüm ile hazırlanmak epey zor görünüyor.
Belki açık alanlarda düzenlenecek karavan parkları öncelikli çare olabilir.
Ne dersiniz? İyi fikir değil mi?
Karavan üretimi üzerine çalışan bir firmaya yatırım mı yapsam acaba?
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla