Türk’ün Uzayla İmtihanı Bitti mi? Gezeravcı, Astronot mu Yoksa Sadece Uzay Turisti mi?
Gezeravcı uzaydan geri dönüyor. Gezeravcı ve beraberindeki 3 astronot, Uzay istasyonuna kenetli halde 14 gündür kendilerini bekleyen Dragon kapsülüne geçecek. Dünya'ya dönüş yolculuğu ise 12 saat sürecek. Kapıların kapatılmasının ardından, uzay istasyonundan ayrılacak kapsül daha sonra kontrollü olarak yavaşlayıp dönüşe geçecek.
Gezeravcı uzaydan geri dönüyor. Gezeravcı ve beraberindeki 3 astronot, Uzay istasyonuna kenetli halde 14 gündür kendilerini bekleyen Dragon kapsülüne geçecek. Dünya'ya dönüş yolculuğu ise 12 saat sürecek. Kapıların kapatılmasının ardından, uzay istasyonundan ayrılacak kapsül daha sonra kontrollü olarak yavaşlayıp dönüşe geçecek.
Bizde “Uzaya gitmek” konusu öyle bir hâl aldı ki, içinde siyaset, hamaset ve algı yaratma gibi şeyler olunca, kelimeler ve cümleler hassasiyet arz ediyor! Esasında bu yazımı kaleme aldığımda, bir Türk’ün uzayla imtihanı henüz yeni başlamıştı. O günlerde bu konu fazlasıyla politize edilmiş, bilen bilmeyen herkes işin içine duygularını ve siyasi görüşlerini de katmıştı. Ben de eski meslektaşımın ülke topraklarına dönmesinden ve ailesine kavuşmasından sonra bu yazıyı yayınlamayı daha etik bulduğumdan o günlerde yayımlamamıştım!
O zaman neydi bu uzayla tanışma olayı? Şimdi olayın dünü, bugünü ve yarınlarına bırakacağı etkilerine bakalım. Aya seyahat olmayınca 55 milyon dolara 14 gün uzay turu mu aldık? Ax-3 mürettebatı şu 4 astronottan oluşuyordu. Alper Gezeravcı (Türkiye), Walter Villadei (İtalya), Marcus Wandt (İsveç) ve uçuş komutanı Michael Lopez-Alegria (ABD). Axiom Space şirketi 55 milyon dolar veren, koşullara uygun herkesi 10 günlük uzay yolculuğu sırasına alıyordu. Bu herkesin bildiği bir gerçektir. Sadece paranın verilmesi önemlidir. Bu yolla isteyen ve yeterince zengin olan herhangi biri 55 milyon dolar tutan bu miktardaki parayı verirse, sıraya yazılıp, sırası gelince uzaya çıkabilir. Yani kısaca boğazda kallavi bir yalı almaya gücü yeten bir dolar milyoneri olan, sağlık şartlarını sağlıyorsa bu yolculuğa çıkabiliyordu.
Oysa sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet’in 100’üncü yılında, 2023 yılında Türkiye’nin aya uçuş yapma hedefi gerçekleşeceğini bizlere söylemişti! Bu olmadı ama Türk Hava Kuvvetleri pilotu Albay Alper Gezeravcı’nın Türkiye’nin ilk astronotu olarak uzaya çıkması gerçekleşti. Aslına bakarsanız işin gerçeği şu; uçuş şimdilik Türkiye’nin uzay çalışmalarının sonucu değil, adam başına 55 milyon dolara uzay turizmi başlatan ABD’nin Texas eyaletinin Houston şehrindeki Axiom Space isimli bir şirket başarı hanesine yazıldı. Nihayetinde bu ticari bir başarı, iyi bir girişimcilik örneği değil midir?
Sanayii ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır, 14 gün sürecek uçuşta biyoloji, tıp, malzeme bilimi ve genetik gibi alanlarda gerçekleşecek 13 deneyden birinin Muş Bilim ve Sanat Merkezindeki öğrenciler tarafından hazırlandığını duyurmuş, daha fazla ayrıntı vermemişti. Teknoloji yazarı Füsun Sarp Nebil’in araştırıp yazdığına göre uçuşun 55 milyon dolarlık bedeli de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından karşılandı. Bakanlık, projeyi yürüten Türkiye Uzay Ajansı (TUA) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) çalışmalarını da koordine ediyor. 55 milyonluk uçuşun ayrıntıları, uzaya çıkacak ilk Türk vatandaşı olacak Albay Gezeravcı’nın katıldığı uçuş, şirketin bugüne kadarki üçüncü uçuşu oldu; o nedenle Axiom-3 adını taşıyor. Şirket uçuşlarını, Elon Musk’a ait SpaceX şirketi imalatı Falcon9 roketiyle yapıp uzay istasyonuyla birleşiyor ama Axiom, Musk’ın şirketi değil! Bundan sonra anlatacaklarıma daha dikkat etmelisiniz.
Gezeravcı uçuşu bir İtalyan ve bir İsveçli savaş uçağı pilotuyla paylaştı; uçuş komutanı ise ilk iki uçuşa da komuta eden Axiom şirketinin kadrolu astronotuydu. Bundan daha evvelki uçuş ekibine o zaman bir bakalım! Ax-2 uçuşuna biri kadın biyolog, diğeri savaş pilotu olmak üzere 2 Suudi Arabistan vatandaşı ve bir ABD’li iş insanı; Ax-1 uçuşuna ise biri ABD’li, biri Kanadalı ve biri İsrailli olmak üzere üç yatırımcı “uzay turisti” katılmıştı. Peki Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ne demişti?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Şubat 2021’de Milli Uzay Programının tanıtım toplantısında şunları söylemişti: “En önemli hedefimiz 100’üncü yılda Ay’a ilk teması gerçekleştirmek. Gökyüzüne bak, Ay’ı gör. İnşallah Ay’a gidiyoruz. İlk aşamada 2023 yılı sonunda yakın Dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz. İlk fırlatmayı uluslararası işbirliğiyle gerçekleştireceğiz. Böylece ikinci aşama Ay misyonu için de gerekli bilgileri toplamış olacağız. 2028’de gerçekleştirmeyi planladığımız ikinci aşamada ise aracımızı yakın yörüngeye çıkaracak ilk fırlatmayı bu kez kendi milli roketlerimizle yapmayı ve yumuşak inişi planlıyoruz. Böylece Ay’da bilimsel faaliyetler yapabilen sayılı ülkelerden biri konumuna geleceğiz.” diyordu.
İlk astronot adayı 43 yaşındaki Albay Alper Gezeravcı uzay uçuşuna alınan 55 milyon dolarlık bileti kullanmak üzere hükümetin seçtiği isim oldu. Türk Hava Kuvvetleri’nde, ayrılış-katılış süreleriyle birlikte, 21 yıl hizmet veren Albay Gezeravcı, halihazırda F-16 savaş pilotu olarak görev yapıyordu ve tüm entelektüel, tıbbi, psikolojik ve psiko-motor testlerinden başarıyla geçerek uzaya çıkmıştı. Gezeravcı’nın hastalanması ya da başka nedenle gidememesi durumunda ise yerine gidecek yedek astronot olarak, Roketsan’da çalışan 30 yaşındaki havacılık mühendisi Tuva Cihangir Atasever görev yapacaktı.
Albay Gezeravcı'nın uzay yolculuğu Türkiye’nin uzay çalışmaları bakımından bir ilk oldu. Öte yandan bu olayı, pahalı bir seyahat, ucuz bir propaganda ve algı çalışmasının parçası olarak görüyorum. Olay keşke seçimlerin arifesinde yapılmasaydı! Yakın zamana kadar “Vatan millet Sakarya” hamaset söylemleri iktidar partisinin gündemi değiştirmek için en çok başvurduğu yöntemlerden biriydi. Şimdi bu propaganda yöntemine bir de teknolojik başarı söylemlerini eklemeye çalışıyorlar. Bu siyaseten bakıldığında normal gözükebilir. Özellikle gelişmiş ülkelerin bilimsel ve teknolojik yapabilirliği karşısında eziklik hissine kapılan bir kesimde de bu tip söylemler oldukça etkili olabilir. Oluyor da! Yapılan bu pahalı uzay seyahati de işte esas olarak bu amaca hizmet etmektedir. Tamam, 1960’lar ya da 70’lerde uzaya roket atmak, hele hele insan göndermek çok ciddi bir teknolojik ve ekonomik güç göstergesiydi. O dönemlerde dünyada bunu beceremeyen toplumlar beceren toplumları gıpta ile seyrederdi. Bugünse uzaya çıkmak adeta turistik bir faaliyet haline geldi, parayı bastıran, biletini alan milyoner istediği zaman uzaya çıkabiliyor ve artık birçok şirket uzay turizmi hizmeti bile sunuyor. İş o boyuta vardı ki çağımızın Edison’u denilen Elon Musk sırf reklam olsun diye kendi şirketinin yaptığı bir roketle uzaya gene kendi şirketi tarafından üretilen Tesla marka bir otomobili bile gönderdi.
Yani artık uzaya gitmek gelmek pahalı ama sıradan bir iş haline gelmiştir. Bu işlere kimsenin de şaşırdığı, ciddi manada etkilendiği falan da yoktur. Onun içindir ki büyük kutlamalar yapılmamıştır. Şu açık ve net bir gerçektir; bir toplumun kalkınması, güçlenmesi ve bir refah toplumu haline gelmesi mutlak bir şekilde kaydedeceği bilimsel ve teknolojik başarısına bağlıdır. Bilimsel ve teknolojik başarının kaynağı ise doğal olarak eğitim sistemidir! Bilim, sanat ve spor eğitimine önem vermeyen, düşünen, sorgulayan, yaratıcı nesiller yerine algı ile yönetilen toplumların; bilimsel ve teknolojik başarıyı yakalaması hiçbir şekilde mümkün değildir. Eh işin aslını kaçırınca “mış” gibi yaparak şov yapmaya soyunmak da siyasetin doğası gereği oluyor demek ki…
Saygı dolu sevgiyle