Site İçi Arama

kultur-sanat

Mütevazı Olmak Ne Demektir

İnsanlar büyük siyasetçi olabilir, büyük iş insanı olabilir, büyük sanayici, büyük sermaye sahibi de olabilir ama bu sıfatlara sahip olmakla hiçbir zaman büyük insan olamazlar. “Küçük dağları ben yarattım” edası ile gururlu, kibirli bir şekilde kişinin baş köşede oturması, yüz ifadesi, ses tonu, bakışları, giyim tarzı ile karşısındaki insanı hor görmesi de onu büyük insan yapmaz.

Mütevazılık:

Ne güzel bir kelimedir Mütevazılık. Her ne konuda olursa olsun, gücünü ve yeteneğini bilen bir insanın, sahip olduğu bu özelliklerini öne çıkarmadan karşısındaki insanla kendisini eşitlemesine ben kendime göre mütevazılık diyorum. Bu konuyu eski yaşanmışlıklar ve günümüzdeki sosyolojik gerçeklik bakımından ele almak isterim. Fakat, bu olguyu iki bakış açısıyla anlatmak daha doğru olacaktır.

  • Bunlardan birincisi mütevazılığın gerçek bir erdem olarak her dönem gerçekliğini savunan bir kesim.
  • İkincisi de yaşadığımız 21’inci yüzyıl perspektifinde bu kelimeye yaklaşım biçimidir.

Şimdi bunlardan mütevazılığın gerçek bir erdem olduğunu savunanların görüşü, ki ben bu görüşe daha yakın olduğumu belirtmek isterim. Onu anlatmaya çalışalım.

İnsanlar büyük siyasetçi olabilir, büyük iş insanı olabilir, büyük sanayici, büyük sermaye sahibi de olabilir ama bu sıfatlara sahip olmakla hiçbir zaman büyük insan olamazlar. “Küçük dağları ben yarattım” edası ile gururlu, kibirli bir şekilde kişinin baş köşede oturması, yüz ifadesi, ses tonu, bakışları, giyim tarzı ile karşısındaki insanı hor görmesi de onu büyük insan yapmaz.

Büyük İnsan; mütevazılık ile olur, alçak gönüllülük ile olur, kibirlenmeden ve gururlanmadan olur. Ahlâkî kuralları benimseyerek ve özümseyerek olur. Mütevazılık, fakirden çok zengine, memurdan çok amire, cahilden çok alime, halktan çok yöneticiye lazım olan sosyal bir olgudur. Acaba ne kadar mütevazıyız ve alçak gönüllüyüz, hiç düşündük mü peki? Kibrimiz veya gururumuz alçak gönüllüğümüzü bastırıyor mu? Alçak gönüllü olmak ne kaybettirir bize? Hepimiz alçak gönüllüğün anlamını biliriz ama uygulamaya gelince yapamayız.

Birini Mutlu Etmek:

Sabah yolda gördüğümüz herhangi birisine gülümsemek, bir selam vermek günaydın demek çok mu zordur? Yaşlı birine yardım etmek, gönlünü almak çok mu zor? Çok zengin olmak birisine yardım etmemize, gönlünü almamıza engel midir? Maddi olarak zengin olmak karşımızdaki insanın karşısında böbürlenmemizi mi gerektirir? Kendi çıkarımız için mi yardım etmeliyiz birilerine? Kim bu dünyada acaba baki kalacak? Var mı öyle kalan birisi etrafınızda?

Birilerini memnun edince en az bizim de onlar kadar memnun olacağımızı düşünebiliyor muyuz? Belki içimizde birçok alçak gönüllü insan var. Kendisini yüksek görmeyen mütevazı insan var. Asla sözüm onlara değil. Mütevazı ve alçak gönüllü davranarak, bir insanın yüzüne tebessüm gelmesini sağlıyorsak ve bunun sebebi de biz isek bundan büyük mutluluk olabilir mi? Hz. Mevlâna’nın asırlar öncesinden günümüze kadar gelen önemli miraslarından biri de yedi öğüdüdür.

Ölümünden sonra yaklaşık sekiz yüzyıl geçmesine rağmen hoşgörünün sembolü olan Hz. Mevlâna unutulmamış, felsefesi kaybolmamıştır.

Gerek kişisel gerekse toplumsal pek çok problemin reçetesi olan bu yedi altın öğüt şöyledir:

Cömertlik ve Yardım Etmede Akarsu Gibi Ol,

Şefkat ve Merhamette Güneş Gibi Ol,

Başkalarının Kusurlarını Örtmede Gece Gibi Ol,

Hiddet Ve Asabiyette Ölü Gibi Ol,

Tevazu Ve Alçak Gönüllülükte Toprak Gibi Ol,

Hoşgörülülükte Deniz Gibi Ol,

Ya Olduğun Gibi Görün Ya Göründüğün Gibi Ol...

 

İşte buraya kadar, Mevlâna'nın güzel özlü sözlerini de kullanarak yazıma derinlik ve mana katarak size manevi dünyamızda erdemli insan da olması gereken mütevazılığı anlatmaya çalıştım. Şimdi de günümüz de Her şey in maddeyle ölçüldüğü bir dünya da mütevazılık olgusuna bakalım.

Bazen de Mütevazı Olmayalım:

21. yüzyıl daha önce öğrendiklerimizi unutup yeni bir yüzyıla değişen kuram ve düşüncelerle yeni adımlar atıyoruz. Bilim ve teknoloji hızla ilerliyor; öyle bir an geliyor ki, daha önce doğru bilinen bir olgu günümüzde bir anda çürütülüyor. İşte buna da yeni dünya düzeni diyoruz. Evrim teorisi, insanlık tarihinin başlangıcı, görgü kuralları bunlardan sadece birkaçı aklıma ilk anda gelenler. Bunlarla birlikte şüphesiz etik değerler de insan davranış ve tutumları da değişiyor! Yüzyıllar boyunca, mütevazı olmak bir erdem sayılıp takdir edilirken, bugün artık değerini yitirmektedir! Belki bu yazının ruhuna ters bulacaksınız ama, zaman mütevazı olma zamanı değil artık! Bir yudum su, bir lokma ekmek zamanı geçti artık. Artık insanlar elle tutulup, gözle görünür şeylerle ilgileniyorlar. Hepimizin bildiği üzere, tevazu, insanlara karşı alçak gönüllü olmak, kibirlenip böbürlenmekten sakınmak anlamına gelen ahlaki bir terim oldu. Bu tarife sizler gibi benim de itirazım olmaz. Fakat, değişen dünya düzeni içinde, mütevazı olmanın tahmin bile edemeyeceğiniz olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıya kalınıyor günümüzde. Örneğin; mütevazı olmak kendimize olan saygımızın ve güvenimizin azalmasına neden oluyor. Ayrıca insanların size bakış açısı da mütevazılığımızla doğrudan ilişkili. Bu nedenle, eskisi kadar mütevazı olmamaya dikkat etmeli insan üzülerek de olsa durum bu. Tanrım ne günlere kaldık, ben bile yazarken zorlanıyorum. Ancak, mütevazı olmamayı kibirli olmakla kesinlikle karıştırmamalıyız!

Bununla birlikte; öyle bir zamandan geçiyoruz ki, mütevazı olduğunuzda kimse değerinizi ve kıymetinizi bilmiyor, tabii ki istisnalar bu gerçeği pek değiştirmiyor. Günümüzde mütevazı olmak çekingen ve utangaç olmakla eşdeğer olarak görülüyor, o şekilde tanımlanıyor. Maalesef durum böyledir.

"Kimse mütevazı doğmaz, bu öğrenilmiş bir davranıştır."

Gerçekten mütevazı olmak için, kendinden emin olmak gerekir. Bilgisinden, güzelliğinden, kişiliğinden, yaptığından emin olanlar daha çok eleştiriye açıktır. Sizi iyi tanımayanlar için giyiminiz, dik duruşunuz, oturuşunuz da çok önemlidir.

Fazla merhamet gibi fazla mütevazılık da iyi değildir günümüzde. Mütevazılığınızı zavallılık, iyiliğinizi enayilik bilen insanları ancak zor duruma düştüğünüzde ayırt eder ve üzülürsünüz.

Diğer bir değişen ise;

Günümüzde insanların farkında olmadan kaybetmeye başladığı değerlerden biri olan “iyilik” kavramı. İyilik yap ve gizli kalsın devri artık kapandı! Günümüzde, iyilik yap mümkün olduğunca bunu herkese duyur. Duyur ki örnek olsun, herkese bulaşsın. İyilik ve yardımseverlik değeri insanlara kazandırılmak istenen bir değer. Son yıllarda medyada yayınlanan olumsuz haberlerin sayısının çoğalması ile birlikte, iyi değerlerimiz unutturulmaktadır. Güzel değerlerimiz ve törelerimiz, insanlarımıza sahip oldukları güzel değerler hatırlatılmalı, bu konuda özellikle genç nesillerin iyi ve doğru değerlerle yetişmesi sağlanmalıdır.

İyilik, karşılıksız yapılırsa iyiliktir. İyilik yapın ve bunu gururla paylaşın. Paylaşın ki çocuklar ve çevreniz iyilik yapmayı alışkanlık haline getirsin. İyilik gizli kalmasın!

Unutmayalım ki dünyayı iyilik ve güzellik kurtaracaktır.

Sonuç:

Size buradan anlatmaya çalıştığım, hayatın sosyolojik gerçekleridir. İki bakış açısıyla konuyu anlatmaya çalıştım. Burada sizlere düşen Allah’ın bizlere bahşettiği en önemli armağanı olan aklımıza müracaat etmektir diye düşünüyorum. Madde insanla, manevi insan arasındaki korelasyonu kurduğumuzda mükemmel olamasak da, mükemmel olma yolunda yol aldığımızı göreceğiz. İnsanın en önemli keşfi, kendi duygularını yönetip mutlu olma yetilerini kazanmasıdır. Yerinde, zamanında gerektiği kadar mütevazı olmak elbette gerekir. Ancak, fazlaca abartıp kendimize başkalarını güldürmemek de gerekir, değil mi?

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 28.04.2022
  • Süre : 4 dk
  • 6876 kez okundu

Google Ads