Türkiye'den Manzaralar
Rusya'da da önceden yaya geçitlerinden geçerken dikkat etmen gerekirdi. Sonra kanun çıkarttılar, yayanın geçişine öncelik verdiler ve adımını attın mı bütün araçları anında durmak zorunda bıraktılar.
Yakın zamanda kızım Türkiye'ye gitmişti. Türkçesi iyi değildir, o yüzden Türkiye'de turist muamelesi görür. Yazmıştım daha önce, şu taksi meselesi. Havaalanından şehre taksiyle giderken kandırmışlardı, büyük bir ücret almışlardı.
Yine dün yazıyor, sohbet ediyoruz Türkiye anılarından. Yaya geçidinden geçerken dört kere az kalsın eziyorlardı diyor. Bir yandan da şaşırmış, Türkiye medeni bir ülke değil mi diyor, sen öyle demiştin diye beni eleştiriyor.
Rusya'da da önceden yaya geçitlerinden geçerken dikkat etmen gerekirdi. Sonra kanun çıkarttılar, yayanın geçişine öncelik verdiler ve adımını attın mı bütün araçları anında durmak zorunda bıraktılar.
Nasıl mı? Öncelikle cezası çok fazla, ama sadece ceza ile değil, Rus toplumu böyle konularda gerçekten çok medenidir. Herkes çabuk alıştı. Sonuçta her yerde tespit etmeniz mümkün değil, yani ceza ile olacak iş değil.
Yayalar da artık fena alıştılar, özellikle de kulağında kulaklık, biri ile konuşanlar hiç bakmadan sağına soluna yaya geçitlerinden normal yolda yürüyormuş gibi geçiyorlar. Tabii ki akılları başka yerde. Ama bütün sürücüler anında dururlar herhangi bir kişi adımını yaya geçişine attıysa. Işıklı yaya geçitlerinde bile eğer yaya fark etmeden yola adımını atmışsa araçlar durur.
Dün yine konuşuyoruz kızımla, bir de diyor çok şaşırmıştım, garson bizim masamızı temizleyip bizi buyur ettikten sonra yan masada sandalyenin üzerine tükürüp elindeki bez ile silmişti diyor. İçim kalkmıştı diyor. Üstelik sonra da biraz ötede hiçbir şey olmamış gibi televizyonun karşısına oturup bir sigara yakmıştı ve bir yandan çay içerken maç izlemeye başlamıştı. Servisi ise epey sonra gelip açmıştı. Nedir diyor bu Türkiye'deki maç sevdası?
Rusya'da da futbol meraklısı vardır ama bizdeki kadar bağımlısı yoktur. Burada daha çok hokey meraklısı çoktur. Kızım o yüzden çok şaşırmış, ama daha çok da sandalyeye tükürmesine.
Ben ise bu kadar rahat olmasına şaşırdım garsonun. Hem hayat pahalılığı diyorlar hem de gelen müşteriyi ajite edecek davranışlar içinde bulunabiliyorlar. Nedir bu umursamazlık? Üstelik kötü örnek olmak!
Yine kızımın anılarından devam edelim.
Ara sokaklarda bir yerlerde, caminin yanında bir kafeye girmişler arkadaşıyla. Sanırım Üsküdar'da. İçeride başı örtülü bir sürü genç kız vardı diyor.
Eee dedim, ne var bunda? Ama diyor ellerinde sigaralar, kahve ve çay içiyorlardı. Hatta kalyan içenler bile vardı. Kimileri okey bile oynuyorlardı diyor. Kafe duman içinde kalmıştı, hemen çıktık diyor oradan.
Burada bu konu da çok ciddiye alınır. Artık kafelerde sigara içen göremezsiniz. İsteyen bi zahmet dışarı çıkar ve ileride bir yerlerde belirlenmiş yerde içer sigarasını. Kalyan ise eğer dışarıda açık yerde masası olan yer varsa oralarda, o da her yerde değil, arayıp zar zor bulabileceğiniz tek tük kafede serbesttir.
Kızım özellikle başı örtülü genç kızlara ayrıca çok şaşırmış tabii ki. Hiç böyle bir şey göreceğimi tahmin etmiyordum diyor.
Türkiye çok değişti sanırım. İyi yönde değişti demek istiyorum, kızım şaşırmış, ama benim hoşuma gitti gerçekten bu durum. Nihayet gençler gençliğini yaşamaya başladılar demek ki.
Başka nelere şaşırdın diye sordum, başka bir şey demedi.
Peki sevdin mi İstanbul'u dedim. Bayıldım dedi.
Bakın atladım bir konuyu, bir de kedilere şaşırmış, her yerde kediler vardı demişti. Kızım da çok sever kedileri. Biz ailece severiz küçük dostları hem kedileri, hem köpekleri.
Çok güzel bir memleketimiz var. Kıymetini bilelim.
Ama biraz da toplum olarak bazı şeylere biraz daha dikkat edelim. Dışarıdan bakan biri için bazen anlaşılması zor şeyler yapıyoruz galiba.
Bu konular boş ver turistler ne düşünürlerse düşünsünler denecek konular değil.
Medeniyet denen tek dişi kalmış canavar derler, sanırım Mehmet Akif Ersoy'un dizeleriydi, aslında bir canavar değildir medeniyet.
Bu olayları duydukça bir yandan canım sıkılıyor.
İyi ki kızım Türkiye'de haber olan, altı yaşında bir çocuğu kendine gelin edenlerden haberdar değil. Düşünebiliyor musunuz? Eğer bir gün duyar da bana sorarsa nedir bu diye ben ne derim ona?
İşte böyle, biraz da Türkiye manzaralarını dışarıdan bir gözle yazayım istedim. Dışarıdan derken oldukça içeriden aslında, biricik kızımın gözünden.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla