Yapmak mı Yıkmak mı?
Bir şeyi yapmak, vücuda getirmek her zaman yıkmaktan zordur. Bir saatte yaptığınızı bir saniyede yıkabilirsiniz. O derece arada zamanca bile büyük fark vardır.
Bir şeyleri başarmak, meydana getirmek emek isteyen bir iştir. Bu yüzden her zaman hedefe varmanın, bir şeyi elle tutulur, gözle görülür hale getirmenin zor bir iş olduğunu her zaman düşünmüşümdür. Onun için üreten insanlara her zaman hayran olmuşumdur. Oysaki bu olgu kişiden kişiye değişen bir şeydir. Çünkü bazı insanlar işlerini severek yaparlar. Bu insanlar yaptıkları işten keyif aldıkları için onlara göre yapmak kolaydır. Bazı insanlar ise yapanı üreteni eleştirerek konuya maydanoz olup, hep negatif enerji salarlar. Çünkü onlar üretmenin erdem ve güzelliğinden mahrum olmuş insanlardır.
Somut anlamıyla düşünecek olursak, bir binayı yapmak için pek çok malzeme, işçi, para, zaman ve emek gereklidir. Başka bir örnek vermek gerekirse, bir ağacın büyümesi, olgunlaşması için ona çok iyi bakmak gerekir. Yine bu örnekte de zaman ve emek isteyen bir "yapmak" işi vardır. İnsan bir şeyleri yapmak için emek sarf eder. Bir şeyler kendiliğinden oluşmaz.
Yapma fiili, emek ister. Bazen size zorluk çıkarır, çok da zamanınızı alır. Çalışmak ister. Çalışmak da sizi yorabilir. Bu nedenle bir şeyi yapmak, vücuda getirmek her zaman yıkmaktan zordur. Bir saatte yaptığınızı bir saniyede yıkabilirsiniz. O derece arada zamanca bile büyük fark vardır. Yıkmak fiili devreye girdiğinde, yok etmek anlamına gelir ki bir şeyi yıktığınızda, saman alevi misali bir varmış bir yokmuş dersiniz. Bu arada emek istemeyen bir durumdur yıkmak. Yapmak kadar uğraştırmaz bizi.
Yapmak, Yıkmak fiilleri örneğin bir binanın yapılmasında, yıkılmasında geçerli olduğu kadar insanlarla ilişkilerimizde de geçerlidir. Mesela dostluğu düşünelim. Bir dost edinebilmek için her şeyden önce uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Önce karşınızdaki kişiyi tanırsınız. Bazen bu tanıma işi aylarınızı ya da yıllarınızı alabilir. Sonrasında tanımakta olduğunuz kişiyi sevmek gerekir. Beraberinde saygı elzemdir. Tüm bunlar bile o kişiyle henüz dostluğu inşa edebilmeniz için kâfi gelmez. Esas önemli olan ona gerçekten güvenebilmektir. Güven duygunuzu ona verebilmek ve ondan bu duygu alabilmektir. Bu en zor aşamadır. Emek isteyen zaman isteyen bir süreçtir. Tüm bu çabalamalar sayesinde muhatabınızla dostluk mertebesine birlikte erişirsiniz. İki tarafın da istemesine göre şekillenir dostluk. Bir taraf istemezse dost olmanız ne mümkündür? Ama bazen öyle bir an gelir ki yeri gelir bir iftira, bir dedikodu, ya da güveninizi zedeleyecek bir durum tüm yılların o birikimi olan dostluğu bir andan yıkar, kül eder. Ya da iki dost arasına onların kontrolü dışında bir soğukluk girmesine neden olur.
Bir başka örnek, kendimize bir yuva yapmak, bunun maddi temeli bir ev yaptırmak istediğimizi düşünelim. Ailemizle birlikte içinde mutlu, mesut yaşamak istediğimiz bir evi düşünelim. Önce arsayı alırsınız. Temelini atarsınız, inşaat alanının ve evin elektrik, su, ısıtma gibi altyapısını hazırlarsınız. Evin duvarlarını örersiniz, çatısını yaparsınız, kabası bitince ince işlere geçersiniz. Sıvasını, ıslak zeminleri, elektrik, su, ısınma için son üst yapı işlerini tamamlarsınız. İç mimarlık gereklerini tamamlarsınız, kapı pencereleri takarsınız, iç ve dış dekorunu yaparsınız. Bu liste uzar gider. Bir evi yapmak, inşa etmek gördüğünüz gibi çok emek, zaman ve kaynak ister. Bir ev inşaatında birçok usta çalışır. Çok para harcanır. Fakat gel gör ki iş yıkmaya geldiğinde bir kepçe bile tek başına onca emekle, zamanla, parayla yaptığınız evi bir günde yıkıp geçer, gider. Yıkmak için bir kepçe ve operatörü fazlasıyla yeter. Yapmak için ise onlarca ustanın eli değmelidir.
İnsan ilişkilerini de sahip olduğumuz ev, araba gibi şeyleri de yıkmak kolaydır. Yapmak gerçekten zordur. Bir ömür ister bazıları. Hele ki söz konusu vatan olursa, bunların hepsi teferruattır. Vatan mefhumu atalarımızdan mirastır, çocuklarımıza teslim edeceğimiz emanettir. Bir toprağı, yurt yapmak, vatan yapmak ise yukarıda saydığım hiçbir şeye benzemez. Nesillerin emeğini ister, kanla sulanmak, bir karış toprağı için bile mücadele etmek ister. Türkiye Cumhuriyeti nasıl öyle kolay kolay kurulmadığını azıcık tarih bilgisi olan bilir. Ama elbirliğiyle yıkmak da olduğumuzu da azıcık etrafındaki olup bitenlere bakan biri sezebilir, toplumsal çürümenin vatan mefhumunu da çürüttüğünü görür.
Hayatta her zaman elde ettiğiniz şeylerin; Vatan, Dostluk, Arkadaşlık gibi değerlerin kıymetini bilelim. Zor şartlarda, emek harcayarak ve zaman harcayarak elde ettiğimiz şeyleri bir anlık sinir, başkalarının dedikodu ve iftiraları ile yok etmeyelim. Unutmayın ki her zaman yapmak zor olanıdır, yıkmak ise kolaydır, bir kazmaya bakar.
Saygı dolu sevgiyle.