Site İçi Arama

savunma

14 Nisan 2024: Galiba Üçüncü Dünya Savaşı Başladı. İran Saldırıyor.

İran'ın beklenen saldırısıyla 13/14 Nisan gecesi amacına ulaşan Bibi, hem WCK saldırısı sonrasında gerilen Washington-Tel Aviv Hattını tamir etmiş oldu hem de Ortadoğu’da çok istediği harita değişikliğine gidebilmek için Üçüncü Dünya Savaşının Fitilini de İran sayesinde ateşlemiş oldu.

İsrail Bilerek İran’ı Kışkırttı, Oyuna Gelen Hamaney Stratejik Sabrı Bir Kenara Bıraktı

13/14 Nisan gecesi başlayan İran’ın dron saldırısı İsrail’i rahatlatan bir adım oldu. 1 Nisan tarihinde WCK saldırısı ile 7 kişinin ölümüne neden olan İsrail, bir anda ABD’nin tepkisini çekmişti. 33.000 Filistinlinin hunharca öldürülmesine ses çıkarmayan Biden, 7 kişinin ölümünden sorumlu tuttuğu Bibi’ye karşı sert bir tavır takındı. Bunun üzerine tekrar Amerikan yönetimi ve halkının desteğini alma ihtiyacını hisseden Bibi Netanyahu, çareyi İran’ı oyuna dahil etmekte buldu. İsrail uçakları Şam’daki İran konsolosluğunu bombaladı. Diplomatik bir misyon binasını ve personelini bombalamak, İran topraklarına bomba atmakla eşdeğer bir eylemdi. Tel Aviv için bunun bir önemi yoktu. Önemli olan İran’ın bu savaş oyununa dahil edilmesiydi. Nitekim İran'ın beklenen saldırısıyla 13/14 Nisan gecesi amacına ulaşan Bibi, hem WCK saldırısı sonrasında gerilen Washington-Tel Aviv Hattını tamir etmiş oldu hem de Ortadoğu’da çok istediği harita değişikliğine gidebilmek için Üçüncü Dünya Savaşının Fitilini de İran sayesinde ateşlemiş oldu. 

191 gündür büyük bir savaşı başlatmak için el ele, gönül gönüle veren Washington ve Tel Aviv, sanıyorum artık mutludur. Hedeflerine ulaşıyorlar. Dünya savaşını başlatıyorlar. Bakalım buna Dünyanın geri kalanı nasıl tepki gösterecek?

1 Nisan Şakası Gibi: WCK Konvoyuna İsrail Dronlarının Saldırısı

WCK kısaltmasıyla ünlenen World Central Kitchen (Dünya Merkez Mutfağı), ünlü şef José Andrés tarafından 2010 yılında Haiti'de meydana gelen feci depreme cevaben kurulmuş bir gıda yardım örgütü, sivil toplum kuruluşu (STK) olarak biliniyor. Kuruluşun çalışmalarının odağında doğal afetler esnasında kazazedelere gıda yardımlarını ulaştırılması bulunuyor. WCK, Gazze’de BM'den çok daha fazla yardımda bulunduğunu iddia ediyor ve bu kapsamda 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye giren tüm gıdanın %62'sinin WCK tarafından sağladığını öne sürüyor. Gerçekten de WCK güçlü bir STK ve bölgedeki varlığı halen yaşanmakta olan insanlık dramına az da olsa bir merhem olma işlevi görüyor.

WCK, Gazze’de Filistinlilere gıda yardımında bulunurken, bölgedeki İsrail vatandaşlarına da aynı şekilde yardım yapmaya devam ediyor. Hatta zaman zaman İsrail Ordusu personeline bile yemek desteğinde bulunuyor. WCK’nın bu tutumu, Gazze’nin savaş mağduru Filistinli nüfusuna antipatik geliyor. Bu nedenle, Hamas’ın geçen yıl gerçekleşen 7 Ekim saldırısı sonrasında hemen sahada yerini alan WCK, esasında İsrail tarafını haklı gören bir STK olduğu gerekçesiyle Filistinliler tarafından bolca eleştirilmeye devam edildi. Bununla birlikte WCK, İsrail Ordusu ile yakın temasını hep korudu. 

Buna rağmen, WCK, İsrail Ordusunun ‘kaza kurşunlarından’ kurtulamadı. Örneğin, daha önce bir WCK mutfağı, İsrail tarafından vuruldu ancak WCK bunu sorun etmedi. Zira ölen yaralanan yoktu. Bir başka zaman İsrail tarafından bombalanan bir BM konvoyunda WCK personelinin de zarar görmesine rağmen, WCK yönetimi dış dünyaya İsrail’i kınayan bir açıklama yapmaktan kaçınmayı tercih etti. Hiçbir şey olmamış gibi WCK faaliyetlerine devam edildi. Tüm bunları ‘tarafsız bir duruş’ adına yaptığını iddia etse de, WCK’nın sahadaki personeli en nihayetinde 1 Nisan’da İsrail kurşunlarına hedef olmaktan kurtulamadılar. 

WCK’nın başı Şef José Andrés, Biden yönetimiyle yakın bağı olan tanınmış bir kişilik olarak biliniyor. İsrail’in Gazze’ye hava saldırısında World Central Kitchen çalışanlarının hayatını kaybetmesi, şimdiye kadar 33.000 Filistinlinin ölümüne göz kapayan Şef José Andrés’ın çığırından çıkmasına neden oluverdi. İsrail’in 1 Nisan Pazartesi günü Gazze’ye gerçekleştirdiği hava saldırısında yedi WCK çalışanı hayatını kaybetti. Saldırıda öldürülen WCK çalışanları arasında Filistin, İngiltere, Polonya, Avustralya, ABD ve Kanada vatandaşları bulunuyordu.

WCK’nin CEO’su Erin Gore, “Bu sadece WCK’ye yönelik bir saldırı değil. Bu Gazze’deki acı durumu azaltmaya çalışan bütün insani yardım kuruluşlarına yönelik bir saldırıdır. Bu affedilemez.” derken şüphesiz haklıydı ama İsrail Ordusundan hesap soramayacak kadar çekingen bir duruş sergilemişti. Her ne kadar İsrail Ordu sözcüsü, bu hadiseyle ilgili gereken incelemenin yapılacağını söylese de sonuçta WCK’nın artık Gazze’deki Filistinlilere gıda ve insani yardım sağlamaya yönelik çalışmalarını eskisi kadar rahat bir şekilde yürütemeyeceği anlaşılıyor.

Öte yandan, bundan böyle WCK’nın İsrail’in Gazze’deki savaş hukukunu aşan eylemlerini ‘görmemezlikten gelmesi’ geride kalacağını değerlendiriyorum. Zira 4 Nisan günü WCK konvoyuna yapılan saldırıya yönelik konuşan İspanyol asıllı Amerikan vatandaşı Şef José Andrés’ın "Konvoyumuza yapılan hava saldırılarının talihsiz bir hata olduğunu düşünmüyorum. Bu aslında hareketleri İsrail ordusundaki herkes tarafından bilinen, açıkça işaretlenmiş WCK araçlarına yönelik doğrudan bir saldırıydı!” diyerek doğrudan İsrail’i suçladı. Gerçekten de Gazze'deki Deyr el-Belah bölgesine İsrail’in düzenlediği bu dron saldırısında üç araçlık WCK konvoyunun içindeki bir aracın içindekiler özellikle hedef alınmışa benziyordu. Araç vurulunca aracı terk eden WCK personelinin bir kısmı başka araca sığınmasına rağmen, dron ikinci saldırısını bu sığınılan araca yaptı. Tekrar bu araç da terk edilip üçüncü bir kamyonete sığınan savunmasız WCK personeli, bu aracın da vurulması sonucunda hayatlarını kaybettiler.

Öte yandan İsrail; araçlardan birine iki silahlı Hamas militanının bindiğinin dron operatörleri tarafından tespit edildiğini, havanın karanlık olması nedeniyle araçlar üzerindeki WCK yazılarının da görülemediğini belirterek, bu trajik bombalama hadisesinin yaşandığını ve iki askeri personelin açığa alındığını, soruşturmanın başlatıldığını beyan etse de bu açıklama WCK yönetimi tarafından inandırıcı görülmedi. 

Bu arada İsrail’in kendini savunma hakkının olduğuna inandığını belirten Andres’ın, "Ancak halkını savunmak etraftaki herkesi öldürmek anlamına gelmiyor." demesini değerli buluyorum. 6 aydır Gazze’deki katliama gözünü kapayan, dış dünyaya kendi üzerinden verdiği zararsız görüntüler ile ‘katliamı örten’ bir tavır içinde olan WCK yönetiminin, Şef Andres’ın bu sözüyle netleşen bir tavır değişikliğine gideceğine, İsrail Ordusunun eylemlerine daha fazla gözünü kapamayacağına inanıyorum.

WCK yönetimi esasında İsrail yerine bağımsız bir inceleme yapılmasını şart koşuyordu. WCK, “Avustralya, Kanada, ABD, Polonya ve İngiltere hükümetlerinden, bu saldırıların kasıtlı olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği veya uluslararası ihlallerin başka bir şekilde ihlal edilip edilmediği de dahil olmak üzere, bu saldırılarla ilgili bağımsız bir üçüncü taraf soruşturması talep etmek üzere bize katılmalarını istedik.” dese de, buna İsrail’in olumlu yaklaşmasını kimse beklemiyor.

Sonuç

Gazze’yi rehin alan, Refah operasyonu yapma tehdidiyle Gazze’de taş taş üzerinde bırakmayacağını söyleyerek bölgedeki masum Filistinlilere yaşam hakkı tanımayacağını açıkça ilan eden İsrail Ordusu; dün gece İran’dan atılan dronların ne zaman İsrail topraklarına erişeceğini ve bu dronlara ve olası İran balistik füzelerine nasıl engel olacağını hesaplamakla meşguldü. Şam'daki İran'ın konsolosluk binasının İsrail'e ait F-35 savaş uçakları tarafından vurulması sonucu en az 8 kişi hayatını kaybetti. Ölenler arasında İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü'nde üst düzey komutan olan Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahedi de bulunuyordu. İsrail, İran’ı savaşa sokacak bir adımı bile bile atmakla birlikte, Konsolosluk saldırısıyla birlikte WCK hadisesini de unutturuverdi. Washington’un tepkisini çeken Netanyahu Hükümeti, bunun üzerine “WCK hadisesi hiç yaşanmamalıydı… Bir daha yaşanmayacak!” diye söz verirken, ABD’de oluşan aleyhindeki havayı tersine çevirmek için bu konsolosluk saldırısını planladığını değerlendiriyorum. Nitekim ‘stratejik sabır’ politikasını güttüğü savıyla hareket eden Tahran yönetiminin sabır taşı çatladı ve dün gece cılız da olsa ilk saldırısını yaptı. Diliyorum İran bu noktada durur ve İsrail’in kazdığı kuyuya düşmez. Aksi takdirde hem İran hem de tüm Ortadoğu, belki Türkiye bile bir anda kendini Üçüncü Dünya Savaşı’nın içinde bulabilir endişesini taşıyorum.

Kaynakça

Köklü Değişim Medya, WCK: “‘İsrail’ Saldırısı Hata Değil! Doğrudan Bir Saldırı”, 4 Nisan 2024, https://kokludegisim.net/haberler/wck-israil-saldirisi-hata-degil-dogrudan-bir-saldiri

Ramsey Telhami, “I resigned from World Central Kitchen because it refused to tell the truth about the Israeli genocide in Gaza”, Mondoweiss, 11 Nisan 2024, https://mondoweiss.net/2024/04/i-resigned-from-the-world-central-kitchen-because-it-refused-to-tell-the-truth-about-the-israeli-genocide-in-gaza/

The Times of Israel, “Drone sights, gunmen on trucks and a deadly mistake: How aid convoy turned into tragedy”, 11 Nisan 2024, https://www.timesofisrael.com/drone-sights-and-gunmen-on-trucks-how-a-gaza-aid-convoy-turned-into-a-tragedy/

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 14.04.2024
  • Süre : 5 dk
  • 995 kez okundu

Google Ads