Türkiye, Ne Ara Pakistan’dan JF-17 Satın Alma Durumuna Düştü?
Günümüz şartlarının ortaya çıkardığı Türkiye ile Batı ülkeleri arasındaki ikili ilişkiler yumağı, Türkiye’yi ister istemez kaynak çeşitliliğine zorluyor. Öte yandan 40 adet Typhoon alımı şimdilerde Almanya engeline takılmış durumdadır. F-16V paketinin geleceği belirsizliğini koruyor.
Dün TGRT Haber’de yer alan bir değerlendirme veya habere göre, Türkiye Eurofighter savaş uçağına alternatif olarak Çin-Pakistan ortak yapımı JF-17 Thunder savaş uçağına yöneleceği öne sürülüyor ( https://www.tgrthaber.com.tr/gundem/turkiye-dugumu-cozuyor-eurofighterin-alternatifi-jf-17-thunderin-avci-ozellikleri-2918387).
Daha önce de sosyal medyada bu yönde değerlendirmelerini paylaşanlara rastlamış, kulak asmamıştım. Şimdi ister istemez, “Ne oluyor böyle?” sorusunu sormadan edemedim. Önce JF-17’nin ne olduğunu anlamaya çalışalım, sonra karar vericilere ufak bir girdi de olsa, buradan fikirlerimizi iletelim istiyorum.
Pakistan Neden Çinlilerle JF-17 Üretti?
Pakistan, Hava Kuvvetleri boyutuyla kaynak çeşitliliğine önem veren bir ülkedir. Çinlilerle ortak ürettiği JF-17’leri envanterine almadan girmeden önce Pakistan; Fransız Dassault yapımı Mirage III ve Mirage 5, Çin yapımı Nanchang A-5 bombardıman ve Chengdu J-7 Hava Savunma uçaklarından ve Amerikan yapımı çok rollü F-16 uçaklarından oluşan bir kuvvet yapısına sahipti. Bu uçaklardan sadece F-16 dönemine göre modern bir savaş jeti olarak öne çıkıyordu. Pakistan çok istemesine rağmen, ABD’nin ilave F-16 satışına sıcak bakmaması, benzer bir dördüncü nesil savaş uçağının Çin’in desteğiyle milli imkanlarla Pakistan’da üretilmesi sürecini tetikledi. Bir anlamda Pakistan buna mecbur kaldı veya bırakıldı.
Çin’in Chengdu Uçak Endüstrisi Grubu ve Pakistan Havacılık Kompleksi tarafından ortaklaşa yürütülen JF-17 hafif tek motorlu dördüncü nesil avcı uçağı programı, zamanla Pakistan Hava Kuvvetleri’nin savaş uçağı modernizasyon programının ana omurgasını oluşturdu. Keşmir bölgesindeki gerilimli dönemlerde, JF-17 Thunder Savaş Uçağını kullanan Pakistanlı pilotlar, Hindistan’a ait 1 adet MIG-21 ve 1 adet SU-30 uçağını düşürmeyi başardı. Gelinen süreçte JF-17’ler, Pakistan’ın milli gururu ve Hava Kuvvetlerinin gözbebeği haline geldi.
Pakistan Havacılık Merkezi (Pakistan Aerospace Complex - PAC), Kamra’dadır. Burada üretilmesi planlanan JF-17 Thunder savaş uçağı için proje, resmi olarak 2000 yılının başlarında Çin-Pakistan ortaklığıyla başlatılmıştır. JF-17’lerin, hafif/düşük maliyetli bir savaş jeti olması yanında “F-16’nın asgari %70’i ayarında olması” ve fiyatının “F-16’dan yarı yarıya daha ucuz” olması kriterini karşılayacak şekilde yürütüldü. Uçağın harekât konsepti ve kavramsal tasarım gereklilikleri yazılırken, F-16’ların sahip olduğu yetenekler baz alındı. Uçağın boyutları neredeyse F-16 ile birebir aynı olması istendi. Projenin, en üst versiyonuna ilk üretimde ulaşmak yerine, F-16 benzeri bir ‘blok’ yaklaşımına dayalı aşamalı bir üretim sistemi benimsendi.
Maliyet boyutunda, JF-17; Blok I versiyonunun yaklaşık 15 milyon $’lık, Blok II versiyonunun 20 milyon $’lık ve Blok III versiyonunun ise 25 milyon $’lık bir fiyat etiketine sahip olması öngörüldü. Olası yurtdışı satışları dışında, Pakistan için toplamda 250 kadar JF-17’nin üretilmesi planlandı. Halihazırda Pakistan Havacılık Sanayii yılda 25 adet JF-17 üretebilecek bir kapasiteye ulaştı.
JF-17 Thunder Blok I
Pakistan; Blok I uçaklarında gövde, motor ve radar uyumunun sağlanması, aerodinamik dış gövde tasarımına ağırlık verilmesi, yeteri kadar aviyonik sistemlerle uçakların harekât görevlerine planlanabilmesi, bazı silah ve mühimmatı etkinlikle kullanabilmesi yeterli görüldü. Blok I uçağının daha ucuza üretilebilmesi için, Çin üretimi J-10 savaş uçağının çoğu sistemini JF-17 için de uyarlama yoluna gidildi. Bu kapsamda geliştirilen Blok I versiyonu, 2003 yılında ilk test uçuşunu gerçekleştirdi. 2010 yılından itibaren kullanımına verilmeye başlandı.
JF-17’lerde motor olarak MIG-29 uçaklarında da kullanılan, Rus Klimov yapımı RD-93 turbofan motoru kullanıldı. MIG-29’daki versiyonuna göre, daha yüksek takatli olan JF-17 motorunun yakıt sarfiyat oranı da düşürüldü. RD-33’ün duman yayımını azaltmak için, uçağın motor hava alıkları genişletildi. Bu modifikasyonun ek bir faydası, uçak süpersonik hızlarda uçarken motora giren havanın verimini artırması sağlandı. Bu hava alığı tasarımıyla, uçağı kısmen düşük görünürlüğe yaklaştırdı.
Uçağın gövde dayanım ömrü “4.000 saat veya 25 yıl” istendi. Bu kapsamda gövdede ağırlıklı olarak alüminyum alaşımı kullanıldı. Bazı özellikli ve kritik bölgelerde yüksek mukavemetli çelik ve titanyum alaşımlarına yer verildi. Uçağın ilk fabrika seviyesi bakımı (FASBAT, overhaul) için 1.200 saat kriteri getirildi. Kanadın ön kısımlarının gövdeyle birleşim yerinde oynamalar yapılarak, uçağın stabilitesi ve manevra kabiliyeti artırıldı. Yüksek hücum açılı manevraları daha etkinlikle yapabilmesi hedeflendi. Kuyruk bölümünde dikey stabilize büyütülerek, elektronik harp ekipmanları için gerekli yuvalar oluşturuldu. Uçakta Batı ülkelerinin aviyonik ürünleri kullanıldı. Ayrıca uçağa; F-16 benzeri flaperon kullanımına izin veren entegre fly-by-wire uçuş kontrol sistemi, gece/gündüz hassas havadan yere taarruz sistemi, görüş ötesi menzildeki füzelerin kullanımını destekleyen gelişmiş KLJ-7 tipi pals doppler radarı ile Martin-Baker atlama koltuğu da uyarlandı. Aynı anda toplamda 40 hedefi takip edebilen bu radar; görüş ötesi menzilde, tarama-takip modunda (track while scan – TWS) aynı anda radar kesit alanı (radar cross section – RCS) 5 m²’den büyük olan 10 hedefi izleyebilecek ve iki hedefe aynı anda görüş ötesi hava-hava füzesi atabilecek yeteneklerle donatıldı. JF-17 uçaklarına, tek nokta havadan yakıt ikmal özelliği de kazandırıldı.
JF-17’ler; ikisi kanat uçlarında, dördü kanat altlarında ve birisi gövde altında olmak üzere, toplam 7 yük istasyonunda, 3 629 kilograma (8 000 pound) kadar mühimmat ve silah taşıyabiliyor. Çin yapımı PL-5E II ve SD-10 hava hava füzeleri ile C-802K deniz hedeflerine taarruz füzesi de uçağın standart mühimmatı haline getirildi. İlave olarak Brezilya yapımı anti radyasyon füzesi MAR-1 de entegre edildi. Uçakta 23 mm.lik GSh-23-2 çift namlulu top kullanılıyor. 30 mm.lik GSh-30-2 topu da istendiğinde monte edilebiliyor.
Uçağın kokpiti, elektronik uçuş aletleri sistemi (electronic flight instrument system – EFIS) ve 25 derecelik görüş açısı sağlayan baş üstü ekranı (head-up display – HUD) ile donatılmıştır. EFIS ile entegre renkli üç adet ve her biri 8x12 inç büyüklükte olan çok fonksiyonlu göstergeler (multi-function display – MFD) ile tüm uçuş bilgilerine, taktik resme ulaşılabiliyor. Ayrıca, uçuş kontrol ve iklimleme sistemlerine kumanda edilmesi yanında motor, yakıt, elektrik, hidrolik benzeri tüm sistem bilgileri bütünleşik bir yapıda pilota aktarılıyor. Uçakta, Çin yapımı kaska monteli görüş sistemi (helmet mounted sights/display – HMS/D) mevcut. Çinlilere göre bu HMS/D sistemi, Rusların Su-27 Flanker uçaklarında kullanılan sistemden çok daha iyidir.
Uçakta kendini koruma sistemleri (defensive aids system – DAS) ve DAS ile uyumlu radar ikaz alıcısı (radar warning receiver – RWR) ve kuyruktaki optik sensörlerle 360 derecelik kaplama sağlayan füze ikaz sistemi (missile approach warning – MAW) görev etkinliği artırıyor.
JF-17 Thunder Blok II
JF-17 Blok II ile F-16C/D Blok 30/40 ayarında bir savaş uçağının Pakistan Hava Kuvvetleri envanterine dahil edilmesi hedeflendi. Pakistan ve Çin, JF-17B üretim bandını 2016 yılında devreye soktu. Toplamda 26 adet çift kişilik JF-17B Blok II eğitim uçağı versiyonu da üretildi.
Blok II’lerin motorları, 1.8 Mach sürate çıkabilecek şekilde iyileştirildi. Harekât yarıçapı 750 milin üstüne çıkarıldı. Ağırlık azaltımı kapsamında gövdede uygun noktalarda kompozit malzeme kullanıldı. Kızıl Ötesi Arama ve Takip (Infra-red Search and Track – IRST) sistemi ve Çin yapımı BM/KG300G kendini koruma ve elektronik karıştırma podu ile ısıya güdümlü PL-5EII, PL-9C, Brezilya yapımı MAA-1 Piranha ve Amerikan yapımı AIM-9L/M füzeleri de entegre edildi. Ayrıca ASELSAN yapımı ASELPOD hedefleme podu da uçağın standart ekipmanı oldu. Böylece, hava yer görevlerinde lazer güdümlü mühimmat (Laser Guided Bomb – LGB) ve diğer hassas güdümlü mühimmatın kullanılabilirliğinin önü açıldı.
JF-17 Thunder Blok III
Bu serideki uçaklar, Çok Rollü üretildi. İlk etapta toplamda 62 adet JF-17 Blok III versiyonundan üretilmesi ve 2024 yılına kadar Pakistan Hava Kuvvetlerine hepsinin teslim edilmesi hedeflendi. İlerde yapılacak modernizasyonlarla, tüm JF-17’lerin Blok III seviyesine çıkartılması öngörülüyor.
Bu blokta, motora giren havayı optimize etmek, performansı artırmak için hava alığında kompozit kullanıldı. Rus yapımı RD-33MKM motoruna geçiş yapıldı. Çin yapımı WS-13E de düşünüldü. Böylece uçağın takatinin 22 450 pounda çıkartılması hedeflendi. Bu motorla uçağın Mach 2+ seyir süratine çıkabileceği hesaplandı.
Uçak, gelişmiş veri bağlantısı ile ağ merkezli harekât ortamında görev yapabilir hale getirildi. Nihai harekât yarıçapı 840 NM ve servis tavanı 55.500 feet oldu.J-20 uçaklarında da kullanılan HUD ve daha gelişmiş füze ikaz sistemi kullanıldı. Çin yapımı, aynı anda 30 hedefe kilit atabilen LKF601E (KLJ-7A) Aktif Faz Dizinli Radar (Active Electronically Scanned Array - AESA) ile donatıldı. Görüş ötesi menzile sahip Çin yapımı PL-15 hava hava füzesinin entegrasyonu tamamlandı. Böylece, 4 Mach üzerinde bir sürate sahip bu füzeyle 150 NM+ menzildeki (AIM 120 füzelerinin iki katını aşan) havadaki hedeflere angajman yeteneğini Pakistan Hava Kuvvetleri kazanmış oldu. Pakistan bu uçak için IRIS-T benzeri hava hava füzeleri de satın alma gayretini sürdürüyor. Çin yapımı LS-6 ‘Thunderstone’ GPS güdümlü bombaları, YJ-12 süpersonik ve YJ-83 ses altı füzeleri ile C-803 ve CM-400AKG füzelerinin su üstü hedeflere taarruzlarda JF-17’ler tarafından atılabiliyor.
Genel Değerlendirme
JF-17 Thunder Savaş Uçakları maliyet etkin bir savaş uçağıdır. Mükemmel bir savaş uçağı üretmekten ziyade, Pakistan’ın öncelikli savaş uçağı ihtiyacının milli imkanlarla karşılanması oldu. Bu uçaklarda en son teknolojiye sahip Çin yapımı aviyonik, elektronik harp, radar ve füzeleri kullanıldı. JF-17 kapsamında modern aviyonikler ve AESA radarı, Pakistan Hava Kuvvetleri için başlı başına bir kazanç sayılıyor. AMRAAM’den daha gelişmiş hava hava füzesi PL-15, JF-17’lerin görüş ötesinde etkinliğini artırıyor.
JF-17 Blok III’ler 3.5+ sınıfında kabul ediliyor. Öte yandan AESA radarı, görüş ötesi füze atma kabiliyeti, IRST, gelişmiş aviyonikler vb. yetenekler, JF-17’yi sınıfının üstünde bir uçak haline getiriyor. Manevra kabiliyeti oldukça yüksek olan JF-17, en çok F-16’ya benzetiliyor. Kuyruk yapısı ve burun kısmı F-16 ile benzerlik taşıyan JF-17’nin hava alıklarının yanlarda olması, motora giden havanın sürekliliğini sağlıyor. Motorun daha yüksek verimde güç üretmesi bu sayede mümkün olabiliyor. Ayrıca, sahip olduğu kanatçıklar, bu uçakların it dalaşlarında manevra kabiliyetini F-16’ya göre daha yüksek kılıyor. Bununla birlikte toplam 7 harici yük istasyonuna sahip olan JF-17’ler 8.000 libre yük taşıma kapasitesine sahipken, F-16’lar toplamda 9 harici istasyonda 17.000 libreye kadar yakıt/mühimmat taşıyabiliyor. Bu muazzam farkın ana nedeni, F-16’nın sahip olduğu 30.000 libreyi aşan F110 motoru ve güçlü gövde tasarımıdır.
JF-17 Blok III uçaklarının 35-40 milyon $ bandında seyrettiği ifade ediliyor. Buradan hareketle, 1 adet F-16V fiyatına 4 adet Blok III satın alınabiliyor. JF-17 her ne kadar F-16 Viper, Typhoon T4 veya Rafale FR3/4 kadar gelişmiş bir uçak olmasa da bu uçaklara yakın gelişmiş bir yetenek yelpazesine sahiptir. Bu ‘ucuz’ uçak maliyet-etkin bir çözüm arayan ülkeler için iyi bir tercih olabilir. Şüphesiz, Rafale’in, Typhoon’un veya F-16’nın en son versiyonları ile karşı karşıya gelecek bir JF-17 Blok III’in yetenekleri yeterli gelmeyebilir ama uygun silah yüküne sahip 2 adet JF-17 karşısında bu gelişmiş savaş uçaklarının herhalde mutlak zaferle hava muharebesini kazanabileceğini kimse iddia edemez. Bazı durumlarda, nicelik (sayısal üstünlük), niteliğe üstün gelebilir.
JF-17’ler, 35 milyon $’lık bir fiyat etiketiyle 70 milyon $’lık katma değer sağlayan bir savaş uçağıdır. Bunun ötesinde, bu savaş uçaklarının; 100-120 milyon $ bandındaki savaş uçaklarıyla manevra, performans, radar, silah ve mühimmat açısından boy ölçüşmesi, doğal olarak, ancak muharebe sahasındaki ‘şans’ faktörü yardımıyla olabilir.
Hangi Ülkeler JF-17 Kullanıyor?
Pakistan; nispeten üstün yeteneklere sahip, Çin’le ortak ürettiği JF-17’Leri kullanıyor, bu uçağı milli gururunun bir parçası olarak görüyor. Pakistan hazır bir savaş uçağı almak yerine Çin’in desteğinde bu uçağı yurtiçinde üretmeyi başardı. 2 adet Hint savaş uçağını (1 x Mig 21, 1 x Su-30MKI) düşürme başarısı gösteren JF-17, operasyonel anlamda ‘iyi bir savaş uçağı’ olduğunu kanıtladı.
Nijerya ve Myanmar 16’şar adet JF-17 satın aldılar. Başka ülkelerde bu uçakla ilgileniyor. Irak'ın en az 12 adet satın alması neredeyse kesinlik kazandı. Mısır, Pakistan ile genişletilmiş savunma işbirliğinin bir parçası olarak JF-17 tedarikini düşünüyor. Azerbaycan yıllardır JF-17 istediğini söylerken, Bolivya ve Arjantin de JF-17'yi almayı planlıyorlar. Bu arada Pakistan; Malezya, Fas, Katar, Sudan ve Sri Lanka’ya da bu uçağı satma gayretlerini sürdürüyor.
Türkiye’nin Pakistan’dan JF-17 Satın Almasına Gerek Var mı?
Türkiye’nin 230 civarında F-16 uçağına ilave savaş uçağı arayışı sürüyor. Türk Hava Kuvvetlerine savaş uçağı tercihinin, kurum kültürüne yüksek etkisi olan ve harekât nosyonunda değişikliklere yol açan önemli bir karar olarak görüyorum. Türkiye, 1911 yılından günümüze Fransız, İngiliz, İtalyan, Polonya, Amerikan yapımı uçakları kullanan bir ülke olmuştur. NATO’ya dahil olduğumuz 1952 yılından itibaren ise Amerikan yapımı savaş jetlerinden başka bir ülkeye ait savaş uçağını Türk Hava Kuvvetlerinin envanterine kazandırılmamıştır. Bu durum Batılı ülkeler içinde bile kaynak çeşitliliğine gidememiş olan Türkiye açısından günümüzde siyasi ve askeri yönden sıkıntılı bir sürecin yaşanmasına neden olmaktadır.
Türkiye’nin Hava Kuvvetlerinde kullanılacak savaş uçakları için gecikmeksizin kaynak çeşitliliğine gitmesi zorunluluğu bulunuyor. Bunun bakım-idame, eğitim, lojistik desteklenebilirlik gibi birtakım sorunlara kapı açacağı muhakkak gözükmekle birlikte; farklı ülkelerin yapı olan çeşitli uçak tiplerini aynı anda envanterinde tutmakta olan Yunanistan, Mısır, Hindistan, BAE, Katar, Suudi Arabistan vb. birçok ülke gibi Türkiye’nin de kaynak çeşitliliğine giden süreci başarıyla yönetebileceğine inanıyorum.
Günümüz şartlarının ortaya çıkardığı Türkiye ile Batı ülkeleri arasındaki ikili ilişkiler yumağı, Türkiye’yi ister istemez kaynak çeşitliliğine zorluyor. Öte yandan 40 adet Typhoon alımı şimdilerde Almanya engeline takılmış durumdadır. F-16V paketinin geleceği belirsizliğini koruyor. Fransızlarla bildiğim kadarıyla Rafale alımı için Türkiye’nin bir teması bulunmuyor ancak bu ülkeyle de önyargısız temas kurulmasına ihtiyaç bulunduğunu değerlendiriyorum. İsveç’le bozulan ilişkilerimiz kazan-kazan boyutuna NATO üyeliği ve JAS-39E pazarlığıyla taşınabilir inancındayım.
Sayılan bu ülkelerle bir ilerleme kaydedilememesi halinde, Rus ve/veya Çin uçaklarına yönelme zorunluluğu ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, S-400 alımı sonrasında yaşananlar dikkate alındığında, eğer NATO şapkasını takmaya devam edecek isek, Rus ve Çin uçaklarına yönelmek bizi savunma ve dış politika alanında yeni sıkıntıları göğüslemekle karşı karşıya bırakabilir endişesini taşıyorum.
Öte yandan bir şekilde Rusya veya Çin’den savaş uçağı satın alma yoluna gidilirse, dördüncü nesil uçaklardan Rus yapımı Su-35’ler, Çin yapımı J-10C veya J-16D değerlendirilebilir. Bu arada MMU Kaan’ın 27 Aralık’ta ilk uçuşunu yapacağı dikkate alındığında, Su-57 (F-22 muadili) ve/veya Su-75 (F-35 dengi) ve F-22 ayarındaki Çin uçağı J-20 gibi beşinci nesil uçaklardan uzak durulması gerektiğine inanıyorum.
Bu noktada, ancak son çare olarak, Pakistan’ın MMU Kaan programına ‘risk paylaşım ortağı’ olarak dahil olmayı kabul etmesi halinde, stratejik bir seçenek olarak belki 40-80 adet JF-17’nin satın alınması söz konusu olabilir. Dediğim gibi bu seçenek ancak en son çare olarak düşünülebilir. Öte yandan, kardeş Pakistan’la stratejik ortaklık ilişkilerimiz saklı kalmak üzere, olası bir JF-17 satın alma kararının Türk Hava Kuvvetlerini birinci ligden düşüreceğini de unutmamamız gerekiyor.
Şüphesiz eski bir savaş pilotu olarak benim gönlüm ve aklım buna razı değil! Olamaz da!