Kara Mayınları Antlaşmasını İmzalamak ve Uygulamak Bir Hata mıydı?
Günümüzde mayınlar mayınlar Rus savunmasına oldukça önemli katkılar sağlamıştır. Ancak bu durum, mayınlardan kaynaklandığı kadar Ukrayna ordusunun doktrin, taktik ve tekniklerinden de kaynaklanmaktadır.
Kara mayınlarının ilk yaygın kullanımı, Amerikan İç Savaşı'na yaşanmıştır. Daha sonra geliştirilen ve piyadeleri ile tankları durdurmak için iki farklı amaçla tasarlanan kara mayınlarının yaygın kullanımı İkinci Dünya Savaşı'na gerçekleşmiştir. Ondan sonra; Vietnam Savaşı, Kore Savaşı ve Körfez Savaşı gibi birçok savaşta kullanılan kara mayınları çok sayıda araç ve asker kaybına sebep olmuştur. Mayınların oldukça etkili olduğu görülünce, Soğuk Savaş sırasında her ülke sınırlarına mayın döşemiştir.
Kara mayınları; ucuz ve basit silahlar olduğundan hemen her ülke tarafından üretilip kullanılmıştır. Standart bir mayın; metal veya plastik bir kap içine konulmuş patlayıcı maddeden oluşmaktadır. Mayını ateşlemek için bir de patlatma mekanizması bulunmaktadır. Patlatma mekanizmaları; dokunma, basınca maruz kalma veya basınçtan kurtulma sonucunda harekete geçebilmektedir.
Mayınlar, koruyucu kapları sayesinde yere gömüldükten sonra toprak altında uzun süre bozulmadan kaldıklarından şu anda 61 ülkede hala tehlike arz eden mayınlı araziler bulunmaktadır. Bu arazilerde toplam kaç mayın olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Sivil-asker ayrımı yapmayan, ateşkese uymayan bu mayınlar, barış döneminde bile binlerce can almaya devam etmektedir.
Kara mayınları, büyük miktarda arazinin kullanılamamasına da sebep olmaktadır. Çünkü bir arazide mayın bulunduğu şüphesi bile o arazi parçası ve çevresinin kullanımını engellemektedir. Bu nedenle 1990'lı yıllarda antipersonel kara mayınlarının yasaklanması için girişimler başlatılmıştır. Bu girişimler sonucunda, 1997 yılında, "Ottawa Sözleşmesi" olarak bilinen "Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme" imzaya açılmıştır.
Bu sözleşme; mayınların üretilmesini, kullanılmasını, depolanmasını, alınıp satılmasını ve devredilmesini yasaklamaktadır. Ayrıca, taraf ülkelere depolarda mevcut mayınları imha etme, mayınlı arazileri temizleme ve mayın patlamasından zarar gören kişilere yardım etme yükümlülüğü getirmektedir. Türkiye'nin de 2003'te kabul ettiği sözleşmeye toplam 162 ülke katılmıştır.
Bugüne kadar 50'den fazla ülkenin geçmişte hem kendi kullanımı hem de diğer ülkelere temin etmek üzere mayın ürettiği bilinmektedir. Ancak bu sözleşmenin etkisiyle 41 ülke antipersonel kara mayınlarının üretimini durdurmuştur. Sözleşmeye taraf olmayan Mısır, İsrail, Nepal ve ABD gibi ülkeler de bunlar arasında yer almaktadır.
Bununla birlikte, sözleşmeye imza atmayan ülkelerden 11’i (Rusya, Çin, Küba, Hindistan, Pakistan, İran, Myanmar, Kuzey Kore, Güney Kore, Singapur ve Vietnam) halen mayın üretme ve kullanma hakkını saklı tutmaktadır. Bunlardan Hindistan, Pakistan, Myanmar ve Güney Kore'nin mayın üretmeye devam ettiği iddia edilmektedir.
Şu anda Mayın Yasağı Sözleşmesi’ne taraf olmayan ülkelerin her an kullanıma hazır 50 milyon civarında kara mayını stoku olduğu tahmin edilmektedir. En büyük stokun Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan ve ABD'de olduğu belirtilmektedir. Myanmar ise kara mayını döşemekte hala ısrar eden tek ülkedir.
Ayrıca, resmi olarak deklare edilmemekle birlikte son zamanlarda iç savaş yaşayan Suriye ve Libya gibi ülkelerde kara mayınlarının kullanıldığı bilinmektedir. Öte yandan devlet dışı silahlı grupların (terör örgütleri, iç savaşın tarafı olan paramiliter gruplar, aşiretler vb.) da büyük kısmı el yapımı olmak üzere kara mayını üretip kullandığı bilinmektedir.
Türkiye adı geçen sözleşmeye taraf olan bir ülke olarak hem yasaklanan mayın stoklarını imha etmiş hem de sınır bölgelerikiler ile iç güvenlik harekât bölgesindeki karakol ve üs bölgelerinin etrafındaki mayın tarlalarını temizlemiştir. Fakat sınırlardaki mayınların temizlenmesi çevrecilerden değişik siyasi çevrelere kadar birçok kişi tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Tepkiler genel olarak; yıllardır toprak içinde duran mayınların sızıntılar sebebiyle toprağı kimyasal olarak kirlettiği, bu sebeple temizlenen alanlarda tarım yapılmaması gerektiği, mayın tarlalarının yabancı şirketlere temizletildiği, sınırlardaki mayınları temizlemenin arkasında başka planlar olduğu gibi hususlarda toplanmaktadır.
Son yıllarda ülkeye yasadışı yollarla giren milyonlarca göçmen ve sığınmacının ardından, sınırlardaki mayınların ülkeyi koruduğu, eğer temizlenmeselerdi bu kadar çok yasa dışı göçmenin ülkeye giremeyeceği argümanı ön plana çıkmıştır. Bazı sınır bölgelerinde duvarlar örülmesine rağmen merdivenle bu duvarları aşan yabancıların istedikleri yerden ülkeye rahatça girmeleri, bu iddialarda haklılık payı olduğunu göstermektedir. Mayınları temizlemek, sınır güvenliğini olumsuz etkilemiştir.
Bununla birlikte, mayın konusu Ukrayna Savaşı ile daha geniş bir boyut kazanmıştır. Ukrayna’yı işgale girişen Rus ordusu, verdiği ağır zayiat sebebiyle taarruza devam edemeyince kontrol altına alabildiği hatlarda savunmaya geçmiştir. Ruslar, savunmada klasik Sovyet doktrinine benzer şekilde birbiri arkasında teşkil ettikleri üç savunma hattı şeklinde tertiplenmişlerdir.
Rus ordusu, asıl muharebe hattı ilerisinde, Ukrayna ordusunun muhtemel yaklaşma istikametlerine çok sayıda kara mayını döşemiştir. Mayınlı bölgelerin gerisinde tüm temas hattı boyunca uzanan beton tank engelleri inşa etmiş ve bu engelleri de mayınlarla güçlendirmiştir. Tank engellerinin gerisine ise cephe hattı boyunca uzanan derin ve geniş bir tank hendeği kazmıştır.
Tank hendeğinin gerisine de zikzak irtibat hendekleri, personel sığınakları ve barınma yerleri bulunan bir savunma mevzi hattı teşkil etmiştir. Bu hattın hemen gerisinde destek silahları yerleştiren Ruslar, birinci hattın gerisinde iki hat daha teşkil etmişlerdir. Bu hatlara, az sayıda piyadenin yanında uzun menzilli destek silahları mevzilendirmişlerdir.
Birinci Dünya Savaşı’nın mevzi muharebeleri anlayışına benzeyen bu tertiplenme şaşırtıcı şekilde işe yaramıştır. Nitekim, Ukrayna’nın 2023 yazında başlattığı taarruz bu savunma sistemine çarparak parçalanmıştır. Bu çarpma sonucunda Ukrayna ordusu çok sayıda tank ve zırhlı araç kaybetmiştir. Bazı Batılı gözlemciler, bu başarısızlığı Rusların çok sayıda kara mayını kullanmasına bağlamaktadırlar.
Gerçekten de mayınlar Rus savunmasına oldukça önemli katkılar sağlamıştır. Ancak bu durum, mayınlardan kaynaklandığı kadar Ukrayna ordusunun doktrin, taktik ve tekniklerinden de kaynaklanmaktadır. ABD ordusu tarafından eğitilen Ukraynalılar, ABD’nin Irak tecrübesinden çıkardığı derslere uygun olarak mayın tarlalarına geldiğinde önde mayın temizleme aracı ve arkada onu takip eden araç kolları şeklinde tertiplenmişlerdir.
Bu durum, Ukrayna araçlarının toplu olarak bulunmasına ve dolayısıyla Rus ateş destek vasıtaları için daha kolay hedef olmasına sebep olmuştur. Böylece çok sayıda Ukrayna tank ve aracı imha olmuş ve taarruz başarısız olmuştur.
Bu durum, kara mayınlarının savunmada hala önemli birer silah olduğunu açıkça göstermektedir. Ottowa sözleşmesine her ülke imza atmadığından, imza atan ülkeler ucuz ve basit bir silahı kullanma hakkından gönüllü olarak feragat etmekle dezavantajlı duruma düşmüşlerdir. Bu konunun yeniden değerlendirilmesi ve oluşan zafiyeti telafi edecek uygun bir çözüm bulunması gerekmektedir.