Nükleer Silah Yeteneğine Sahip Olmanın Bir Ülkenin Savunmasına Etkileri Nelerdir?
Pakistan’ın da sahip olduğu nükleer silahlarla durumunu kuvvetlendirdiğini iddia etmek zordur. Kuzey Kore örneğinde ise sahip oldukları nükleer silahlar ve atma vasıtaları yegâne milli güç unsurları haline gelmiştir.
Nükleer silaha sahip olan devletler açısından bu yetenek her zaman çok büyük bir güç anlamına gelmemektedir. Çünkü politik amaçlar için istenildiğinde diğer vasıtalar gibi hesaplı riskleri göze alarak kullanılabilecek bir araç değildir. Bir kere kullanıldığında kazananın olmayabileceği bir silahtır. Soğuk savaş esnasında bloklar arası güç dengeleri daha çok coğrafi konum, nüfus, teknolojik gelişmişlik, ekonomik güç ve konvansiyonel askeri kuvvetler ile bunları istenilen yere ulaştırabilme yeteneği gibi geleneksel güç unsurlarına dayandırılmıştır.
Nükleer silahlar da bu denklemde karşı tarafın nükleer veya konvansiyonel gücünü dengelemek için elde tutulan, en son başvurulacak bir vasıta olarak yer almıştır. Soğuk savaşın sonunda dağılıncaya kadar Sovyetler Birliği nükleer gücünü muhafaza ettiği halde, geleneksel güç unsurlarında üstünlüğünü yitirdiği için süper güç olmaktan uzaklaşmıştır. Aynı şekilde sahip oldukları nükleer silahların Fransa ve İngiltere’nin dünya üzerindeki etkilerini fazlası ile güçlendirdiğini söylemek zordur. Onların dünya siyasetindeki etkileri ekonomik güçleri ve büyük ölçüde geçmişteki emperyalist miraslarından gelmektedir. Ayrıca bu silahların korunması, saklanması ve devlet dışı örgütlerin eline geçme ihtimali sahip olanlar açısından ilave önlemler alınmasını gerektirmektedir.
Bütün bunlara rağmen soğuk savaşın iki süper gücü doğrudan karşı karşıya getirecek sıcak bir çatışmaya yol açmadan sona ermesinin arkasında, nükleer silahların ulaştığı tahrip seviyesi ve buna bağlı caydırıcılığın bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bazı çevreler bu döneme Soğuk Barış adını da vermektedirler. Günümüzde yaşanan krizler ve bölgesel çıkarların korunmasında aynı ittifak içinde olan ülkeler dahi birbirleriyle anlaşamaz hale gelmiş, stratejik ortaklar arası çatışma riski potansiyel bir tehlike haline gelmiştir. Dünya, 2020’li yılların başında, ülkelerin belki direkt olarak birbirleriyle savaşmadığı ancak aynı ittifakta olanların bile her an karşı karşıya kalabileceği, askeri olmasa da ekonomik veya politik yollardan birbirlerine zarar verebilecekleri, soğuk bir barışı yaşar hale gelmiştir (Önder, 2020). Bu silahlar olmasa politik açıdan çözülemeyen bazı sorunlarda taraflardan birinin askeri güç kullanımını daha kolay göze alabileceğini belirtmek yanlış olmayacaktır.
İlk nükleer denemeleri gerçekleştirdiğinden beri Hindistan’ın dünya politikasındaki etkinliğinin sadece silaha bağlı olarak artmış olduğunu söylemek doğru değildir. Pakistan’ın da sahip olduğu nükleer silahlarla durumunu kuvvetlendirdiğini iddia etmek zordur. Kuzey Kore örneğinde ise sahip oldukları nükleer silahlar ve atma vasıtaları yegâne milli güç unsurları haline gelmiştir. Buna karşılık geçen yüzyılın sonunda güç ve saygınlık açısından öne çıkan iki devlet Almanya ve Japonya’dır. Her iki devlet de nükleer güce ulaşabilecek teknolojiye sahiptir. Görünüşte NSYÖA imzaladıkları için nükleer silah üretme niyetleri olmadığını açıklamış olsalar bile Soğuk Savaş döneminde kendilerine uygulanan askeri kısıtlamalar da göz ardı edilmemelidir.
NATO üyeliği ile Almanya’nın kontrol altında tutulduğu, bireysel silahlanma gayretlerinin engellendiği görüşleri de öne sürülmektedir. Her iki ülkenin sahip oldukları gelişmişlik düzeyi ile bu silahlara sahip olmak istemeleri halinde bu çok zor olmayacaktır. Nükleer kulübe girmenin avantajları olduğu kadar dezavantajları da vardır.
Nükleer silahların bölgesel güç dengelerine etkisi, küresel dengelere etkilerinden farklı olmaktadır. Bu silahlarla dengeli bir caydırıcılık sağlamak mümkün olmakla birlikte söz konusu caydırıcılık içinde bulunulan bölgenin özel koşulları ile yakından ilgilidir. Örneğin ABD’nin sahip olduğu silahlar Kore’de Çin’i savaşa girmekten caydıramamıştır (Kissinger, 2015).
1960’ların sonunda nükleer bir güç olan İsrail 1973 yılında Mısır ve Suriye’nin kendisine karşı bir savaşa girmesini engelleyememiştir. Son olarak 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın gerçekleştirdiği kanlı baskını önlemede bu silahların varlığı düşmanlarını caydırmamıştır. Her olayın koşulları farklı olsa da bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Örneğin 1960’ların sonunda Rusya ile Çin arasında sınır anlaşmazlığı yüzünden yaşanan gerginlik, Pakistan-Hindistan arasındaki çatışmalar nükleer silahlarla sağlanacak caydırıcılığın her zaman geçerli olmadığını göstermektedir. Diğer taraftan caydırmanın tamamen etkisiz olduğunu öne sürmek de mümkün değildir. Güç mukayesesinde zayıf taraf olarak kabul edilebilecek ülke olan Pakistan sahip olduğu nükleer silahları, Hindistan’ın konvansiyonel askeri üstünlüğünü köreltecek stratejik bir kalkan, kazanamayacağı bir nükleer savaşta dahi karşı tarafa muazzam acı verecek bir caydırma aracı olarak kabul etmektedir (Lieber ve Press, 2023).
Kullanıldığında yaratılacak tahrip etkisinin tam olarak hesaplanamaması büyük bir risk teşkil etmektedir. Ancak son yıllarda hedef bulma, yönlendirme ve tespit vasıtalarındaki gelişmelerle vuruş doğruluğu artmış ve bunlara bağlı olarak nükleer silahlarla verdirilecek hasarın daha kont rollü bir şekilde elde edilebileceği görüşü ortaya çıkmıştır. Ses süratinin çok üstünde hareket eden füzelere karşı savunma zorlaşmıştır. İlk atımda karşı tarafın nükleer silahlarını etkisiz hale getirebilecek yetenekler geliştirme gayretleri artmıştır. Bu yetenekler ilk kullanım kararını veren tarafın ilk vuruşu yapan taraf olmasını garanti etmese de ilk kullananı cesaretlendirebilecek gelişmelerdir. Bu nedenle bunlara sahip olan diğer devletlerin kendi bölgelerinde yarattığı güç dengesi ve caydırıcılık artık Soğuk Savaş dönemindeki süper güçler arasındaki caydırıcılıktan farklı bir görünüm almaktadır.
Son yıllarda yaşanan gelişmeler nükleer silaha sahip olsa da zayıf tarafın düşmanını ikilemde bırakacak şekilde nükleer silah kullanma tehdidini tırmandırma yolunu seçebileceğini göstermektedir ki bu durum nükleer savaş tehlikesini artırmaktadır (Lieber ve Press, 2023). Küçük ülkeler açısından konvansiyonel silahlarla denge sağlanması mümkün olmayan çok güçlü düşmanlara karşı nükleer silah sahipliği en önemli caydırıcılık unsuru olarak görülmeye başlanmıştır (Lieber ve Press, 2013). Bu nedenle gelecek dönemde Çin tehdidine karşı gizli plütonyum geliştirme faaliyetleri de yürüttüğü bilinen ve önemli bir bilgi birikimine sahip olan Tayvan’ın (Narang, 2016) aktif olarak nükleer silah elde etme çalışmaya başlaması ve ABD’nin de böyle bir gelişmeye göz yummasını beklemek ihtimal dahilindedir.
Nükleer silahlara yatırım yapan ülkeler aynı zamanda konvansiyonel silahlar için de büyük harcamalar yapmaktadırlar. Sahip olunan bu yetenek ilgili ülkeye düşmanlarına karşı her zamankinden daha fazla önleyici istihbarat elde etme, her daim uyanık ve tetikte olma zorunluğu da getirmektedir. Bu nedenle nükleer silahlarla politik ve askeri alanda büyük bir üstünlük sağlanacağı görüşleri ihtiyatla değerlendirilmelidir.
Bir bölgedeki kitle imha silahlarının mevcudiyeti aynı zamanda bir silahlanma yarışına da neden olmaktadır. Bu silahların mevcut olduğu bölgelerde çıkan çatışmalara dış güçlerin müdahalesi daha fazla olmaktadır. Süper güçlerin bu bölgelerde hayati çıkarları olması halinde bölge ülkelerinin nükleer güce sahip olması yeterli caydırıcılık sağlamamaktadır. Bu silahlara sahip olmak caydırıcılık adına fayda sağlayabilir ancak bu kulübe giren devletler aynı zamanda o kulübün diğer üyelerinin de rakibi olmaktadır.
Caydırıcılık açısından nükleer silahlar ne sağlar?
1. Diğer ülkelerin nükleer silah programlarını engelleyebilir.
2. Dış tehditleri önleyebilir.
3. Konvansiyonel yetersizliği giderebilir.
4. Caydırıcı etki, statü sağlama ve yerel zayıflıkları giderme açısından diplomatik bir araç olarak kullanılabilir (Önder, 2013).
Bu silahlarla nükleer kulübe dahil olmanın en önemli riski ise benzer silaha sahip olan ülkeler için de potansiyel bir tehdit haline gelme durumudur.
Not: Yazar bu yazıyı, Doç.Dr.Ersoy ÖNDER ile birlikte kaleme almıştır.
Kaynakça
Alım, E., Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi: ABD Merkezli Hegemonik Bir Yapıdan Normatif Bir Yapıya Geçişin Önemi. Güv. Str. Derg. 2020, 16(36): 821-872. DOI:
Brown, Cameron S., Leonard Davis, Christopher J. Fariss ve R. Blake McMaho: Recouping after Coup-Proofing: Compromised Military Effectiveness and Strategic Substitution, International Intersections, Empirical and Theoretical Research in International Relations. Volume 42, 2016- Issue 1
Buzan, B. Barış, güç ve güvenlik, Uluslararası ilişkilerde anahtar metinler, 2013 s.165 U/A İlişki ler Kütüphanesi, Özener matbaacılık, Cambridge University Press yayınından hazırlayan Esra Diri.
Dizboni, A. Karim E. El-Baz, Towards Building a Missile Proliferation Theory: The Moment of Ballistic Consciousness and the Tactical Rationale.Journal of Defense Management, Vol.11 Iss.6 No:1000 p.421. 05 KASIM 2021. https://www.longdom.org/abstract/towards-building-a-missile-proliferation-theory-the-moment-of-ballisticconscious ness-and-the-tactical-rationale-87125.html
Garwin, R. L. The Future of Nuclear Weapons Without Nuclear Testing, Arms Control Today November/December 1997, Vol. 27, No. 8
Hartley, K., The Economics of Defense Policy, Brassey’s UK, 1991, syf:43.
Holloway, D., Stalin and the Bomb, Yale University Press, CT. ABD. 1994.
Karen, D. W., Facing the Missile Challenge, Rand Corperation. S.11 http://www.fas.org/nuke/control/mtcr/index.html Erişim 05/07/2023,
Kibaroğlu, M., Ortadoğu’da nükleer silahların yayılması ve Türkiye’nin olası yanıtları, EDAM tartışma kâğıdı, 27 Aralık 2012
Kibaroğlu, M., Isn’t it Time to Say Farewell to Nukes in Turkey? European Security (2005), Vol.14, No.4, 443-457.
Kibaroğlu, M., İran’ın Nükleer Programı ve Türkiye. Bilge Strateji. (2013). 5 (9) , 1-8 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/bs/issue/3801/50981
Kibaroğlu, M., Türkiye’deki Amerikan nükleer silahları gitmeli mi kalmalı mı? Bilge Strateji, Cilt 10, Sayı 19, Güz 2018, ss.1-9
Kissinger, H., Dünden bugüne yeni Çin. Kaknüs yayınları, İstanbul, 2015.
Lieber, K.A. ve Press, Daryl G. The return of nuclear escalation, How America’s Adversaries Have Hijacked Its Old Deterrence Strategy, Foreign Affairs, 24 October 2023
Lieber, K.A. ve Press, Daryl G. The new era of nuclear weapons. SSQ Strategic Studies Quarterly, 2013 Vol.7 No:1,
Lieber, K.A. ve Press, Daryl G. The new era of nuclear weapons. Strategic studies quarterly, USStratcom 2016.
Malmgren, H., Malmgren, P., Gaza will change the future of War, UnHerd, 18 October 2023. https://unherd.com/2023/10/gaza-will-change-the-future-of-war/ Erişim Tarihi: 25 Ekim 2023
MccGwire, M. The Genesis of Soviet Threat Perception, Brookings Institute, July 1987
Müller, H., Neither Hype Nor Complacency: WMD Proliferation After The Cold War. The Nonproliferation Review/Winter, 1997. s.62-71, DOI: 10.1080/10736709708436667
Narang, V. Strategies for Nuclear proliferation, How States Pursue a Bomb. International Security, Vol. 41, No. 3 (Winter 2016/17), p. 129
Nuclear Arms Control, Background and Issues, National Academy Press, Washington DC 1985, s.224 https://nap.nationalacademies.org/catalog/11/nuclear-arms-control-background-and-issues
Ophir, A., Turkey’s nuclear future, Turkeyscope.15 December 2021. https://dayan.org/content/turkeys-nuclear-future Erişim Tarihi: 11 Kasım 2023.
Önder, E., İran’ın Nükleer Programının Analizi ve Türkiye, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul. 2013.
Önder, E., Başkanların Doktrinleri Çerçevesinde ABD’nin Yeni Güvenlik Anlayışı ve Soğuk Barış.
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (2020) 4 (1), 27-39. DOI: 10.30692/sisad.660225
Sagan, S. D. Why Do States Build Nuclear Weapons? International Security, MIT Press, Winter 1996-1997, Vol.21, No. 3, pp. 54-86
Saunders, E. N. The Domestic Politics of Nuclear Choices: A Review Essay, International Security (2019) 44 pp 146–184. https://doi.org/10.1162/isec_a_0036110.17752/guvenlikstrtj.847719
Taylor, J. Deterring Russian Nuclear Threats with Low-Yield Nukes May Encourage Limited
Nuclear War, MCU Journal, Journal of Advanced Military Studies, 2022.
TAEK, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Bülteni, sayı:43, Şubat 2000.
Ülgen, S. Türkiye’nin nükleer silahlanmaya bakışı, Bilge Strateji, Cilt 5, Sayı 9, Güz 2013, ss.9-13
Way, C. ve Weeks J.L.P., Making It Personal: Regime Type and Nuclear Proliferation: American Journal of Political Science, Vol. 58, No. 3 (July 2014), pp. 705-719