Türk Ordusu’nda Uzaktan Komutalı Araç Komutanlığı Ne Zaman Kurulacak?
Karada başarılı sonuçlar alınınca uzaktan komutalı cihazlar denizde de kullanılmaya başlandı. Önceleri Türk SİHA’ları ile Karadeniz’de irili ufaklı birçok Rus deniz aracını vuran Ukrayna, zamanla dronlar ile jet ski ve küçük tekneler gibi araçları, modifiye ederek uzaktan komutalı yüzen saldırı araçları olarak kullandı.
Soğuk Savaş’ın ardından savaş kavramı, klasik yapısından oldukça uzaklaştı. Mevcut gelişmeler sonucunda nükleer savaş ve konvansiyonel savaş kavramlarının yanında dördüncü nesil savaş, terörle savaş, önleyici savaş ve hibrit savaş gibi birçok savaş tanımı ortaya çıktı.
2022 yılının şubat ayının son günlerinde, Suriye’de 34 askerimizin Rus/Suriye uçakları tarafından şehit edilmesinin ardından bu değişim yeni bir boyut kazanmaya başladı. Bundan sonra sadece savaş kavramında değil savaşın icrasında kullanılan yeni doktrin ve konseptler de ortaya çıktı.
Bunların ilki, İHA ve SİHA’ların kullanımı konusunda meydana geldi. Çünkü, bu elim saldırıya bir karşılık vermek isteyen Türk ordusu, Rusya ve ABD tarafından kontrol edilen Suriye hava sahasına uçak sokmanın yaratabileceği sıkıntılar sebebiyle İHA ve SİHA’ları daha önce hiç görülmemiş şekilde kullanmaya karar verdi.
İHA ve SİHA’lar yeni icat edilmiş cihazlar değildi. Ancak daha önceleri genellikle keşif, nokta hedeflerine taarruz ve uçaklar için hedef işaretleme gibi görevlerde kullanılıyordu. Türk ordusu, İHA ve SİHA’ları daha önceki kullanımlarından farklı olarak çok boyutlu görevlerde ve kitlesel olarak kullandı.
Bu kullanımda İHA’lar; topçu, füze/roket ve havan birlikleri için hedef tespiti ve ileri gözetleyicilik görevi yaptılar. Ayrıca, istihbarat toplama ve keşif görevlerinde de kullanıldılar. SİHA’lar ise hava kuvvetleri uçakları gibi kitlesel olarak yer hedeflerine taarruz ettiler.
SİHA’lar; Suriye’nin hava savunma sistemlerine, lojistik tesislerine, komuta yerlerine, tanklarına, toplarına, yerdeki uçak ve helikopterlerine, zırhlı araçlarına ve hatta büyük küçük tüm piyade birliklerine ateş ederek bunları başarılı bir şekilde etkisiz hale getirdiler. Bu kullanım o kadar etkili oldu ki Suriye ordusu korkudan bina altlarına, sığınaklara, çukurlara sığınmak zorunda kaldı.
Basın ve yayın organları ile sosyal medyaya yansıdığına göre Suriye ordusu, bu harekât sonucunda çok büyük zayiat vermişti. Aynı yöntemler Libya’da Hafter güçlerine karşı da başarıyla uygulanınca, bu durum tüm dünyanın dikkatini çekti. Böylece, birçok ülke ordularının envanterine çok sayıda İHA ve SİHA katma yönünde harekete geçti.
Bu kararın ne kadar doğru olduğu, İkinci Karabağ Savaşı’nda açıkça ortaya çıktı. Ordusunda çok sayıda İHA ve SİHA bulunan Azerbaycan, İHA’ları anlık istihbarat toplanmasında etkili şekilde kullandı. Bu kullanım şekli Azerbaycan ordusunun durumsal farkındalığını en üst seviyeye çıkardı.
Öte yandan İHA’lar, ileri gözetleyicilik te yaptıklarından top, havan ve roket atışları Ermeni mevzilerine isabetli vuruşlar sağlayarak büyük zayiat verdirdi. Elde edilen görüntülerde tespit edilen Ermeni topçu ve füze birliklerine SİHA’lar ve ateş destek vasıtaları tarafından büyük darbeler vuruldu. Bu durum, Ermenilerin ateş gücünün tükenmesine sebep oldu.
Daha da önemlisi, SİHA’lar hareket eden tüm Ermeni tanklarını, zırhlı araçlarını ve motorlu araçlarını vurdu. Öyle ki Ermeni askerleri tanklarla zırhlı ve tekerlekli araçlara binmeye cesaret edemediler. Bu sayede birçok tank, zırhlı ve tekerlekli araç sağlam olarak Azerbaycan ordusunun eline geçti. SİHA’lar toplu piyade hedeflerine karşı da kullanıldığından Ermeni birlikleri mevzilerde barınamaz ve intikal edemez hale geldiler.
Yeterince dikkat çekmeseler de İHA ve SİHA’lar gibi İsrail yapımı HAROP kamikaze dronlar da oldukça etkili olmuştu. Ancak Ermeni hedeflerinin çoğu Türk yapımı SİHA’lar tarafından vurulduğundan, tüm dünyada dikkatler SİHA’lar üzerinde toplandı. Bu yüzden Ukrayna Savaşı başladığında, hava kuvvetleri Rusya ile boy ölçüşecek durumda olmayan Ukrayna ordusu, satın almış olduğu Türk SİHA’larını kullandı.
Ukraynalılar, bunda oldukça başarılı da oldular. Hatta elde edilen başarılar sebebiyle Türk SİHA’ları için şarkılar bile bestelediler. Ama savaş uzadıkça durum değişmeye başladı. Çünkü İHA ve SİHA’lar, tespit edilmeleri her ne kadar zor olsa da tespit edildiklerinde hava savunma silahları ile imha edilebiliyordu. Çok pahalı olmasalar da ucuz da sayılmayan SİHA’ların kaybı, ekonomik açıdan büyük bir kayıp anlamına geliyordu. Yenilerinin temin edilmeleri de uzun bir süre alıyordu.
Bu yüzden daha ucuz cihazlara yöneldiler. Öncelikle, HAROP benzeri ABD malı kamikaze dronların kullandılar. Bunlardan iyi sonuçlar alınındı fakat bunların da temininde zorluklar vardı. Maliyetleri de çok ucuz değildi. Bunun üzerine sivil maksatlı dronlar (FPV) muharebe sahasında kullanılmaya başlandı. Zamanla sivil maksatlı dronlar en yaygın kullanılan dronlar haline geldi.
Sivil maksatlı dronların birçok avantajı vardı. Öncelikle çok ucuzdular. Ayrıca, her ülkeden kolayca temin edilebiliyor ve hatta yerel imkanlarla da üretilebiliyorlardı. Öte yandan, kısa mesafelerde ve alçaktan uçarak kullanıldıklarından tespit edilmeleri ve imha edilmeleri daha zordu.
Karada başarılı sonuçlar alınınca uzaktan komutalı cihazlar denizde de kullanılmaya başlandı. Önceleri Türk SİHA’ları ile Karadeniz’de irili ufaklı birçok Rus deniz aracını vuran Ukrayna, zamanla dronlar ile jet ski ve küçük tekneler gibi araçları, modifiye ederek uzaktan komutalı yüzen saldırı araçları olarak kullandı. Bunun sonucunda, Rus Karadeniz filosunun gücünü kırdığı gibi Rus gemilerini hareket edemez hale getirdi.
Bundan sonra da dronları ve uzaktan komutalı deniz araçlarını lojistik tesislere, deniz üslerine ve hatta Kırım Yarımadası’nı ana karaya bağlayan köprüye karşı kullandılar. Karada ise FPV’ler, mevzilerdeki Rus askerlerine karşı da kullanıldılar ve oldukça başarılı oldular. Hava ve denizdeki dron ve İDA (insansız deniz araçları) kullanımın yanında karada hareket eden tırtıllı küçük araçlar da üzerlerine patlayıcılar yerleştirilerek Rus araçlarına ve mevzilerine karşı başarıyla kullanıldılar.
Bunun üzerine Ukrayna, bu konuya daha da ağırlık verdi. 2024 yılının başlarında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski; "Silahlı kuvvetlerimiz içinde bir dron birliğinin kurulmasını başlatacak bir kararnameyi imzaladım. Drone sistemleri, karada, havada ve denizde etkili olduklarını göstermiştir." şeklinde bir açıklama yaptı. Ukrayna’yı böyle bir karar almaya iten birçok faktör vardı.
Bunların bazılarını şu şekilde özetlemek mümkündür:
Uzaktan komutalı araçlarla yapılan intihar saldırıları ister hava ister kara veya deniz yoluyla olsun, karşı konulması en zor saldırılardır. Çünkü hedeflerine yaklaşıp üzerlerindeki patlayıcıyı bırakmadan veya hedefe çarpıp zarar vermeden önce aracın tamamen devre dışı bırakılması neredeyse imkansızdır. Son zamanlarda kullanılmaya başlanan otomatik av tüfekleri, makineli tüfekler, sinyal karıştırıcılar gibi araç ve silahlar kısmen işe yaramakla birlikte bu saldırıları tamamen önlemek için kullanılabilecek bir silah mevcut değildir.
Üstelik bu tür tedbirler, uzaktan komutalı intihar saldırısında kullanılan cihazların çoğunu tespit edip etkisiz hale getirseler bile bu durum saldırı yapan taraf için büyük bir sorun teşkil etmemektedir. Çünkü bu cihazlar çok ucuz olduğundan yüzlercesi ve hatta binlercesi satın alınarak kullanılmakta ve bunların bir kısmı muhakkak görevlerini yerine getirmektedir.
Bu araçlar, mürettebatsız olmaları sebebiyle insan unsurunun sebep olabileceği hata ve belirsizliği ortadan kaldırmakta ve çok etkili olarak kullanılabilmektedir. Çok düşük maliyeti olan bu cihazlarla, milyon dolarlar eden tank ve zırhlı araçların imha edilmesi ve bazıları milyar dolar değerindeki gemilerin batırılması çok büyük bir asimetrik etki yaratmaktadır.
Son günlerde Ukrayna’da meydana gelen çatışmalardan SİHA kullanımına dair çok fazla haber ve video yayınlanmamaktadır. Rus gemileri Karadeniz’den Azak Denizi’ne çekildiğinden olsa gerek deniz saldırıları da azalmıştır. Ancak FPV’lerin kullanımı, her geçen gün daha da artmaya devam etmektedir. Hatta intihar tipi saldırılar için artık sadece FPV’lerin kullanıldığını söylemek mümkündür. Elde edilen başarıların ardından bunları sadece Ukrayna değil Rusya’da kullanmaktadır.
Peki, nedir bu FPV dronu?
Bir FPV dronu, operatöre bir video görüntüsü ileten ve bu görüntünün bir el ekranında görüntülenmesini sağlayan, öne bakan bir kamera ile donatılmıştır. FPV dronları, herkesin kullanabileceği basit sivil maksatlı dronlar değildir. Bunlar aksiyon ve hız dronu olarak üretilmektedirler. Uzun süredir sivil dron yarışlarında ve filmlerde aksiyon sahnesi çekimlerinde kullanılmaktadırlar.
Bu sebeple, kullanımları için belli bir eğitim görmek gerekmektedir. Ancak bu eğitim, pilotların yetiştirilmesi gibi uzun bir eğitim sürecini gerektirmemektedir. Kullanıcılar, profesyonel pilotlarınkine benzer bir deneyim sağlayabilen simülatörlerin yardımıyla bu droneları uçurmayı kolayca öğrenebilmektedirler.
Ancak, tüm bu avantajlarına ve Ukrayna’da yaygın olarak kullanılmalarına rağmen FPV dronlar, standart bir savaş silahı olarak hala emekleme aşamasındadır. Bu sebeple, henüz hiçbir ordunun belirli bir birliğinin envanterinin bir parçası değildir. Ukrayna ilk dron birliğini kuracağını açıklamış ancak kurup kurmadığı henüz bilinmemektedir.
Türkiye’de de birçok birlikte dronlar kullanıldığı bilinmektedir. Hendek operasyonlarında manga seviyesinde mikro dronların kullanıldığı, operasyon birliklerine de dronlar verildiği kamuoyuna yansımıştır. Ancak bu dronlar genellikle gözetleme ve keşif görevlerinde kullanılmıştır. Dronların taarruz maksadıyla kullanıldığına dair basına her hangi bir haber yansımamıştır.
Tam aksine, PKK/PYD terör örgütü tarafından üzerine patlayıcı yerleştirilmiş dronların birliklerimize saldırı maksadıyla kullanıldığına dair haberlere rastlanmaktadır. Ancak bu dronlar, muhtemelen yanlış kullanım veya birliklerimizdeki sinyal kesicilerin dronun kontrol edilmesini imkânsız hale getirmesi sebebiyle pek etkili olmamıştır.
Bir dönem, bazı şirketlerimizin dronları komuta merkezi ile irtibatı kesilse bile hedefi vurabilecek ve bir lider dronun komutlarına göre hedefleri diğer dronlara tahsis edip etkisiz hale getirebilecek bir sistem geliştirildiğine dair basın organlarında bazı haberler çıkmıştır. Sürü dron sistemi denilen bu çalışma hakkında bilgiler birden bire kesildiğinden gelişmelerin ne durumda olduğu bilinmemektedir.
Bu bilgiler ışığında, Türk ordusunun İHA, SİHA ve dron kullanımı konusunda sistematik bazı çalışmalar yapmasının zorunlu olduğu değerlendirilmektedir. Çünkü İHA, SİHA ve dronların bundan sonra da muharebe meydanlarında uzun süre etkili ve yaygın şekilde kullanılacağı anlaşılmaktadır.
Yapılacak çalışmalara, teşkilat yapısının netleştirilmesi ile başlanmalıdır. Bu araçlar türlerine, kullanım maksatlarına ve büyüklüklerine göre kategorilere ayrılmalıdır. Aynı uçak ve helikopterlerde olduğu gibi hangilerinin hava kuvvetleri bünyesinde hangilerinin deniz ve hava kuvvetlerinin bulunacağı tespit edilmelidir.
Bu tespitin ardından bunları kullanacak personelin teknik ve taktik eğitimleri için sorumluluklar belirlenmeli ve bu personelin alacakları eğitimler sonunda yetki belgesi ile mezun edilmesi gerekmektedir. En önemlisi de bu araçların kullanımı konusunda doktrinler belirlenmeli ve talimnamelere eklenmelidir. Mevcut konseptler ise bu araçların kullanımı da dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.