Site İçi Arama

siyaset

Sorumsuz Güç

Bir ülkede meydana gelen tüm iyi veya kötü olay, durum ve neticelerin sorumluluğu o ülkeyi yöneten güce aittir.

Bir ülkede meydana gelen tüm iyi veya kötü olay, durum ve neticelerin sorumluluğu o ülkeyi yöneten güce aittir. 

Toplumun ona sunduğu dokunulmazlık, saltanat, makam, mevki, saray, uçak, araç v.b. hep bu sorumluluğu düzgün yerine getirebilsin diye verilmiştir. İktidarın dışında kalan; medya, dış güçler, bürokratlar, memurlar, işçiler, öğrenciler ve muhalefet gibi diğer unsurlar meydana gelen iyi olaylardan sorumlu olamayacakları gibi, kötü olaylardan da sorumlu olamaz ve sorumlu tutulamaz. 

Demokrasilerde egemenlik kayıtsız şartsız milletin, sorumluluk ise yönetimindir.

Sorumsuz güç, demokrasilerde kabul edilebilecek bir olgu değildir. Bir ülke, iç ve dıştan her türlü tehdide maruz kalıyorsa, ülkenin kaynakları bu tehditleri daha doğmadan bertaraf edecek şekilde kullanılmalıdır. Sorumluluk sahibi gücün yapması gereken, bu  çerçevede ana politikalar belirlemek ve uygulamaktır. Şova, gösterişe ve tüketime yönelik politikaların yoğunlaştığı, gücün sorumsuzlaştığı ülkeler, gücün sorumlu olduğu diğer ülkelerin oyuncağı olmaktan kurtulamazlar. 

Döviz düşüyor, borsa yükseliyor, analar ağlamıyor, ülke büyüyor, yatırımlar artıyor ve bunların neticesinde halkın yüzü gülüyor, halkın iktidara desteği artıyor ve iktidarın gücü perçinleniyorsa; tersi olduğunda, yani analar ağladığında, döviz yükseldiğinde, borsa düştüğünde, toplumda mutsuzluk, gerginlik had safhaya çıktığında da iktidarın desteğinin azalması ve yoğun olarak eleştirilmesi gayet normaldir. 

Demokrasilerde iktidardan beklenen, yaşanan problemlerle ilgili iç/dış mihrak tarzında önüne geleni suçlamak, sorumluluğu üzerinden başkalarına göndermek, yani tabiri caizse topu taca atmak değil; sorunlara çözüm bulmak, gerekli tedbirleri almak, görevini ve gereğini tam ve zamanında yapmaktır.

Dolayısıyla demokrasilerde sadece iktidara değil, iktidarı seçen halka da çok önemli bir görev düşmektedir.  Bu görev; iyi ve kötüleri kıyaslayarak, önce ben demeyen, toplum ve milletin refahını sağlayacak şekilde çalışan, dinine, cinsiyetine, ırkına, fiziğine bakmaksızın, halkı idare etme vasfına en uygun liyakatli yöneticileri seçmektir.

Doğru yapılan seçimler, halkın refahının artması şeklinde geri döner. 

Yanlış yapılan seçimler ise o toplumun gelişmesine ve ilerlemesine engel olur. Toplumu birçok kıstasta geri bırakır. Bu yanlış seçim, halkın gençlerinin ülkeden ayrılma isteğini artırır.

Seçimini doğru yapan toplumlarda, insanların gözleri parlar, yüzleri güler; yapamayanlarda ise gözler sönük, yüzler gergin, mutsuz ve üzgündür.

Yurt dışına gitmek isteyen gençlerin miktarı ile çevredeki yüz ve gözlerin ifadeleri, manipüle edilmiş anketlere nazaran, toplumun haleti ruhiyesini çok daha net açıklar.

Doç.Dr. Ersoy ÖNDER
Doç.Dr. Ersoy ÖNDER
Tüm Makaleler

  • 19.10.2021
  • Süre : 2 dk
  • 1151 kez okundu

Google Ads