Nasıl oldu bu iş?
Bırak sen İstanbul falan demeyi, ülkeyi yönet! Biz size ülkeyi yönetin diye oy verdik, siz ise İstanbul sevdasına kapıldınız! Bu bir senede düzeltseydiniz ekonomiyi biraz, böyle mi olurdu sonuç?
Çorbayla başlayıp köfteyle bitirdiğimiz bir seçimi daha geride bıraktık.
Tüm kanallarda yorumcular seçmenin bu sefer kime ne mesaj verdiğini kendilerince yorumlamaya çalışıyorlar.
Siyasi parti başkanları da ardı ardına biz mesajı aldık açıklamaları yapıyorlar.
Kim ne mesaj aldı acaba?
***
Muhalefet partilerinden başı çeken Cumhuriyet Halk Partisi genel seçim yenilgisiyle parti bünyesinde esen değişim rüzgarlarını ardına alıp ilk reaksiyonu göstermişti.
Çok önceleri yapması gereken değişimi yakın zamanda yaparak, kimilerine göre sadece parti başkanını değiştirerek, bir de eski genel başkanları sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın duran kadroları da tasviye ederek aslında bir değişim de yapmadılar diye suçlansa da, yine de parti sayın Ekrem İmamoğlu’nun dillendirdiği değişim rüzgarları ile çalkantılı bir değişime uğradı.
Bu çalkantılar içindeki yakın zaman biraz da yerel seçimler öncesinin o parti içi çekişmeleriyle parti kadrolarının kendi içlerinde çekişmeleriyle sanki kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine yeterince sahip çıkılmıyormuş gibi bir görüntüyle birlikte biraz sıkıntılı bir dönem oldu.
Bunda yeni genel başkanları sayın Özgür Özel’in bazı tecrübe eksikliklerinin önemli etkisi olduğu söylendi durdu.
Evet, kongrede genel başkanlığa seçilmiş olan sayın Özgür Özel başta benim de çok eleştirdiğim bazı hatalar yaptı.
Gençliğine ve heyecanına vererek çok da eleştirmeden ben partiyi izlemeye koyulmuştum.
Ama bakın parti sonunda nasıl bir başarıya ulaştı!
Bu seçimlerdeki başarı en başta sayın Özgür Özel’in kendi hanesine yazılmak durumunda.
***
Bu arada eski genel başkanları sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun küskünlüğünü çok açık göstermesi, sanki bunca zaman yenilgisi yetmiyormuş gibi siyasete yine devam etme isteği, efendi gibi kongrede kendisi kenara çekileceğine genel başkanlıkta ısrar etmesi ve adeta zorla yerinden edilmesi, ne bileyim, mesela sonrasında kendine ofisler açması, o ofislerde küskün partililer için bir hizip merkezi olma görüntüsü vermesi, üstelik yeni yönetime hiç destek vermemesi, hatta parti adına seçime girmelerine partinin yetkili organları tarafından karar verilen belediye başkan adaylarıma görünürde en ufak bir destek açıklaması yapmamış olması…
Tüm bunlar da beni epey bir ürkütmüştü. Partinin geleceği konusunda tereddütler duymaya başlamıştım.
Sanırım varsa onun bu hayalleri de artık içine gömmesi gereken hayallerdir.
***
Sayın İmamoğlu ise sanki İstanbul’un belediye başkanı olduğunun farkında değilmiş gibi ülke siyasetine bu kadar hızlı girmiş olmasının büyüsüne kapılarak başta bir takım hatalar yapmış olsa da, günün koşullarına çabuk adapte olarak İstanbul için geçen beş senede neler yapabildiğini bence bu seçimler öncesinde halka gayet iyi anlatabildi.
Zaten onun halk önünde büyük bir teveccühü vardı, seçimi bu kadar büyük farkla kazanabilmiş olması siyasi geleceği açısından oldukça iyi oldu.
Evet, belediye meclisindeki muhalefetin yeterli çoğunluğu olmaması kendisi açısından en büyük handikaptı.
Hatta geçen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday gösterilememesinin önündeki en büyük engel de buydu bence.
Artık bu engel de kalkmış görünüyor.
Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyasetin gençleşmesi açısından sayın Ekrem İmamoğlu önemli adaylardan biri oldu bence.
***
Tabii belki de bir sonraki cumhurbaşkanımız sayın Mansur Yavaş olacaktır.
Çünkü onun başarısını da ayrı bir yere koymamız gerekiyor.
Artık Ankara açısından da belediye meclisinde çoğunluğa sahip olmama sorunu kalmadı.
Yani sayın Mansur Yavaş açısından da önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanlığı yolu açılmış oldu.
Bakalım cumhurbaşkanlığına kim aday olacak?
***
İyi Partiye değinmeyeceğim bile, Meral hanım açısından durum beklendiği gibi bu seçimlerde bir hezimet oldu.
Bence cumhuriyet tarihimizin siyasetteki ikinci hanım liderinin önümüzdeki günlerde halkın önünde yaptığı bu feci hataların bedelini ödemesi çok yakında zorunlu olacak.
En büyük hatası da seçim propagandasını muhalefete muhalefet üzerine kurmuş olması oldu.
Halbuki etrafındaki herkes iyi niyetle doğrusunu söylemişti ona, ama o dinlemedi, inat etti!
En son bana abla falan demeyin artık diye herkese çıkışması kendisinin de hatasının farkında olduğunun bir ispatıydı aslında.
Sonuç ortada, halk yanlış yaptın dedi ve İyi Partiyi de cezalandırdı.
Bakalım İyi Partinin geleceği nasıl olacak?
***
Muhalefetten devam edecek olursak diğer küçük partiler maalesef biraz da sistemin zorlaması ile bu seçimde bir varlık gösteremediler ve siyasi gelecekleri bence önce kendi içlerinde sorgulanacaktır.
Doğal olarak mecliste dünün milletvekilliği seçimlerinde elde etmiş oldukları milletvekilleri sayıları ile eğer halkın gözünde muhalefet olarak gerekli direnci gösterebilirlerse, bence ilerideki genel seçimlerde bir şansları olabilir, aksi durumda eğer iktidara yanaşma gibi bir hata yaparlarsa mesela silinir giderler.
***
Dem partiye de söyleyecek pek bir sözüm yok. Bence onlar da yerel seçimler bazında olabildiğince dengeli bir seçim yaşadılar. Benim onlara asıl eleştirim bir Türkiye partisi olmaları gerektiğinin farkında olmamaları, tabii bir de dışa bağımlı bir parti görüntüsü vermeleri.
Ben seçmenlerinin çoğunluğu Kürt vatandaşlarımız olsa da, Kürt vatandaşlarımızın ayrılıkçı görüşler içinde olduklarına inanmadığım için partinin de siyasetini gözden geçirmesi gerektiğine inanıyoru
Aksini düşünmem mümkün değil çünkü. Bunca vatandaştan oy alabiliyorlarsa onların da seçmenlerini mecliste temsil etmeye hakları vardı
***
Seçimin Cumhuriyet Halk Partisi dışındaki bir diğer başarılı partisi de Yeniden Refah Partisi!
Şimdilik ülke sıralamasına üçüncü parti olarak girmiş olmaları bile Ak Parti seçmeni gözünde kendilerinin ilerisi için bir alternatif olduklarını göstermiş olmaları anlamına geliyor.
Evet, kimi görüşleri marjinal denilebilecek derecede olsa da muhafazakar camiada kendilerinin temsil açısından önemli bir yerleri olduğunu ispat etmiş oldular.
Gerçi dedim ya, kurulan sistem gereği siyaset iki kutuplu olmayı zorluyor. O yüzden üçüncü yol diye bir seçeneğin olması günün koşullarında çok da kolay değil.
Yine de muhafazakar camianın gerektiğinde Ak Parti’nin alternatifi olarak görebileceği bir parti daha doğmuş oldu.
***
Gelelim ülkücü kanada.
Sayın Devlet Bahçeli belki de sağlık problemleri sebebiyle bu seçimlerde yeterince seçim propagandası yapamadı.
Bunun yanında muhafazakâr milliyetçi kesimin temsilcisi olsalar da, önceki seçimlerde Ak Parti seçmenlerinden iktidarı cezalandırmak isteyenlerin oy verdikleri parti olmalarının avantajını kullanıyorlardı.
Bu seçimlerde ise bu kızgın Ak Parti seçmeni kendilerine bir başka alternatif bulmuş görünüyor.
Dolayısıyla MHP oyları bu seçimlerde Yeniden Refah Partisi’nin bile ardında kaldı.
Tabii bu seçimlerin milletvekili seçimleri olmaması sebebiyle bu sonuç MHP açısından çok da önemli değil.
Ancak yine de bence milliyetçi muhafazakar cenahın da bu seçimlerden alması gereken bir ders var.
Sadece devlet kadrolarındaki gücü ile olmaz, yerel yönetimlerden gelecek siyaset finansmanı da partiler için önemlidir. Bu ise sadece halka inerek olur!
***
Evet, son sözler iktidar partisi olan Ak Partiye.
Bu seçimler uzun süredir oylarındaki düşüş eğiliminin iktidarın avantajlarını sonuna kadar kullansalar da düşüş trendini bu çabalarının bozamadığını göstermiş oldu.
Seçim propagandalarında büyük hatalar yaptılar.
En başta da bence bir zamanlar rahmetli Özal’ın da yaptığı hata olan “bize oy vermezseniz yerel idareleri çalıştırmayız” tehdidi!
Bu söylemin ters teptiğinin geçmişte örneği olmasına rağmen nasıl böyle bir hata yaptılar inanın insanın aklı almıyor.
Demek ki o kadar yukarıdan bazı şeyler daha farklı görünüyor.
Aslında bu hezimetin en büyük sebebi muhtemelen emeklilerin seçime katılmamaları oldu. Onca süre beklenen müjde bir türlü gelmeyince muhtemelen emekliler iktidara küstüler.
Cezayı da seçime katılmayarak kestiler.
Daha önce yazmıştım, oy vermezseniz seçimi kazanana oy vermiş olursunuz!
Bu detayları seçim sonuçları kesinleştiğinde yapacağım karşılaştırmalı analiz yazısına bırakıyorum.
***
Özetlersek neymiş?
Mülk Allah’ındır söylemi ters tepebiliyormuş! Mülküne bağlı, onca mülkün cevabını veremezsen ters teper.
Emeklileri hafife almayın!
Biraz daha siyasetten anlayan adaylar göstermeliydin be reyiz! Bunlar beceremedi!
Bırak sen İstanbul falan demeyi, ülkeyi yönet! Biz size ülkeyi yönetin diye oy verdik, siz ise İstanbul sevdasına kapıldınız!
Bu bir senede düzeltseydiniz ekonomiyi biraz, böyle mi olurdu sonuç?
Haydi bakalım, bırakın artık seçimleri falan, herkesin yapacak işleri var.
Herkes işinin başına! Az laf çok iş!
Bir büyüğüm böyle derdi, rahmetle anıyorum kendisini.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.