Siyasi Strateji
Günümüz demokrasilerinin karşı karşıya olduğu en büyük sorun, demokrasiden otoriterleşmeye kayan siyasi bir konjonktürün varlığını giderek artırması ve bu ivmelenmenin demokrasi kültürünün gelişimine engel olmasıdır.
Siyasi strateji hem iktidarı hem de muhalefeti ilgilendiren;
1. İktidar nasıl elde edilir?
2. İktidar nasıl bırakılmaz?
3. Ülke nasıl yönetilir?
4. Ülkenin kaynakları ne şekilde kullanılır?
sorularına cevap arayan siyasi bir kavramdır.
İktidarı elde etmek ve iktidarda kalmak, halka daha iyi hizmet etmek adına istenmelidir. Siyasetin ana amacı; kişisel ve grupsal çıkarlar elde etmek, gücü elinde tutmak, haksız kazançlar elde etmek ve illegal yapılar oluşturmak değil; halka hizmet etmek, devleti büyütmek, halkın devletine güven duymasını sağlayacak adaleti tesis etmek ve refah seviyesini artırmak olmalıdır. Halka hizmet etmeyi ana düstur edinmiş yönetimlerin, iktidar süreleri de elbet uzun olacaktır.
Günümüz demokrasilerinin karşı karşıya olduğu en büyük sorun, demokrasiden otoriterleşmeye kayan siyasi bir konjonktürün varlığını giderek artırması ve bu ivmelenmenin demokrasi kültürünün gelişimine engel olmasıdır.
Siyasetin günümüzdeki ana stratejilerini;
1. Algı yönetimi,
2. Ötekileştirme,
3. Rakibi düşmanlaştırma ve
4. Yandaşlarını konsolide etme olarak sınıflandırabiliriz.
Bu stratejiler, geçmişte özellikle halkını aldatarak iktidarını sağlamlaştırmaya çalışan baskıcı ve otoriter rejimlerde uygulanmıştı ki, en bariz örneği Hitler dönemi Almanya’sıdır. Günümüzde ise bu stratejiler demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden ülkelerde de yoğun bir şekilde uygulanmaktadır. Bu durum demokrasilerin otoriterleşmeye kaymasına ve demokrasi seviyesinin azalmasına sebep olmaktadır. Halkın siyasi tercihleri, yukarıdaki siyasi stratejiler kullanılarak manipülasyona uğratılmaktadır. Halkın teveccühü ile iktidara gelenler, iktidarda kalabilmek adına, halkın algılarını yönetmekten, onları ayrıştırmaktan, farklı görüşte olanları birbirlerine düşman etmekten ve içeride, dışarıda düşman yaratmaktan hiç mi hiç çekinmemektedirler.
Demokratik kültürün gelişimine zarar veren bu politik ivmelenmenin azalması ancak ve ancak halkın siyasete ilgisinin artması, algılarının yönetilmesine izin vermemesi, kendisini bölmeye, düşmanlaştırmaya ve ayrıştırmaya kalkan politikacılara değil, kendisine hizmet edeceklere prim vermesi ile mümkündür.
Bunu beceremeyen halkların, öz değerlerini kaybetmesi, geçim sıkıntısı yaşaması, yoksullaşması, demokrasi liginde gerilemesi ve nihayetinde yok olması kaçınılmazdır.
Demokrasi liginde gerilemenin sonucu günü geldiğinde bu ligden küme düşmek demektir ki, tekrar bu lige geri dönmek orada kalmaktan çok daha zordur.