Site İçi Arama

siyaset

Mustafa Kemal’in Askeri Olmak II

Sanki toplumun çoğunluklu kesiminin sokağa çıkması beklenmekte ve istenmektedir. Sokağa çıkılması, bu gruplara karışacak vandalizm yanlıları, onlara polisin sert müdahalesi kargaşa ve anarşi doğurabilir.

Mustafa Kemal’in askeri olmanın suç olarak görülmesi ve disiplinsizlik yaftasıyla bazı teğmenlerin ve komutanlarının ihraç edilmesi için hukuki alan yaratılma çabasına tepkiler devam ediyor. 22 Kasım 2024 saat 11.00’de, başta Ankara olmak üzere İstanbul, İzmir ve Antalya’da Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD), bu konu ile ilgili toplantı ve basın açıklaması yapacak. Millî Savunma Bakanlığı (MSB), 25 Kasım’ı işaret etti ama, tepkiler çoğaldıkça devamlı açıklama yapmak zorunda kalıyor.

MSB, bu olayın TSK’nın itibarını zedelediğini söylüyor. Aslında TSK’nın itibarını zedeleyenler, konuyu uzatan, siyasallaştıran ve bugünkü tartışmalı duruma gelmesini sağlayanlardır. Yaşanan bu olaydan sonra, AK parti sözcüsü Ömer Çelik’in makul ve mantıklı açıklamalarıyla konu kapanabilecekken, buradan darbe girişimi çıkartmaya çalışanlar, TSK’yı itibarsızlaştıranlardır. O teğmenler ihraç edilirse, esas o zaman TSK’nın itibarı zedelenir. Geldiğimiz noktada görünen o ki, MSB, ülkeyi savunacağına kendini savunmak zorunda kaldığı bir süreç yaşıyor. 

MSB, adresi yanlış yerde aramaktadır, çünkü siyasallaşmış olduğundan en tepeden gelen tepki ve emir doğrultusunda hareket etmek zorundadır. Ama, kararı verecek olanlar askeri üst düzey bürokratlar, yani Harbiyeli komutanlardır. İçlerinde sınıf arkadaşlarımın, beraber çalıştığım komutanlarımızın olduğu kurulun, politik değil hukuki, etik ve kabul edilebilir bir karar vereceğini umuyorum. Siyasi olarak alınabilecek hatalı bir kararın, kararı alanların ikbali için uygunmuş gibi gözükse de, sonradan kendilerine zarar vereceği ortadadır. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, grup toplantısında yaptığı açıklamada kendileri iktidara geldiğinde, böyle bir yanlış karar veren komutanların emekli edileceğini söylemiştir. Ayrıca teğmenlerin ihracına karar veren komutanlar, emekli olduklarında hiçbir silah arkadaşının yüzüne bakamaz. En azından emekli olduklarında ben olur da görürsem kendilerini, “Hiç utanmadınız mı Atatürkçü diye teğmenleri ordudan atmaktan?” diye soracağımı bilsinler.

Belediyelere kayyum atanması, tanınmış kişilerin tutuklu yargılanması gibi teğmenlerin yemininin de köpürtülmesi ve gündem olmasındaki ana sebep farklı olabilir. Sanki toplumun çoğunluklu kesiminin sokağa çıkması beklenmekte ve istenmektedir. Sokağa çıkılması, bu gruplara karışacak vandalizm yanlıları, onlara polisin sert müdahalesi kargaşa ve anarşi doğurabilir. Bu da durumun olağanüstü hale gelmesi demektir ki, bu durumda önümüzdeki seçimler iptal ya da ertelenebilir. Böylece bu olağanüstü durumda, halkın vicdanında Türkiye’deki siyaset kurumları ve demokrasimiz sorgulanır hale gelir. Neticede Türk insanının geleceğine, refahına, huzuruna zarar veren gelişmelerin yaşanması, ülkemizi geriye götürürken, dış düşmanlarımızın elinin güçlenmesine hizmet edecektir. 

Siyasette rakibinin uygulayacağı politikaları önceden görmek ve ona göre hareket etmek gerekir. Özellikle halkın geçim sıkıntısına çözüm üretemeyen, bozulan ekonomiyi düzeltmesi pek de mümkün olmayan bu iktidarın, şartlarda olağanüstü değişimler olmadığı müddetçe, önümüzdeki seçimi kazanma ihtimali düşük olacaktır. Erdoğan ve partisinin önümüzdeki ilk genel seçimi kazanma ve iktidarını devam ettirme arayışında olması normaldir. Öte yandan çoğu ankete göre mevcut şartlarda CHP’nin birinci parti olması ve olası bir genel seçimi kazanması bekleniyor.

Bu arada ülkemizde türlü nedenlerle yaşanan hukuksuzluklara ve haksızlıklara tepki elbette olmalıdır, hatta bu tepkilerin yoğun katılımlı büyük olması da önemlidir. Ama sokağa çıkalım, olay çıkaralım, başka türlü çözüm olmaz görüşü, iktidarın ekmeğine yağ sürer. Şiddet, halk sokağa çıktığında mutlaka olacaktır, provokasyonların yaşanması ve şiddet olmasa bile oluşturulması muhtemeldir. Bu nedenle sağduyu hakim olmalı, demokrasinin kuralları içinde kalarak tepkiler verilmesi yeterli görülmelidir. 

Muhalefetin ülke sorunlarına doğru politikalar üretmesi ve iktidara alternatif hale gelmesi gerekir. Siyasi tepki vermek adına fevri davranışlar yanlış olur ve bu davranışlar Türkiye’nin kaosa sürüklenmesini isteyenlerin ekmeğine yağ sürer. Yaşanan tüm hadiselere hukuk çerçevesinde gerekli tepkiler gösterilmeli, halkın tepkisini çekecek tutum ve davranışlardan ise kaçınılmalıdır. Siyasi açıdan son tahlilde sokaktaki vatandaşın tepkilerini doğru okuyarak çözüm üretebilecek siyasi parti veya partiler grubu, önümüzdeki seçimin de kazananı olacaktır. 

Doç.Dr. Ersoy ÖNDER
Doç.Dr. Ersoy ÖNDER
Tüm Makaleler

  • 22.11.2024
  • Süre : 3 dk
  • 693 kez okundu

Google Ads