Jeotermal Enerji ve Sondaj Yöntemleri
Jeotermal enerji zengini bir ülkesiniz ve bunca yatırımı jeotermal enerjiye değil de, barajlara ya da termik santrallere yapıyorsunuz! Hatta normal şartlar altında doğru dürüst enerji üretemeyen ve Karadeniz’de doğayı da mahveden HES yatırımları yapıyorsunuz! Sizce bu işte bir terslik yok mu?
Bu aralar jeotermal enerji üzerine yazılar yazmaya özen gösteriyorum, çünkü ülkemiz bu konuda dünyadaki diğer ülkeler arasında şanslı denebilecek bir ülke.
Dağlık yapısı ile Anadolu’nun bir zamanlar volkanik bir coğrafya olduğu belli zaten. Sadece artık aktif volkanlarımız yok, hepsi sönümlenmiş. Ama kaplıcalarımız bol, daha önceki bir yazımda yazmıştım.
Yani gerçekten jeotermal enerji konusunda aslında zengin bir coğrafyamız var.
Ama nedense bugüne kadar başımızdaki siyasetçiler bu konuya yeterince eğilmemişler bence.
Halbuki stratejik açıdan bakacak olursak, Arap coğrafyasında petrol var, Rusya toprakları hem petrol hem de doğalgaz açısından zengin topraklar, dünyanın bir çok ülkesi bu tarz fosil yakıtlar konusunda şanslı coğrafyalar denilebilir, ama bizde fosil yakıtlar yok denecek kadar az! Bir tek Batman civarı, bir de Karadeniz’de bulunduğu söylenilen doğalgaz var işte, o da öyle ahım şahım bir miktar değil.
Dolayısıyla bizim enerji kaynaklarımız kimi bazı dünya devletlerine nazaran oldukça az gibi görünüyor.
Bu yüzden de başımız bir düze çıkamamış ve ekonomimiz yıllardır ağır aksak ilerliyor.
Enerjide dışa bağımlı bir ülkeyiz ve bu da bizi mecburen ekonomide de dışa bağımlı yapıyor.
Demek ki Cumhuriyet tarihimiz boyunca ülkeyi yöneten politikacıların bu gerçeği bilerek bir çare aramaları ve enerji sorununa bir çözüm bulmaları gerekirmiş.
Evet, eskiler enerji için hidroelektrik santralleri yapmayı akıl etmişler. Nehirlerimiz de hiç az değil. Bu da doğal enerji kaynaklarınızdan biri.
Ancak yeterli olmamış ki, bir de termik santraller kurulmuş. Bir zamanlar kömür yakarak enerji elde etmeyi de akıl etmişiz. Gerçi kömürlerimizin kalitesi hiç iyi değil hem çok kirletiyor havayı, hem de takıldıklarında çok enerji vermiyorlar.
Bu yüzden de son yirmi küsür yılda bu termik santrallerden büyük bir kısmına dönüşüm yapılarak yakıtları doğalgaza çevrildi.
Doğalgaz santralleri daha temiz ve daha verimli enerji kaynakları.
Ama bu sefer de enerjide dışa bağımlılığımız iyiden iyiye arttı. Sonuçta Karadeniz gazını saymazsak ülkemizde doğal gaz çıkmıyor!
***
Jeotermal enerji zengini bir ülkesiniz ve bunca yatırımı jeotermal enerjiye değil de, barajlara ya da termik santrallere yapıyorsunuz!
Hatta normal şartlar altında doğru dürüst enerji üretemeyen ve Karadeniz’de doğayı da mahveden HES yatırımları yapıyorsunuz!
Sizce bu işte bir terslik yok mu?
Bence jeotermal enerji yatırımları bugüne kadar fazlasıyla yapılmalıydı. Sonuçta jeotermal enerji zengini bir ülkeyiz diyoruz! Bu bugün belli olmuş bir şey değil ki! Kaplıcalar diyorum, kim bilir kaç bin yıldır biliniyordur oralarda kaplıca olduğu! Dolayısıyla da bu yerlerde yeraltında ısı kaynağı olduğu binlerce yıldır bilinen bir şey!
Niye bu kaynakların değerlendirilmesi düşünülmemiş bugüne kadar?
Az biraz var yapılan jeotermal yatırımları, ama oldukça az.
Bence bu konuya en azından enerji bakanlıkları ciddi ciddi eğilmeliydi.
Neyse, geç değil, saç misali, kökü bizde nasıl olsa.
***
Nedir jeotermal enerji santral yatırımlarının ana sorunu?
Ya da santral yatırımı yapılmasına engel teşkil eden asıl konu nedir?
Sondaj!
Sondaj maliyeti neredeyse yatırım bedelinin yarısını teşkil ediyor!
Yoksa jeotermal enerji santrallerinde elektrik enerjisi üretim teknolojisi oldukça basit bir konu, basit bir buhar türbini ile elektrik üretebilirsiniz ve bu yatırım öyle çok da maliyeti olan bir yatırım değil aslında.
Zor olan sondaj yapmak!
Yeraltında suyu buhara dönüştürecek kadar ısıtabilecek katmanlara kadar sondaj yapmak zorundasınız ve bu derinlik bazen 4 kilometrelerden de daha derin olabiliyor.
Üstelik önden iyi bir mühendislik çalışması yapmadan başlarsanız bu işe yüzlerce, binlerce yıldır suskun duran volkanları da canlandırma riskiniz var.
Jeotermal santrallerde sondaj işleri bu yüzden maliyetli bir konu. Sıcak katmanlara kadar delgi gerektirdiği için özel teknoloji gerektiriyor.
Teknolojiniz yoksa, ve kendiniz de teknoloji geliştirmek konusunda biraz nasıl diyeyim, kötü bir şey de söylemek istemiyorum ama, hadi özürlüyseniz diyeyim, işte o zaman bu yatırımları yapmakta zorlanıyorsunuz.
Muhtemelen bizim sorunumuz da bu, teknolojisini bilmiyoruz!
Halbuki gerçekten geniş açıdan bakacak olursanız, sizi bugüne kadar zorlayan dışa enerji bağımlılığından kurtaracak bir konu jeotermal enerji.
Ne yapıp edip bugüne kadar bu konuya eğilinmesi gerekliydi bence.
Gerekiyorsa bu konuda uzmanlaşmış olan İzlanda’dan mühendisler getirilmeliydi, ya da İzlanda’ya öğrenci gönderilip sırf bu konuda eğitim almaları sağlanmalıydı.
Gerçi bizde de oldukça çok jeoloji mühendisi var, en azından elimizdeki mühendisler bu konuda çalışmaları için teşvik edilebilirdi.
***
Rusya’da Kostroma şehrinde Amerikalı bir yatırımcı için petrol sondaj ekipmanları üreten bir fabrika kurmuştuk. Gerçekten pahalı ekipmanları vardı o fabrikanın.
Son gelişmeler dolayısıyla Amerikalılar fabrikayı kapatmak zorunda kalmışlar diye haber aldım, insan üzülüyor tabii ki bunca zaman emek harcayıp kurduğun bir fabrikanın kapatılmasına.
Sanırım başta yatırım yapılmasına müsaade eden Ruslar, Ukrayna konusu yüzünden ambargolar olunca karşılık olsun diye Amerikalıların bu yatırımını kapatmışlar. Bilmiyorum tekrar açılır mı bir gün.
Halbuki fabrika kurulurken plan oldukça eskimiş olan Rus petrol kuyularındaki ekipmanları yenilemek ve yeni kuyuların çok daha teknolojik ekipmanlarla açılmasıydı.
Amerikalılar para kazanma derdindeydiler, Ruslar da teknoloji öğrenmeyi hesaplamışlardı.
Ruslar ya da Amerikalılar muratlarına erdiler mi bilmiyorum, ama olsun, benim açımdan en azından gerçekten sondaj ekipmanları yapan bir fabrikanın teknolojisini öğrenmek gibi bir faydası oldu diyebilirim.
Aslında sondaj ekipmanları öyle yapımı zor denilecek ekipmanlar değiller.
Tabii ki kendince püf noktaları var, ama fabrikası normal bir çelik üretim fabrikasından çok da fazla yüksek bir teknoloji gerektirmiyor.
Biz ilk etapta iki ayrı tesis kurmuştuk, biri kulenin yapıldığı çelik üretim tesisleri, diğeri de boruların üretildiği boru tesisi.
Tabii sondaj için gerekli o kafa elması bizim yaptığımız bu tesislerde üretilmiyordu, ileriki aşamada o tesisin de kurulması planlanıyordu, ama o da öyle ahım şahım bir tesis değildi.
Firmanın Dubai’deki fabrikasında o ekipmanın da yapıldığı tesis vardı. Dubai ziyaretimizde gezmiştik o tesisi de.
Sadece çok daha kaliteli çelik kullanmak zorundaydınız ve o aleti yaparken çok özel kocaman bir frezesi vardı.
Sanırım bir de elmaslama yapıyorlardı en uç kısmına ayrı bir yerde. Elmaslama işlemi de kendince ayrı bir teknoloji gerektiriyor sonuçta. Ama dediğim gibi öyle ahım şahım bir tesis değildi.
***
Yani istense Türkiye’de de sondaj ekipmanları yapacak böyle bir fabrika kurulabilir.
Yerli ve milli imkanlarla böyle bir tesis kursanız, sonra kim tutar sizi?
Ardından da del dur her yeri.
Belki arada petrol bile bulursunuz yerli ve milli imkanlarla.
Bakın böyle bir fabrikanın yabancı yatırımla kurulmasına da bir itirazım olmaz benim.
Ama bu gibi yatırımcılar önce ülkede hukuk güvenliği istiyorlar.
Bizde ise hukuk yerine guguk olduğu için, ne diyeyim, yatırımcı çekmek o kadar da kolay değil galiba bugünkü iktidar koşullarında.
Gerçi baksanıza, Amerikalılar risklerini bile bile Rusya’da bile yatırım yapmışlardı. Kapitalist dünya bazen kural tanımıyor, ya da pek akla uymayan başka kuralları da oluyor diyebilirim.
***
Tabii jeotermal enerji dediğimizde olay yukarıda bahsettiğim kadar basit değil aslında.
En azından sondaj işleri oldukça maliyetli işler olduğu için dünyada sondaj maliyetini azaltmak için bir sürü yeni yöntemler geliştirmeye çalışıyorlar.
O kadar derinlerde, onca uzun boruların döndürülerek yeterli torkta ve güçte kazı yapması kolay bir iş olmadığı için yöntemlerden biri dönüş gücünü veren motorların belli bir derinliğe gelindiğinde sondaj dibine indirilmesi ve o derinlikte sabitlenerek sondaja oradan devam edilmesi.
Tabii bunun için motorun aşağıya indirilebileceği genişlikte bir kuyuya ihtiyaç oluyor ve bu da maliyeti artırıcı bir etken oluyor.
Böylece derinlere sondaj yapabiliyorsunuz, ama daha geniş sondaj yaptığınız için nispeten hem zaman hem maliyet artıyor.
***
Bir diğer yöntem de darbeli sondaj yapmak.
Darbeli matkaplar vardır ya, özellikle sert kaya tabakalarında sondaj yapmak için darbe kullanmak dışında bir çareniz de olmuyor bazen.
Bu ekipmanlar ise oldukça pahalı ekipmanlar.
Sırf döndürerek elmas uçun kayaları delmesi oldukça uzun sürüyor ve bu işlerde süre de ayrıca masraf demek sonuçta.
Darbeli sondaj makinalarının ise sondaj süresini azaltması bir avantaj gibi görünse de, çok çabuk arıza yapmak gibi bir sorunları var.
Arızanın giderilmesi ise bu işlerde bazen haftalar sürebiliyor.
Onca mühendis kadro, onca kalifiye işçi boş boş oturuyor tabii ki böyle zamanlarda.
Maaşları da oldukça dolgun olan bu kadroların boşta kaldıkları süreler de ödenmek zorunda olduğu için, bu da sondaj maliyetini artırıcı ayrı bir etmen olarak sayılıyor.
Tüm bu işçilik masraflarının düşürülmesi için ise farklı optimizasyon yöntemleri var.
Aynı anda birden çok kuyuda çalışmak bu yöntemlerden biri mesela.
Kuyulardan birinde herhangi bir arıza olması durumunda bu yöntem ekibin boşta kalmamasına yaradığı için işçilik maliyetine de olumlu yönde etki ediyor.
Ancak bu durumda da sondaj ekipmanının birden çok olmasını baştan planlamak lazım ki, bu da ön yatırım bedeli açısından ayrıca bir maliyet faktörü oluyor diyebiliriz.
Kısacası projesine bağlı olarak her bir projede bir şekilde ayrıca maliyet optimizasyonu yapılıyor.
***
Başka ne yöntemler kullanılıyor sondaj işlerinde?
Yer altındaki kaya tabakalarının arasına önden basınçla su basarak, sonra da özel soğutucularla kayaların donan su ile parçalanmasını sağlamak da uygulanan bir yöntem deniyor mesela.
Bu şekilde daha sonra bu katmanda sondaj yapılırken makinaların zorlanmadan tabakayı delmesi sağlanabiliyormuş.
Doğa da koskoca kayaları çatlaklara giren suyun donmasıyla parçalamıyor mu? Bu yöntem de insan eliyle aynı şeyin uygulaması sonuçta.
Elmas uçlar bu işlerde belli bir süre sonra değiştirilmek zorunda olduğu için, ne kadar zayıf tabaka delerseniz, elmas uç da o kadar çok dayanıyor muhtemelen.
***
Bir başka yöntem de su ile sondaj yapmak. Su derken zaten sondaj ekipmanları su ile delim yapan ekipmanlar. Sondaj çukuruna delim işlemi yapılırken bir yandan da su basılıyor.
Ancak benim bahsettiğim su ile sondaj jet metodu ile basınçlı su sayesinde tabakaların kesilmesi yöntemi.
Biliyorsunuz su jeti ile demiri bile doğramak mümkün.
İşte özel yapım sondaj kafası ile böyle su jeti yardımıyla kayalar kesile kesile sondaj yapmak da bir yöntemmiş ve bunun da etkili bir sondaj yöntemi olduğu söyleniyor.
Maliyet açısından elmas uçtan daha ucuza mı geliyordur bilemiyorum, ama en azından elmas uç kadar çabuk yıpranmıyordur bu su jeti kafaları herhalde.
Tabii koskoca rotasyon hareketi yapan motor mu daha maliyetlidir? Yoksa su jeti yapabilen yüksek basınçlı kompresörler mi? O da bilmediğim bir konu.
***
Bir başka yöntem de lazer ile sert kaya katmanlarının geçilmesi deniyor.
Lazer ışığıyla elmas uç ile yapılacak sondaj maliyetinden daha düşük bir maliyet oluyor mudur onu da bilmiyorum doğrusu, ancak lazer de sondajlarda kullanılmaya başlanmış son zamanlarda anladığım kadarıyla.
***
Öyle ya da böyle sondaj maliyetli bir işlem.
Bu konuda nedense bizde öyle çok uzman kadrolar da yok maalesef.
Dediğim gibi stratejik hedefleriniz baştan düzgün olmadığında, gerekli kadroları da zamanında yetiştirmiyorsunuz.
Bunun ülkede petrol çıkmıyor ki ile açıklanır bir yönü de yok!
Bakın Hollanda’da da petrol çıkmıyor, ama Hollanda dünyadaki petrol dağıtım firmalarından en büyüklerinden birine sahip.
Vitol Grup!
Bu işler biraz da girişimcilikle ilişkili.
Ayrıca Shell de oldukça büyük ve petrol çıkartan bir firma ve aynı zamanda dağıtımını da yapan, sonuçta dev bir Hollanda firması.
Bakın Tamoil’de Hollanda merkezli bir başka petrol firması.
Hollanda’nın nasıl bu kadar büyü petrol firmaları olabilmiş?
***
İngilizlerin BP’sine sözü olan var mı?
Ya Fransızların Elf’i, Total’i?
Pek bilmezler ama petrol konusunda Fransa’da bir de Schlumberger firması vardır.
Yani bu konuda uzman olmak için illaki ülkenizde petrol çıkıyor olmasına gerek yok.
Yeter ki siz baştan akıllı yatırımlar yapın, akıllı olun, girişimci olun ve daha da önemlisi ülkeye yatırımları ülke sevgisi ile yapın.
Sırf para kazanmak amacıyla yatırım yaparsanız dünün Türk zenginleri gibi yıllarca bu ülkeye aynı model Fiat arabayı üzerinde en fazla ufak tefek değişiklikler yaparak kakalamaktan öteye gidemezsiniz. Bu ülke halkı da aptal bir arabaya dünyanın parasını ödeyerek mutlu mesut olur.
Yerli ve milli yatırım!
Halbuki içinizde ufacık da olsa ülke sevgisi olsa, işte o zaman kendinizden bu yaptığınızdan dolayı utanırsınız. En azından para kazanmak için yaptıklarınızın gerçekte ülkeye zarar verdiğini anlarsınız.
Bence bugün artık evlatlarının biraz olsun ülkeye daha faydalı işler yaptığı o eski zengin dünün o vurdumduymaz sermaye sahipleri zamanında jeotermal enerji yatırımlarına biraz daha fazla önem verseydiler, bugün ülkece çok daha farklı bir konumda olabilirdik.
Dünya hem teknolojik olarak en azından sondaj maliyetini düşürücü yeni yöntemler buluyor, hem de enerji dağıtımını politik amaçları için kullanmaya çalışan belli merkezlere enerji bağımlılığını düşürmeye çalışıyor.
Bu amaçla Avrupa’da düne kadar hiç akla gelmeyen enerji kaynakları üretildi.
Halen daha enerjide dışa bağımlılığı devam etse de Avrupa bence yakın zamanda çözümünü bulacak ve biz de dımdızlak kalacağız ortada.
Her zaman olduğu gibi onların buldukları yeni teknolojilere dünyanın parasını ödemek zorunda kalacağız. Şimdiden gerek güneş panelleri ve gerekse rüzgâr türbinleri için dünyanın parasını ödüyoruz teknolojisini Avrupa geliştirdiği için.
***
Tüm bu çabalar enerji elde etmek için.
Bizim elimizde ise böylesine bir enerji kaynağı varken daha neyi bekliyoruz ben hiç anlamıyorum?
Tırnaklarımızla kazısak o toprağı önce şüheda fışkıracak, sonra da altından jeotermal enerji çıkacak.
Jeotermal enerji ülkenin enerji bağımsızlığı açısından elimizdeki en önemli enerji kaynağı bence.
Diğer enerji kaynakları maalesef ya çok büyük teknoloji gerektiriyor ya da fosil yakıtlardan bahsediyorsak maalesef bizim ülkemizden yeterince çıkmıyor ve ancak dışarıdan parasıyla almak zorunda kalıyoruz. Baraj tarzı nehirlerden elde edilen enerjilerin de sınırlarını zorladık artık zaten.
Ülkemiz bir petrol zengini ülke değil belki, ama dünyadaki jeotermal enerji zengini ender ülkelerden biriyiz diyebiliriz.
Avrupa bile haritaya göre yeterince jeotermal kaynağı olsa da en azımdan bizim kadar zengin değil.
Geç olmadan bence jeotermal enerji yatırımlarını hızlandırmamız gerekli!
Belki böylece enerjide dışa bağımlılığımızı biraz olsun azaltırız da ekonomik olarak belki biraz düze çıkabiliriz.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.