Site İçi Arama

strateji

Reisi'nin helikopteri düştü mü? Düşürüldü mü?

Pazar günü öğleden sonra meydana gelen kaza, Kız Kalesi Barajı’nın yaklaşık 58 km güneyinde bulunan Uzi köyünün 2 km güneybatısındaki dağlık bir bölgede meydana geldi. İlk açıklamalara göre Cumhurbaşkanı'nı taşıyan helikopter yoğun sis ve yağmur altında Tebriz'e uçarken, uçuşuna devam etmeyip “sert inişle” yere indiği açıklanmıştı.

19 Mayıs Pazar günü İran’ın yakın geleceğini yeniden şekillendirecek bir helikopter kazası yaşandı. Tahran’ın mevcut siyasi lideri ve aynı zamanda dini lider Ali Hamaney’in olası halefi olması beklenen en önemli figürü, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki 7 kişi Azerbaycan’dan Tahran’a dönüş güzergâhında iken, helikopterin Azerbaycan sınırı yakınlarında düşmesi sonucu kazada hayatlarını kaybettiler. İran’da beş günlük yas ilan edildi. Anayasanın 131. Maddesi uyarınca gereği İranlıların 50 gün içinde yeni cumhurbaşkanını belirlemek için sandığa gitmesi bekleniyor. Bu süre zarfında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Mokhber'in cumhurbaşkanlığı görevini yürütecek. Yine İran'ın deneyimli nükleer müzakerecisi ve dışişleri bakan yardımcısı Ali Bekir Kani de dışişleri bakanı vekili olarak görev yapacak.

Cumhurbaşkanı Reisi Neden Helikopterle Uçuyordu?

Reisi, Aras nehri üzerinde komşu Azerbaycan ile ortak bir hidroelektrik enerji projesi olan Kız Kalesi ve Hüdaferin barajlarının açılışı için 19 Mayıs Pazar sabahı ülkenin kuzeybatısındaki Doğu Azerbaycan eyaletine helikopterle uçarak gitmişti. Azerbaycan-İran ortak töreninde kendisine Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de eşlik etmişti. Törenden sonra dönüş yine helikopterle planlanmıştı. Reisi’nin helikopteri baraj bölgesinden ayrılıp yaklaşık 130 km güneydeki Tebriz şehrine gidecekti. İran Cumhurbaşkanının dönüşte Tebriz petrol rafinerisindeki bir projenin açılışını yapması da planlanmıştı.

Kaza geçiren Bell 212 tipi helikopterde İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın yanı sıra Doğu Azerbaycan Eyaleti Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz imamı Ayetullah Muhammed Ali Al-i Haşimi, Devrim Muhafızları Komutanlarından Tuğgeneral Muhammed Mehdi Musavi, Cumhurbaşkanı'nın güvenlik ekibinin başı, pilotlar Albay Muhsin Daryanuş ve Albay Seyyid Tahir Mostafavi ile teknisyen Binbaşı Behruz Kadimi bulunuyordu.

Bell 212 Helikopteriyle Reisi'nin Son Uçuşu

Helikopter nerede düştü?

Pazar günü öğleden sonra meydana gelen kaza, Kız Kalesi Barajı’nın yaklaşık 58 km güneyinde bulunan Uzi köyünün 2 km güneybatısındaki dağlık bir bölgede meydana geldi. İlk açıklamalara göre Cumhurbaşkanı'nı taşıyan helikopter yoğun sis ve yağmur altında Tebriz'e uçarken, uçuşuna devam etmeyip “sert inişle” yere indiği açıklanmıştı. 

Üç helikopterden oluşan uçuş kolunda, Reisi’nin helikopterinin önde mi yoksa diğer iki helikopterin arkasında mı uçuş yaptığı da bilinmiyor. Kol şekli henüz net değil. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı'nın helikopteriyle birlikte uçan diğer iki helikopterin Reisi’nin helikopteriyle telsiz temasını kaybettikleri, gözle temaslarının da olmadığı anlaşılıyor. Nitekim iletişim kesilince, koldaki iki helikopterin Reisi’nin helikopterini aramak için rotaya devam etmeyip, muhtemel kaza bölgesi üzerinde 15-20 dakika uçtukları ancak yoğun sis nedeniyle enkazı göremediklerini değerlendiriyorum. Neticede Reisi’nin helikopterini bulmak için arama kurtarma faaliyeti başlatılıyor. Diğer iki helikopter bölgeyi terk edip, planlı rotalarında uçuş yapıp, emniyetle Tebriz’e iniyorlar. 

Bu arada Reisi’nin helikopterine yerden ateş edilme ihtimalini de yabana atamayız. Hatta olası suikaste yönelik çok uçuk iddialar bile var. Bunların arasında en dikkat çekici olanı havadan bir platformdan lazer topuyla helikopterin vurulması da yer alıyor. Her durumda koldaki diğer helikopterlerin ateş açılma varsa, bunu temas oldukları yer radarlarına, uçuş kulelerine vb. rapor etmeleri beklenirdi. Böyle bir bilgi açık kaynaklarda yer almıyor. Kol içinde bu tür konuşmalar geçtiyse de bizim bunu bilebilmemiz olası değil. Nihayetinde oluşturulacak kaza inceleme kurulunun, eğer açıklarsa, bu konuya açıklık getirmesini bekliyorum.

İki Helikopter Emniyetle Uçabiliyorken, Reisi’nin Helikopteri Niye Düşmüş Olabilir?

Kazanın gerçekleştiği saatlerde bilinen tek şey, helikopterin “kötü hava koşulları ve bölgedeki sis nedeniyle sert bir iniş yapmak zorunda kaldığı” idi. Onun ötesinde helikopterin düşüş nedeni bilinmiyor. Bu kazaya ilişkine bir kaza inceleme kurulu mutlaka İran makamlarınca teşkil edilecektir. Diğer iki helikopterin Reisi’nin helikopteri ile telsiz ve göz temasını niye kaybettikleri, kötü hava şartlarının niye sadece Reisi’nin helikopterini etkilediği ya da başka bir şey mi olduğu gibi hususlara inceleme heyetinin açıklık getirmesini bekliyorum. Bulgular paylaşılırsa, birkaç ay sonra bu kazaya ilişkin net bir değerlendirme imkânı bulabiliriz. Bunun haricinde suikast ihtimali dahil her şey spekülasyondan ibaret olacaktır. 

Kazanın gerçekleştiği andan itibaren karadan çok sayıda kurtarma ekibinin bölgeye gittiği haberleri paylaşıldı. Ancak sis, kar ve yağmurun yanı sıra arazinin de arama çalışmalarını engellediği, en azından zorlaştırdığı anlaşılıyor. Çalışmalar gece boyunca devam ederken, Pazar günü 23.30’da Batman’dan kalkan Akıncı tipi bir İHA’nın İranlı yetkililerle kurulan koordine sonucu kazanın meydana geldiği bölge üzerinde saat 00.45’ten itibaren uçtuğu, ASELSAN yapımı CATS termal kamerası kullanılmak suretiyle gece şartlarında arama yapılarak Reisi’nin helikopterinin enkazının saat 02.36 civarında havadan tespit edildiğini, kaza yerinin koordinatlarının İranlı yetkililerle paylaşıldığını sonradan öğrendik. Pazartesi sabah saatlerinde ise İranlı arama kurtarma ekipleri karadan koordinatı belirlenen Reisi’nin helikopterine ulaştılar. Helikopterin, 2.200 metre (7.200 feet) rakımlı bir tepenin yamacına çarptığını, kuyruk bölgesinin koparak helikopterin ana gövdesinin uzağında bir yerde olduğunu, gövdenin kısmen sağlam olduğunu ancak helikopterde bulunanlardan hiçbirinde yaşam belirtisi olmadığını tespit ettiler.

Helikopter hakkında ne biliyoruz?

İranlı kaynakları Reisi’nin helikopterinin Amerikan şirketi Bell tarafından üretilen, 1994 yapımı Bell 212 olduğunu açıkladılar. Cumhurbaşkanını taşıyan helikoptere, VIP modifikasyonu uygulandığını biliyoruz. Bu nedenle helikopterin toplamda altı yolcu ve iki mürettebat taşıma kapasitesi bulunuyor. Helikopterin sadece görerek şartlar (Visual Fliying Rules-VFR) için sertifikalandırıldığı biliniyor. Dolayısıyla sis, bulut içinde uçuş yapması beklenen bir helikopter değil. Bazılarına göre Bell 212 tipi helikopterlerinde kullanılan Pratt & Whitney Canada PT6T motoru yüksek arazi şartları için yeterli güç üretemiyor. Bununla birlikte 17.400 feet irtifaya kadar çıkabilen bu helikopter için kaza bölgesinde arazi şartlarının emniyetli bir uçuş yapmak için yeterli olduğunu, VIP ulaşımında kullanılan bu helikopterin aviyoniklerinin de modernize edilmiş olma olasılığının yüksek olduğunu değerlendiriyorum.

Şüphesiz Amerikan yapımı bu helikopterin bakım ve idamesinde birtakım zorlukların yaşanmış olabileceği iddia ediliyor. Zira İran’a yıllardır devam eden Amerikan yaptırımları nedeniyle en azından helikopterin parça akışında sıkıntılar yaşanmış olabilir. Eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, İran'ın yeni uçak almasını engelleyen yaptırımları yıllardır sürdürdüğü için ABD'nin kazadan dolaylı olarak sorumlu olduğunu söyledi. Ancak, sonuçta bu helikopter VIP görevi için seçilmiş bir helikopter olduğuna göre, her durumda faaliyetini aksatacak bir bakım sorunu olduğunu sanmıyorum. Kaldı ki böyle bir sıkıntı varsa da, bu durumda, örneğin Rus genel maksat helikopterlerinden birkaç adet satın alınıp, VIP görevleri için kullanılabilirdi. Demek ki helikopterlerin bakım idamesinde eski Dışişleri Bakanının iddia ettiğine benzer bir sorun bulunmuyordu.

İran’ı Ne Bekliyor?

Reisi’nin ölümü şok edici olsa da, İran'ın stratejik yönünü değiştirmesi de pek beklenmiyor. Bu kazanın İran'ın iç ya da dış politikadaki bakış açısını değiştirmesi olası görünmüyor. Özellikle de İran'ın nükleer meselesi bağlamında olası bir değişiklik öngörülmüyor.

Her ne kadar Reisi cumhurbaşkanı unvanına sahip olsa da, İran İslam Cumhuriyeti'nde nihai gücün sahibi dini lideri Ali Hamaney’in olduğunu herkes biliyor. Devlet erkinin ipleri Hamaney’in elinde olduğundan, söz gelimi, bu kaza Hamaney’in başına gelmiş olsaydı, bu durumda Hamaney’in ölümü İran açısından sarsıcı sonuçları beraberinde getirebilirdi. Her durumda Cumhurbaşkanı Reisi'nin ölümünün İran'da kısa süreliğine de olsa bir iktidar boşluğu yaratacağını söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Mokhber iktidarı devraldı ancak Mokhber'in Reisi'nin yerini doldurabilecek bir aday olmadığı dillendiriliyor. 

Yine de Reisi'nin ölümü İran iç politikası açısından önem arz ediyor. Cumhurbaşkanı aslında sistemin işleyişinde bir nevi başbakan olarak görev yapıyor ve İran vatandaşlarının hayatlarının her alanını kontrol ediyor. Hatta ulusal güvenlikle ilgili konularda İran'daki en önemli organ olan Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin de başında ve bu konularda dini lidere tavsiyelerde bulunuyor. Dolayısıyla bu makama oturacak kişinin dini lider ile uyumlu çalışan bir şahsiyet olması, İran iç siyasetinde iktidar erki açısından önemli görülüyor.

Her halükârda İran siyasetinde Reisi önemli bir figürdü. Öyle ki Reisi’nin yaşı ilerlemiş dini lider Ali Hamaney’in ölümü halinde onun halefi olacağı bile konuşuluyordu. İran’a yakın kaynaklar tarafından yeni dini lider olarak Reisi’nin düşünüldüğü değerlendirmeleri yapılıyordu. Şimdi bu olası plan suya düştü. Artık yeni adaylar arasından yeni bir dini lider veliahdı da belirlenecektir. Dolayısıyla 50 gün içinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine katılacak adaylar arasından seçilecek yeni cumhurbaşkanının aynı zamanda olası dini lider olma şartlarına da sahip olması istenecektir kanaatindeyim.

Pek çok İranlı için Reisi'nin baskın mirası, İran’da neredeyse 1979 sonrasında yaşanan tüm insan hakları ihlallerinden sorumlu görülen bir şahsiyet olmasıdır. 1980'lerde genç bir savcı olarak, yeni kurulan İslam Cumhuriyeti'nin siyasi muhaliflerine karşı çok sayıda idam talebinde bulunan komisyonda görev yapmış olması, kendisinin Tahran Kasabı olarak ünlenmesine yol açmış. Özellikle de 1988 yılında, binlerce siyasi mahkûmu, siyasi ve dini inançlarını test etmek için sadece birkaç kısa “evet” veya “hayır” sorusundan sonra idama gönderen bir “ölüm komisyonunun” dört üyesinden biri olması nedeniyle bu kötü lakap üzerine yapışmıştı. 2019-2021 arasında yargı başkanı olarak görev yaptığı dönemde, cumhurbaşkanlığına seçilinceye kadar, ülkesindeki devrim karşıtı protestocuların, muhalif etnik ve dini azınlıkların ve kimi durumda LGBTQI+ bireylerin idamında birinci derecede sorumluluk sahibi olmuştu. 

Daha yakın yıllarda, kadın haklarına yönelik sert baskıları ve pek çok kişinin “cinsiyet ayrımcılığı” olarak adlandıracağı bir sistemi yürürlüğe koymasıyla ün kazanmıştı. Amini'nin uygunsuz başörtüsü taktığı iddiasıyla tutuklandıktan sonra öldür(ül)mesinden sadece iki ay önce İslam Cumhuriyeti'nin zorunlu başörtüsü yasalarının sıkı bir şekilde uygulanmasını emretmesiyle dikkatleri üzerine çekmişti. Bilindiği üzere Amini'nin ölümü ülke çapında “Kadın Yaşam Özgürlüğü” protestolarını tetiklemiş ve Reisi iktidarı bu protestolara sert bir tepki göstermeyi yeğlemişti. Bu nedenle özellikle Batı basının hedefindeki bir isim haline gelmişti. 

Sosyal medyadaki yorumlara baktığımda, Reisi'nin ölüm haberinin ardından Tahran’daki molla rejiminin kendisini sıradan İranlılar tarafından özlenecek popüler bir figür olarak gösterme çabalarının boşa gideceğini değerlendiriyorum. 

Sonuç

Bu helikopter kazası beklenmedik bir anda meydana geldi. Genel kanaat kazanın dağlık bir arazide, sis ve pus ortamında, kötü hava şartlarında gereken uçuş kaidelerine yeterince uyulmamasından kaynaklandığı yönündedir. Benim de kanaatim bu yöndedir. 

Ancak yine de kazaya ilişkin şüpheler var. Kazanın nedenine ilişkin spekülasyonlar yapılıyor ve bazıları potansiyel olarak dış aktörleri işaret ediyorlar. Spekülasyon yapmadan önce şunu akılda tutmak gerekiyor: Yer radarları uçuşu takip ediyorlar. Kolda toplamda üç helikopter var. Diğer iki helikopterin muhtemelen Reisi’nin helikopteriyle göz ve telsiz teması olması gerekiyordu. Aynı kötü hava şartlarıyla diğer iki helikopyterin de karşılaşmış olmaları beklenirdi. Helikopterler arasındaki telsiz bağlantısında mutlaka vardır ancak olay esnasındaki konuşmaları bilmiyoruz. Bu konuşmalar ve helikopterin kara kutusunun incelenmesi bize kazanın oluşuna ilişkin kesin sebep hakkında bir bilgi verecektir. Bu konuda İran makamlarınca oluşturulacak kaza inceleme kurulunun bulgularını beklemek gerekiyor. Yerden ateş ihtimali dahil suikast sonucu bu kaza gerçekleşmiş ise, bu da ortaya çıkacaktır. En azından açıklanmasa da İran devlet erki olası bir suikast eylemini kimin yaptığını öğrenecektir. 

Dini lider Hamaney, Reisi'nin 2021 yılında cumhurbaşkanı olarak seçilmesinde kilit rol oynamıştı. Kendisini halefi olarak görüyordu. Şimdi Reisi’nin ölümünün Hamaney'in kendisi için de ağır bir darbe olduğu söyleniyor. Hamaney, kendisinin ölümünden sonra gelecekteki bir halefiyet sürecinde rejimin ideolojik kimliğini koruması için Reisi'yi adeta yetiştirmiş ve cumhurbaşkanı olarak seçtirmişti. Şimdi Reisi'nin ölümü sadece İran'daki halefiyet mücadelelerini arttırmakla kalmayacak, aynı zamanda Hamaney'i Reisi gibi sağlam durmayı ve devrimin değerlerini korumayı bilen sadık bir aday bulmaya zorlayacaktır.

Raisi, İran'daki ekonomik, sosyal ve siyasi zorluklarla başa çıkamayan bir cumhurbaşkanıydı. Aksine, lidere körü körüne bağlılığı en büyük erdemiydi. Devrimin temel değerlerini korumaya hevesli olan Hamaney, bu değerleri koruyacak bir cumhurbaşkanı bulmak için elinden geleni yapacaktır. 2021 yılında Tahran'da sandığa gidenlerin oranı %10 olarak ifade ediliyordu. Anlaşılan halkın seçtiği değil, Hamaney'in seçtiği bir cumhurbaşkanını bulmak daha önemli görülüyor. Bu seferde böyle olacaktır.

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 21.05.2024
  • Süre : 6 dk
  • 1312 kez okundu

Google Ads