Site İçi Arama

tarih

Gemileri Karadan Yürütenler. Efsaneler ve Gerçekler (II. Bölüm)

Vikingler, başlarında efsanevi kral Ragnar ile 845 yılının Mart ayında sığ sular için yaptıkları 120 özel hafif gemi ve yaklaşık 5 bin askerle beraber Atlantik Okyanusu’ndan Seine Nehri’ne girerek Paris’i kuşattılar. Vikinglerin kente Paskalya günü ulaştığı ve şehre giren Vikinglerin kenti yağmaladıkları bilinmektedir.

Bilindiği gibi, gemiler karada yapılıp, bitince törenle kızaklar üzerinden denize indirilir. Sonra tekrar karaya çekip, karadan yürütüp, başka yerden denize indirmenin ne kadar güç olduğunu hayal bile edemeyiz. Tarih boyunca bu hadisenin kaç defa yaşandığı, gerçek mi, efsane mi olduklarını, gerçekse ne kadarının gerçek olduğunu araştırmaya devam ediyoruz.

6. (MS): 845: Vikinglerin Paris kuşatması esnasında gemileri Seine Nehri'ne karadan yürütmesi

Vikingler, başlarında efsanevi kral Ragnar ile 845 yılının Mart ayında sığ sular için yaptıkları 120 özel hafif gemi ve yaklaşık 5 bin askerle beraber Atlantik Okyanusu’ndan Seine Nehri’ne girerek Paris’i kuşattılar. Vikinglerin kente Paskalya günü ulaştığı ve şehre giren Vikinglerin kenti yağmaladıkları bilinmektedir. Vikingler yaklaşık 2.5 ton altın ve gümüş fidye karşılığında ayrılmayı kabul ettiler. Bu seferde gemilerin karadan taşınması ile ilgili hiçbir kayıt bulunmamaktadır.

Vikinglerin 885 Paris kuşatması. 40 yıl sonra 200 kadar gemiyle geri geldiklerinde Paris önemli ölçüde büyümüştü ve savunma onlara hazırdı. Yine de bir zincir yoktu. Seine nehri boyunca kilit noktalara birbirlerine köprülerle bağlı kuleler inşa etmişlerdi. Ancak bu, Viking gemilerinin altından geçemeyeceği kadar alçak olduğu için, bir zincirle aynı etkiyi yaptılar. Vikingler Paris’i karadan kuşattılar. Uzun süren kuşatma Frank Kralı Şişman Charles’ın 700 Pound gümüş ödemesiyle sona erdi. Ancak Paris halkı buna memnun olmayıp Vikinglerin Sein nehrinden dönmelerine izin vermediler. Vikingler gemilerini elleriyle taşıyarak çok daha ileriden Sein nehrine indirdiler. Bu gemiler karadan taşımanın tek kaynağı, kuşatma altındaki Paris’te, papaz olan Abbo Cernius’un kuşatmadan on sene kadar sonra yazdığı Bella Parisiacae Urbis uzun, Latince epik şiirdir:

Büyük bir öfkeyle dolan Viking ulusu, nehrin sularını takip edemedikleri için, gemilerini yorulmak bilmeyen bir çabayla karaya çektiler ve şehri ve köprüleri aşarak, binlerce adım boyunca toprağın üzerinde yürüttüler. Sonra onları tekrar nehre indirdiler ve akıntı üzerinde yollarına devam ettiler.

Kaynaklar

Abbo of Saint-Germain-Des-Pres, Viking Attacks on Paris: The Bella Parisiacae Urbis, Peeters Publishers, Paris:2007.

Victor Kamenir, Military Heritage, Spring 2020, Volume21,No. 51, No. 5

Gwyn Jones (2001), A History of the Vikings, Oxford University,

7. (M.S. 872): Bizanslı Amiral Niketas Oorİfas'ın Giritli Sarazen Akıncılara karşı düzenlediği seferde gemileri karadan yürütmesi

Niketas Oryphas ya da Oöryphas, III. Mihail'den I. Basileios'a geçiş döneminde (860-873) Doğu Roma İmparatorluğu'na hizmet etmiş, kriz yönetimi, deniz stratejisi ve uluslararası diplomasi alanlarında üstün başarılar göstermiş bir amiraldir. Onun hikâyesi, Doğu Roma'nın 9. yüzyıldaki zorlu koşullara karşı direncini ve deniz gücünü yeniden inşa etme çabasını yansıtır. Tarihsel kayıtlar, Ooryphas'ın Ragusa kuşatmasını kaldırma ve Saracenler(Müslüman)’e karşı birden fazla deniz zaferi kazandığını, bu sayede Ege Denizi'nde güvenliği sağladığını doğrulamaktadır.

Girit Emirliği'nden (Bizanslılar için "Hagarenler") gelen Photios komutasındaki Sarazen filosu, 872 yılında Korint Körfezi'ne girerek Mora Yarımadası'nın batı kıyılarını yağmalamaya başlamıştı. Ooryphas, onu yakalamak için harekete geçti. Normal deniz yoluyla Mora'nın etrafını dolaşmak yerine zaman kaybetmeden, düşmana kaçma fırsatı vermeden gemilerini Korint Kıstağı (Isthmus of Corinth) üzerinden karadan Korint Körfezi'ne taşıma kararı aldı. Sonra, aniden Korint Körfezi'ndeki düşman filosunun üzerine saldırdı. Sarazenler hazırlıksız yakalandılar ve büyük yenilgiye uğradılar. Ooryphas, birçok gemiyi batırıp yakarken, Hristiyanlıktan dönenler başta olmak üzere birçok akıncıyı da yakalayıp infaz etti.

Ooryphas'ın Korint Körfezi'ndeki zaferi kesindir, ancak bu zafere ulaşmak için gemileri karadan yürütme eyleminin gerçekten gerçekleşip gerçekleşmediği hala tartışmalıdır.

Tarihçiler, 100 civarındaki savaş gemisinin (dromon) 6 km'lik zorlu Korint Kıstağı'ndan, düşmanı şaşırtacak kadar kısa bir sürede ve gizlice karadan taşınmasının lojistik olarak son derece zor hatta imkânsız olduğunu belirtirler.

Özellikle Sicilya'nın kontrolü kaybedilme sürecine girmiş olsa da, Ooryphas'ın çabaları, Ege bölgesinin hayati güvenliğini korumuştur.

Doğu Roma denizcilik tarihi uzmanları, bir filonun karadan çekilmesinin (portage), minimum düzeyde bile olsa, sert bir yol yüzeyi, gemileri hareket ettirmek için özel tekerlekli kızaklar veya vagonların hazırlanması ve önemli miktarda zaman gerektirdiğini belirtir. 100 savaş gemisinin (dromon), iddia edildiği gibi tek bir gecede, karanlıkta ve hızla transfer edilmesinin oldukça ihtimal dışı olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle, olay büyük olasılıkla gerçekleşmemiş veya tarihsel kaynaklarda ağır biçimde abartılmıştır.

Olayın ana kaynağı, Büyük Basileios'un torunu VII. Konstantinos tarafından yazdırılan ve Makedonya Hanedanlığı'nı yüceltme amacı taşıyan Vita Basilii (Basileios'un Hayatı) adlı eseridir.

8. (MS): 907: Viking asıllı Rus Prensi Oleg'in Bizans başkenti Konstantinopolis'i ele geçirmek için gemileri karadan yürütmesi

Ruslar ilk defa 860 yılında İstanbul önünde görülmüşlerdi. Rus hükümdarı Oleg'in Kiyef'te yerleşmesiyle Rus Devleti hakikaten kurulmuş sayılabilir. Oleg, 907 yılında kuvvetli bir filo ile İstanbul önünde göründü ve Bizans hükümetinden İstanbul’daki Rus tacirlerinin hukuki durumunu emniyete alan bir ahitname kopardı.

Oleg'e dair şarkılar ve destanlar tertip edildi. Bu destanlarda, Oleg'in İstanbul'a hücumundan bahsedilirken, "knezin gemilerini karaya çıkarıp, tekerlekler üzerinde, karadan yelkenlerle Bizans payitahtına saldırdığı" anlatılmakta ve Oleg'in, kalkanını İstanbul surlarının kapısına astığı, söylenmektedir. Tarihi kayıtlarda bunları doğrulayacak bilgi bulunmamaktadır.

Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara: 1987.

9. (MS): 1097: Doğu Roma İmparatoru Alexios Komnenos'un Selçuklulara karşı gemileri karadan yürütmesi.

I.Haçlı Seferinde, Haçlı Ordusu Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti İznik’i kuşatınca, kaledekiler İznik Göl’ü tarafından gıda, cephane ve asker yardımı almaya devam ettiler. Haçlılar bu durumu İmparator’a bildirdiler. Bunun üzerine İmparator Alexios, kızı Anna’nın anlattığı şekilde:

Göl sularında yüzebilecek hafif tekneler hazır etti, onları arabalara yükletti ve gölün Kios (Gemlik) yanındaki batı kıyısından göle indirdi, sonra bunlara ağır donanımlı askerler bindirip komutanlığa Manuel Boutoumites’i atadı. Gerçekte olduklarından daha kalabalık görünmeleri için yanlarına çok daha fazla sayıda bayrak taşıyıcılar, borazancılar, davulcular kattı “.

Bu hadisenin birinci el kaynağı Fulcherius, “tekneleri öküz ve halatlarla İznik’e kadar çektiklerini” yazarak hadiseyi doğrulamaktadır. Gesta Fracorum da, haçlı liderlerinin imparatora haber gönderdiğini, gelen kayıkların geceleyin göle indirildiğini yazar.

Böylece 17 Haziran 1097’de şehrin destek bağlantıları tamamen kesilmiş oldu. Selçukluların başka çareleri kalmayınca İmparator’a teslim olmayı tercih ettiler. İmparator’un görevlileri Haçlıların haberi olmadan yapılan teslim anlaşmasıyla gece gizlice Kılıçaslan’ın ailesini İstanbul’a yollayarak İznik kalesini işgal etti. Sabah kale surlarında İmparator’un bayraklarını gören Haçlılara da pek çok hediyeler verilerek ikna edildiler.

Bu hadise bütün kaynaklarca tasdik edilen ve savaşı sona erdiren tek gemilerin karadan taşınması hadisesidir.

Kaynaklar:

Anna Comnena, The Alexiad, translated by, Elizabeth A.S Dawes, İn parentheses Publications

Fulcherius Carnotensis, The First Crusade, The Chronicle of Fulcer of Chartres , edited by Edward Peters, University of Pennsylvania Press, Philadelphia.

Işın Demirkent, Haçlı Seferleri, Dünya Yay. İstanbul: 2004.

10. (MS): 1338: Aydınoğlu Umur Bey'in gemileri 1339-40 yılları civarında, İnebahtı Körfezi'ne giderken 300 kadar gemiyi karadan yürütmesi.

Umur Bey 1309’da Birgi’de doğdu. Aydın-İzmir yöresine hâkim olan Aydınoğulları Beyliği’nin kurucusu Mehmed Bey’in oğludur. Mehmed Bey Ocak 1334’te vefat edince, Umur Bey’in tahtı ağabeyi Hızır’a teklif ettiği ve onun tahtın Umur Bey’in hakkı olduğunu söylediği rivayet edilir. Beylik, onun idaresi altında en parlak günlerini yaşadı.

Düstûrnâme-i Enverî isimli eserde, Umur Bey’in Karadeniz’e yapmış olduğu bir sefer sırasında Germe denilen bir bölgede gemileri karadan üzerine sabun sürülmüş tahtalar üzerinde yürüttüğü yazılmıştır.

Eser, Fatih Sultan Mehmed’in hükümranlığı sırasında (1465’de) Eski Anadolu Türkçesi ile mesnevi biçiminde yazılmış, 118 yapraktan oluşan eski tarih kitaplarından biridir. 3730 beyitten oluşmaktadır. Müellifi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Ancak Düstûrnâme’de yer alan bu bilgiler coğrafya göz önüne alındığında inandırıcı görünmemektedir. Çağdaşı eserlerin hiçbirinde bu hadisenin yer almaması dikkate alınırsa gerçek olması çok şüphelidir. Düstürnamede anlatıldığı şekil şöyledir:

Çünki bunlar Germeye irişdiler,

Gaziler Germeyi öte aşdılar,

Girdi bunlar kara deniz ol taraf,

Germe önünde bular bağladı saf.

Hükm paşa kıldı attılar yarak(silah),

Karadan gemi çeker olup yayak,

Tahtaları döşeyüb sabunla,

Gemileri çekdi anlar unıla,

Kara denize girür üç yüz gemi”.

Kaynak

Feridun M. Emecen, Umur Bey, DİA.

Mükrimin Halil İnanç, Düsturnamei Enverî, Evkaf Matbaası, İstanbul:1929.

Murat CELEP, Düsturname-i Enveri’nin Transkripti, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Tarih Anabilim Dalı Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017.

11. (MS): 1439: Venediklilerin, Milano Dükü Philippo Maria Visconti'ye karşı yaptıkları harekatta Adige'yi geçerek gemileri Garde Gölü'ne yürütmesi.

Olay, tarihe “Galeas per montes “ (Dağlar Üzerinden Kadırgalar) olarak geçmiştir. Milano Dükü Philippo Maria Visconti, 1438 yılında İtalya kuzeyindeki Brescia’yı kuşattı. Venedik Senatosu 1 Aralık 1438’de Brecia’ya yardım etmeye karar verdi. Adriyatik Denizi’nden Verona civarında yer alan Garda Gölü'ne karadan 25 büyük gemi, iki kalyon ve altı firkateyni kadırga ve firkateynlerden oluşan donanma yaklaşık 20 km kadar yürütüldü. Binlerce işçi,2.000 öküz kullanıldı. 15.000 Duka gibi büyük bir meblağa mal oldu.

Bu operasyonla, 1440 Garda Gölü Zaferi kazanılarak Brescia kurtarıldı, Milan zayıfladı, Venedik’in itibarı arttı.

Kaynak:

David Sanderson Chambers, The İmperial Age of Venice 1380-1580, Harcourt Brace Jovanovich, Inc. New York:1971.

12. (MS): 1453: İstanbul'un fethi esnasında Fatih Sultan Mehmed'in gemileri karadan yürütmesi (Beşiktaş’tan Haliç’e)

Sultan II. Mehmet, kurulduğundan beri Hunların, Avarların, Rusların, Emevîlerin, son olarak da dedesi I.Mehmet’in babası Yıldırım Beyazıd’ın kuşattığı, kendi topraklarının ortasında kala kalmış olan, Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti İstanbul’u almak istiyordu.

İstanbul’un kuşatma hazırlıklarının askerî cephesini II. Mehmed ve yakın adamları olan Şehâbeddin, Saruca ve Zağanos paşalar ekibi yürütmekteydi. İlk önce Boğaz’dan gelip geçen gemilerin kontrol altına alınmasını sağlayan hisarın yapımını Ağustos 1452’de tamamlandı

22 kilometreye yaklaşan surların yanında, Haliç kıyısındaki surlar 5,5 km. uzunluğundaydı. İmparator, Haliç girişini zincirle kapattırdı. İçeride Doğu Roma ve İtalyan gemileri barınıyordu.

Kuşatmaya katılan asker sayısının 100.000 civarında idi. Şehirde askerî güç olarak 5000 dolayında bir kuvvet bulunmaktaydı. 30.000 dolayında sivil nüfusun bulunduğu tahmin edilmektedir.

Osmanlı ordularının öncüleri 2 Nisan’da surlar önünde göründü.

Osmanlı birliklerinin en etkili silâhı topları olmuştur. Her birinde dört büyük topun bulunduğu on dört batarya vardı.

12 üç kürekli kadırga, 70-80 büyük kadırga, 20-25 mavna veya yük gemisi, kalanı küçük teknelerden müteşekkil Türk donanması 12 Nisan’da Beşiktaş-Kabataş önlerinde toplandı.

Kara surlarının uzun süre dayanacağı hesaplandığından daha zayıf olan Haliç surlarını baskı altına almak için muhtemelen önceden düşünülmüş ve hatta hazırlıkları da önemli ölçüde tamamlamış olan, donanmaya ait bir kısım gemilerin karadan çekilerek Haliç’e indirilmesi planlandı. Fatih, Herodot’u okumuştu. İmparator Alexios’un İznik harekâtını ve Avarların İstanbul kuşatmasını biliyordu. Venediklilerin 1439'da Verona civarında Adige Nehri'nden Garde Gölü'ne karadan donanma naklettiklerinden de haberi vardı. Hizmetinde Frenk mühendisler kullanıyordu.

72 tek kürekli kadırga binlerce adam ve makineler vasıtasıyla Dolmabahçe’den veya Beşiktaş’tan yuvarlak kalaslar üzerinde çekilerek Kasımpaşa sırtlarında birbiri peşi sıra dizildi. 21 Nisan’ı 22 Nisan’a bağlayan gece ansızın Haliç'e indirildi. Halil İnalcık’ın tespitine göre:” Göz tanığı tüm kaynaklar gemilerin Galata'nın yukarı suru altında derin hendeklerden çekilerek Haliç'e indirildiğinde birleşirler”. Gemilerin Haliç’te ansızın görülmesi önceki başarısızlıkları örttüğü gibi askerin maneviyatı üzerinde çok etkili oldu, buna karşılık Bizans’ta büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığına yol açtı. Fetihte sona götüren kesin bir aşama oldu. Roma donanması, Haliç’teki Osmanlı donanmasını Avarlara yapıldığı gibi yakma teşebbüsünde bulunduysa da başaramadılar.

Bu büyük fethin tek resmi belgesi olan fetihnamelerde çok açık olarak, 29 Mayıs 1453 Salı günü şehre girildiği, çağdaş Roma ve Latin kayıtlan ile aynı şekilde açıkça belirtilmektedir

Fatih, şehri "Darussaltanatü'l-aliyye" unvanıyla devletinin payitahtı ilan etti. Allah Resul’ünün müjdesine de nail oldu.

Kaynaklar:

Halil İnalcık, İki Karanın Sultanı İki Denizin Hakanı Kayser-i Rûm Fatih Sultan Mehmed Han, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul: 2019.

Feridun M.İmecen, Fetih ve Kıyamet 1453, Timaş Yayınları, İstanbul 2016.

Dr. Haluk ÖZALP
Dr. Haluk ÖZALP
Tüm Makaleler

  • 14.12.2025
  • Süre : 5 dk
  • 238 kez okundu

Google Ads