Site İçi Arama

tarih

C-130 Hercules: Havacılık Tarihinin 70 Yıllık Efsanesi (Bölüm-2)

Bölüm 1’de CN-235-100 uçağının yeteneklerine odaklanmıştık. Bu bölümde ise taktik ve stratejik hava taşımacılığında önemli bir role sahip olan C-130 Hercules uçaklarına odaklanacağız.

Kapak fotoğrafı İlk prototip Lockheed YC-130 Hercules, 53-3397, 23 Ağustos 1954'te ilk uçuşunu Burbank, Kaliforniya'daki Lockheed Hava Terminalinden gerçekleştirmek üzere havalanıyor. (Fotoğraf; Lockheed Martin)

Bölüm 1’de CN-235-100 uçağının yeteneklerine odaklanmıştık. Bu bölümde ise taktik ve stratejik hava taşımacılığında önemli bir role sahip olan C-130 Hercules uçaklarına odaklanacağız. C-130'un tasarım sürecinin ve teknolojik gelişiminin ayrıntılarını ele alarak, uçağın günümüzdeki başarısının ardındaki faktörleri anlamaya çalışacağız.

Yazı dizimizin ilk bölümünü okumak isteyenler için ilgili linki aşağıya bırakıyorum.

Türk Hava Kuvvetlerinin Askeri Kargo Uçaklarına Genel Bir Bakış (Bölüm-1)

https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/turk-hava-kuvvetlerinin-askeri-kargo-ucaklarina-genel-bir-bakis-bolum-1-3459

C-130 Hercules’in Doğuşu

23 Ağustos 1954 tarihinde, havacılık tarihinde yeni bir çığır açan bir olay yaşandı. Lockheed tarafından üretilen ilk dört motorlu nakliye uçağı prototipi YC-130 Hercules, seri numarası 53-3397 olan uçak, Burbank, Kaliforniya'daki Lockheed Hava Terminali'nden havalandı. Test pilotları Stanley Beltz ve Roy Wimmer yönetimindeki uçak, Edwards Hava Kuvvetleri Üssü'ne doğru ilk uçuşunu başarıyla tamamladı. Uçuş ekibine eşlik eden Jack G. Real ve Dick Stanton, uçuş mühendisleri olarak görev yaptı. Uçak, pist başındaki sabit bir başlangıç noktasından başlayarak 855 feet’te (261 metrede) pistten tekerlek kesti. 1 saat 1 dakika süren bir uçuş gerçekleştirdi. Bu tarihi uçuş, havacılık dünyasında taktik hava taşımacılığı alanında yeni bir dönemin başlangıcını müjdeledi.

C-130 Hercules'ın kökenleri, Kore Savaşı sırasında ortaya çıkan operasyonel bir ihtiyacı karşılama çabasına dayanmaktadır. Hava Kuvvetleri, kısa pistlere iniş yapabilen ve hem küçük hem de büyük nakliye uçaklarının arasındaki kapasite boşluğunu doldurabilecek orta boy bir kargo uçağı arayışındaydı. Lockheed mühendisi Willis Hawkins'in de belirttiği gibi, 'Bu uçak, zorlu saha koşullarında ve bakım imkanlarının sınırlı olduğu taktiksel ortamlarda kullanılmak üzere tasarlanmıştı.' (Smithsonian Hava ve Uzay Dergisi, 2004)"

Lockheed C-130 Hercules'ın ilk uçuşu, havacılık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bundan 70 yıl önce 23 Ağustos 1954 tarihinde, Lockheed test pilotları ve mühendisleri tarafından gerçekleştirilen bu ilk uçuş, Kaliforniya'daki Burbank'tan Edwards Hava Kuvvetleri Üssü'ne kadar yaklaşık 50 millik bir mesafeyi kapsamıştır. Uçağın, sadece 855 feet uzunluğundaki bir pistten kalkış yapabilmesi, o dönemki havacılık standartları göz önüne alındığında oldukça dikkat çekici bir başarı olarak değerlendirilmiştir. Lockheed Martin'in belirttiği gibi, 'o boyuttaki çoğu uçağın 5.000 feet gerektirdiği düşünüldüğünde şaşırtıcı derecede kısa bir mesafe' olan bu pistten kalkış mesafesi, C-130'ın kısa pistlere iniş kalkış yapabilme yeteneğini kanıtlayan önemli bir gösterge olmuştur.

C-130 Hercules, Hava Kuvvetleri'nin, yüksek dayanıklılık, düşük hızlarda güvenli uçuş yeteneği, motorları FOD (yabancı madde hasarı) karşı koruma, arazi operasyon kabiliyeti, geniş yük kapasitesi ve hava kuvvetlerinin özel taleplerini karşılamak üzere tasarlanmıştır. Büyük kuyruk yüzeyi, düşük hızlarda aerodinamik stabilite sağlarken, yer seviyesinden yüksek konumdaki kanatlara monte edilmiş turboprop motorlar, yabancı madde girişine karşı korunaklı bir konumda bulunmaktadır.

Dar iniş takımı ve özel olarak tasarlanmış lastikleri sayesinde, zorlu arazi koşullarında dahi operasyon yapabilen C-130, yüksek ve tam basınçlı kargo bölmesi ile geniş bir yük yelpazesini taşıyabilmektedir. Yerleşik yardımcı güç ünitesi ise, uçağın uzak bölgelerde dahi bağımsız olarak çalışabilmesini sağlamaktadır. Havacılık tarihinde, yardımcı güç ünitelerinin kullanımı, uçakların yer operasyonlarını daha verimli hale getirmek amacıyla uzun yıllardır süregelen bir gelişmedir. Ancak, C-130 Hercules ile birlikte, güçlü ve çok yönlü bir APU teknolojisi ilk kez bu ölçekte bir askeri nakliye uçağında kullanılmıştır. C-130'un APU'su, sadece elektrik ve havalandırma sistemlerine güç sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda uçağın motorlarını çalıştırabilecek gücü de sağlayarak, uçağın bağımsız operasyon yeteneklerini önemli ölçüde artırmıştır.

Hava Kuvvetleri’nin, ileri karargâh ve birliklere yakın destek sağlayabilecek, yüksek menzilli bir taktik nakliye uçağına (Taktik, ileri muharebe alanına gidebilen bir uçak anlamına gelir; günümüzün Lockheed C-5 ve Boeing C-17'si gibi stratejik nakliye uçakları kıtalararası görevleri yerine getirir ancak sıcak ateş bölgelerinde riske sokulup, riske atılmaları uygun değildir bu uçaklar bu işin için çok fazla değerlidir.) olan ihtiyacı, özel bir komite oluşturulmasına neden olmuştur. Komitede görevli bir albay, ortaya konulan gereksinimi net bir şekilde ifade ederek, ‘Orta menzilli, iyileştirilmemiş zeminlerde operasyon yapabilen, öncelikli olarak personel taşımacılığına yönelik, yaklaşık 30.000 pound yük kapasitesine sahip ve 1.500 mil menzile sahip bir nakliye uçağına ihtiyaç duyulmaktadır.’ şeklinde bir tanımlama yapmıştır. Bu tanımlama, günümüzde hala aktif olarak kullanılan Lockheed C-130 Hercules uçağının temel özelliklerini ortaya koymuş ve bu platformun geliştirilmesine yönelik çalışmalara zemin hazırlamıştır.

Hava Kuvvetleri, yeni nesil bir taktik nakliye uçağı için oldukça spesifik gereksinimler belirlemiştir. Bu gereksinimler arasında, 35.000 feet irtifada 280 knot seyir hızı ile yüksek irtifa operasyonları yapabilme ve düşük hızlarda (125 knot) hava indirme ve kısa iniş kalkış (STOL) yeteneklerine sahip olma gibi çelişkili görünen özellikler yer almaktadır. Ayrıca, 15 tonluk bir yükü 2.000 mil menzile taşıyabilecek güç ve güvenilirliğe sahip, piston motorlarının ötesinde bir motor teknolojisine ihtiyaç duyulmaktaydı. Bu zorlu gereksinimler, Lockheed C-130 Hercules projesinin temelini oluşturmuştur.

Lockheed'in sunduğu tasarım, Hava Kuvvetleri'nin belirlediği tüm gereksinimleri karşılayacak şekilde optimize edilmiştir. Uçağın kargo bölmesi, standart boyutlardaki kargo taşıyıcılarının kolaylıkla yüklenebilmesi için dikdörtgen ve engelsiz bir yapıya sahiptir. Yere yakın ve kamyon kasası yüksekliğindeki yerleşimi sayesinde, C-130, 'roll-on/roll-off' (Ro-Ro) yükleme yöntemine uygun, benzersiz bir kargo taşıma kapasitesine sahiptir.

C-130 Hercules'ın en karakteristik özelliklerinden biri, 23 adet pencereye sahip, çok yönlü bir burun yapısıdır. Bu sayede, pilotlar, iniş ve kalkış sırasında, özellikle de hazırlıksız iniş bölgelerinde, çevresel görüşlerini maksimum düzeyde artırabilirler. Pilotların, hava indirme işlemleri sırasında dahi hedef bölgeyi sürekli olarak gözlemleyebilmeleri için, burun kısmında yer alan alt pencereler büyük önem taşımaktadır. Bu tasarım, C-130'a, zorlu arazi koşullarında ve düşük görüş mesafelerinde bile güvenli bir şekilde operasyon yapabilme yeteneği kazandırmaktadır.

Yukarıdaki fotoğraf Ocak 1967 Vietnam Savaşı sırasında Güney Vietnam'daki bir ileri hava üssünde çekilmiştir. 2 adet ABD Hava Kuvvetleri C-130 Hercules nakliye uçağı; bir ara, bul ve yok et görevi öncesinde Birinci Tümen'e bağlı piyadeleri ve lojistik malzemeyi boşaltmış yeni görev beklemektedir. Fotoğraf, savaşın yoğun olduğu dönemde askeri nakliye uçaklarının oynadığı hayati rolü ve birliklerin cepheye taşınmasındaki lojistik süreçleri gözler önüne sermektedir.

C-130 Hercules'ın dikey kuyruğu, düşük hızlarda uçağa üstün stabilite ve kontrol sağlamak üzere optimize edilmiş, büyük boyutlu bir yapıdadır. Yükseğe monte edilmiş bu kuyruk, kargo bölmesinde maksimum hacim elde edilmesini sağlayarak, yükleme ve boşaltma işlemlerini kolaylaştırmaktadır. C-130 nakliye uçağının ana iniş takımları, kargo bölmesinin maksimum kullanım kapasitesini ve erişilebilirliğini sağlamak üzere, gövdeyle entegre, sağlam ve basit bir yapıya sahiptir. İniş takımları, hidrolik sistemler yardımıyla ana gövdenin yan tarafındaki bölümlere dikey olarak çekilir. Bu tasarım, hem kargo yükleme ve boşaltma işlemlerini kolaylaştırır hem de uçağın iniş ve kalkış performansını olumsuz yönde etkilemeden, kargo güvenliğini en üst düzeyde tutar. Bu sayede, kargo bölmesinde ekstra hacim elde edilmiş ve bakım işlemleri kolaylaştırılmıştır. C-130'un düşük basınçlı, geniş profilli lastikleri, zeminle temas alanını maksimize ederek, yumuşak zeminlerde bile yüksek tutunma kuvveti ve taşıma kapasitesi sağlar.

, bu lastikler iniş takımlarının tasarımı ile birlikte iniş ve kalkış sırasında oluşan şokları emerek, sönümleme yeteneğini artırır ve uçaktaki sarsıntı, titreşimleri azaltır. Bu sayede hem uçak hem de uçağın içindeki yük daha güvenli bir şekilde ulaşması gereken yere ulaşır. Uçağın ana iniş takımlarındaki tandem olarak yerleştirilmiş lastik çiftleri, yumuşak zeminlerde daha iyi performans göstererek, uçağın iniş ve kalkış sırasında batmasını önlemektedir. Düşük iz genişliği ise, C-130'un dar pistlerde ve yolu bile olmayan arazilerde operasyon yapabilmesine olanak tanımaktadır.

C-130 Hercules, pilotların talep ettiği anda tam güç sağlayabilen Allison T56-A-7 turboprop motorları sayesinde, eşsiz bir itki tepkisi sunmaktadır. Bu sayede, jet motorlu uçaklarda olduğu gibi uzun bir bekleme süresi olmadan, pilotlar istedikleri anda istenen manevrayı gerçekleştirebilmektedirler. Turboprop motor teknolojisi, C-130'a, önceki nesil piston motorlu nakliye uçaklarına kıyasla daha yüksek güç yoğunluğu, daha iyi yakıt verimliliği ve daha hızlı irtifa kazanma yeteneği kazandırmıştır. Ayrıca, hidrolik olarak güçlendirilmiş uçuş kontrol sistemleri sayesinde, C-130, yüksek manevra kabiliyetine sahip, hassas ve hızlı bir uçak haline gelmiştir.

Başlangıçta, Lockheed C-130 ve Allison T56 motorlarının bir araya gelmesiyle ortaya çıkan sistem, beklenildiği kadar sorunsuz çalışmamıştır. Özellikle, pervane eğim ayarı için kullanılan Curtiss-Wright elektrikli pervaneler, uçağın performansını olumsuz etkileyen önemli sorunlara neden olmuştur. Bu pervanelerin senkronize bir şekilde çalıştırılması ve güç değişikliklerine hızlı ve doğru bir şekilde yanıt vermesi beklenirken, pratikte dört pervanenin de aynı anda aynı açıda kalması sağlanamamıştır. Bu da uçağın uçuş karakteristiklerinde istenmeyen dalgalanmalara ve kontrol zorluklarına yol açmıştır.

C-130'un karşılaştığı pervane senkronizasyonu sorununa, motor yağı basıncıyla çalışan hidrolik pervanelerin kullanılmasıyla kalıcı bir çözüm bulunmuştur. Bu yeni sistem, pervanelerin daha hassas ve güvenilir bir şekilde kontrol edilmesini sağlayarak, uçağın uçuş performansını önemli ölçüde artırmıştır. C-130A modeli, daha sonraki C-130E gibi modellerle kıyaslandığında, daha ham bir güç ve daha sportif bir uçuş karakterine sahipti. Büyük çaplı pervaneleri ve hafif gövdesi sayesinde, C-130A, daha hızlı ivmelenme ve daha yüksek tırmanma hızına sahipti. Bu özellikler, C-130A'yı pilotlar arasında oldukça popüler hale getirmiştir.

C-130A modelinin büyük çaplı, üç kanatlı pervaneleri, uçağın gövdesine yakın konumlandırılması nedeniyle yüksek düzeyde gürültüye neden oluyordu. Bu durum, hem kabin içi ses seviyesini artırıyor hem de uçağın akustik imzasını büyütüyordu. C-130B modelinde ise, daha küçük çaplı, dört kanatlı pervanelerin kullanılmasıyla bu sorun kısmen çözülmüştür. Daha küçük çaplı ve daha fazla kanatlı pervaneler, aynı devirde dönerken uç hızlarını düşürerek gürültü seviyesini önemli ölçüde azaltmıştır.

Yukarıdaki görselde 2 Mart 1971'de Laos'taki bir görev sırasında, Ed Holley komutasındaki silahlandırılmış AC-130 tipi uçak. Kuzey Vietnam ordusuna ait bir SA-2 yüzey-hava füzesi tarafından hedef alındı.

Füze, uçağa Mach 3 hızında yaklaşırken, Holley, uçağın kıç rampasından füzeyi takip eden mürettebatın yardımıyla, 155.000 pound ağırlığındaki bu dev uçağı 'split-S' adı verilen özel bir manevra ile düşey olarak aşağıya doğru döndürdü ve ardından hızla yukarı doğru çekerek füzeden kaçındı. Bu manevra, uçağın pozitif yerçekimi kuvvetini korumasını sağladı. Aynı gece, uçak iki kez daha aynı tehlikeyle karşılaştı ve Holley her defasında aynı manevrayı başarıyla gerçekleştirerek mürettebatını kurtardı. Yüksek vasıflı pilotların üstün uçuş becerileri, mürettebatın koordineli çalışması ve C-130 Hercules'ın sağlam gövde ve kanat yapısı, gelişmiş aviyonik sistemleri ve güçlü motorlarının uyumu sayesinde, uçak, bu zorlu manevrayı başarıyla tamamlayarak hayatta kalmayı başarmıştır.

C-130 Hercules, başlangıçta 3.750 beygir gücünde dört adet Allison T56 turboprop motora sahipti ve bu güç daha sonra 4.050 beygir gücüne çıkarıldı. Bu güçlü motor konfigürasyonu, C-130'a sınıfının en yüksek itki gücünü sunarak, tek motorla bile uçabilme yeteneği kazandırmıştır. Uçağın hizmet ömrü boyunca gerçekleşen çeşitli acil durum inişleri, C-130'un güvenilirlik ve dayanıklılık seviyesini gösteren önemli kanıtlardır. C-130 kariyerinin başında gelen 2 ilginç olaya değinmeden olmaz. Smoky Dağları üzerinde yaşanan bir olayda, fırtına ve dolu yağışı nedeniyle üç motorunu kaybeden bir C-130A, kalan tek motoru ile Kuzey Carolina'daki Pope AFB'ye güvenli bir şekilde iniş yapmıştır. Başka bir C-130A, 10.000 poundluk bir yük ve aceleyle can yeleklerini giyen 25 askerle Pasifik üzerinde yakıt kirliliği nedeniyle üç motorunu kaybetti. Filipinler'deki Clark AFB'ye ulaştılar ve dördüncü motor yani geriye kalan son çalışan motoru kapattıkları sırada aslında motor son anlarını yaşamaktaydı.

C-130 Hercules, 29 Nisan 1975'te gerçekleşen Saygon düşüşü sırasında, Güney Vietnam Hava Kuvvetleri pilotu tarafından gerçekleştirilen kritik bir tahliye göreviyle adını bir kez daha tarihe yazdırmıştır. Bir adet C-130 uçağıyla, 452 sivil Tayland'a güvenli bir şekilde tahliye edildi. Bu tek C-130 uçağının kargo bölümünde 420 kişi ve kokpitinde ise inanılmaz bir şekilde 32 kişi olmak üzere toplamda 452 kişi yer aldı.  Maksimum taşıma kapasitesinin çok üzerinde bir yük ile uçmuştur. Bu zorlu görev sırasında, uçağın kalkış yapabilmesi için pistin her bir metresinin etkin bir şekilde kullanılması gerekmiştir. Uçak, aşırı yükleme nedeniyle kalkış için uzun bir mesafeye ihtiyaç duymuş ve hatta taksi sırasında arka rampa kapılarını kapatmak için frenlere basılması gerekmiştir.

Yukarıdaki fotoğrafta bir C-130 Hercules uçağı, Mayıs 1966'da Vietnam'ın An Khe yakınlarındaki çatışmalı bir hava pistine Alçak İrtifa Paraşüt Çıkarma Sistemi'ni (LAPES) kullanarak malzeme teslim ediyor. (Underwood Arşivleri/Getty Images)

C-130 Hercules, havacılık tarihindeki en başarılı askeri nakliye uçaklarından biri olarak kabul edilir. 70 yılı aşkın bir süredir üretimde olan C-130, 2.500'ü aşkın üretim adediyle dünyanın en çok kullanılan nakliye uçaklarından biridir. C-130, askeri lojistik, taktik hava taşımacılığı, insani yardım, ve sivil havacılık gibi çok çeşitli alanlarda kullanılan, yüksek performanslı bir taktik ve stratejik hava taşımacılığı platformudur. Personel taşıma, paraşütçü indirme, hava kargo, arama / kurtarma, tıbbi tahliye, keşif / gözetleme, havadan yakıt ikmali, komuta kontrol, havadan ateş desteği, elektronik harp ve yangın söndürme gibi çeşitli görevleri başarıyla yerine getirebilme yeteneği ile öne çıkar.

Lockheed Martin tarafından geliştirilen ve günümüzde de üretimi devam eden C-130J Super Hercules, gelişmiş aviyonik sistemler, daha güçlü motorlar ve artırılmış yük kapasitesi gibi özellikleriyle serinin en modern üyesi konumundadır. Yıllar boyunca dünyanın dört bir yanında görev alan C-130, pek çok zorlu görevi başarıyla tamamlamış ve bu süreçte sayısız unutulmaz anının içinde başrol oyuncusu olmuştur. Bu efsanevi uçağın her bir görevi, aslında paylaşılmayı bekleyen birer hikayedir. Lockheed Martin tarafından üretilen C-130, hem askeri hem de sivil alanda geniş bir kullanım yelpazesine sahiptir. Türk Hava Kuvvetleri envanterinde de önemli bir yere sahip olan bu uçak, gelecekte de havacılık dünyasında önemli bir rol oynamaya devam edecektir.

Yazı dizimizin 3. Bölümünde Türk Hava Kuvvetlerinin envanterinde bulunan C-130’lara odaklanacağız.

Araştırmacı Yazar Burak ÖZCAN
Araştırmacı Yazar Burak ÖZCAN
Tüm Makaleler

  • 27.08.2024
  • Süre : 9 dk
  • 221 kez okundu

Google Ads