Osmanlı Devletinin asıl kurucusu Orhan Bey mi?
Osmanlı İmparatorluğu bir beylik olarak bugünkü Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu bir beylik olarak bugünkü Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuştur. O dönemde Selçuklu İmparatorluğu Anadolu toprakları üzerindeki kontrolünü kaybetmiş yerini beylikler almıştı. Beylikler Selçuklu’nun idari ve askeri düzeninin devamı gibi görülüyordu.
Osmanlıyı diğer beyliklerden farklı kılan hususun coğrafyasından ortaya çıktığını öne sürebiliriz. Diğer beylikler kendilerine benzer yapılar ile komşu iken Osmanlı Bizans ile komşuydu. Osmanlı coğrafi konumundan Bizans ile sıkı bir ilişki içerisindeydi. Bizans o dönem zayıftı ve kendi iç sorunları ile uğraşıyordu. Büyümeye başlayan Osmanlı beyliğine düşmanlık yapacak durumda olmadığı gibi zaman zaman yardıma bile ihtiyacı oluyordu. Osmanlı ile Bizansın ticari ilişkileri de gelişmişti. İşte bu konjonktürde Osmanlı beyliği de Doğu Roma geleneğinin temsilcisi olan Bizansın idari ve askeri düzeninden en yakın komşusu olarak bir şekilde etkilenmiştir.
Bazı tarihçilere göre Osmanlı devletinin gerçek kurucusu Orhan Beydir. Ben de aynı kanaatteyim. Ekonomik ve ticari egemenliğin simgesi olan para (sikke) basımı, Bursa’nın başkent yapılması gibi hamleler Osmanlının bir beylikten öte devletleşme yolundaki ilk adımlarıdır. Orhan bey 1324-1362 yılları arasında hiç de kısa sayılmayacak bir süre, 38 yıl devleti yönetmiştir. Babası Osman Beyden aldığı yaklaşık 15 bin kilometrekarelik toprağı 95 bin kilometrekareye çıkartmıştır. Bugünkü Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Bolu, Eskişehir onun zamanında devletin topraklarına katılmıştır. Osmanlıda sultan ünvanını ilk kullanan (bastırdığı sikkeler üzerindeki unvanı) yönetici olduğu söylenir. Nitekim tuğrasına da “Sultan Orhan” yazdırmıştır. Osmanlı ilk kez onun döneminde Anadolu topraklarından hareketle Rumeli’ye yani Avrupa’ya geçmiştir. Eşleri arasında Bizans İmparatorunun kızı da bulunmaktadır.
Klasik bir söylemle; siyasal tarihin akışına baktığımızda, milletler için coğrafya kaderdir diyebiliriz ama bu kaderi şekillendirebilecek vizyon sahibi liderlerin de en az diğer unsurlar kadar etkili olduğunu biliyoruz. Orhan Bey bu vizyona sahipti ve beyliğin yüzünü Batıya çevirerek Roma geleneğinin siyasi ve askeri yapılara getirdiği üstünlükleri kendi beyliğinin bünyesine toplamayı başarmıştır. Yüz yıl sonra kendisini Roma İmparatoru addeden torunu Fatih Sultan Mehmet’in zihni altyapısı ve Doğu Roma’nın kurumsal mirası belki de Orhan Bey zamanında Osmanlı’nın bünyesine dahil edilmişti.