Naciye Sultan'ın Hatıralarındaki Enver Paşa
Naciye Sultan, Sultan Abdulmecid'in torunudur. Enver Paşa’yı fotoğraflardan ve hakkında duyduğu methiyelerden tanımış, beğenmiş, Enver Paşa’nın da talip olması ile onunla evlenmiştir.
Naciye Sultan, Sultan Abdulmecid'in torunudur. Enver Paşa’yı fotoğraflardan ve hakkında duyduğu methiyelerden tanımış, beğenmiş, Enver Paşa’nın da talip olması ile onunla evlenmiştir. 1952’de Vatan gazetesinde yayınlanan bu hatıralardan Naciye Sultanın eşi Enver Paşa hakkındaki söyledikleri ile farklı bir Enver Paşa portresi ortaya çıkmaktadır. Naciye Sultanın üç taliplisi vardır. Bunlardan biri de Enver Paşa’dır. Bir gün Naciye Sultanın amcası Vahidettin Efendi Naciye Sultan’a "Kızım sana bugün bir amca gibi değil Zat-ı Şahane tarafından gönderilen bir muhasip olarak geliyorum. Seni isteyen üç kişi var. Bunlardan birini tercih etmeni Zat-ı Şahane emrediyor. Karar vermen lazım". Önüme konan üç taliplimin resimleri vardı. Bunlar içinden Enver Bey’i tercih ettim. Enver Bey'in yakışıklı ve mert delikanlı olduğu resminden belliydi. Fakat üstelik onun Hürriyet kahramanı Enver olduğunu da biliyordum. Memlekette baştanbaşa bambaşka bir hava yaratmış bir insandı. O'na bir kahraman gözüyle bakıyordum. Bu nedenle Vahidettin Efendi’ye Enver Bey’i seçtiğimi söyledim. Zat-ı Şahane de (Padişah) bu duruma çok memnun olmuştu. Mektuplaşmaya başladık. Birbirimizi hiç görmemiştik. Enver Bey uzakta iken 1911’de Dolmabahçe Sarayı’nda nikâhımız kıyıldı. Nikâhta yanımda olamadığı için birbirimizi mektupla tebrik ettik. Bir gün Berlin’deki Enver’den mektup aldım. İtalya ile aramızda Harp ilan edilmişti. Bingazi ve havalisine Umum Komutanı olarak gideceğini yazıyordu. Kaçak olarak Libya’ya giden Enver’in yanında Yüz lira, yüz fişek ve bir tabancadan başka bir şeyi yokmuş". Enver Bey Naciye Sultan’a yazdığı mektupta Trablusgarp savaşını anlatıyor. "Bu memlekette ilk defa muhalifler arasında bir birlik teşkil etti. Birbiriyle çarpışan bu kabileler ilk defa düşmana karşı birlikte cephe aldılar. Asırlardan beri aralarında sürüp giden kan davalarını unuttular. Bir gün bir hücum esnasında Arap kabilelerinden birinin tereddüt ettiğini gören Enver Bey "Cesur olanlar arkamdan gelsin. Harp etmek cesur işidir. Ölümden korkanlar Çadırlarına dönsünler. Ben şu kırk Türk askerleri ile beraber hücuma geçeceğim. Biz erkekçe ölmesini de biliriz" deyince Arap kabileleri Enver Bey’i takip etmişler ve İtalyanlara karşı önemli bir zafer kazanmışlar. Balkan harbine iştirak etmek üzere memlekete dönmüş, Enver bey yine tehlikeli maceralara atılmak üzereydi. 1.Balkan harbinde Hürriyet ve İtilaf partisinin ihmalleri yüzünden Balkan harbinde bozguna uğradık. Bu nedenle İttihatçılar Bâb-ı Âli baskını ile yönetimi devirerek yönetimi ele geçirdiler. Enver Bey de bu olayda başroldeydi. Ordunun başında hareket ederek Temmuz 1913’de Edirne’yi Bulgar işgalinden kurtardı. İstanbul’a döndü. Enver Bey ile ilk defa karşılaşıyorum. İki defa ameliyat olan Enver Bey’i ilk defa hasta yatağında gördüm. Düğün merasimi 5 Mart 1914’te şimdiki Işık Lisesi olan binada yapıldı. Kendisiyle yaşadığım müddetçe O'ndan biraz olsun kırılmış ve ağzından kötü söz duymuş değilim. Enver Paşa her şeyden evvel Memleketi için yaşadı. Harp sona erdi. Enver Paşa da arkadaşlarıyla beraber memleketten ayrılmaya karar verdi. Arkadaşları Talat, Cemal Paşalar, Doktor Nazım, Baheeddin Şakir, Azmi, Bedri ve İsmail Canbulat beylerle bir Alman harp gemisine binerek Odesa'ya gittiler. Enver Paşa’dan daha az haber alıyordum. Berlin’de bir çiftlikte olduğunu yazıyordu. İki defa Rusya ya gidip Berlin e geri dönmüştü. Yeniden Rusya’ya gitmeye karar vermişti. Enver Paşa’nın bütün gayesi Rusya'dan Türkistan'a geçerek Orta Asya Türklerini ve Hint Müslümanlarını istiklaline kavuşturmak istiyordu. Kocamdan gelen son mektup 4 Ağustos 1922 tarihinde elime geçti. Bu mektup ta İsviçre ye geçmek istediğini yazıyordu. Fakat bu projesini yerine getirebilmek için kendisini ölmüş olduğuna herkesi inandırması gerekiyordu. Hatta benim bile ölüm haberini aldığım takdirde inanmış gibi görünmemi tembih ediyordu. Kendisi o sırada Güşembe’de bulunuyormuş. 4 Ağustos günü Himalaya dağlarının eteklerinde Fergana eyaletinde bir vadiye gelmişler. Kurban Bayramının ilk günü imiş. Kendisiyle beraber Ruslara karşı mücadele edenleri etrafına toplamış, Bayram namazını kılmaya hazırlanıyorlarmış. Oralarda İstiklal uğruna mücadele eden Orta Asya Türklerine BASMACI derlermiş. Ruslar, Enver Paşa ve arkadaşlarının etrafını sarıp hücuma geçmişler. Enver Paşa kılıcını çekerek müdafaaya geçmiş. Kalabalık Rus kuvvetlerine karşı bir avuç insan kahramanca dövüşmüşler. Neticede hepsi Şehit olmuşlar. Hangisinin Enver Paşa olduğunu evvela fark edememişler. Ancak Enver’i ayağındaki pantolonu ve kolundaki pazıbent içindeki "Kuran’ı Kerim" den tanımışlar. Koynunda çocuklarımızın resmide varmış. Cemal Paşa’nın yaveri olan İsmet Bey bana geldi ve Enver Paşa’nın Şehit olduğunu anlattı. Enver Paşa’nın koynunda buldukları resim ve mektupları getirdi. Üzerlerinde Enver Paşa’nın kan lekeleri vardı.
Saygılarımla…