Osmanlıdan Günümüze Sabataycılık ve Günümüze Yansımaları
Sabatay, 1626 yılında İzmir'de aslı İspanyol olan Yahudi bir ailenin evladı olarak dünyaya gelmiştir. Babası Türkler arasında Kara Menteş diye tanınmış olan Mordehay Sevi, İzmir'e Mora’dan gelip yerleşmiştir.
Sabatay Sevi; 17. yüzyılın ortasında Osmanlı coğrafyasında büyük bir siyasi, dini ve sosyal hareketin doğmasına öncülük etmiştir. Zamanla bu hareket bütün Avrupa’nın dikkatini çekmiş olmakla birlikte hareket o günden bu yana varlığını gizli bir şekilde sürdüre gelmiştir.
1924 yılında Sabatayistlerden Karakaşzade Mehmet Rüştü, mensup olduğu zümrenin sırlarını ifşa edinceye kadarda bu hareket gizliliğini korumayı başarmıştır. Peki bu Sabatay Sevi kimdir?
Sabatay, 1626 yılında İzmir'de aslı İspanyol olan Yahudi bir ailenin evladı olarak dünyaya gelmiştir. Babası Türkler arasında Kara Menteş diye tanınmış olan Mordehay Sevi, İzmir'e Mora’dan gelip yerleşmiştir. Öğretmeni Sabatay’a Tevrat'ı ve Talmud'u okutmuştur. Kendisi de Musevilikle ilgili dini kitapları okuyarak, kendine göre manalarını yorumlamaya başlamıştır. Böylece ileride Sabataycılık olarak ortaya çıkan bu gizli Yahudilik akımının öncülüğünü yapacak altyapıyla donanmıştır. Zeki bir kişi olan Sabatay Sevi, aynı zamanda hahamlık mesleğinde de içinde bulunduğu toplumca tanınan biri olma yolunda ilerlemiştir. Sabatay aynı zamanda yakışıklı ve güzel konuşan biri olduğu için Mesihlik iddiası ile ortaya çıktığında bu meziyet ve yeteneklerini de kullanarak kısa zamanda Yahudiler arasında heyecan yaratan bir kişilik haline gelmiştir.
Musevi kitaplarındaki esrarengiz işaretlerle haber verilen ve 1648 yılında ortaya çıkması beklenen Mesih'in kendisi olması için de kendini ve etrafını hazırlamıştır. Böylece 1648’de Mesihlik iddiası ile daha 22 yaşında ortaya çıkmıştır. Bu çıkışı İzmir, İstanbul, Selanik ve Kudüs hahamlarından tepki görünce, Mesih’lik denemesi tutmamıştır. Bununla birlikte bu iddiasında sebat etmiş ve 1666 yılı geldiğinde 40 yaşına geldiğinde işler değişmeye başlamıştır.
Bu arada Sabatay 1663 yılında Kudüs ve Mısır seyahatine çıkmış, buralarda yaşamakta olan Yahudilere kendini Mesih olarak kabul etmeleri için Talmud'ta anlatılan Yahudi efsane ve ananelerine göre bir hayat tarzı sürmekte olduğunu gösteren bir duruş sergilemiştir. Böylece onu gören herkesin kendisinin Mesih olacağına inanmaları için gayret göstermiştir. Bu seyahati esnasında Polonya serserisi bir Yahudi’nin Sara isminde hafifmeşrep kızı ile evlenerek 1665 yılında İzmir'e dönmüştür.
Sabatay'ın uyandırdığı Mesihlik rüzgârı Sakız, Rodos, Sofya, Selanik, Belgrad, Mora, Almanya ve Polonya’da ikamet eden Yahudi cemaatlerini etkisi altına almıştır. Yine bir çok insan uzak diyarlardan bu sahte Mesih'i görmek için akın akın İzmir’e gelir olmuşlardır.
Böylece kendisini takip eden bir cemaati oluşan Sabatay, dini ayin ve merasimlerde bazı değişiklikler yaptığı gibi, Sinagoglarda okunan dualarda da tadilata gitmiştir. Osmanlı coğrafyasında yapılan dualarda Padişah 4. Mehmet’in adını zikretmek gerekirken bu geleneği kaldırmış ve yerine kendi isminin zikredilmesini emretmiştir. Böyle sahte Mesih Yahudi krallığının manevi tahtına oturmuştur.
Etrafını saran çılgın hava daha dünün züğürt tellal Kara Menteş oğlu Sabatay'ı mest ediyordu ve o da bu durumdan büyük haz alıyordu. Maalesef Türk hakimiyetindeki topraklarda bu kadar vurdumduymaz tolerans ve de Türk memurlarının gelişmelere aldırış etmeyişleri, Sabatay'ı açık açık Mesih benim diyecek hale getiriyordu. Zaferinin hayaline sığdıramayacağı kadar büyüdüğünü gören Sabatay artık kendini Kralların Kralı olarak görmeye başlamış, Dünyayı 38 Krallığa taksim ederek her birini kardeş ve akrabalarına bağlayarak 38 müridini Kral ilan etmişti. Bir beyanname hazırlayarak yayınlamış ve kendini tanıtırken; “Tanrı'nın tek ve ilk doğan oğlu Sabatay Sevi'den, İsrail’in Mesihi ve kurtarıcısından bütün İsrailoğullarına selam" diyecek kadar iyice sapıtmıştır. Hatta müritlerine ve kendisini görmeye gelen Yahudilere "bir de ölüyü diriltme ayini" yaparak onları kendisine iyice inandırmış, bağlanmalarını sağlamıştır.
Bu dönemde bir İtalyan Yahudi’si olan Josef Penhoz da İzmir'e gelmişti. Önce onun öldüğüne herkesi inandırmış, sonra da sahte ölü başında birkaç İbranice dua okuduktan sonra, Penhoz birden ayağa kalkarak, Sabatay’ın kendisine yeniden ruh verdiğini iddia etmiştir. Böylece Sabatay "ölüleri dirilten" sıfatını da basit bir kurnazlıkla kazanmasını bilmiştir. Ancak onun bu ölüleri dirilten kurnazlığı Osmanlının Çavuşbaşı’sının elinden kurtulma becerisini göstermeye yetmemiştir. Şikayetler üzerine Edirne'ye Saray'a çağrılmış, kurulan mahkemede sorgulanmış, kendisinin Mesih olmadığını ve asılmak istemediğini söylemiştir. Padişah 4. Mehmet de bu mahkemeyi perde arkasından izlemiştir.
Sahte Mesih Sabatay kendisine "Müslüman ol kurtul" teklifini kabul ederek Mehmet Efendi ismini almış, ona Edirne Sarayında kapıcıbaşılık görevi ve 150 akçe ödenek verilmiştir. Sabatay'ın Mesihliği gibi Müslümanlığı da sahte idi. Türkler maalesef kendi aralarına sinsi bir dönme Yahudi zümrenin girmesine yardım etmiş oldular. Daha da kötüsü sahte Mesih’in müritleri uzak yerlerden gelerek, isim değiştirerek sahte Müslüman oldular. Türklerde bunlara" Dönme" lakabını taktılar. Osmanlı o yıllarda Girit adasının fethiyle uğraşıyordu. Bir süre sonra Sabatay yani Müslüman ismiyle Mehmet Aziz Efendi serbest bırakıldı.
Sabatayistliğin esas ve ibadetlerini özetleyen 18 emir ve yine Sabataycıların 16 bayramı beyannamesini hazırlayarak taraftarlarına duyurmuştur. Sabatay Sevi'nin Mehmet Aziz Efendi adı altında İstanbul'da gizlice Yahudi ayinleri yaptığı tespit edilince Arnavutluk’un Berat kasabasına sürülmüştür. Sabatay Sevi, 1675 yılında 49 yaşında ölmüştür.
Onun ölümünden sonra da Sabataycılık hareketi gizlice devam etmiştir. Görünürde hakiki Müslüman gerçekte ise Sabatayist olan bu dönme Yahudiler maalesef günümüze kadar gizliliklerini de koruyarak Türk Devleti’nin içinde görünmeyen gizli bir güç olarak etkili olmaya devam edebilmektedirler.
Bu arada dönme ve devşirmeleri sorguladığınızda "Irkçılık yapıyorsunuz" diye tepki görebilirsiniz. Ama bu sahte Müslüman İsimleri adı altında gizli Yahudiler diledikleri her şeyi yapabiliyorlar. Devlet ve Milletimiz aleyhine de olsa. Ama onların sözde Müslüman görüntüleri sanıyorum onları değerli kılmaya devam ediyor. Ne diyelim, Allah Devletimizi, Milletimizi açık ve gizli şer odaklarından, Sabayatayistlerden korusun.